'Antibiyotik Direnci, Enfeksiyon Hastalıklarının Tedavisini Kısıtladı'

Prof. Dr. Baysallar: 'Modern tıbbın başarılarını tehdit eden antibiyotik, direnç sorunu öyle büyümüştür ki çağımızda enfeksiyon hastalıklarının tedavisi büyük ölçüde kısıtlanmış durumdadır' 'Uluslararası çok merkezli yürütülen sürveyans çalışmalarında, Türkiye'de de direnç oranlarının artış gösterdiği, yaygın bakterilerin karbapenem, kolistin gibi son çare ilaçlara bile yüksek direnç geliştirdikleri görülmüştür'

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Baysallar, modern tıbbın başarılarını tehdit eden antibiyotik direncinin ciddi şekilde büyüdüğünü ve çağın enfeksiyon hastalıklarının tedavisinin büyük ölçüde kısıtlandığını bildirdi.

Baysallar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, antibiyotiklerin yoğun kullanımıyla bulaşıcı hastalıkların geçmiş kuşaklardaki kitlesel ölümlere yol açan etkisinin unutulduğunu, modern tıbba ve teknolojiye güvenin hakim olduğunu aktardı.

Oysa bugün enfeksiyon hastalıklarının ölüm nedenlerinin başında geldiğini ve her yıl 13 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olduğunu vurgulayan Baysallar, Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan bir rapora göre, artık 'antibiyotik sonrası' dönemin geldiğinin aktarıldığını söyledi.

Prof. Dr. Baysallar, raporda, artık toplumda yaygın enfeksiyonların ve ufak yaralanmaların, ölüm sebebi olabileceği bir dönemin 21. yüzyılın bir gerçeği olduğunun vurgulandığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

'Gereksiz antibiyotik kullanımı ve hastaların antibiyotikleri doktor tarafından önerilen şekilde kullanmamaları, antibiyotik direncinin gelişimine neden olmuştur. Yalnızca enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde değil, hayvancılık ve gıda sektöründe de antibiyotikler yaygın bir şekilde kullanılmış ve direnç gelişmesine zemin hazırlamıştır. Antibiyotiklerin doğru bir şekilde yok edilmemesiyle toprağa, suya karışmasına neden olunmuş ve çevre bakterileri de antibiyotiklere karşı direnç kazanmıştır. Modern tıbbın başarılarını tehdit eden antibiyotik direnci sorunu öyle büyümüştür ki çağımızda enfeksiyon hastalıklarının tedavisi büyük ölçüde kısıtlanmış durumdadır. Dirençli bakterilerin etken olduğu enfeksiyonlara bağlı mortalite ve morbidite oranları aynı bakterilerin dirençli olmayan suşlarına (Bir bakteri veya virüsun farklı alttürlerinin, aralarında genetik farklılıklar bulunan grupları) kıyasla daha yüksektir. Bir diğer endişe verici nokta, bu direncin bakteriler arasında transfer edilebilmesi ve kıtalar arası yayılım göstermesidir. Uluslararası çok merkezli yürütülen sürveyans çalışmalarında, Türkiye'de de direnç oranlarının artış gösterdiği, yaygın bakterilerin karbapenem, kolistin gibi son çare ilaçlara bile yüksek direnç geliştirdikleri görülmüştür.'

- 'Akılcı ilaç kullanımının gündemde tutulması önemli'

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi'nde yapılan bir tez çalışmasında, bu konuya vurgu yapıldığını, toprak, su, insan bağırsak florası olmak üzere her yerde bulunan, septisemi olgularının yaklaşık yüzde 50'sinden, üriner sistem enfeksiyonlarının yüzde 70'inden sorumlu 'Escherichia coli' ve 'Klebsiella pneumoniae' isimli bakterilerin direnç oranlarındaki artıştan bahsedildiğini dile getiren Mehmet Baysallar, şunları kaydetti:

'Çoklu ilaç direnci gösteren etkenlere karşı kullanılan geniş spektrumlu bir antibiyotik grubu olan karbapenemlerin de artık bu bakterilere etkilerinin azaldığı görülmüştür. Hastane enfeksiyon komitelerinin, direnç sorununun çözümünde ve enfeksiyon kontrol önlemlerinin oluşturulmasında faydalanabilecekleri verilerin çıktığı bu çalışmada özellikle karbapeneme dirençli izolatların yüzde 78,1'inde bu grup antibiyotikleri etkisiz hale getiren 'OXA-48' adlı enzimi kodlayan bir geni taşıdıkları görülmüştür. Aynı bakterilerin yüzde 5,8'inde de 'OXA-48'e ilave olarak Hindistan'da saptanan ve tüm dünyaya yayılan 'NDM' adlı enzimi kodlayan geni taşıdıkları tespit edilmiştir. Bu durum nedeniyle, yoğun bakım üniteleri, onkoloji ve nakil hastalarındaki tedavi seçeneklerinin ciddi şekilde kısıtlanmış olduğu görülmekte, son çare ilaçlara da direnç gelişimi, mortalite ve morbidite oranlarını arttırmaktadır. Bu tür çalışmaların yaygınlaşmasının, ulusal verilerin oluşturulmasında, son çare ilaçlara artan direnç oranlarının gözlem altına alınmasında ve akılcı ilaç kullanımı konusunun devamlı gündemde tutulmasında çok yararlı olacağı düşünülmektedir.'
Kaynak: AA