Başbakan Yardımcısı Şimşek'ten Davos Değerlendirmesi (2)

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Dünya Ekonomik Forumu’nun düzenlediği Davos Zirvesi’nde düzenlenen programı ve gelişmeleri değerlendirdi.



Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Dünya Ekonomik Forumu’nun düzenlediği Davos Zirvesi’nde (WEF) TGRT Haber’e önemli açıklamalar yaptı.

"2016’da modeli değiştirdik"

"Bir çok ülke yetkilisi bize kredi garanti sisteminin o kadar iyi çalıştı ki biz bundan nasıl ilham alabiliriz" diye sorduklarını belirten Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Bu fon yeni değildir. 2009 yılından beri Hazine bu işin içindeydi. Fakat, biz 2016’da modeli değiştirdik. Portföy garanti sistemine geçtik. Garanti teminat miktarlarını biraz yukarı çektik ve garanti fonunu büyüttük. Bankalar esas işi yaptı, biz sistemi doğru kurguladık. Bunun sonucunda 203 bin KOBİ, bu kredilerden faydalandı. Bu aslında kapsayıcı büyüme, istihdam açısından, gelir dağılımının daha adaletli olması açısından da son derece önemli politika aracı. Büyümeyi ve istihdamı besledi destekledi. Ama kapsayıcılığı arttırdı. Kapsayıcısıyla kadınların iş gücüne iş hayatına katılımı sağlamak. KOBİ dediğimiz şirketlerin finansmana erişmesi onların büyümesi sağlamaktır. İmkanları bu sene ihracatçı için seferber etmeyi düşünüyoruz. Birde imalat sanayi yatırımları için. Türkiye’nin yatırıma ihtiyacı var. Türkiye’nin gelecekte kalıcı refah artışı için yatırım gerekli. Türkiye’nin makina teçhizat yatırıma ihtiyacı var. Üretime dönüşecek yatırım gerekli, atıl yatırım değil. Yatıracaksınız ve sürekli oradan gelir elde edeceksiniz dünyaya satacaksınız ve ülke böyle büyüyecek. Benim başarımın kriterim ihracat yapabiliyor musun? Kriter bu" dedi.



"Çok uzun bir süredir gelişmiş ülkelerde ücretler artmıyor"

Kısa vadede dünya ekonomisinin güçlendiğini söyleyen Şimşek, "Orta uzun vadede çok ciddi sorunlar var. Bence küresel sorunların büyük bir kısmının kaynağı dünyadaki gelir dağılımının adaletsiz olmasıdır. Çok uzun bir süredir gelişmiş ülkelerde ücretler artmıyor. Teknoloji, istihdam kaybına yol açacak diye korkular var. Siyasi arena da aşırı sağ popülist söylem içerisinde olan siyasilere eğilimi artırıyor. Çözüm sanki ticarete karşı korumacılıkta görüyorlar. Yabancı düşmanlığında görülüyor. Dünyanın kurala dayalı çok taraflı iş birliğine dayalı modelden ikili menfaate dayalı modele doğru gidiyor. Bu aslında dünyanın menfaatine değil. Küreselleşmenin yaptığı bir takım sıkıntılar var. Fakat küreselleşme aynı zamanda dünyada ciddi bir şekilde yoksulluğun azalmasına sebep oluyor. Ciddi bir şekilde refahın artmasına sebep oldu. Ticaretin net bazda istihdamı yok ettiğine dair bir veri yok. Teknoloji korkusu da son derece yersiz . Eğer siz ülke olarak oturup eğitim sistemini doğru kurgularsanız teknolojileri yeni dönemin gerektirdiği becerileri insanınıza verirseniz korkmanıza gerek yok" diye konuştu.



