Kumpas Mağduru Bir Askere Daha Hak İhlali Kararı

Anayasa Mahkemesi, FETÖ'nün kumpası sonucu ahlaki durum gerekçe gösterilerek TSK'den atılan Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli bir askerin daha özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi İsimsiz bir eposta üzerine başlatılan idari tahkikat sonucu ordudan atılan astsubay İ.K'nin uğradığı ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosya yetkili yargı mercisine gönderildi

Anayasa Mahkemesi, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kumpası sonucu ahlaki durum gerekçe gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) atılan İ.K'nin bireysel başvurusunda "özel hayatın gizliliği hakkı"nın ihlal edildiğine karar verdi.

Yüksek Mahkemenin internet sitesinde yayımlanan karara göre, Hava Kuvvetleri Komutanlığında muvazzaf astsubay statüsünde görev yapan İ.K. hakkında, ahlak dışı davranışlarda bulunduğuna dair isimsiz bir e-posta gönderilmesi üzerine idari tahkikat başlatıldı.

İstihbarata karşı koyma faaliyeti çerçevesinde 25 Nisan 2012'de Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından ifadesi alınan İ.K'ye "nerelerde görev yaptığı, sanal ortamdaki herhangi bir sosyal paylaşım sitesinde üyeliğinin olup olmadığı, internet üzerinden veya yüz yüze tanışmak suretiyle birlikte olduğu kadınların kimler olduğu, gösterilen bazı görüntülerin kendisine ait olup olmadığı" soruldu.

- "TSK'nin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketler"

Sorulara yanıt veren ve ifade tutanaklarını imzalayan İ.K hakkındaki idari tahkikat sonucunda, "TSK'nin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunduğu" gerekçesiyle sıralı sicil üstleri tarafından "Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalması uygun değildir" ortak kanaatli ayırma sicil belgesi düzenlendi.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde oluşturulan komisyon da İ.K. hakkında ayırma işlemi yapılmasına karar verdi. Bu kararın 15 Kasım 2013'te Milli Savunma Bakanı tarafından onaylanması ile ayırma süreci tamamlandı.

Astsubay İ.K, 24 Ocak 2014'te ayırma işleminin iptali talebiyle Milli Savunma Bakanlığı aleyhine Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açtı. İ.K, dava dilekçesinde, göreviyle ilgisi olmayan, özel yaşantısına ilişkin soruların sorulduğu, hukuka aykırı bir sorgu neticesinde elde edilen beyanlarının delil olarak kullanılamayacağını, takdirlerle dolu başarılı bir sicile sahip olmasına rağmen bu durumun dikkate alınmadığını belirtti.

AYİM Birinci Dairesinin 24 Şubat 2015 tarihli kararıyla dava, oy çokluğuyla reddedildi. Kararda, başvurucunun yaşadığı cinsel birliktelikleri ikrar ettiği, geçmiş sicil ve disiplin durumu itibarıyla başarılı bir personel olmasına karşın başvurucunun iyi ahlak sahibi olma vasfını taşımadığı ve tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı şeklinde değerlendirmeler yer aldı. Kararda ayrıca söz konusu ifadenin ceza soruşturması kapsamında değil disiplin hukuku çerçevesinde değerlendirilmek üzere alındığı belirtildi.

Karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 10 Eylül 2015 tarihli kararıyla reddedildi. Nihai karar, 7 Ekim 2015'te kendisine tebliğ edilen İ.K, bu karara karşı 4 Kasım 2015'te Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

İ.K, yasak yöntemler kullanarak, kendisini sorgulayan görevliler hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına da suç duyurusunda bulundu ancak söz konusu kişiler hakkında soruşturma açılmasına yer olmadığına karar verildi.

- "İstihbarat birimi tarafından psikolojik baskı altında sorgulandım"

Astsubay İ.K, bireysel başvuru dilekçesinde, hukuka aykırı şekilde ve özel hayatın gizliliği ihlal edilerek istihbarat birimi tarafından psikolojik baskı altında sorgulandığını, söz konusu sorgulama usulünün fiziksel ve psikolojik işkence boyutuna ulaştığını, idarenin hukuk dışı yollarla ifadesini aldığını ve beyanlarını çarpıtarak istihbarat raporu düzenlediğini ileri sürdü.

TSK'de görev yaptığı sürede çok sayıda takdirname ile ödüllendirildiğini, sicillerinin çok iyi olduğunu, özel hayatına ilişkin unsurların hiçbir şekilde görevine yansımadığını, ayırma işleminin ölçüsüz olduğunu belirten İ.K, bu nedenlerle maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının, özel hayatın gizliliği hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini öne sürdü. İ.K, yeniden yargılama yapılması ve 253 bin 516 lira tazminata karar verilmesini talep etti.

- Diğer subaylar Ata Türkeri ve G.G kararları

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü'nün ihlal kararında, daha önce bireysel başvuruda bulunan bir başka subay Ata Türkeri ile ilgili karara atıf yapıldı.

Kararda, cinsel yaşamına ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek, "disiplinsizlik ve ahlaki durum" sebebiyle başvurucu hakkında TSK'den ayırma işlemi tesis edilmesinin özel hayatının gizliliği hakkına bir müdahale oluşturduğunun açık olduğu vurgulandı.

Anayasa Mahkemesinin, Ata Türkeri ve G.G. başvurularında, benzer idari süreçler izlenerek, askeri personelin cinsel yaşamına ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek, "disiplinsizlik ve ahlaki durum" sebebiyle TSK'den ayırma işlemlerini incelediği ve özel hayatın gizliliğine yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğu sonucuna vardığı hatırlatıldı.

Mahkemenin, G.G. kararında bu sonuca varırken, dayandığı gerekçelere yer verilen kararda, şunlar kaydedildi:

"Başvurucunun mesleki hayatını değil, özel hayatını ilgilendiren iddialara yanıt vermek zorunda bırakıldığı görülmektedir. Bu kapsamda başvurucuya yöneltilen iddiaların görevinin ifasıyla değil, daha çok mahremiyet alanında gerçekleşen özel yaşam eylemleri ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla ihtilaf konusu ayırma işleminin kapsamı mesleki hayatın sınırlarını aşmaktadır. Özel hayatın gizliliği hakkı üzerindeki sınırlamaların, zorunlu ya da istisnai tedbir mahiyetinde, başvurulabilecek son çare ya da alınabilecek en son önlem niteliğinde olması gerekir. Tesis edilen ayırma işleminin başvurucunun geçmiş sicili ve başarı durumu dikkate alınarak, ölçülülük yönünden değerlendirilmediği, sınırlama ile ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlanan başvurucunun kaybı arasında adil bir denge gözetilmediği, başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkı üzerindeki sınırlamanın zorunlu ya da istisnai tedbirler niteliğinde olduğu veya başvurulabilecek son çare ya da alınabilecek en son önlem niteliğinde olduğu hususunda bir inceleme yapılmadığı ve gerekli özenin gösterilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

Somut olayda da bu değerlendirmelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasanın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."

Anayasa Mahkemesi, ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yetkili idari yargı mercisine gönderilmesine karar verdi. İ.K'nin tazminat talebi ise reddedildi.

Kaynak: AA