Toplantıya 'Yurtta Sulh Konseyi' Diyerek Başlamış

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 52 kişi hakkında açılan davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi Tutuksuz sanık Tuce, 'Konseyin kimlerden oluştuğunu halen bilmiyorum' savunmasını yapan eski Tuğgeneral Kırker'in, 15 Temmuz akşamı yaptığı toplantıya 'Yurtta Sulh Konseyi' diyerek başladığını beyan etti.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 52 kişi hakkında açılan davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile bazı müştekiler katıldı.

Savunması için huzura alınan tutuksuz sanık Cem Tuce, 1988'den itibaren çeşitli askeri birliklerde tankçı olarak görev aldığını, 15 Temmuz öncesinde de Zırhlı Birlikler Okulunda 1. Tank Eğitim Alay komutanı olduğunu beyan etti.

Tuce, 15 Temmuz'da okul komutanı Sefa Alkan tarafından saat 22.30 civarında arandığını ve "harekat yıldırım" içerikli bir mesaj geldiğinin söylendiğini, bunun üzerine 22.50'de alay karargaha gittiğini aktardı.

Tümen Komutanının odasına gittiği esnada Tümgeneral Erdoğan Akyol'un odadan çıktığını ve "Allah'a ısmarladık" diyerek ayrıldığını söyleyen sanık Tuce, kendisini yeni kurmay başkanı olarak tanıtan Faruk Yaman'ın, Akyol'un görevden alındığını, yerine Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu ifade edilen Ahmet Bican Kırker’in atandığını bildirdiğini aktardı.

Okul Komutanı Sefa Alkan ile Kırker'in bulunduğu tümen komutanlığı odasına gittiklerinde yaşananları da anlatan Tuce, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kırker, ülkenin kötü gidişine son vermek üzere Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime el koyduğunu söyledi. Okul komutanı Alkan ile birlikte 'faaliyetin başında kimler var' diye sorduk. 'Genelkurmay Başkanı var' dedi, faaliyetin emir komutanı zincirinde olduğunu söyledi. Ardından, neden bu konuda Genelkurmay tarafından resmi bir açıklama yapılmadığını, Orgeneral Hulusi Akar'ın bu konuda bir açıklama yapmadığını sorduk. Kırker, Genelkurmay başkanının gerekli açıklamayı sabah saatlerinde yapacağını söyledi. Aramızdaki konuşma sertleşmeye başladı. Herkese gereken açıklamayı yapacağım diyerek bir nevi bizi dışarıya çıkarttı. Bu sırada albay Faruk, bize de ihtiyaç duyduğunu, onlarla hareket edersek güç katacağımızı, etmezsek tedbir alacağını söyledi. 'Eğer isterseniz silahınızı ve kimliğinizi bırakarak ayrılabilirsiniz' dedi."

- Toplantıya "Yurtta Sulh Konseyi" diyerek başlamış

Savunmasında, Yurtta Sulh Konseyi üyeleri arasında olduğu belirtilen Kırker'in tümen personelini bilgilendirmek için yaptığı toplantıyı da anlatan sanık Tuce, Kırker'in toplantıya "Yurtta Sulh Konseyi" diyerek başladığını bildirdi.

Tuce, "Toplantıda Ahmet Bican Kırker genel durumdan bahsetti, kendisinin tümen komutanı olarak atandığını söyledi. 'Yurtta Sulh Konseyi' ifadesiyle başlayan bir konuşma yaptı. Genelkurmayda, Jandarma Genel Komutanlığında çatışmalar olduğunu, şehitlerin olduğunu söyledi. Ben de 29 yıllık meslek hayatım ve tecrübemle bu durumu halkın kabul etmeyeceğini söyledim. Binbaşı İsmail Suvay da lafa girerek 'Yapılan nasıl bir şey? 1980, 1960 gibi mi' diye sordu. Toplantının insicamı iyice bozulmuştu, bunun üzerine Kırker toplantıdan çıkarak gitti." diye konuştu.

