MHP Lideri Bahçeli Açıklaması 'ABD Hem Türkiye'yi İdare Etmekte, Hem De PKK/YPG'yi Kullanmakta' (3)

MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Türkiye’nin Menbiç’e obüs atışlarından sonra ABD ile YPG’nin Türkiye sınırında ortak devriyeye başladıkları da ortaya çıkmıştır. Görünüşe bakılırsa, ABD aynı anda hem Türkiye’yi idare etmekte, hem de PKK/YPG’yi kullanmakta, daha doğru bir ifadeyle korumaktadır. Bu yanlıştır, çifte standarttır, ikirciklidir, samimiyetsizliktir" dedi.

Partisinin TBMM’deki Grup Toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin tarihsel ve egemenlik haklarından ödün verilmeyeceğini dile getirerek, terörizmle mücadelenin tavsamadan, gevşemeden, gecikmeye mahal vermeden sürdürülmesini, muhakkak surette sonuca ulaştırılması gerektiğini belirtti.

"Terör örgütleri neredelerse, teröristler nerelere tutunup yuvalanmışlarsa oraların imhası, dağıtılması acilen sağlanmalıdır. Türkiye’nin şu an yürüttüğü terörle mücadelesi kararlıdır, takdire şayandır" diyen Bahçeli Fırat’ın doğusundaki terör yuvalarının, yılan çıyan deliklerinin yok edilmesi gerektiğini söyledi.



Geçen hafta obüs bataryalarıyla sınır ötesinde belirlenmiş hedeflerin ateş altına alındığını kaydeden Bahçeli, "Türkiye sözünü yere düşürmemiş, ilk etapta lazım gelen müdahaleyi yapmıştı. TSK, sınırlarımızın diğer yakasındaki teröristlerin beton mevziler inşa etmeye çalıştığı Zor Mağdar’dan sonra 31 Ekim’de Ayn el Arab ile Tel Abyad’a milletimizin net ve sert mesajını açık yüreklilikle vermiştir. Devamını beklediğimiz bu mücadelenin Türkiye’nin beka meselesi olduğunu anlamak ve görmek lazımdır. Bu arada TSK ile ABD askerleri Menbiç’in çevresinde 1 Kasım’dan itibaren ortak devriye faaliyetine başlamışlardır. Türkiye ile ABD arasında varılan ortak mutabakat gereğince 18 Haziran 2018’de başlayan devriye turları ortak icraya dönüşmüştür. Bunun nasıl bir gelişmeye sahne olacağı yakında belli olacaktır. Ne var ki, Türkiye’nin Menbiç’e obüs atışlarından sonra ABD ile YPG’nin Türkiye sınırında ortak devriyeye başladıkları da ortaya çıkmıştır. Görünüşe bakılırsa, ABD aynı anda hem Türkiye’yi idare etmekte, hem de PKK/YPG’yi kullanmakta, daha doğru bir ifadeyle korumaktadır. Bu yanlıştır, çifte standarttır, ikirciklidir, samimiyetsizliktir. Güçlü ihtimaldir ki, ABD 6 Kasım seçimleri öncesi yeni bir aldatma ve oyalama sürecini devreye almıştır. PKK ile YPG’nin birbirinden ayrılacağı, YPG’nin Suriye örgütü haline getirileceği, sonra da YPG’nin diğer gruplar içinde eritilerek tedavülden kaldırılacağı iddiaları dillendirilmektedir. ABD’nin Türkiye’yi meşgul ederek stratejik amaçlarını gerçekleştirmek, Suriye’nin kuzeyinde terör devleti tesis etmek için her yol ve yönteme müracaat ettiği açıktır, aşikardır. PKK, YPG’den nasıl ayrılacaktır? Dahası PKK, PKK’dan nasıl ayrıştırılacaktır? Böylesi bir hezeyana, böylesi muhal bir hayale hangi mantıkla inanmamız beklenmektedir?" şeklinde konuştu.



