Şehit Fethi Sekin Öğretmenevi Ve Akşam Sanat Okulu Açıldı

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz: 'Diyorlar ki 'Eğitimden kaygı duyuyorum.' Bizim iddiamız şu; bizden öncekilerin eğitime verdiği önemden çok daha fazla önemi eğitime verdik, vermeye devam edeceğiz. Mevcut eğitimden kaygı değil, gurur duymak gerekir' 'Atatürk yok, deyince yok olmuyor ki. Peki niye söylüyorlar? Bir sis perdesi oluşturmak istiyorlar. Türkiye'nin değerlerini çatıştırmak istiyorlar. Türkiye'nin değerlerini birini diğerinin önüne koymak istiyorlar. Türkiye'nin bütün değerleri bizim değerlerimizdir. Değerlerimizin hiçbirisini ne çatıştırırız ne de birini diğeri ile yarıştırırız.' 'Dünyada hiçbir ülke Türkiye kadar öğretmenlik ücretini son 15 yılda dolar bazında yaklaşık 3 kat artırmadı' 'Türkiye'nin mücadele ettiği iki husus var; yoksulluk ve cehalet. Yoksulluk ve cehaletle ilgili savaşı kazanırsak, istiklal de istikbal de bizimdir. Hep birlikte çok daha güzel günler göreceğiz'

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 'Diyorlar ki 'Eğitimden kaygı duyuyorum.' Bizim iddiamız şu; bizden öncekilerin eğitime verdiği önemden çok daha fazla önemi eğitime verdik, vermeye devam edeceğiz. Mevcut eğitimden kaygı değil, gurur duymak gerekir.' dedi.

Yılmaz, Şehit Fethi Sekin Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu'nun, Sefaköy Anadolu Lisesi bahçesinde düzenlenen açılış törenine katıldı.

Saygı duruşunda bulunulmasının ardından okunan İstiklal Marşı'nı Küçükçekmece Belediyes Cennet Kültür ve Sanat Merkezi'nin 'Bir İşaret Bir Dünya' ekibi de işaret diliyle yorumladı. Öğretmenlerden oluşan Kafkas ekibi de gösteri sundu.

Törende konuşan Yılmaz, eğitim ailesinin daha iyi koşullarda eğitim vermesini amaçladıklarını dile getirerek, bakanlığa bağlı 547 öğretmenevinin 500'ünün bünyesinde akşam sanat okulu bulunduğunu söyledi.

Öğretmenevlerinin 10 bin 980 oda ve 23 bin 462 yatak kapasitesine sahip olduğunu ve geçen yıl 2 milyon 189 bin bakanlık mensubuna ve 1 milyon 756 bin 200 vatandaşa hizmet verdiklerini belirten Yılmaz, öğretmenevleri ve akşam sanat okullarında bin 168 öğrenciye staj ve kurs imkanı sağlandığını, 3 bin 875 işçinin istihdam edildiğini anlattı. Yılmaz, 2 milyon 500 bin lira üzerinde de vergi ödediklerini aktardı.

Bakan Yılmaz, eğitimde fırsat eşitliğine önem verdiklerini vurgulayarak, Milli Eğitim Bakanlığına bütçeden çok büyük bir kaynak ayrıldığını hatırlattı.

Derslik başına düşen öğrenci sayısının tüm Türkiye'de 36'dan 24'e çekildiğini, 2017'de 580 bin üzerinde öğretmen ataması yapıldığını, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının da 17 olduğunu dile getiren Yılmaz, eğitimin teknolojiyle buluşturulduğunu, FATİH projesinin hayata geçirildiğini kaydetti.

- 'Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırıyoruz'

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, kaliteli bir eğitim için müfredat yenileme çalışmalarının başlatıldığını anlatarak, 2002'de yüzde 10 civarında olan 5 yaş okul öncesi eğitim oranını yüzde 74'e çıkardıklarını belirtti. Okul öncesi çocukların kırtasiye giderlerinin 37 pilot ilde bakanlık tarafından karşılanacağını ifade eden Yılmaz, 'Bu yıl ilk defa ortaokul 5. sınıfları yabancı dil ağırlıklı yaptık. 81 ilde 620 okulda yani 100 binin üzerinde öğrencimiz pilot olarak haftada 15 saat yabancı dil alacak, inşallah bunda başarıyı yakalarsak tüm Türkiye'ye yaygınlaştıracağız.' diye konuştu.

Çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine üzerine çıkılması için müfredatın toplumun ihtiyaçlarına cevap vermesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, 'Biz bu değişiklikleri yaptık. 1, 5 ve 9. sınıflar bu yıl yeni müfredatla eğitim alacak. Yine bu yıl 21. yüzyıl hedefleri arasında yer alan dijital yetkinliği sağlamak için bilişim teknolojileri ve yazılım dersinde haftada 2 saat ve her sınıf düzeyinde kodlama dersi vereceğiz. Yine bu yıl ilk defa öğrencilerin bilimsel, kültürel, sanatsal, sportif ve tüm sosyal etkinliklerini kayıt altına alacağız.' ifadelerini kullandı.

