'Kaşıkçı Cinayeti Üst Düzey Bir Emir Vermeden Gerçekleştirilemez'

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: (3) '(Kaşıkçı cinayeti) Bu, üst düzey bir emir vermeden gerçekleştirilemez. Tüm dünyanın aradığı cevap budur; üst düzey emri kim vermiştir?' '(Libya Konferansı) Heyetimiz Türkiye Cumhuriyeti'ni doğru, güçlü bir şekilde temsil ederek, bu muameleyi kabul etmeyeceğini söyleyerek, Cumhurbaşkanımızla da istişare halinde bu konferanstan çekilmiştir' 'Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian'ın Cumhurbaşkanı'mıza dönük ifadelerini açık ve net bir şekilde kınıyoruz'

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin, "Bu, üst düzey bir emir vermeden gerçekleştirilemez. Tüm dünyanın aradığı cevap budur; üst düzey emri kim vermiştir?" dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert'in Kaşıkçı cinayetine ilişkin ses kayıtlarını ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun "Bir diplomat olarak dinlemesi doğru olmazdı." ifadesini değerlendiren Çelik, mutlaka bilgisi olduğunu, ayrıca CIA Başkanı Gina Haspel'e de gereken bilginin verildiğini hatırlattı.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un yaptığı açıklamanın ise "son derece yanlış" olduğunu dile getiren Çelik, "Kendisi bu delilleri neye göre değerlendirmiş? Kimseyi şahsen suçlamıyoruz ama 'hiçbir şekilde meselenin de örtbas edilmesi konusunda bir tutum içerisinde olmayacağız' dedik. Yani birisi şahsen 'şu kişi suçludur' derse de bu tablonun içinde değiliz. 'Bu kişi kesinlikle suçlu değildir' derse de biz bu tablonun içerisinde değiliz. Biz hakikatin peşindeyiz." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kızılcahamam toplantısında bu işi bizzat takip edip, hakikatin ortaya çıkmasını sağlayacağına ilişkin konuşmasını hatırlatan Çelik, "Şöyle bir gayret görüyoruz; hakikatin ortaya çıkmasından ziyade 'belli kişilerin gündeme oturtulması, belli kişilerin gündemden çıkarılması' şeklinde herkes bir siyasi projeye göre davranmak istiyor. Türkiye'nin bu konuda bir siyasi projesi yoktur." dedi.

Çelik, Kaşıkçı cinayetinde değerlendirmenin hukuki ve istihbarat süreçleriyle görülebileceğini belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yargılamanın Türkiye'de yapılmasına ilişkin çağrısını yineleyip tüm dünyayı bu çağrıya destek vermeye davet etti.

- "Emir kim tarafından verilmiştir?"

Yargılamayı uluslararası hukuk standartlarına uyan şeffaf bir şekilde yapacaklarını belirten Çelik, şunları söyledi:

"Nihayetinde Suud Başkonsolosluğu Suud toprağıdır ama Türkiye Cumhuriyeti topraklarının içindedir. Aynı zamanda bu saldırının yapılmasını kendi topraklarımız içinde olmasından dolayı kendimize yapılmış bir saldırı olarak da kabul ediyoruz. Basın özgürlüğüne, insan hayatına, Viyana Sözleşmesi'ne dönük bir saldırıdır ama aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin saygınlığına dönük bir saldırıdır. Dolayısıyla bunların burada yargılanması gerekir."

Bu saldırıyı yapanların eylemi işlerken nasıl bir planlama ve organizasyon şeması içinde hareket ettiklerinin görülmesi gerektiğini de ifade eden Çelik, "Bu, üst düzey bir emir vermeden gerçekleştirilmez. Tüm dünyanın aradığı cevap budur; üst düzey emir kim tarafından verilmiştir? Çok net, bunun ortaya çıkması lazım. Bu kişilerin şeffaf bir şekilde sorgulanması lazım." diye konuştu.

Kaşıkçı'nın cesedinin bulunması gerektiğini de vurgulayan Çelik, "Bütün bu sorular ortaya çıkmadan kimsenin bu örtbas etme faaliyeti de ya da buradan bir siyasi proje çıkarma faaliyeti de herhangi bir sonuç vermez. Bu dünyanın gözü önünde gerçekleştirilmiştir ve dünya tarihinden, vahşi eylemlerden bir tanesidir." tespitinde bulundu.

Çelik, katillerin Suudi Arabistan yetkililerinin elinde olduğunu, onların da bu katillerden emri kimin verdiğini öğrenip ve dünya kamuoyuyla paylaşabileceklerini dile getirerek, "Türkiye hakikatin peşindedir. Hadisenin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasının peşindedir. Fransa'dan Amerika'ya kadar her gün ya örtbas etmeyle ilgili ya da manipülasyonla ilgili bir sürü beyanat geliyor. Açıklama yaptığımızda da hemen ertesi gün özür dilenmeye başlıyor. Bu böyle yürümez. Türkiye'nin durduğu yer en doğru yerdir, bu pozisyonun desteklenmesini bekliyoruz." değerlendirmesini yaptı.

- Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian'ın açıklamaları

Ömer Çelik, Kaçışçı cinayetiyle ilgili Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın Erdoğan'a ilişkin sözlerinin sorulması üzerine, "Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian'ın Cumhurbaşkanı'mıza dönük ifadelerini açık ve net bir şekilde kınıyoruz. Türkiye'de dönük ifadelerini de kınıyoruz. Fransa gibi köklü bir devletin Dışişleri Bakanı'nın bu kadar sorumsuz, bilgisiz bir şekilde konuşmasını şaşırtıcı bulduğumuzu ve yadırgadığımızı ifade etmek istiyoruz." diye konuştu.

Bilgilerin, istihbarat teşkilatı tarafından Fransa istihbaratıyla da paylaşıldığına dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:

"Eğer Fransız kurumları arasında bir koordinasyon problemi varsa, Fransa gibi köklü bir devlette böylesine takip edilmesi gereken bir konuyu Fransız Dışişleri Bakanı takip etmiyorsa onların problemi. Fransız Dışişleri Bakanı konuyu takip ediyorsa ama kendi istihbarat teşkilatı kendisine bilgi vermemişse bu da ayrı bir problemdir. Bilgi verildiği halde böyle konuşuyorsa bu tabii ki kınanacak bir eylemdir."

Çelik, Fransa Dışişleri Bakanı'nın geçmişte Suriye'de de aynı şekilde davrandığını hatırlattı.

Avrupa devletleri içerisinde bu konuya ilişkin yaklaşım farklılıkları olduğuna işaret eden Çelik, Almanya ve Fransa'nın görüşleri arasında da bariz farklar bulunduğuna vurgu yaptı.

Bu konuda ülkelerin gerçeği öğrenmekten ziyade, bir sonraki aşamada kendi ülkesinin çıkarlarıyla ilgili nasıl bir pozisyon alacağını değerlendirdiğini anlatan Çelik, "Bu son derece sakıncalı bir durumdur. Fransa Dışişleri Bakanlığı bu açıklamasıyla maalesef bu denklemin içine düşmüştür, yaptığı iş yanlıştır. Bilgisizce konuşuyor. Kendi istihbarat teşkilatından haberi yok, haberi varsa da utanılacak bir iş yapmıştır." diye konuştu.

- "Libya'nın daha çok müdahaleye değil daha az müdahaleye ihtiyacı var"

Çelik, Türkiye'nin Libya Konferansı'ndan neden çekildiğine ilişkin bir soru üzerine de Türkiye'nin öteden beri Libya'daki tüm tarafların masada olması gerektiğini düşündüğünü anımsattı.

Libya'da hiç kimsenin Libya'yı daha çok bölecek, ayrıştıracak herhangi bir siyasi projenin içerisinde olmaması gerektiğinin altını çizen Çelik, şöyle devam etti:

"Buradaki temel prensibimiz şu; Libya'nın daha çok müdahaleye değil, daha az müdahaleye ihtiyacı var. Dolayısıyla tarafların Libya'nın kendi dinamikleriyle bütünleşmesini sağlayacak, bu tarafları bir araya getirecek bir motivasyon üretmesi, cesaretlendirme içerisinde olması gerekir diye değerlendiriyoruz ama maalesef Türkiye gibi Libya konusunda merkezi rolü olan bir ülke, orada Cumhurbaşkanı Yardımcımız başkanlığında bir heyet tarafından temsil edilirken, şöyle bir tablo fark edilmiştir; Türkiye'nin davet edilmediği ve gayriresmi bir toplantı yapıldığı görülmüştür ve bu sorgulanmıştır."

Neden bu resmi toplantının dışında gayriresmi bir toplantı yapıldığı ve bu gayriresmi toplantıya Türkiye'nin neden davet edilmediği sorulduğunda ise herkesin topu birbirine attığını aktaran Çelik, "Heyetimiz, Türkiye Cumhuriyeti'ni doğru, güçlü bir şekilde temsil ederek bu muameleyi kabul etmeyeceğini söyleyerek, Cumhurbaşkanı'mızla da istişare halinde bu konferanstan çekilmiştir." dedi.

Bazılarının Libya'yı daha çok bölecek organizasyonların içinde gözüktüğünü belirten Çelik, Türkiye'nin olmadığı bir masada Libya'yla ilgili tüm ülkeyi kucaklayacak ve halkı için anlamlı gelecek ifade edecek bir siyasi çözüme ulaşılmasının mümkün olmadığını vurguladı.

Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer bu konferans Türkiye'de olsaydı, biz ev sahipliğimizin bu şekilde illegal, gayriresmi bir zirveyle istismar edilmesine müsaade etmezdik. Ayrıca herhangi bir masada olması gereken herhangi bir ülkenin dışlanmasına müsaade etmezdik. Dolaysıyla bu organizasyonu tertip edenler, Libya'nın geleceği ile ilgili anlamlı bir siyasi çözümün peşinde olmadıklarını Libya'da daha lokal çıkarların peşinde olduklarını göstermişlerdir. İtalya'nın ev sahipliğini istismar etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti heyeti de böyle bir yanlış tablonun içinde bulunmayacağını göstererek, esasında Libya halkının yanında olduğunu göstermek suretiyle de bu konferanstan çekilmiştir."

(Sürecek)
Kaynak: AA