"Teröristlerle Kürt kökenli kardeşlerimizi eşitlemek şerefsizliktir"

ABD’nin İran’a başlattığı ve bu ülkeyi zora sokacak yeni ambargo sürecinden geçici de olsa Türkiye’yi muaf tutmasının değerli olduğunu dile getiren Bahçeli, "Buna diyecek bir şeyimiz yoktur. Ayrıca iki bakanımızla ilgili alınan haksız yaptırım kararının kaldırılması, Halkbankası ile ilgili müspet gelişmelerin olacağı iddiaları yerindedir, hatta gecikmiş bir adımlardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump arasındaki telefon diplomasisi diyalogların yeniden kurulmasından dolayı anlamlıdır. ABD ile Türkiye arasındaki gerginlikten hiç kimse kazançlı çıkmayacaktır. Bu gerçeği ABD’nin görüp dostluk ve müttefiklik ilişkilerini soğumaya bırakmaması, dürüstlüğün çizgisinden sapmaması iki ülkenin menfaatleri gereğidir. Türkiye’yi kurnazca ve kurulan tuzaklarla yeni bir çözüm sürecine çekme, yeni bir çözülme fırtınasına sokma arayış ve çabaları varsa, bilinmelidir ki, Türk milleti altın kase içinde servisi yapılan öldürücü zehri asla içmeyecek, bu oyuna kesinlikle gelmeyecektir. Terörle masa kurulmaz, teröristlerle müzakere yapılmaz, aman dileyerek, seri tavizler vererek akan kan durmaz, cinayetler son bulmaz. Geçmişte yaşananlar tecrübedir ve hamd olsun Türkiye badireli günleri atlatmıştır. Terörizmin bitişi konuşmayla olmaz, hainleri yok etmeden milli huzur ve sükunet gerçekleşemez. Kürt kökenli kardeşlerimizin terör örgütleriyle herhangi bir illiyet bağı, herhangi bir açık veya örtülü bağlantısı yoktur, bugüne kadar da olmamıştır. Teröristlerle Kürt kökenli kardeşlerimizi eşitlemek şerefsizliktir, buna da hiç kimse cüret etmemelidir. Kürt kökenli kardeşlerimiz canımızdır, hepsiyle birlikte anımız birdir, acımız birdir, adımız birdir, nitekim hepimiz Türk milletiyiz. Bizi ateşe atmak için el ovuşturan, pusuda bekleyen, durum kollayan güç ve çıkar odaklarına, kanlı terör örgütlerine diyor ve sesleniyorum ki; Nemrut’un ateşini Hazreti İbrahim’e gülzar eden Allah, sizin de yaktığınız ateşi bize selamet nuru etsin" diye konuştu.



"Türkiye’yi dışlayarak Ege ve Akdeniz’de asla hakimiyet kurulamaz"

Terörle mücadelenin yanı sıra Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetlerine de değinen Bahçeli, sabır ve sinirleri zorlayan gelişmeler yaşandığını söyledi.

Bahçeli, Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların üzerine KKTC’yi ve Türkiye’yi yok sayarak çöreklenmek isteyen zalimler koalisyonunun, Türkiye’nin egemenlik haklarıyla oynamanın ağır bedellerinin olacağını çok iyi bilmesi gerektiği mesajını verdi. "Oldubittiye getirilip hukuki ve tarihi haklarımızdan ödün vermemizi bekleyenler yanıldıklarını, yanlışa düştüklerini er ya da geç anlayacaklardır" diyen Bahçeli şöyle devam etti:

"Türkiye’yi dışlayarak Ege ve Akdeniz’de asla hakimiyet kurulamaz, buna ne tarih ne de Türk milleti müsaade etmez, etmeyecektir. Doğu Akdeniz’deki provokasyonlar Türkiye’yi pes ettiremez, aba altında sopa gösterilmesi, tehditvari bir dile tevessül edilmesi meşru haklarımızı kesinlikle gölgeleyemez. Akdeniz bir zamanlar Türk gölüydü. Biz bunu unutmadık. Sabrımızı yanlışa yormasınlar, olgun tavrımızı ürkeklik görmesinler, gelişmeleri soğukkanlılıkla izlememizi pısırıklık sanmasınlar. Türk milleti yeni Barbaros Hayrettin Paşaları sinesinden çıkaracak, korsanlıkların başını ezecek kutlu ve muhkem iradeye çok şükür hala sahiptir. Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe ne ilimizi ne de töremizi hiç kimse, hiçbir mihrak bozamayacaktır. Fatih sondaj gemimizin, Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemimizin deniz yetki alanlarımızdaki faaliyetlerine Deniz Kuvvetleri unsurlarımızın refakatinde gerektiği ve gittiği yere kadar devam etmeleri beklentimizdir, temennimizdir. Türkiye’nin önünü kesmek, büyümesine, gelişmesine ve yükselmesine mani olmak için küresel ve bölgesel ayak oyunları uzun süredir devrededir. Bu sinsi ve alçak oyunların milli birlik ve dayanışma ruhuyla aşılacağına inancımız tamdır. Türk’ün öz yurdu Kıbrıs’ta yeni ve tehlikeli müzakere taktikleri dolaşımdadır. Küresel baskılar, Rum tezleri Türk’süz bir Kıbrıs için oldukça faaldir. Adına çözüm dedikleri karanlık girdaba Kıbrıs Türklüğünün çekilmesi maksadıyla ne kadar süslü ve ambalajlanmış söz ve vaat varsa pazarlanmakta, görücüye çıkarılmaktadır" ifadelerinde bulundu.

