'Millet, 15 Temmuz'da Dik Duruşun Ne Olduğunu Bütün Dünyaya Gösterdi'

15 Temmuz gazisi Çengelköy Mahallesi Muhtarı Can Cumurcu: (Eski Yüzbaşı Mahmut Dağüstü'ne) ''Hayırdır ne yapıyorsun?' diye sordum. 'Çabuk lan' dedi. Sinkaflı sözler kullandı. 'Ordu yönetime el koydu. Sokağı boşaltın' dedi. Elindeki MP5 silahını benim göğsüme dayamıştı, hiç unutmuyorum. Senin kafan iyi mi? dedim. Orada bir tartışmamız oldu. Gençlerin benim arkamda saf tuttuğunu hiç görmüyordum ama o bunu gördüğü için korktu, havaya ateş açıp kaçmaya başladı. Biz de arkasından kovaladık' 'İnsanların dertlerine derman olabilmek, işlerini çözebilmek için çalışıyoruz. Çünkü biz burada devlet ile vatandaş arasında bir köprü vazifesi görüyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bakış açısıyla muhtarlığın çehresini değiştirdi. Muhtar artık mahallesinin cumhurbaşkanı. Muhtarlık müessesesi hakikaten çok değerli bir meslek. Vatandaşla birebirsiniz, vatandaşın ilk kapısını çaldığı insan sizsiniz' '15 Temmuz, unutmadığımız, unutamayacağımız bir gün. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kara bir leke olarak kalacak. Millet, 15 Temmuz'da dik duruşun ne olduğunu tekrar bütün dünyaya gösterdi' '15 Temmuz, Haç ile Hilal'in savaşıdır. Ta ki kıyamete kadar devam edecek bir savaş bu. Bu darbeciler, teröristler de maalesef saflarını düşman saflarında tuttular ama biz bu vatanı kolay kazanmadık, bunlara da kolay kolay teslim etmeyiz Allah'ın izniyle'

HÜSEYİN KULAOĞLU - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde Çengelköy Polis Merkezi'nin işgali sırasında çıkan olaylarda ayağından yaralanan Çengelköy Mahallesi Muhtarı Can Cumurcu, (Eski Yüzbaşı Mahmut Dağüstü'ne) "'Hayırdır ne yapıyorsun?' diye sordum. 'Çabuk lan' dedi. Sinkaflı sözler kullandı. 'Ordu yönetime el koydu. Sokağı boşaltın' dedi. Elindeki MP5 silahını benim göğsüme dayamıştı, hiç unutmuyorum. Senin kafan iyi mi? dedim. Orada bir tartışmamız oldu. Gençlerin benim arkamda saf tuttuğunu hiç görmüyordum ama o bunu gördüğü için korktu, havaya ateş açıp kaçmaya başladı. Biz de arkasından kovaladık." dedi.

AA muhabirine konuşan muhtar Cumurcu, Çengelköy'de doğup büyüdüğünü ve annesinin 1977 yılında mahallede muhtarlık yaptığını söyledi.

Eskiden Çengelköy Spor Taraftarları Derneği'nin lokalinin işletmesini yaptığına değinen Cumurcu, 2009 yılındaki seçimlerde Üsküdar'daki mahalle sayısının 54'ten 33'e düşürüldüğünü ve bu dönemde mahallelinin kendisini muhtar olarak görmek istediğini anlatarak, mahallelinin destekleriyle seçimlerde muhtar seçildiğini ve iki dönemdir de muhtarlık görevini sürdürdüğünü belirtti.

İşini layıkıyla yapmaya çalıştığını ifade eden Cumurcu, şöyle konuştu:

"İnsanların dertlerine derman olabilmek, işlerini çözebilmek için çalışıyoruz. Çünkü biz burada devlet ile vatandaş arasında bir köprü vazifesi görüyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bakış açısıyla muhtarlığın çehresini değiştirdi. Muhtar artık mahallesinin cumhurbaşkanı. Muhtarlık müessesesi hakikaten çok değerli bir meslek. Vatandaşla birebirsiniz, vatandaşın ilk kapısını çaldığı insan sizsiniz."

15 Temmuz'da mahallede bir hareketlilik olduğunu ve sürekli askeri araçların geçtiğini aktaran Cumurcu, bunun üzerine Çengelköy Polis Merkezi'ne gittiğini, telsizden İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın darbecilerle yaptığı diyaloğa şahit olduğunu anlattı.

