KKTC'de 11'İnci Yüzyıldan Kalan 'Yıkık Kule' Yeniden Hayat Buldu

KKTC’nin turizm kenti Girne’de yüzyıllar boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Girme Kalesi tarihi dokusunun yanı sıra kültürel yapısı ile de adeta açık hava müzesi görevini görüyor. KKTC’nin Girne kentinde Lüzinyanlar tarafından 11’inci yüzyılda inşa edilen ’Yıkık Kule’ olarak bilen tarihi yapı restorasyon çalışmaları ile tekrar hayat buldu. Girne Belediyesinin katkıları ve Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Arkeoloji, Kültürel Miras ve Konservasyon Merkezi işbirliğinde 2 yıllık süreçte yapılan çalışmalar ile hayat bulan ’Yıkık Kule’ törenle açıldı.

‘Yıkık Kule’nin açılışında konuşan Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü, amaçlarının kentte bellek kazandırmak, Girne’deki kültürel ve tarihi miraslara sahip çıkmak olduğunu söyledi.

Güngördü, "Belediyeler şehirlerde çeşitli aktiviteler, etkinlikler yapmaktadır. Kentte yapılan pek çok işin kalitesi, değeri o kentin ve belleği ile ilgilidir. Bütün amacımız kentte bir bellek oluşturmak, var olan belleği hatırlatmak, insanlara tarihte ve tarih öncesi Girne kentinde yaşananları, yapılanları yaşatmak ve insanların bu bölgeye sahip çıkması sağlamaktır" dedi.

Girne Belediye Başkanı Güngördü, "11 yüzyılda Lüzinyanlar tarafından yapılan bu surlar ve onun kuleleri yıllar içinde yıpranmış, tamir edilmesi yönünde bir adım atılmamıştır. Yaklaşık iki yıl önce bölgede yaptığımız çalışmada, bu kulenin yıkılmak üzere olduğu ve ciddi bir bakıma ihtiyaç duyulduğunu öğrendik. Yaptığımız ekip çalışması ile bu yapıyı ayakta tutmak için çalışma başlattık. Bu bölge bizim için çok önemlidir. Bu kulenin gelecek nesillere aktarılması için önemli bir adım atmış olduk" ifadelerini kaydetti.

Törende yıkık kulenin restorasyonuna katkıda bulunanlara plaket verildi.



Yıkık Kule

Girne Kalesi’nin doğusunda bulunan taş ocaklarından inşa edilen Girne kent surları, iki kuleli giriş kapısına ve 8 gözetleme kulesine sahipti. Bu kulelerde sadece üç kule ayakta kalabildi. Koruma görevi yapan kent surlarına, Osmanlı’nın Ada’yı fethinden sonra ihtiyaç duyulmadığından şehirdeki surların taşları sökülerek yapı taşı olarak kullanılmaya başlanmıştı.