Eğitim-Bir-Sen'den Yarıl Sonu Değerlendirmesi

Eğitim-Bir-Sen Malatya Şube Başkanı Kerem Yıldırım, 2017-2018 eğitim-öğretim yılı dönem 1. Dönem sonu değerlendirmesinde “Eğitimde uzun vadeli planlamalara ve kalıcı politikalara ihtiyaç var” dedi.

Eğitim-Bir-Sen'den Yarıl Sonu Değerlendirmesi
Sendika binasında düzenlediği basın toplantısı ile yarı yıl tatiline girilmesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Eğitim-Bir-Sen Malatya 1. Nolu Şube Başkanı Kerem Yıldırım, 2017-2018 eğitim-öğretim yılı birinci kanaat döneminin 19 Ocak’ta sona erdiğini belirterek, “TEOG’un kaldırılması, yükseköğrenime giriş sistemindeki değişikliğin gölgesi ve sarsıntısı altında günübirlik politikalar ve sürdürülebilir olmayan kararlar nedeniyle gerek eğitim-öğretim gerekse eğitim çalışanları olumsuz etkilenmiştir” ifadelerine yer verdi. Alan değişikliği taleplerinin karşılanmaması, öğretmen performans değerlendirmesi pilot uygulamasının oluşturduğu tedirginlik, yer değişikliği sürecinde yaşanan sorunlar ve öğretmene karşı giderek artan şiddet gibi olumsuzlukların ilk dönem damga vurduğunu ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:

“Öğretmen açığı, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu, yabancı dil pilot uygulaması, rehberlik hizmetlerinin özüne uygun kurgulanamaması, teftiş sistemindeki dönüşümün tamamlanamadığı gibi rehberlik ayağının ihmal edilmesi, ortaöğretime geçişte yeni sürecin soru işaretleri içermesi gibi birçok konuda beklentileri karşılayan adımlar hala atılmış değildir. Özetle, bir an önce yapılması gereken çok iş, çözüme kavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun bulunmaktadır.”

Günübirlik politikaların çözüm yerine, sorun ürettiğini ifade eden Yıldırım, “Eğitimcilere yönelik şiddete Bakanlık seyirci kalmamalıdır. Öğretmene şiddet, bugün okullarda yaygın bir sorun haline gelmiştir. Maalesef bugün eğitimciler saldırılara karşı savunmasızdır. Eğitim kurumlarında güvenlik tedbirleri yeterince alınmamakta, sorumluluk öğretmenlere ve yöneticilere bırakılmaktadır. Bakanlık, eğitimcilere yönelik her saldırının sıkı takipçisi olmalı; kendi personelinin yanında olduğunu göstermeli ve nerede duracağı belli olmayan şiddet olaylarının bir an önce son bulması için gerekeni yapmalıdır” dedi.

Eğitim yönetiminde kariyerin liyakat esaslı olması gerektiğini de vurgulayan Yıldırım, “Eğitim yöneticilerinin yeterlilikleri ve mesleki standartları tanımlanmalı, eğitim yöneticiliği ’ikinci görev’ değil meslek olmalı, hizmet öncesi ve hizmet içinde müdürler değil ’eğitim liderleri’ yetiştirilmeli, objektif ve adil bir seçme ve atama sistemi kurulmalıdır. Mağdurlar haklarına kavuşturulmalı, itibarları iade edilmelidir. Kumpaslar neticesinde veya kişisel garezlerle haksız yere ihraç edilen veya açığa alınan kişilerin eski görev ve kadrolarına dönmelerini sağlamak adaletin gereğidir” ifadelerine yer verdi.

Başkan Yıldırım’ın açıklaması şöyle devam etti:

“Değişik istihdam modellerinden vazgeçilmelidir. Bakanlık, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasından vazgeçmeli, atamaları kadrolu olarak yapmalıdır. Öğretmeni aktör olarak görmeyen performans değerlendirmesi kabul edilemez. Uygulanmamalıdır. İstihdamda zorluk çekilen bölgelerde ilave hizmet tazminatı gibi cezbedici yöntemler uygulanmalıdır. Rehberlik hizmeti öğretmenlik üzerine değil psikolojik danışmanlık üzerine kurgulanmalıdır. Ortaöğretime geçiş sürecinde doğacak problemler şimdiden öngörülmelidir. Okulların bütçe ihtiyacı karşılanmalıdır. Kamu görevlilerine kılık-kıyafet dayatılmamalı, darbe ürünü yönetmelik kaldırılmalıdır. Çerçeve yönetmelikte de acilen değişiklik yapılmalı ve sivil itaatsizlik gerekçelerimizden olan erkek kamu görevlilerine de kılık-kıyafet dayatmasından vazgeçilmelidir. Bakanlık eğitimin paydaşlarına kulak vermeli, birlikte çalışmayı öncelemelidir. Bakanlığın bütün birimlerinin, sendikalar ve diğer sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, eğitim alanındaki diğer paydaşlarla daha etkin bir iletişim ve iş birliği içerisinde olması yönünde irade kullanmaları çözümü kolaylaştıracaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yükseköğretim kurumlarıyla, akademik çevrelerle ve sendikalarla sık aralıklarla bir araya gelmesi, belirlenecek politikaların isabet oranının artmasını sağlayacak, kabul düzeyi yüksek kararların alınmasına yardımcı olacaktır.”
Kaynak: İHA