"Avrupa hala ticarette ticarette açık olmayı tercih ediyor"

Gelir dağılımdaki adaletsizliğin aşırı sağ-aşırı sol, popülizm beslemesi bunun yabancı düşmanlığına İslamofobi’ye dönüşmesi dünyanın karşı karşıyaya olabileceği en büyük risk olduğunu vurgulayan Şimşek, "Bu riskler umarım gerçekleşmeyecek. AB bu anlamda hakikaten dünyadaki bu gelişmelere karşı duran bir bölgedir. Avrupa hala ticarette ticarette açık olmayı tercih ediyor. Birlikte çalışmaya dayalı düzeni tercih ediyor. Bizim için önemli çünkü bizim en büyük pazarımız Avrupa. Bizim ihracatımız ve girişimcilerimiz açısından bu çok önemli" ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Gerek yakın çevrede gerekse FETÖ’nün hain darbe girişimi Türkiye karşıtı yaptığı kampanyalar gerek bölücü terör örgütünün Türkiye karşıtı kampanyaları iftiraları ister istemez, dünya insanların Türkiye’ye olan bakışını zaman zaman soru işaretleri uyandırabiliyor. Olumsuz etkileyebiliyor. Küresel basında da bu kadar olumlu gelişme olmasına rağmen çok nadiren Türkiye’yle ilgili olumlu haber görebiliyorsunuz. Olumsuz şeyler daha ön plana çıkıyor. Bitin bunlara rağmen siz doğruları yaparsanız dünya eninde sonunda gerçekleri görecektir" dedi.



"Hiçbir ülkenin toprağında gözümüz yok"

Türkiye olarak performans ve potansiyeli daha çok artıracaklarını vurgulayan Şimşek, "İkinci husus her şey ortada, Türkiye ilkeli bir duruşa sahip. Hiçbir komşumuzun zerre kadar toprağında gözümüz yok. Kürt kardeşlerimizle bir problemimiz yok. Biz bütün Ortadoğu’da istikrar istiyoruz. Huzur ve müreffeh komşular istiyoruz. Komşularımızla birlikte yükselmek istiyoruz ve bütün bölgenin ayağa kalkması için Türkiye’nin yapıcı önemli bir aktör olabileceğini söylüyoruz. Dolayısıyla Türkiye algısı sokakta o kadar kötü değil. Belli çevrelerde bu algı oluşturulmuş durumda. İnşallah onu da aşacağız" ifadelerini kullandı.

Afrin operasyonu maliyeti ile ilgili açıklama

"Eğer mevzu bahis Türkiye’nin güvenliğiyse, ülkenin barış, huzur ve kardeşliğiyse bir anlamda bölünmez bütünlüğüyse maliyet hususu ikincildir yani teferruattır" diyen Şimşek, Türkiye’nin buna benzer operasyonlarda, daha önce Suriye, Irak ve Güneydoğu’da yaptığı benzer operasyonlarda terörle çok güçlü bir mücadele olduğunu söyledi.



Türkiye’nin bütçesinde zaten gerekli kaynağın olduğunu kaydeden Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye ilave kaynak ihtiyacı olursa bütçede bu anlamda alan var. Ben onun Türkiye ekonomisi bütçesine yansımasını geçen seneye oranla çok sınırlı olacağını düşünüyorum. Çok anlamlı bir fark oluşturmayacak ama Türkiye’nin güvenliği olmadan Türkiye’de büyümeden bahsedemeyiz. Demokrasiden ve refahtan bahsedemeyiz. Güvenlik önemlidir. Terörle mücadelede Türkiye’nin meşru bir hakkıdır. Bütün dünya terörle mücadeleden bahsediyor ama iş Türkiye’nin terörle mücadelesine gelince farklı söylemler de olabiliyor. İşte bizim buradaki çabamız şu yönde; senin teröristin benim teröristim diye bir şey olamaz. İyi, kötü, haklı, haksız terörist diye bir şey yoktur. Terörist teröristtir. Terör insanlığın başına musallat olmuş en büyük kötülüktür. Hepimizin ilkeli bir duruş sergilemesi lazım. Terörle mücadelede herkesin Türkiye’nin yanında olması lazım".
Kaynak: İHA