"Irak’taki seçimlere şaibe karıştı"

Türk milletinin mücavir bölgelerdeki tarihsel bağlantılarının koparılmak istenildiğini aktaran Bahçeli, "Bunlardan birisi de hiç kuşku yok ki Türkmeneli’dir. Irak Türkmenleri varlık mücadelesini kanları, canları pahasına sürdürmektedirler. Soydaşlarımızın iradeleri, tercihleri, siyasi hakları görmezden, duymazdan gelinmektedir. Bildiğiniz gibi, 12 Mayıs 2018’de Irak’ta seçimler yapılmıştır. Bu seçimlere 204 parti, 27 koalisyon katılmış, katılım oranı ise yüzde 44,5 düzeyinde gerçekleşmiştir. Irak’taki seçimlere şaibe karışmış, bilhassa Kerkük’te kullanılan oylar Süleymaniye’ye götürülüp orada sisteme işlenmiştir. 6 Haziran 2018’de 172 milletvekilinin katılımıyla Irak parlamentosu toplanmış, seçimde kullanılan oyların elle sayılmasına yönelik bir karar almıştır. Ancak 9 Haziran 2018’de oyların tutulduğu Bağdat’taki Irak Bağımsız Seçim Komiserliği’ne ait depoda kuşku verici bir yangın çıkmış, demokratik irade darbelenmiştir. Yanmayan oyların tekrar sayımında sonuç çok değişmemiş, 329 sandalyeli Irak parlamentosu böylelikle şekillenmiştir. 2 Ekim 2018 tarihinde Irak Cumhurbaşkanlığına Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin adayı Berham Salihi seçilmiş, ardından da başbakanlık görevi Şiilerin bağımsız adayı Adil Abdülmehdi’ye verilmiştir. Ne ibretlik bir manzaradır ki, Irak seçimlerinin üzerinden altı ay geçmesine rağmen hükümet henüz kurulamamıştır. Irak Türkmenleri yeni hükümette görev bekliyorlar. Birden fazla bakanlığın siyasi sorumluluğunun Irak Türkmenleri’nde olması bu ülkenin iç barış ve huzur ortamı için tarihi önemdedir. Müteakiben Cumhurbaşkanı Yardımcılığı ile Başbakan Yardımcılığına belirlenecek Türkmen kardeşlerimizin atanması arzumuzdur, Irak Türkmenlerinin sayı ve temsil kabiliyetleri açısından doğru olanı da budur. Türkiye’nin bu kapsamda alacağı tutum şüphesiz tesirini gösterecektir. Hükümeti kurmakla görevlendirilen Adil Abdülmehdi Irak Türkemenlerini hafife almamalı, yok saymamalı, ihmal etmemelidir. Irak halkının geleceği, Irak’ın siyasi ve toprak bütünlüğü ortak akla, mutabakata, her kesimin eşit şekilde yönetimde bulunmasına bağlıdır. Biz Irak Türkmenlerini önşartsız destekledik, buna da kararlılıkla devam edeceğiz. Onların varlığı varlığımız, haklarını savunmak ise boynumuzun borcudur. Türkmeneli Türk’ündür, Kerkük Türk’ün atar damarıdır, Türkmenler Irak’ın ayrılmaz, bölünme kabul etmez asli ve asil unsurlarıdır" değerlendirmesinde bulundu.