Bakan Yılmaz, bu yıl ilk defa ilkokul 3 ve 4. sınıf öğrencilerine ihtiyaç duyulması durumunda Türkçe ve matematik derslerine ek yetiştirme kursları verileceğini belirtti.

Staj yapan öğrencilere 253 lira ödeme yapılacağını dile getiren Yılmaz, staj yapan öğrencileri iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı sigortaladıklarını kaydetti.

İsmet Yılmaz, 12 ilde 19 tematik meslek lisesinin bu yıl ilk defa eğitim öğretime başlayacağını hatırlatarak, şöyle devam etti:

'Bütün bu yapılanlara rağmen yanlış bilgiler de aktarılıyor. Gerçek olmayan bir şey birçok kez dile getirilince farklı bir şey olacağı, yanlışın doğruya dönüşeceği, halkın da buna inanacağı zannedilmektedir. Bu yanlışlardan birkaç örnek vermek isterim. Diyorlar ki 'Eğitimden kaygı duyuyorum.' Bizim iddiamız şu; bizden öncekilerin eğitime verdiği önemden çok daha fazla önemi eğitime verdik, vermeye devam edeceğiz. Mevcut eğitimden kaygı değil, gurur duymak gerekir. Eğitime ayrılan bütçe, eğitime verilen önemin en açık göstergesidir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı her yıl İnsani Gelişmişlik Raporu yayınlar. Türkiye'de 1980'li yıllarda eğitime ayrılan pay milli gelirin yüzde 1,2'si, 1990'lı yıllarda 2,2. Biz iktidara geldiğimizde yüzde 3'ün altında. Şimdi milli gelirin yüzde 5,1'i eğitime ayrılıyor. Özel sektör de 0,7'sini ayırıyor. Milli gelirimizin yüzde 5,8'i eğitime ayrılmaktadır. OECD ülkeleri ortalaması 5,2. Avrupa ülkelerinden çok daha fazla kaynağı eğitime ayırıyoruz. Eğitime daha az pay ayıranlar, bugün eğitime daha çok kaynak ayrılmasından şikayetçi olmaktadırlar.'

Yılmaz, Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Raporu'na göre, Türkiye'de 15 yaş üzeri okuryazar oranı 2001'de yüzde 85,1 iken bugün yüzde 95 olduğunu vurguladı.

'Öğretmenlerin mali açıdan zayıf bırakıldı.' iddialarının da gerçeği yansıtmadığını belirten Yılmaz, şunları söyledi:

'Dünyada hiçbir ülke Türkiye kadar öğretmenlik ücretini son 15 yılda dolar bazında yaklaşık 3 kat artırmadı. 2002 yılında mesleğe yeni başlayan bir öğretmenimiz haftada 15 saat ek ders ile 635 lira alıyordu, bunun karşılığı 378 dolar. 2017'de mesleğe başlayan öğretmenimiz haftada 15 saat ek dersle 3 bin 618 lira alıyor, bunun karşılığı da bin 58 dolar. Yaklaşık 2,8 kat arttı. İngiltere'de yüzde 5, Fransa'da yüzde 10, Yunanistan'da yüzde 18 indirilirken Türkiye'de yapılan artışın dünyada bir benzeri yoktur.'

Yılmaz, 2017 Ağustos döneminde eş özrü nedeniyle başvuran 24 bin 762 kişinin ataması yapılarak aile bütünlüğünün sağlandığını dile getirerek, '40 bin öğretmenin istifasını istedi.' haberlerinin de gerçek olmadığını, bu yıl 207 öğretmenin istifa ettiğini, 2002 yılından bu yana kamudan istifa eden öğretmenlerin de 10 binin altında olduğunu anlattı.

- 'Toplumu kutuplaştırmak istiyorlar'

Eğitim öğretim yılı öncesi bazı grupların yeni müfredatta Atatürk'ün olmadığı iddiasıyla çeşitli söylemlerde bulunduğunu dile getiren Yılmaz, 'İnkılap tarihi ve Atatürkçülük, hem ortaokul son hem de lise sonda var. Atatürk ile ilgili bütün kazanımlar evlatlarımıza öğretilir. Beden eğitimi ve spor dersinde, coğrafyada, çağdaş Türk ve dünya tarihinde, müzikte, fizikte Atatürkçülük var. Bunlar internette var. Dileyen bakabilir.' diye konuştu.

Bakan İsmet Yılmaz, bir köşe yazarının 'Vardar Ovası türküsünü Atatürk çok severdi, bunu müfredattan niye çıkardınız?' diye sorduğunu hatırlatarak, 'İnsaf ya, yalan ya, aç bir bak ya, var mı yok mu? Var. Bir de gazeteye yazarak kalıcı hale getiriyorsun. Bir insan inansa bunu kar sayıyorlar.' dedi.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 2019'a gidene kadar toplumun kutuplaştırılmak istendiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Türkiye'nin önü tıkansın 21. yüz yılda Türkiye çağı yakalayamasın. İlkokul 1'e giden çocuktan evinin adresini, telefonunu bilmesi beklenmez. Bunun için denir ki, 'Evin adresini ve telefonunu yazın, cebine koyun ihtiyaç olur.' İşte bu evinin adresini bilmeyen çocuğa ilkokul 1'de 'Atatürk'ün hayatını bilir, görsel ve işitsel materyallerle Atatürk'ün doğum yeri, anne ile babasının adı, ölüm yeri ve Anıtkabir üzerinde durulur.' der. 'İlkokul 2'de evinin adresini ancak bilir.' denir. Yine ilkokul 2'deki çocuğa, 'Atatürk'ün çocukluğunu araştırır, Atatürk'ün başarılı eğitim yaşantısını bilir. Çocuklara verdiği değer üzerinde durulur.' der. 3. sınıfta 'Atatürk'ün kişilik özelliklerini araştırır, insan sevgisi üzerinde durur.' Dolayısıyla 'Atatürk yok.' deyince yok olmuyor ki. Peki niye söylüyorlar? Bir sis perdesi oluşturmak istiyorlar. Türkiye'nin değerlerini çatıştırmak istiyorlar. Türkiye'nin değerlerini birini diğerinin önüne koymak istiyorlar. Türkiye'nin bütün değerleri bizim değerlerimizdir. Değerlerimizin hiçbirisini ne çatıştırırız ne de birini diğeri ile yarıştırırız.'

- 'Türkiye iyi bir yolda ilerlemektedir'

Bakan Yılmaz, 'Milli eğitimde çok değişiklik yapıldı.' denildiğini hatırlatarak, değişikliklerin daha iyiye ulaşmak için yapıldığını anlattı. Yılmaz, Türkiye'nin satın alma paritesi bakımından dünyada 200 devlet içinde 13. sırada yer almasının eğitimdeki başarısından kaynaklandığını belirtti.

BM'nin 2002 İnsani Gelişmişlik Raporu'nda Türkiye'nin savunma sanayi ihracatının 2 milyon dolar olduğunun görüldüğünü aktaran Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

'Bugün Türkiye'nin savunma sanayine harcadığı rakam 2 milyar dolar. Kaç kat artmış? 800 kat. Bilgi ve üretim olmadan bu yapılabilir mi? Rekabetin en zor olduğu alandır savunma sanayi. Dolayısıyla şundan emin olun ki, Türkiye iyi bir yolda ilerlemektedir. İnsana saygı, insana verilen emekle hizmetle doğru orantılıdır. Eğitim, sağlık, ulaşım ve sosyal alanda yapılan çalışmaların esası halkın rızasını kazanmaktır. Çünkü inanıyoruz ki halkın rızasını alırsan Hakk'ın rızasını da kazanırsınız. Duamız Sultan Alparslan'ın 1071'de Malazgirt'te yaptığı dua ile aynıdır. Allah'ım niyetimiz halistir, bize yardım et. Emir ve kudret senin elindedir. Zaferi kazanırsak, neye karşı zafer kazanacağız? Türkiye'nin mücadele ettiği iki husus var; yoksulluk ve cehalet. Eğer yoksulluk ve cehaletle ilgili savaşı kazanırsak, istiklal de istikbal de bizimdir. Hep birlikte çok daha güzel günler göreceğiz. Kat edeceğimiz çok yol, yapacağımız çok hizmet var. Allah yükümüzü taşıyacak güç, ayağımızı sürçtürmeyecek bir akıl ve gönül versin. Birlik ve beraberliğimizi daim etsin. Bu öğretmenevimizin hayırlı olmasını diliyor, tüm eğitimcilerimize, eğitme sahip çıktıkları için teşekkür ediyorum.'

Şehit Fethi Sekin'in babası Mehmet Zeki Sekin de oğlunun adının böyle bir kurumda yaşatılmasından gurur duyduğunu belirterek, şunları kaydetti:

'Ben bir şehit babasıyım, polis babasıyım ve bununla da gurur duyuyorum. Ben aynı zamanda öğretmen babasıyım, bir evladım burada, bir diğeri de başka bir şehrimizde bu kutsal mesleği yapıyor. Böyle güzel bir eserde oğlumun adının yaşayacak olması gururumu bir kat daha artırırken, yaşadığım evlat acısını da biraz olsun alacaktır. Burada birçok kişinin bilmediği bir şeyi açıklamak istiyorum. Yaptığı fedakarlık ile Türkiye'nin kahramanı olan Fethi, polisliğe başlamadan önce bir yıl bir dağ köyünde vekil öğretmenlik yaptı. Şimdi adını taşıyan okullarda öğrencilerin kahramanı olurken, onun adının verildiği öğretmenevleri de onun için bir mutluluk kaynağı olacaktır.'

Konuşmaların ardından Mehmet Zeki Sekin'e yaşlı bakımevinde kalan 71 yaşındaki Özcan Celen'in yaptığı Fethi Sekin tablosu hediye edildi.

Daha sonra programa katılanlar, Şehit Fethi Sekin Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu'nun açılış kurdelesini kesti.
Kaynak: AA