İç Tüzük Görüşmeleri

TBMM Genel Kurulu’nda iç tüzük kanun teklifi görüşmeleri düzenlendi.

AK Parti Grup Başkanvekili Muhammed Emin Akbaşoğlu, 16 Nisan’da Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında köklü değişiklikler yapıldığını hatırlatarak, "Biz AK Parti olarak aslında, bütün partiler gibi, kendi çalışmamızı tepeden tırnağa yeni sistemin ruhuna uygun bir şekilde; daha demokratik, daha katılımcı, daha şeffaf, daha fazla yasama ve denetim fonksiyonlarını yerine getirebilecek, yeni sistemin ruhuna uygun yepyeni bir düzenleme çalışması yaptığımız halde bu zaman alacağı münasebetiyle bütün partilerin bir araya gelerek bunun üzerinde konuşmaları, Meclisin uygulama birliği çerçevesinde kanunların geçirilmesindeki zaman darlığı nedeniyle öncelikli olarak ortak irademizle böyle bir uyumlulaştırma süreci hep beraber yaşanmıştır" ifadelerini kullandı.

Akbaşoğlu şöyle konuştu:

"Bu teklifle Anayasa’da yapılan değişikliğin İç Tüzük’e dercedilmesi, çeşitli tarihlerde mevzuatta yapılan değişikliklere rağmen İç Tüzük’te varlığını devam ettiren ve işlevsiz kalan hükümlerin ayıklanması, kuvvetli teamül haline gelmiş bazı uygulamaların İç Tüzük hükmü olarak İç Tüzük’te düzenlenmesi ve uygulamada tereddüt hasıl olan bazı hususlara açıklık getirilmesi şeklinde, tamamen teknik bir uyum çerçevesinde bir yaklaşımla bu İç Tüzük ele alınmış ve yapılan değişikliklerle üye sayısı 550’den 600’e, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların atandıkları tarihten sonraki ilk birleşimde yemin edebilmeleri, siyasi parti gruplarının Genel Kurulca komisyon üyeliğine seçilmiş bir üyesinin yerine başka bir ismi de bildirebilmesi düzenlemesi, Cumhurbaşkanı hükûmet sistemi ile yasama ve yürütme arasındaki sert kuvvetler ayrılığı sistemine bağlı olarak yürütmenin Mecliste temsil edilebileceği istisnai hallerin beraberce ortaya konması ve milletlerarası anlaşmaların uygun bulunma usulünün beraberce belirlenmesi, Meclisin bilgi edinme ve denetim yollarının da açıklığa kavuşturulması bu düzenlemeyle ele alınmıştır. Ayrıca, önemine binaen üzerinde durarak belirtmek isterim ki: Değerli arkadaşlar, parlamenter hükûmet sisteminde vatana ihanet dışında hiçbir sorumluluğu bulunmayan, layüsel olan Cumhurbaşkanıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini öngören anayasal değişikliklerin zorunlu neticesi çerçevesinde Cumhurbaşkanının ve cumhurbaşkanlarının siyasi, hukuki ve idari sorumluluklarının yanında, cezai sorumluluğu da İç Tüzük’e dercedilmiştir. Dolayısıyla bu, çok önemli bir husustur. Cumhurbaşkanı her yönü itibarıyla bu manada hem siyasi hem hukuki hem cezai sorumluluk ve denetim yükümlülüğü çerçevesinde bulunmaktadır."

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu da İç Tüzüğün önemine değinerek, "İç Tüzük yasama faaliyetinin asgari eşiğidir. Eğer biz, bu en az değişiklikle yetinmeden daha kapsamlı bir değişikliği yapabilirsek o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendisine düşen denge ve denetim mekanizmasının önemli bir merkezi olabileceğini söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.

Kaboğlu şunları kaydetti:

"On sekiz günde tarihimizin en köklü, en radikal Anayasa değişikliği yapıldığı halde, kotarıldığı halde bunun yürürlüğe girmesi otuz ay sonrasına ertelenmiştir. Mademki olağanüstü hal iki yıl devam edecektir, iki yıl neden on sekiz güne sıkıştırılmıştır; bir. Mademki bu Anayasa değişikliği otuz ay sonra yürürlüğe girecektir, neden bu Anayasa değişikliği bu kadar kısa bir zaman dilimine sıkıştırılmıştır? İşte bu tür soruları, çelişkileri çoğaltabiliriz. Hukuk devletinin bir tanımı makul olmaktır, ölçülü olmaktır, ölçülülük ilkesini aştığınız zaman hukuk devletini de ihlal ediyorsunuz demektir. Başka ülkeye gitmeye gerek yok, bizim Anayasa’mızın 2’nci maddesi demokratik hukuk devleti, üstelik değiştirilmez bir maddedir bu."

