Akciğer Kanseri Tedavisinde Hedefe Yönelik 'İntratümöral Kemoterapi' Yöntemi

Erken evrede tedavinin başarı oranlarının yüksek olduğu akciğer kanserinde, direkt tümöre yönelik tedaviler öne çıkıyor. Bu konuda son örneklerden biri İntratümöral Kemoterapi oldu. Yöntem, kansere neden olan tümör hücrelerini doğrudan hedef alan ve sağlıklı dokulara zarar vermeyen özelliğiyle ön plana çıktı.

Akciğer Kanseri Tedavisinde Hedefe Yönelik 'İntratümöral Kemoterapi' Yöntemi


Akciğer kanserinin erken teşhis ve tedavisinde yeni bir yöntem ön plana çıktı. Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu’ya göre İntratümöral Kemoterapi yöntemi normal hücrelere zarar vermeksizin sadece kanser hücreleri üzerinde spesifik öldürücü bir etki yapıyor.

Dünyada her yıl bir milyonun üzerinde kadın ve erkeğin akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğini söyleyen Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu, “Akciğer kanserinin sigara ile olan ilişkisi 1964 yılından bu yana yapılan araştırmalarla kesin olarak ispatlamıştır. Sigara, günümüzde yüzde 80-90 akciğer kanserinin oluşma nedenidir. Sigara, toplum sağlığını tehdit eden öldürücü bir etken, bu nedenle çok kesin kanunlarla, önlemlerle toplum sağlığı korunmaya, genç insanlar, pasif içicilerin akciğer kanser riski azaltılmaya çalışılmaktadır.

Akciğer kanserinde maalesef çoğunlukla erken evrede tanı konulamadığından, hastalık çok hızlı ve kötü ilerliyor, kontrol edilmesi çok güçleşiyor.

Kanserin erken tanı konulmasındaki gecikmeden dolayı ileri evrelere yayılmış kanser hastalarının yalnızca yüzde 15’i 5 yıl yaşayabiliyor. Hastaların yüzde 75‘ine üçüncü ya da dördüncü evrede tanı konulabiliyor, bu da tedavinin başarısız olmasına yol açıyor.

50 yaş üstü yılda ortalama 20 paket sigara içen ya da bırakmış olan kadın -erkekte, kanser olma riski yüzde 8, pasif içicilerde ise bu risk yüzde 20-30 civarındadır” ifadelerini kullandı.

“Şikayetleri görmezden gelmeyin, bu belirtilere dikkat”

Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu Akciğer kanserinin başlangıç evrelerinde belirtilerin kimi zaman çok sıradan ya da hiç görülemeyeceğini kaydetti.

Çelikoğlu, sıradan şikayetlerin de önemsenmediğinden akciğer kanserinde tedavi edilebilecek zamanın geciktirildiğinin altını çizerek dikkat edilmesi gereken bazı belirtileri şu şekilde sıraladı: “Öksürük: 2 haftadan uzun süren, sıradan önemsenmeyen, göğüs ağrısı (Derin nefes alınca oluşan), nefes darlığı, göğüste oluşan ıslık sesi, balgam içinde kan, yorgunluk, zayıflama, ses değişikliği, sık tekrarlayan pnomoni (zatürre), bronşit.”

“Erken evrede tanı konulması için düzenli muayene şart”

Akciğer kanserinde erken tanının hastalığın tedavisinde hayat kurtarıcı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu, “Kanserin erken evrede farkına varılıp tedavisi yapılması için; kanser tarama klinik stratejisi, düşük dansiteli akciğer tomografisi, solunum fonksiyon testleri, bronkoskopi yapılır. Yüksek risk grubu kişilerde yapılacak bu tetkikler, erken akciğer kanseri tanısında, kanserin oluşturacağı şikayetler daha ortaya çıkmadan farkına varılmasında yardımcı olur” açıklamasında bulundu.

Hedefe yönelik tedavi: İntratümöral Kemoterapi

Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu, hastalığın tedavisi için hedefe yönelik tedavi: İntratümöral Kemoterapi’yi şöyle açıkladı: “Bronşlardaki habis tümör tıkanmalarını ortadan kaldırmak amacı ile intratumoral local akciğer kanseri konusunda dünyada ilk klinik çalışmalar, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Prof. Dr. Seyhan Çelikoğlu tarafından 1986 yılında başlatılmış ve 1993 yılında da ilk Türkçe yayın yapılmıştır.

Yapılan Goldberg ve ark.deneysel hayvan çalışmaları; sitotoksik ilaçların tümör kitlesini ufaltarak veya ortadan kaldırarak sağladığı yarar yanında lokal bir kemoterapi ve immunoterapi etkisi (aşı etkisi) de yaptığını oraya koymuştur. İntratümöral kemoterapi, intravenöz yoldan kullanlmakta olan bir veya birden fazla kanser öldürücü ilacın esnek bir bronkoskoptan kateterli bir iğne aracılığıyla ile doğrudan doğruya tümör dokusu içine enjekte edilmesinden ibaret yeni bir girişimsel bronkoskopi yöntemidir.

İntratümoral kemoterapi bir taraftan tıkanmaya yol açan bronş (hava yolu) içindeki tümör kitlesinin ortadan kaldırılmasını sağlarken; diğer taraftan da normal hücrelere zarar vermeksizin sadece kanser hücreleri üzerinde spesifik öldürücü bir etki yapar.

İntratümöral lokal enjeksiyon ile tedavi edici maddelerin lokal olarak verilmesinin üstünlüğü tümör dokusu içinde ilacın eşit dağılımı ile beraber intravenöz yol ile asla elde edilemeyecek yükseklikte lokal bir konsantrasyonun sağlanması; buna karşılık önemli sistemik yan etkilerin ortaya çıkmamasıdır.”

Prof. Dr. Çelikoğlu intratümöral lokal kemoterapinin yararlarını da şu şekilde sıraladı: “Genel toksik etki olmadan lokal olarak yüksek doza ulaşılması, tumör dokusunu hızla öldürerek, tumor dokusunun küçültmesi, başlangıçta ameliyat edilemeyen bronş kanserlerinde, tedaviden sonra cerrahi tedavi imkanı yaratabilmesi, hiçbir hastada klasik kemoterapide olabilen sistemik bir yan etki görülmemesi, sistemik kemoterapi , radyo terapi ile eş zamanlı yapılabilmesi”
Kaynak: İHA