'Hızla Gelişen Bilimsel Disiplinler Çağında Doğum' Konferansı

Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi Albayrak: 'Müdahalesiz doğum gittikçe azalıyor. Sezaryen bir tercih konusu oluyor. Türkiye’deki yüzde 53 sezaryen oranı son derece alarm verici boyutta. Dünya Sağlık Örgütü’nün makul gördüğü yüzde 15 oranı, tüm gelişmiş ülkelerin hedefidir. Öte yandan, 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması Raporu'na göre, Türkiye'de ilk 6 ayda emzirme oranları, yüzde 31 seviyesindedir. Bu oran da artırılmalıdır' 'Doğumda ağrı olarak tabir edilen, bugün ise müdahalesiz doğumu destekleyenlerin 'doğum dalgaları' olarak nitelendirdiği o süreç de doğumu olgunlaştırıyor. Ağrısız doğum tabirinin kullanılmasının bu açıdan, doğum tecrübesi yaşamamış anneleri olumsuz şartlandırdığını düşünüyorum'

Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi Esra Albayrak, müdahalesiz doğumun gittikçe azaldığına dikkat çekerek, "Sezaryen bir tercih konusu oluyor. Türkiye’deki yüzde 53 sezaryen oranı son derece alarm verici boyutta. Dünya Sağlık Örgütü’nün makul gördüğü yüzde 15 oranı, tüm gelişmiş ülkelerin hedefidir. Öte yandan, 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması Raporu'na göre, Türkiye'de ilk 6 ayda emzirme oranları, yüzde 31 seviyesindedir. Bu oran da artırılmalıdır." dedi.

Medipol Üniversitesi Kavacık Kampüsü'nde dünyaca ünlü Fransız Dr. Michel Odent'in de katıldığı, "Hızla Gelişen Bilimsel Disiplinler Çağında Doğum" konferansı düzenlendi.

Konferansın açılışında konuşan Esra Albayrak, üç çocuğunun doğumlarının da normal yollardan gerçekleştiğini, Dr. Odent’in bir röportajında, doğumun ve emzirmenin en önemli hormonu olan oksitosine dair bir vurgusunun çok dikkatini çektiğini söyledi.

Odent'in, oksitosin hormonunun insanlararası sosyalleşmede ve sevme kapasitesinde büyük rol oynadığına dikkati çektiğini belirten Albayrak, şöyle konuştu:

"Doğal doğumlardan uzaklaştığımızda, 3-4 nesil sonra bu hormonun işlevini yitirmesi durumunda uygarlık adına ne tür bedeller ödeyeceğimizi düşünmeye davet ediyordu. Ayrıca Dr. Odent’in, doğumun ilkel beyinle sürdürülmesi gereken bir süreç olduğuna ilişkin yorumlarından da 3 doğumunu da normal şekilde gerçekleştirmiş bir anne olarak çok etkilendiğimi söylemek zorundayım. Zira müdahalesiz normal doğumu tecrübe etmiş her anne bilir ki doğum anı annenin, dünya dışında, başka boyuta taşındığı bir süreçtir. Orada mantığınız ve beyninizle değil, içgüdülerinizle hareket edersiniz. Bu içgüdülerin kadına Allah tarafından bahşedilmiş, eşsiz ve tekrarı olmayan hisler olduğuna inanıyorum ve bu güce tüm kadınların inanmasının doğuma dair korku ve endişeleri berteraf edeceğini düşünüyorum."

Esra Albayrak, Odent'in annenin doğum anındaki ortamına ilişkin yaptığı uyarılardan da söz ederek, "Doğum yapmakta olan bir kadının beyninin, ortamdaki hiçbir etken tarafından uyarılmaması gerektiğini vurguluyor. Etraftakilerin konuşması, gebeye sorular sorması, telkinde bulunmaları, ortamın fiziksel şartları, yabancıların girip çıkması, suni ışıklandırmanın bulunması, fotoğraf makinası, kameralar ile çekim yapılması gibi hiçbir şeyin doğum odasında bulunmaması gerektiğini savunuyor. Doğrusu bu ortamların sağlanması nesillerin refahı üzerinde etkili olacağı için hem devletlere hem de tıp alanında çalışma gösteren özel müesseselere ciddi görevler düşüyor." ifadelerini kullandı.

- "Doktor - hasta arasında otoriter bir ilişki var"

Albayrak, konforlu bir hayat sürmek, acı ve üzüntü yaşamamak, ağrı çekmemek gibi olguların sürekli bir biçimde özendirildiğini, ancak içinde acı ve üzüntü olmayan bir hayatın etkileyici bir hikayesinin olmasının da zor olduğunu dile getirdi.