Sanıklardan eski Tuğgeneral Kırker dava kapsamında yaptığı savunmasında, "Konseyin kimlerden oluştuğunu halen bilmiyorum." ifadelerini kullanmıştı.

- Darbeciler başarısız olunca belgeleri yakmış

Televizyonlardan izlediği görüntülerin ardından yapılan faaliyetin kanunsuz olduğunu anladığını beyan eden Tuce, ilerleyen saatlerde darbecilerin belge yakma faaliyetlerine şahit olduğunu, bunu darbecilerin başarısız oldukları anlamını çıkardığını anlattı.

Tuce, tümeni darbecilerden temizlemek için Korgeneral Metin İyidil ile görüşme yaptığını, sabah saatlerinde Kırker ve beraberindekilerin silahlarını alarak etkisiz hale getirdiğini ve darbeye karşı mücadele ettiğini savundu.

Üzerine atılı suçlamaları işlemediğini, darbecilere karşı mücadele ettiğini ve FETÖ üyesi olmadığını dile getiren sanık Tuce, beraat talebinde bulundu.

Duruşmada daha sonra İstanbul'da görevli olmasına rağmen 15 Temmuz'da Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığında bulunan sanık eski Kurmay Albay İsa Sancaklı savunma yaptı.

İddianamede tümen komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'u kolundan tutarak makam odasından çıkarttığı, Akıncı Hava Üssü'ne götürdüğü ve yolda "Komutanım bugün sizi öğleden sonra konutunuzun orada çok bekledik, gelmediniz." diyerek darbe teşebbüsünden haberdar olmakla suçlandığını anımsatan sanık Sancaklı, hakkındaki tüm suçlamaları reddetti.

14 Temmuz'da İstanbul'da görev yaptığı birlikte bulunduğu sırada telefonla aranarak, 15 Temmuz mesai bitiminde Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığında bulunması yönünde emir aldığını, daha önce de telefonla bazı emirler aldığı için bu durumu yadırgamadığını öne süren Sancaklı, şöyle devam etti:

"TSK içinde yabancı dil konusunda, Boşnakça ve Sırpça bildiğim için kendimi ispat etmiş biriyim. Daha önce de yabancı heyetler geldiğinde böyle görevlendirmeler yapıldı. Yine yabancı heyetler geliyor diye düşündüm. 15 Temmuz'da saat 22.00 sıralarında zırhlı birlikler tümenine giriş yaptım. Etimesgut Zırhlı Birlikler personeli olmamam nedeniyle, darbe girişimini önlemeye yönelik faaliyetlerime rağmen darbeci olarak anıldım. Kurnazca kurgulanan oyunla darbe girişimi içine çekildim."

Sanık Sancaklı, 15 Temmuz'da sabah saatlerinde Ankara'ya geldiğini, akşama kadar özel işlerini yaptığını akşam saat 21.00 sıralarında Kara Kuvvetleri Komutanlığında görevli olduğunu bildiği Topçu Kurmay Albay Bilal Akyüz'ün kendisini arayarak, "Etimesgut'tan seni bekliyorlar, Zırhlı Birliklere gitmen gerekiyor." dediğini ifade ederek, telefon üzerine Zırhlı Birlikler Tümen Karargahına gittiğini söyledi.

Tümen Karargahına girdikten sonra kurmay başkanı odasına giderken, devresi ve daha önceden tanıştığı eski Albay Faruk Yaman'ı ve beraberinde birkaç kişiyi gördüğünü ve bir toplantı için çağrıldığını söyleyince Yaman'ın toplantı olmadığını söylediğini, konuşma esnasında "bazı birliklerde olumsuz olaylar yaşandı, çatışmalar çıktı, sıkıyönetim" gibi ifadeler duyduğunu, toplantı olmadığını da öğrenince şok olduğunu öne sürdü.