Polis merkezindeki televizyondan köprüdeki tankları gördüğünü kaydeden Cumurcu, "Tankları görünce kafamda şimşek çaktı. Böyle bir metropolde ister DEAŞ ister PKK operasyonu, ne olursa olsun asker orada olmamalı, polis olmalıdır. O zaman işte yaşımızın verdiği tecrübeyle olayın ne olduğunu hemen anlamaya başladık." diye konuştu.

O sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın durumunu sorduğunu ve sağlığının iyi olduğunu haber aldığını belirten Cumurcu, Erdoğan'ın tespihin imamesi olduğunu, imame dağılırsa tespihin dağılacağını, bu yüzden o gecede Erdoğan'ın sağlığının önemli olduğuna işaret etti.

Darbe girişiminde Çengelköy Polis Merkezi'nin işgali sırasında çıkan olaylara ilişkin davada tutuklu olarak yargılanan eski Yüzbaşı Mahmut Dağüstü'nün, polis merkezine geldiğini ve dışarıda onu durdurduğunu vurgulayan Cumurcu, şunları söyledi:

"'Hayırdır ne yapıyorsun?' diye sordum. 'Çabuk lan' dedi. Sinkaflı sözler kullandı. 'Ordu yönetime el koydu. Sokağı boşaltın' dedi. Elindeki MP5 silahını benim göğsüme dayamıştı, hiç unutmuyorum. Senin kafan iyi mi? dedim. Orada bir tartışmamız oldu. Gençlerin benim arkamda saf tuttuğunu hiç görmüyordum ama o bunu gördüğü için korktu, havaya ateş açıp kaçmaya başladı. Biz de arkasından kovaladık."

Daha sonra Kuleli Askeri Lisesi'ndeki askerlerin ateş ederek Çengelköy'e doğru geldiğini anlatan Cumurcu, "Karakolun oradaki projektör bizim bulunduğumuz noktayı aydınlatıyordu. Projektörün kapanmasını söyleyecektim, karakolun bahçesine girdim, dışarı çıktığımda bir kurşun aldım. O ara ayağımın koptuğunu zannettim. Beni oradan çekmeye çalıştılar. Acı. Ben feryad ü figan bağırıyorum. Beni oradan çekmeye çalışıyorlar. Ben de 'Çocuklar ayağımı unuttunuz, ayağımı alın' diyorum. Benden sonra katliam olmuş." ifadelerini kullandı.

"15 Temmuz, unutmadığımız, unutamayacağımız bir gün. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kara bir leke olarak kalacak. Millet, 15 Temmuz'da dik duruşun ne olduğunu tekrar bütün dünyaya gösterdi." diyen Cumurcu, sözlerine şöyle devam etti:

"15 Temmuz, Haç ile Hilal'in savaşıdır. Ta ki kıyamete kadar devam edecek bir savaş bu. Bu darbeciler, teröristler de maalesef saflarını düşman saflarında aldılar ama biz bu vatanı kolay kazanmadık, bunlara da kolay kolay teslim etmeyiz Allah'ın izniyle."

Darbe girişimiyle ilgili davaları takip ettiğini dile getiren Cumurcu, davalarda FETÖ örgütünün mensuplarının daha kalabalık olduğunu, bu yüzden insanların davaları takip etmeye gelmelerini ve şehit yakınları ile gazilere destek vermelerini istedi.

Duruşmalardaki sanıkların savunmalarına değinen Cumurcu, sözlerini tamamladı:

"Sanıklar bir kere afyon yutmuş, efsunlanmış gibiler. Akıl alır gibi değil. Orada öyle mizansenler çiziyorlar ki... Tabii bunların ellerine bir senaryo verilmiş, aynı senaryo üzerine kurmuşlar bütün savunmalarını. 'Biz insanları korumak için sokağa çıktık. İnsanlar vurulmuş, çok üzüldük.' gibi bizimle dalga geçen ifadeler var. Bizim sinir uçlarımıza dokunuyor. Sanıklar da pişmanlık diye bir şey yok. Sanki onlar bu işi doğru yaptıkları tezinin üzerine koyuyorlar her şeyi ve bu kadar da pişkinler."
Kaynak: AA