Halkların Demokratik Partisi Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen ise İç Tüzüğün 16 Nisan referandumunun da bir testi niteliğinde olacağını söyleyerek, "Başkanlık sistemi mi parlamenter sistem mi bu ülke için daha uygun tartışmasını bir faraziye üzerinden yürütmek değil, bugünkü durumu nasıl daha demokratik kılarız, nasıl hukuk devletine uygun hale getiririz, bunu konuşmak durumundayız. Hepimiz biliyoruz ki bir mevzuatın içeriği kadar, hazırlanış yönteminin katılımcı olması belirleyicidir. Bugün, biz buna açık bir tavır sergilendiği için yapıcı davranmayı tercih ettik; üç dakika, beş dakika fazla konuşma eğilimi içine girmek yerine, tam tersine Türkiye’de, Meclisi, partilerin didiştiği, itiştiği bir yer gibi algılanan değil, tam tersine ortaklaşılabilen konularda, uzlaşılabilen konularda birlikte hareket edilebilen bir platform olarak da görülsün istedik, bunu önemsedik" diye konuştu.

Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise katkı sunanlara teşekkür ederek, İç Tüzüğün meclisin usul ve yöntemlerini belirlediğini hatırlattı. Akçay, "Türkiye’nin ciddi bir yasama geçmişi, kültürü, birikimi ve geleneği vardır. Daha kaliteli, verimli ve etkin bir yasama faaliyeti gerçekleştirmeliyiz. Bu istikamette, önümüzdeki İç Tüzük değişikliğinde en çok dikkat etmemiz gereken hususları huzurunuzda şu şekilde özetlemek istiyorum değerli milletvekilleri. Birinci önceliğimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama ve denetim kapasitesinin artırılması gerekiyor. Bunun için siyasi parti gruplarının kamu kurum ve kuruluşlarından bilgi alması konusunda yaşanan sıkıntılar ortadan kaldırılmalı ve bu süreç İç Tüzük’le hukuki dayanağa kavuşturulmalıdır. İkinci olarak kanun tekliflerinin komisyonlarda görüşülmesi sürecinde komisyon başkanının teklife ilişkin kamu kurum ve kuruluşlarından düzenleyici etki analizi ve görüş isteyebilmesinin önü açılmalıdır. Yasama ve denetim alanlarında Türkiye Büyük Millet Meclisinin birim ve kadroları güçlendirilmelidir. Özellikle yasama faaliyetlerinde parti gruplarına ve milletvekillerine gerekli desteği verecek bir yapının oluşturulması şarttır. Ayrıca, kesin hesap veya denetim komisyonunun kurulması gerekmektedir. Bu komisyon Meclisimizin denetim fonksiyonunu daha kurumsal ve etkin hale getirecek, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin de ruhuna uygun olacaktır. Genellikle bütün parti gruplarının da geçmiş dönem çalışmalarında da uzlaştığı üzere -en azından görüş bakımından- çocuk hakları komisyonunun kurulması, yerel yönetim komisyonunun kurulması gibi hususların da önümüzdeki İç Tüzük çalışmalarında ele almamız gereken hususlar olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Yavuz Ağıralioğlu da İç Tüzük ile ilgili olarak, "Genel Kurulda İç Tüzük’le alakalı evvelen bir mutabakatımız vardı, o mutabakat üzerinden aslında biz sadece, Meclis’in sesi kısılmasın tenkitlerimizi, daha etkin, daha verimli, daha şeffaf denetim imkanlarını elinde bulunduran bir Meclis olma tekliflerimizi bir şekilde bugün buraya kadar taşıdık; ele böyle bir metin çıktı. Bu, en azından mutabakat sağlanabildiği için daha ehven gördüğümüz bir metindir. Tali komisyonların, esas komisyonların, ihtisas komisyonlarının bu meselelerle alakalı daha verimli çalışabildiği bir siyasal alan oluşsun isterdik, bir çalışma alanı oluşsun isterdik, olmadı, muvaffak olunamadı" şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA