'Kemik Kanserinde Çocuklara Odaklanmak Gerekiyor'

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Erol: 'Kemik kanserlerini en sık çocuklarda ve ergenlik döneminde görüyoruz. Daha sonraki yaşlarda ise kemik kaynaklı kanserlerin sıklığı azalıyor. Ancak yaş ilerledikçe başka organlardan kemiğe gelen metastazların sıklığı artıyor. Dolayısıyla kemik kanseri denildiğinde özellikle çocukluk yaş grubuna odaklanmak gerekiyor' 'Bu kanser türünde çok şiddetli bulgular olmuyor ama bu gibi bir durumda biraz şüpheci olunması gerekiyor. Tümörün yerleştiği bölgelerde de ağrıyı sıkça görüyoruz. Bunda ikinci önemli bulgu ise tümörün bulunduğu bölgede sıklıkla bir şişlik ya da kitlenin fark edilmesidir'

HATİCE ŞENSES - Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Klinik Koordinatörü Prof. Dr. Bülent Erol, kemik kanserlerini en sık çocuklarda ve ergenlik dönemindeki kişilerde gördüklerini belirterek, 'Daha sonraki yaşlarda ise kemik kaynaklı kanserlerin sıklığı azalıyor. Ancak yaş ilerledikçe başka organlardan kemiğe gelen metastazların sıklığı artıyor. Dolayısıyla kemik kanseri denildiğinde özellikle çocukluk yaş grubuna odaklanmak gerekiyor.' dedi.

Erol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kemik kanserlerinin diğer kanser türlerine göre daha az bilindiğine işaret ederek, Türkiye'de bununla ilgilenen ve uzman kadroların görev yaptığı bazı merkezler bulunduğunu ancak bu merkezlerin sayılarının yetersiz olduğunu anlattı.

Türkiye'nin hemen hemen her bölgesinden gelen hastaların yanı sıra, yurt dışından kendilerine başvurulara da hizmet verdiklerini dile getiren Erol, bu kanser türünün tedavisinin multidisipliner bir biçimde ele alınması gerektiğine dikkati çekti.

Prof. Dr. Erol, kemik tümörü denildiği zaman, kemik dokusundan kaynaklanan tümörlerin kastedildiğini, bunların bazılarının iyi, bazılarının ise kötü huylu olabileceğini aktararak, kemik kanserlerinin de farklı türlerde görülebildiğini vurguladı.

- 'Nadir görüldüğü için toplumda tanınmıyor'

Bülent Erol, kemik kanserlerinin görülme sıklığının çok fazla olmadığını ifade ederek, 'Kemik kanserlerinin, meme, akciğer gibi kanser türlerine bakıldığında görülme sıklığı oldukça az. Bu sadece ülkemizde değil tüm dünyada bu şekilde. Genel rakama baktığımızda ülkemizde kemikten kaynaklanan kanserlerin yıllık görülme sıklığı tüm Türkiye genelinde yaklaşık 800 ile 1.000 arasında oluyor. Nadir görülüyor ama toplumda tanınmadığı için tanısı da çoğu zaman gecikiyor.' dedi.

Bu nedenle, 'Hastalığın tanısında neler var?', 'Hastaların hangi bulgularla hastaneye başvurması gerekiyor?', 'Nelerden şüphelenilmesi önem taşıyor?' gibi soruların yanıtlarının bilinmesinin hayati önem taşıdığının altını çizen Erol, şu bilgileri verdi:

'Öncelikle önemli olan, kemik kanserlerinin görüldüğü yaş grubunun bilinmesidir. Kemik kanserlerini en sık çocuklarda ve ergenlik döneminde görüyoruz. Daha sonraki yaşlarda ise kemik kaynaklı kanserlerin sıklığı azalıyor. Ancak yaş ilerledikçe başka organlardan kemiğe gelen metastazların sıklığı artıyor. Dolayısıyla kemik kanseri denildiğinde özellikle çocukluk yaş grubuna odaklanmak gerekiyor. Bu kanser türünde çok şiddetli bulgular olmuyor ama bu gibi bir durumda biraz şüpheci olunması gerekiyor. Genellikle ağrı şikayeti, hemen hemen her hastada mevcut olan bir durum. Çoğu hastamız baktığımızda polikliniklere bir ağrı sebebiyle geliyor. Tümörün yerleştiği bölgelerde de ağrıyı sıkça görüyoruz. Bunda ikinci önemli bulgu ise tümörün bulunduğu bölgede sıklıkla bir şişlik ya da kitlenin fark edilmesidir.'

Prof. Dr. Bülent Erol, kemik kanserlerinde ağrının genellikle süreklilik arz ettiğini, hareketle artma ya da azalma gibi durumların görülmediğini ancak ağrının şiddetinin, kemikteki zayıflama arttıkça şiddetlendiğini söyledi.

Bu hastalığa yönelik ailelerin şüpheci olması gerektiğine dikkati çeken Erol, 'Yani biz doktorların yanı sıra, ailelerin de bir kere böyle bir durumun farkında olmaları gerekiyor. Hekimlerin görülen ağrıları ciddiye alarak incelemesi çok önemli. Hemen büyüme ağrısı denilmemesi gerekiyor. Öte yandan, toplumda bir kemik kanserinin varlığından çoğu kişinin haberi dahi yok. Özelikle çocuklarda bacak ve diz çevresindeki ağrı problemlerinin kesinlikle basite alınmaması gerekiyor. Çünkü hastalık çok şiddetli bulgular da vermiyor.' ifadelerini kullandı.

- 'Erken tanı ve uygun tedavi başarı şansını artırıyor'

Kemik kanserlerinin basit görüntüleme yöntemleriyle tespit edilebileceğini, ihtiyaç halinde ileri tetkiklerin yapılabildiğini aktaran Erol, bu noktada hekiminin dikkatinin ve şüpheci tutumunun önem kazandığına dikkati çekti.

Prof. Dr. Erol, kemik kanserlerine ilişkin merkezlerin sayısının da yeterli olmadığına değinerek, 'Merkez sayımızı artırmamız gerekiyor. En azından Türkiye'de her bölgede bir ya da bu anlamda donanımlı iki merkez olabilir ve bu sayede hastaların tedavileri rahatça gerçekleştirilebilir.' diye konuştu.

Erol, kemik kanserinin sebebinin kesin olarak bilinmemekle birlikte, bazı türlerinde birtakım genetik anormalliklerin saptandığını ve bu konuya yönelik çalışmaların sürdüğünü ifade ederek, kanserin türüne göre tedavide cerrahi yöntemlerin yanı sıra, kemoterapi ve radyoterapinin kullanıldığını aktardı.

Cerrahi tedavide önemli olan noktanın tümörün geride hücre bırakılmadan çıkarılması olduğunu ifade eden Erol, 'Eğer tümör erken tanıyla tespit edildiyse, bir de hasta uygun tedaviyi alırsa, bu kanserlerde yüzde 60-70 oranında başarı şansımız, sağ kalım açısından mevcut. Burada önemli olan husus, ameliyatları yapan cerrahın ve ekibinin yanı sıra, onkoloji ekibinin de bu hastaların tedavisinde, takibinde tecrübe sahibi olması.' değerlendirmesini yaptı.

Erol, bu kanser nedeniyle artık çok fazla uzuv kaybı olmadığını, cerrahi operasyonların, tümörün yerleştiği bölgenin korunarak gerçekleştirildiğini, özellikle çocuk hastalarda oluşan kemik boşluklarını doldurmak için daha çok biyolojik yöntemleri kullandıklarını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA