Kudüs Ulemasından Knesset'in Kudüs Kararına Tepki
Kudüs'teki İslami kurumlar: “İşgal makamlarına, işgal altındaki Kudüs üzerinde egemenliklerini pekiştirip sınırlarıyla oynamasına izin veren bu karar dinen ve hukuken geçersizdir.” “Kudüs’ün 1967’deki işgali öncesinden bu yana süregelen tarihi ve kanuni statüsünü açıkça değiştirmeye ve Yahudileştirmeye yönelik projelerin uygulanması çerçevesinde terörist Yahudi cemaatlerin desteğiyle işgal gücünün hükümetince ve parlamentosunda alınan bu uğursuz kararın sonuçlarından dolayı uyarıda bulunuyoruz.” “Mescidi Aksa ve Kudüs sadece Müslümanlarındır. İslam şeriatı ve Kur’anı Kerim bunun meşruiyetini sağlayan tek mercidir. Ayrıca Müslümanların ve Hristiyanların Kudüs’teki hakları da Hazreti Ömer’in 636 yılında ilan ettiği vesika ile mahfuzdur.”
KUDÜS – Kudüs'teki İslami kurumlar, İsrail parlamentosunda (Knesset) işgal altındaki Doğu Kudüs dahil kutsal şehrin herhangi bir kısmından çekilmeyi onaylamak için parlamentoda en az üçte iki çoğunluk aranması şartına ilişkin karar alınmasına tepki gösterdi.
"Kudüs Vakıflar, İslam Mukaddesatı ve İşleri Konseyi", "Yüksek İslam Heyeti", "Filistin Fetva Kurulu" ve "Kudüs İslami Vakıflar İdaresi"nden yapılan ortak yazılı açıklamada, kararın hem dini hem de hukuki olarak geçersiz ve batıl olduğuna vurgu yapılarak, "İşgal makamlarına, işgal altındaki Kudüs üzerinde egemenliklerini pekiştirip sınırlarıyla oynamasına izin veren bu karar dinen ve hukuken geçersizdir.” denildi.
Açıklamada, “Kudüs’ün 1967’deki işgali öncesinden bu yana süregelen tarihi ve kanuni statüsünü açıkça değiştirmeye ve Yahudileştirmeye yönelik projelerin uygulanması çerçevesinde terörist Yahudi cemaatlerin desteğiyle işgal gücünün hükümetince ve parlamentosunda alınan bu uğursuz kararın sonuçlarından dolayı uyarıda bulunuyoruz.” ifadelerine yer verildi.
İsrail’in Kudüs’e yönelik ihlallerini durdurması için başta İslam dünyası olmak üzere uluslararası camiaya çağrı yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
“Mescid-i Aksa ve Kudüs sadece Müslümanlarındır. İslam şeriatı ve Kur’an-ı Kerim bunun meşruiyetini sağlayan tek mercidir. Ayrıca Müslümanların ve Hristiyanların Kudüs’teki hakları da Hazreti Ömer’in 636 yılında ilan ettiği vesika ile mahfuzdur.”
Açıklamada, Ürdün Haşimi Krallığı’nın Kudüs’teki vesayetine vurgu yapılarak, Arap ve İslam dünyasının Ürdün Kralı 2. Abdullah’a Kudüs’teki statünün değiştirilmesine karşı ortaya koyduğu çabalara destek verme çağrısı yapıldı.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'ten çekilmeyi onaylamak için en az üçte iki çoğunluk aranması şartını getiren yasa, İsrail parlamentosu Knesset'te bugün kabul edildi.
Buna göre 120 sandalyeli parlamentoda işgal altındaki Doğu Kudüs dahil kutsal şehrin herhangi bir kısmından çekilmeyi onaylamak için en az 80 oy gerekecek. Knesset'te daha önce bu yönde bir karar alabilmek için salt çoğunluk yeterliydi.
- Kudüs'teki yarım asırlık işgal
Doğu Kudüs'ü 5 Haziran 1967'de işgal eden İsrail, 1980'de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkent" ilan etti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BGMK), 1980'de kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı.
BMGK kararı çerçevesinde ABD dahil uluslararası toplum, Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor. İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri, Tel Aviv'de bulunuyor. Hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor.
ABD, Trump'ın hamlesiyle Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıyan ilk ülke oldu.
Uluslararası toplumun tepkisini çeken Trump yönetimi, bölgenin kaosa sürükleneceği ve İsrail-Arap ihtilafının daha da çözümsüz hale geleceği uyarılarını göz ardı etti.
Kaynak: AA
"Kudüs Vakıflar, İslam Mukaddesatı ve İşleri Konseyi", "Yüksek İslam Heyeti", "Filistin Fetva Kurulu" ve "Kudüs İslami Vakıflar İdaresi"nden yapılan ortak yazılı açıklamada, kararın hem dini hem de hukuki olarak geçersiz ve batıl olduğuna vurgu yapılarak, "İşgal makamlarına, işgal altındaki Kudüs üzerinde egemenliklerini pekiştirip sınırlarıyla oynamasına izin veren bu karar dinen ve hukuken geçersizdir.” denildi.
Açıklamada, “Kudüs’ün 1967’deki işgali öncesinden bu yana süregelen tarihi ve kanuni statüsünü açıkça değiştirmeye ve Yahudileştirmeye yönelik projelerin uygulanması çerçevesinde terörist Yahudi cemaatlerin desteğiyle işgal gücünün hükümetince ve parlamentosunda alınan bu uğursuz kararın sonuçlarından dolayı uyarıda bulunuyoruz.” ifadelerine yer verildi.
İsrail’in Kudüs’e yönelik ihlallerini durdurması için başta İslam dünyası olmak üzere uluslararası camiaya çağrı yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
“Mescid-i Aksa ve Kudüs sadece Müslümanlarındır. İslam şeriatı ve Kur’an-ı Kerim bunun meşruiyetini sağlayan tek mercidir. Ayrıca Müslümanların ve Hristiyanların Kudüs’teki hakları da Hazreti Ömer’in 636 yılında ilan ettiği vesika ile mahfuzdur.”
Açıklamada, Ürdün Haşimi Krallığı’nın Kudüs’teki vesayetine vurgu yapılarak, Arap ve İslam dünyasının Ürdün Kralı 2. Abdullah’a Kudüs’teki statünün değiştirilmesine karşı ortaya koyduğu çabalara destek verme çağrısı yapıldı.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'ten çekilmeyi onaylamak için en az üçte iki çoğunluk aranması şartını getiren yasa, İsrail parlamentosu Knesset'te bugün kabul edildi.
Buna göre 120 sandalyeli parlamentoda işgal altındaki Doğu Kudüs dahil kutsal şehrin herhangi bir kısmından çekilmeyi onaylamak için en az 80 oy gerekecek. Knesset'te daha önce bu yönde bir karar alabilmek için salt çoğunluk yeterliydi.
- Kudüs'teki yarım asırlık işgal
Doğu Kudüs'ü 5 Haziran 1967'de işgal eden İsrail, 1980'de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkent" ilan etti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BGMK), 1980'de kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı.
BMGK kararı çerçevesinde ABD dahil uluslararası toplum, Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor. İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri, Tel Aviv'de bulunuyor. Hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor.
ABD, Trump'ın hamlesiyle Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıyan ilk ülke oldu.
Uluslararası toplumun tepkisini çeken Trump yönetimi, bölgenin kaosa sürükleneceği ve İsrail-Arap ihtilafının daha da çözümsüz hale geleceği uyarılarını göz ardı etti.