"Andımız bahanesiyle ölçüsü kaçan polemikler yaşanıyor"

Son günlerde televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde ’Türklük’ konuşulduğunu anımsatan Bahçeli, her konunun bilirkişisi olduklarını sanan gafillerin, sözde uzmanların, yarım aydınların gerçekte cehaletlerine aldırmadan koltuklarına kurulup ileri geri, bilip bilmeden ağızlarına ne gelirse gündeme taşıklarını aktardı. Bahçeli, "Andımız bahanesiyle ölçüsü kaçan polemikler yaşanıyor. Nerede kimliksizliğin tutsağı olan varsa, nerede soyu sopu karışık kişi bulunuyorsa ekranlara geçip ahkam kesiyor veya buldukları gazete sayfalarında yazıp çiziyor. Bu zevat hele bir cevap versin, her şeyi bitirdiniz, her konuyu çözüme kavuşturdunuz da geriye sadece Türk milleti kimdir sorusuna cevap aramak mı kaldı? Nedir meseleniz, nereye varmak emelindesiniz, nereye ulaşmaktır derdiniz? Kırdığınız ceviz kırkı geçti, kırk yıllık oduncu olduğunuzu söylerken baltanız defalarca taşa değdi. Türk milleti kimdir sorusuna cevap arayanlar, söyleyiniz bize; asıl siz kimsiniz, neye ve hangi melun heveslere hizmetle tembihlendiniz? Kıyısında köşesinde yer almadığınız bir değerle ilgili beyanat vermek, mensubiyetinden uzak olduğunuz beşeri cevheri dilinize pelesenk yapmak ne haddinize, ne hakkınızadır? Kimin ne olduğuyla ilgilenmiyoruz. Kimin neye inandığına bakmıyoruz. Herkesin aidiyet ve meşrebine, etnik ve mezhebi kabulüne saygı duyuyoruz. Ancak Türk milletini tartışmak, Türk ve Türkçülük üzerinden kara kampanyalar düzenlemek düşmana koz vermek, emperyalizme selam yollamaktır. Hiçbir milliyetçi ve ülkücü buna razı olmaz, bu pespayeliğe onay vermez. Biz ki, ’vatanım, ha ekmeğini yemişim, ha uğruna kurşun’ diyebilen, diyebilmiş, diyebilecek cesaretteki milliyetçi-ülkücü hareketiz. Onu bunu bilmeyiz, ona buna bakmayız, onunla bununla beyhude yere vakit geçirmeyiz. İşimize bakarız, mazisi binlerce yılı bulan Türk milletine mensubiyetle övünür, bununla da onur duyarız. Büyük davaların, büyük hayalleri olan adamların omuzlarında yükseldiğini idrak ve ifade eder, son tahlilde buna inanırız. Tarihi bir millet olmakla, tarih olmak arasındaki temel farkı anlamayanlar, Türklüğü zamanın ve yaşanan anın dar kalıplarına sıkıştırıp ezilmesini ve erimesini amaçlayan sözde aydınlar içimize sızmış yabancı hayranlarıdır, manda ve himayenin yeni nesil varisleridir, televizyonlardan virüs aşılayan kripto ajanlardır. Türklükte ırk arayan, Türk’ü ırkla sınırlandıran, Türkçülüğü ırkçılıkla bir ve aynı gören kim varsa tarihi ve devasa bir hatanın tam ortasındadır. Türk milletinin sosyokültürel kimliği binlerce yılın, onlarca asrın kaynaşmasıyla oluşmuştur. Türk dili, Türk töresi, Türk kimliği, Türk kültürü etrafında ’zaman’ harcı ile oluşan bu muazzam bileşenler İslam dini ile mana ve zenginlik kazanmıştır. Temelini Türk kültürü ve İslam inancının oluşturduğu, eşref-i mahlukat olan insana ve insaniyete saygıyı esas alan şuura sahip olmak bizim için şeref payesidir. Türkçülük ırkçılık değildir. Andımızı okumak, okunmasını istemek, haşa ve kat’a ezanın Türkçe okunmasına çanak tutmak hiç değildir. Yeni sömürgecilik, insanlığın binlerce yıllık tecrübelerinden süzülerek gelen milli kültürleri tahrip etmeyi hedeflemektedir" dedi.

Bahçeli Meksika’da düzenlenen Ampüte Dünya Futbol müsabakasında ikinciliği kazanan Ampüte Milli Takımını da tebrik etti. Final maçında penaltı kaçıran takım kaptanı Gazi Osman Çakmak’ın üzüntüsünden "Türk milleti hakkını helal etsin" dediğini hatırlatan Bahçeli, "Kahraman kardeşim, müsterih ol, bizim sende hakkımız yoktur, fakat senin bizlerde hakkın pek çoktur. Hakkını helal etmesi gereken birisi varsa, o da sensin ve arkadaşlarındır; sizlerin bu vatan için, bu millet için, bu bayrak için yaptığınız fedakarlıkları unutursak diyorum ki kanımız kurusun" mesajını verdi.
Kaynak: İHA