Yaman ile görüşmesinin ardından izin alarak tümen komutanı odasına girdiğini anlatan Sancaklı, "Tümgeneral Erdoğan Akyol ile Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in konuştukları sıra selam vererek makama girdim. Odada bulunduğum sıra Tuğgeneral Kırker bana 'Komutanımızdan görevi devraldım, sanırım kendisi daha üst bir göreve atanacak, bunun için Akıncı Hava Üssüne gitmesi gerekiyor. Sen refagat et.' dedi. Ben de toplantının olmaması ve yaşananlardan dolayı yaşadığım şok ile 'Akıncı Üssünden sonra doğrudan İstanbul'a giderim' düşüncesiyle bu görevi kabul ettim." dedi.

Hakkındaki darbe teşebbüsüne iştirak ettiği iddialarının hiçbir somut delile dayanmadığını öne süren Sancaklı, "Ben darbeci olsaydım, komutan yardımcısı olarak atandığım İstanbul'daki birliğimde darbe teşebbüsüne katılırdım. İstanbul'dan Ankara'ya organik bağım bulunmaya birliğe darbe teşebbüsü için gelmezdim. Son 10 yıldır İstanbul'da görev yapıyorum. Çok iyi bildiğim İstanbul’da değil de hiç bilmediğim Ankara'ya darbeye teşebbüs için gelmezdim." dedi.

Tümgeneral Erdoğan Akyol ile tümen komutan odasından çıktıklarını, eski Tuğgeneral Kırker tarafından uğurlanan Akyol'un hiçbir şekilde alıkonulmuş, derdest edilmiş gibi davranmadığını, personel ile vedalaştığını savunan sanık Sancaklı, tümenden ayrılmaları sırasında bir kameranın çekim yaptığını, bunu da görünce devir teslimin usulünce yapıldığı hissine kapıldığını söyledi.

İddianamede Erdoğan Akyol'un kendisine yönelik olarak "Makam odasında bulunduğumuz sırada kolumu sıkarak beni odadan çıkarttı, araca binerken beni zorla ön koltuğa oturttu" şeklindeki ifadelerine de anlam veremediğini belirten sanık Sancaklı, Erdoğan Akyol'u suçlayarak, "Tümgeneral Akyol, Kırker’e direnmiş ve Genelkurmay emrinin sahte bir emir olduğunu anlasaydı bugün 52 personel burada yargılanmıyor olacaktık. Erdoğan Akyol’un tümenden ayrılışı sırasında 9-10 personel vardı ve bunların hiçbiri Akyol’un ayrılışını kaçırma olayı olarak algılamadı. Öyle olsa birileri müdahale ederdi." savunmasında bulundu.

Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığından Akıncı Hava Üssü'ne gidene kadar araç içerisinde Erdoğan Akyol ile sohbet ettiklerini ancak Akyol'un görevden alındığı için kızgın ve gergin olduğunu ifade eden sanık Sancaklı, "Yolu bilmediğim için kendisi tarif etti. Araçta rahat olması için oturduğu ön koltuğu arkaya kadar dayadım. Sözde kendisini kaçırıyorum ama yolu kendisine soruyorum. Akıncı'ya kadar olan yolculuk bir kaçırma, alıkoyma değil, olsa olsa tümgeneralimizin yönlendirmesiyle gerçekleşmiş bir seyahattir." ifadesini kullandı.

Akıncı Hava Üssü'ne girdikten sonra da Erdoğan Akyol'u bir bina önüne kadar götürdüğünü, asker selamı verip, bir emri olup olmadığını sorduktan sonra oradan ayrıldığını anlatan sanık Sancaklı, Akyol'un kendisi hakkında neden suçlayıcı ifadeler kullandığını anlayamadığını öne sürdü.

Sanık Sancaklı, iddianamede yer alan hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, beraatini ve tahliyesini talep etti.

Duruşmaya yarın devam edilecek.
Kaynak: AA