Hüznün insanı olgunlaştırdığını vurgulayan Albayrak, konuşmasına şöyle devam etti:

"Doğumda ağrı olarak tabir edilen, bugün ise müdahalesiz doğumu destekleyenlerin 'doğum dalgaları' olarak nitelendirdiği o süreç de doğumu olgunlaştırıyor. Ağrısız doğum tabirinin kullanılmasının bu açıdan, doğum tecrübesi yaşamamış anneleri olumsuz şartlandırdığını düşünüyorum. Doğumun, insanoğlunun yaratıldığı ilk andan itibaren süregelen bir tecrübe olduğunu ve içinde barındırdığı her aşamanın fıtri olduğunu hatırlamanın doğumu daha heyecan verici bir forma soktuğunu düşünüyorum. Pek çok modern toplumda olduğu gibi ülkemizde de doktor - hasta arasında otoriter bir ilişki var. Genel olarak hastalar doktorların yönlendirmelerine teslim oluyorlar. Bu, gebelik söz konusu olduğunda, tibbi bilgisi ile daha çok riskleri düşünmeye odaklanmış hekim yaklaşımının, gebeyi olumsuz etkilemesine, doğuma karşı korkular geliştirmesine sebep olabiliyor."

- "Türkiye’deki yüzde 53 sezaryen oranı son derece alarm verici boyutta"

Albayrak, bedenin doğal fonksiyonu olmaktan çıkarak tıbbi bir müdahaleye dönüşen doğum eyleminin, birçok salgının yitimine neden olduğunu, insanların, bu doğal süreçten uzaklaştıkça yeni problemlerle karşılaştığını ifade etti.

Doğum şekli ve ortamının medeniyeti şekillendirmesi konusunun son derece çarpıcı bir bakış açısı olduğunu kaydeden Albayrak, şu bilgileri verdi:

"Doğum süreci, anne ile bebek arasında duygusal bağın şekillendiği çok özel bir zaman. Bu özel zamanın kendi doğal akışı içinde yaşanması, fiziken ve ruhen yaşamımızı biçimlendiriyor. Doğum sırasında salgılanan bir hormonun emzirme sürecini etkilediği hepimizin malumu. Emzirmenin süresi ve kalitesi doğumun doğallığına bağlı. Hal böyleyken, müdahalesiz doğum gittikçe azalıyor. Sezaryen bir tercih konusu oluyor. Türkiye’deki yüzde 53 sezaryen oranı son derece alarm verici boyutta. Dünya Sağlık Örgütü’nün makul gördüğü yüzde 15 oranı, tüm gelişmiş ülkelerin hedefidir. Öte yandan, 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması Raporu'na göre, Türkiye'de ilk 6 ayda emzirme oranları, yüzde 31 seviyesindedir. Bu oran da artırılmalıdır. Zaten inanıyorum ki, sezaryen oranının azalmasına paralel olarak bu oran da artacaktır."

Medyada normal doğumu özendirici bir dilin kullanılmasının çok önemli olduğuna vurgu yapan Albayrak, "Zira basında sıklıkla aksine caydırıcı haberler olduğunu görüyoruz. Eşref-i mahlukat olan insanın dünyaya gelişini fıtratına uygun bir çerçevede karşılamak, gelecek nesillere olan borcumuzdur." dedi.

- "Doğumlar, doğumhanelerden ameliyathanelere evrildi"

Dr. Michel Odent ise kendisini bu organizasyona davet edenlere teşekkürlerini sunarak, Türkiye'de bulunmanın memnuniyet verici olduğunu söyledi.

Odent, 20. yüzyılın ikinci yarısında çocuk doğumu alanının teknolojik gelişmelerden çok etkilenmeye başladığını, teknik gelişmelerin doğum alanına farklı yaklaşımlar getirdiğini ifade etti.

21. yüzyılda ise doğumun teknik gelişmelerden ziyade sadece bilimsel gelişmelerden etkilendiğini, tamamen bilim insanlarından oluşan gruplardan çok şey öğrendiklerini dile getiren Odent, yeni ortaya çıkan bilimsel disiplinlerin doğuma alanına büyük etkiler bıraktığını aktardı.

Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın da, hayatın doğum ile ölüm arasına sıkıştırılmış bir zaman dilimi olduğunu, hayatın giriş kapısının da doğum olduğunu dile getirdi.

Doğumun kritik bir süreç olduğunu vurgulayan Aydın, anne ve çocuk ölümlerinin azalmasında önemli gelişmeler yaşandığını, sağlık kuruluşlarındaki doğumların doğumhanelerden ameliyathanelere evrildiğini, bu gidişatın doğal olup olmadığının sorgulanmaya başladığını kaydetti.

Rektör Aydın, ebelerin yaptırdığı doğumlardan doktorların yaptırdığı doğumlara geçişin olduğunu, tıp disiplinindeki gelişmeler kadar toplumdaki gelişmelerin de buna etki ettiğini, Sağlık Bakanlığı’nın normal doğum için çeşitli planlarının bulunduğunu, bunu hayata geçirmek için de sosyolojik gelişmeler yaşanması gerektiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA