Katar İle Bazı Arap Ülkeleri Arasındaki Kriz

Katarlı akademisyen Ensari: 'Katar'a abluka uygulayan ülkelerin davranışlarını bu şekilde devam ettirmeleri, kontrol altına alınamayacak başka krizleri doğurur' Katar Üniversitesinde öğretim görevlisi Şemri: '(Katar'a) Abluka uygulayan ülkeler eğer krize gerçek bir çözüm istiyorsa konu KİK ülkeleri arasında kalmalı, uluslararası boyuta taşıyarak Beyaz Saray'ın (ABD) müdahalesine izin vermemeli ve Mısır'ı konuya dahil etmemeli'.

AHMED YUSUF - Katar ile bazı Arap ülkeleri arasında başlayan krizin üzerinden 100 gün geçerken, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasında ve Arap dünyasında daha önce hiç görülmeyen bu krizin nasıl sonuçlanacağı konusunda sorular yükseliyor.

Uzmanlar yeni bir gelişme olmaması durumunda söz konusu krizin çözümünün uzak olduğunu ve Katar'ın krizde başarı elde ederek darboğazı geçtiğini söylerken, bir uzman da 'krizin uzaması için önceden hazırlık yapıldığını ifade ediyor.

Katarlı yazar Salih Garib, AA muhabirine, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'nin Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile birkaç gün önce yaptığı telefon görüşmesinin, krizin sonunun başlangıcı mahiyetinde olduğunu, ancak ardından yaşanan gelişmelerin durumu krizin başlangıç noktasına döndürdüğünü belirtti.

Suudi Arabistan resmi haber ajansının Dışişleri Bakanlığından bir yetkiliye dayandırdığı habere göre, Suudi Arabistan, telefon görüşmesinin ardından, Katar konusuyla ilgili tutumunu açıkça ve aleni bir şekilde ortaya koyan net bir açıklama yapıncaya kadar Katar ile her türlü diyaloğu ve iletişimi kestiğini duyurmuştu.

Katar'ın, krizin başlamasından beri geçen 100 gün içinde bölge ülkeleri arasında tek başına başarı elde etmeyi başardığını dile getiren Garib, krizin uzaması için önceden hazırlık yapıldığının açıkça anlaşıldığını ifade etti.

Krizin çözüme kavuşmasıyla ilgili zaman konusunda ise Garib, eğer yeni bir gelişme olmaz ise tüm ara buluculuk çabalarına rağmen şimdilik çözümün uzak olduğunu, krizin Körfez ülkeleri arasında çözümü için Katar'ın hala Kuveyt'in ara buluculuk yapmasına bel bağladığını dile getirdi.

Garib, Katar'a abluka uygulayan ülkelerin, krizin başlamasından bugüne kadar geçen uzun süreye rağmen iddialarının doğruluğunu ispatlayan hiçbir delil sunmadığını, bunun da Katar'ın başarısının kanıtı olduğunu vurguladı.

- Bölge, siyasi çöküşlerin yaşanabileceği bir aşamaya doğru gidiyor

Katarlı akademisyen Macid el-Ensari de krizin, (hiçbir gerekçesi olmadan) krizi uyduranın kararı ile ve herhangi bir diyalog ortamına imkan tanınmayacak bir şekilde başlatıldığını dile getirdi.

'Katar'a abluka uygulayan ülkelerin davranışlarını bu şekilde devam ettirmeleri, kontrol altına alınamayacak başka krizleri doğurur.' diyen Ensari, bölgenin, içinde bulunan rejimlerin zarar göreceği siyasi çöküşlerin yaşanabileceği bir aşamaya doğru evrildiğini söyledi.

Bölgeye yönelik gerçek bir tehlikenin bulunduğunun altını çizen Ensari, bunun uluslararası topluluk için uygun olmayan araçları kullanmaya hazır pervasız bir siyasi ittifakta temsil edildiğini dile getirdi.

Ensari, 'Katar, küresel konumunu ve mevcut ortaklıkları güçlendirdi. Çeşitliliği ve gücüyle sürdürülebilir ilişkiler kurmak suretiyle ortaklık dairesini genişleterek darboğazı geçti. Ekonomik olarak da kapsamlı bağımsızlığa kavuşmaya yönelerek dünya çapında yeni ekonomik hatlar açtı.' diye konuştu.

Ablukanın, yöneticiler ile halk arasındaki bağın ve dayanışmanın güçlenmesine neden olduğunu aktaran Ensari, abluka uygulayan ülkelerin, başta iç ve dış baskının artmasına neden olan gözle görülür diplomatik gerileme ve tüm dünyadaki ilişkilerinde gerginlik olmak üzere farklı alanlarda tökezlediğini kaydetti.

- Krizin uluslararası boyuta taşınmasına hayır

Katar Üniversitesinde öğretim görevlisi Nayif bin Nehar eş-Şemri ise krizin çözümünün önündeki en önemli engelin, bölgesel güvenliğin birleştirilmiş bir tanımının bulunmaması olduğunu, bunun da körfez ülkeleri arasında bölgedeki bazı etkin taraflara karşı farklı tutumlar bulunmasından dolayı iş birliği yapmanın yollarını engellediğini ifade etti.

Bu ay başında Doha'da düzenlenen siyasi bir forumda yaptığı konuşmada, krizin Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasında kalmasının önemli olduğunu vurgulayan Şemri, '(Katar'a) Abluka uygulayan ülkeler eğer krize gerçek bir çözüm istiyorsa konu KİK ülkeleri arasında kalmalı, uluslararası boyuta taşıyarak Beyaz Saray'ın (ABD) müdahalesine izin vermemeli ve Mısır'ı konuya dahil etmemeli.' demişti.

Şemri, Katar'a abluka uygulayan ülkelerin krizi siyasi seviyeden halk seviyesine indirerek büyük hatalar yaptığını, söz konusu ülkelerin halklarının birbirine karşılıklı hakaretlerde bulunarak ileriye dönük iş birliği imkanlarını yok ettiğini dile getirdi.

Doha Yüksek Araştırmalar Enstitüsü'nde öğretim görevlisi (Filistinli) İbrahim Ferihat da krizin sadece körfez ülkeleriyle sınırlı kalmayarak bölgedeki farklı konuları da etkilediğini belirtti.

Ferihat, 'Körfez krizi, Suriye, Yemen ve Filistin'de durumun kötüleşmesine neden oldu. KİK ülkeleri Suriye meselesinden tamamen çekildi, Katar da Yemen'den çekildi. Oralardaki krizler ise kötüye gitmeye devam ediyor.' ifadesini kullandı.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Yemen, Mısır ve Bahreyn, 5 Haziran'da yaptıkları açıklamayla Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurmuştu. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, hava sahalarını Katar'a kapatmış, söz konusu diplomatik ablukaya daha sonra bazı başka ülkeler de katılmıştı.

Kaynak: AA