Diyarbakır'da İnanç Turizmi Atağı

Diyarbakır Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, Diyarbakır’a yapılacak en büyük hizmetin manevi kimliğini izhar edip dünyayla paylaşmak olduğunu ve bu konuda çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Türkiye’de bile birçok kimse Diyarbakır’da 500’den fazla sahabenin olduğundan habersiz. Bu hakikati bizim çok iyi anlatmamız gerekiyor. Şu anda yeryüzünde bu kadar sahabeyi barındıran bir şehir yok. Mekke, Medine’den sonra belki Şam’dadır” dedi.

Diyarbakır'da İnanç Turizmi Atağı
Diyarbakır’da düzenlenecek Mevlid Kandili etkinliklerini paylaşmak için İl Müftülüğünde basın mensuplarıyla bir araya gelen İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, Mevlid-i Nebi Haftasının İslam ümmetine, Türkiye’ye ve Diyarbakır’a hayırlara vesile olmasını temenni ederek, “Bu meyanda İl Müftülüğü olarak 39 bini aşan Kur’an kursu ve 5 bini aşan 4-6 yaş grubu öğrencilerimizle devlet yurtlarında, esnafımızla ve hayatın her safhasında bu manada hizmetlere başlamış bulunuyoruz. Bugünden itibaren Diyarbakır sathında, ilçelerde, köylerde hizmetlerimiz başlamış durumda. Bugün nasip olursa Diyarbakır’ımızın bütün büyük camilerinde Mevlid-i Şerifler okutulacak, sohbetler yapılacak. Biz de inşallah Ulucami’de bulunacağız. Diyarbakırlı hemşehrilerimizle Efendimizin ruhaniyetine salavatlar okuyup dualar edeceğiz. Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş da bu Çarşamba Diyarbakır’ımıza gelecek ve bir konferans sunacak. Çeşitli etkinliklerde bulunacak. Bu vesile ile bütün vatandaşlarımızı konferansımıza bekliyoruz” diye konuştu.



“Hicri Takvime göre hangi güne denk o gün idrak edilecek”

Mevlid Kandilinin bundan sonra Hicri Takvime göre hangi güne denk geliyorsa artık o gün kutlanacağını anımsatan Karabayır, “Hazreti Muhammed’in doğduğu yıl nisan ayına denk gelmiş. Belki de bunu dikkate alarak Kutlu Doğum haftaları icra edildi. Kameri Takvime göre sürekli zaman değişmiş olacağından kışa da denk gelen mevlid kandillerinde hem kışın mevlid kandili hem de bahar da kutlu doğum haftası olmasın diye düşünülmüş. O zaman da bu tartışmalar devam ediyordu zaten. Daha sonra bu FETÖ ile ilgili açıklamalar, tereddütler başlayınca da en güzeli daha önce olduğu Mevlid Kandili olarak hangi güne denk geliyorsa o günü o haftanın içerisine alarak tarih belirleyerek o haftayı Mevlid-i Nebi haftası olarak ilan etmeye karar verildi.

Böyle daha uygun oldu. Kafalar karışmamış oluyor. Hem de o tür yanlış anlaşılmalar, toplumu zedeleyen ve yanlış bir algı oluşmasına da engel olacağına inanıyoruz. Bundan sonra inşallah normal şekliyle Mevlid Kandili yaza da denk gelse kışa da denk gelse ona göre Mevlid-i Nebi Haftası idrak edilecek” ifadelerini kullandı.

“En büyük hizmet Diyarbakır’ın manevi kimliğini izhar edip paylaşmak”

Diyarbakır’da yapılabilecek en büyük hizmetin, manevi kimliğini izhar edip dünyayla paylaşmak olduğunu vurgulayan Karabayır, şunları kaydetti:

“Türkiye’de bile birçok kimse Diyarbakır’da 500’den fazla sahabenin olduğundan habersiz. Şuanda yeryüzünde bu kadar sahabeyi barındıran bir şehir yok. Mekke, Medine’den sonra belki Şam’dadır ama bu kadar sahabenin bir arada olduğu ve daha önemlisi 9 peygamberin Diyarbakır’da metfun bulunması ve özellikle Elyasa ve Zülküf Aleyhisselamın kabirlerinin açılıp taşınması çok önemli hadiseler. Bize manevi açıdan çok değer katacak ve aynı zamanda inanç turizmi açısından Diyarbakır’ımıza bu manada katkı sağlayacak. Bu hakikati bizim çok iyi anlatmamız gerekiyor. Müftülüğümüze bağlı internet sitemizde Diyarbakır’ı bu yönüyle öne çıkararak anlatmaya çalışacağız ve ekipler oluşturup vefat etmiş sahabe efendilerimizin isimlerini tarihi kaynaklarımızda bulabilir miyiz diye özellikle vaiz arkadaşlarımızla çalışma yapmayı düşünüyoruz. Aynı zamanda bölgemizde yaşayan daha önce geçmişte Diyarbakır’ımıza çok ciddi hizmetleri olan alimlerin, velilerin hayatlarını da bir kitap haline getirmeyi planlıyoruz. Daha da önemlisi bu güzergah üzerinde bir gezi düzenleyip en azından kendi camiamız açısından daha da geliştirmeyi düşünüyoruz. İstiyoruz ki Türkiye’mizin bütün din görevlilerinin en azından Diyarbakır’ımıza gelip Diyarbakır’ın bu manevi atmosferini görmelerini, tarihi dokusunu görmelerini ve tanımalarını istiyoruz. Hatta Kuran kursu öğrencilerimizin, öğreticilerimizin, ilahiyat fakültesi öğrencilerimizin buraya gelip birkaç gün boyunca buranın ileri gelen ilgili kuruluşları ile birlikte düzenlemiş olduğumuz o harita üzerindeki güzergahlarda programlar icra etmeyi düşünüyoruz."
Kaynak: İHA