ANALİZ - Rusya'da Federatif Yapı Tataristan'la Sona Erebilir

Uluslararası unvanı ‘federasyon’ olan Rusya, federatif yapısından uzaklaştı mı? Federasyona dahil olan cumhuriyetler Kremlin’e ısrarla bunu soruyor Son iki aydır bu konunun gündeme oturmasına sebep olan gelişme ise Kazan ile Moskova arasında 2007 yılında imzalanan 10 yıllık anlaşmanın yürürlüğünün sona ermesi Kazan söz konusu anlaşmasının uzatılmasını istiyor, fakat Kremlin resmi olarak bir cevap vermiş değil. Medyaya sızdırılan bir haber dışında Kazan ile Moskova arasında yapılması öngörülen anlaşma hakkında Kremlin tarafından yapılmış bir açıklama olmaması, Kremlin’in ‘havayı kokladığı” şeklinde yorumlanıyor Tataristan Milli Meclisi’nin resmi çağrısına cevap vermeyerek Kremlin’in bilinçli olarak Tataristan’ı kışkırttığı ve Tatarların elindeki tüm kozların ortaya dökülmesini beklediği söylenebilir

İSTANBUL -SASLANBEK İSAEV- Rusya’nın federatif yapıya sahip bir devlet olduğu herkes tarafından bilinir. Bilmeyenler dahi ‘Rusya Federasyonu’ isminden bunu çıkarabilir. Fakat gerçekler böyle mi? Bu sorunun cevabını arayan sadece biz değiliz. Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti de bugünlerde bu sorunun cevabını arıyor. Hatta Cumhurbaşkanı Rüstem Minnihanov başta olmak üzere Tataristan yöneticileri son günlerde yaptıkları açıklamalarla Kremline bunu hatırlatıyor. Uluslararası unvanı ‘federasyon’ olan Rusya, federatif yapısından uzaklaştı mı? Federasyona dahil olan cumhuriyetler Kremlin’e ısrarla bunu soruyor.

Tataristan Cumhuriyeti’nin Rusya’da federasyonun verdiği kısıtlı bağımsızlığı yaşayan son oluşum olduğu Rus uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Son iki aydır bu konunun gündeme oturmasına sebep olan gelişme ise Kazan ile Moskova arasında 2007 yılında imzalanan 10 yıllık anlaşmanın yürürlüğünün sona ermesi. Kazan söz konusu anlaşmasının uzatılmasını istiyor, fakat Kremlin resmi olarak bir cevap vermiş değil. Kremlin suskunluğunu korurken merkez medyadan değişik sesler yükseliyor. Mesela RBC’nin haberine göre Kremlin anlaşmayı uzatmaya razı değil. RBC’nin bu haberi, “Rusya’da federasyon bitti mi” tartışmasını gündeme getirdi. Rusya’nın siyasal yapısının federal devletten üniter devlete dönüşmesini gündeme getiren bu tartışma, uzmanlar tarafından farklı açılardan değerlendiriliyor.

Kazan ve Moskova arasında yaşanan (deyimi yerinde ise) ‘tartışma’ya en çok kulak veren yine Rusya’nın muhalifleri oldu. 'Kaçak oligark' Hodorkovski’nin desteklediği openrussia.org sitesi, 24 Temmuz’da Emil Pain’le yapılan bir röportaj yayımlandı. Emil Pain 1994 yılında imzalanan ilk Kazan-Moskova anlaşmasının kurmaylarından; 1996-99 yılları arasında Rusya devlet başkanın danışmanlığını yapan bir uzman. Pain bu röportajda Kazan’la yapılan anlaşmanın önemini anlatıyor. Pain’e göre SSCB’nin dağılmasının ardından Rusya Federasyonu da dağılma tehlikesi yaşamıştı. Yeltsin bir zamanlar otonom bölgelere söylediği “Götürebildiğiniz kadar bağımsızlığı alın” sözleriyle ülkeyi parçalanmanın eşiğine getirmişti. Bu durumda ilk adımı Tataristan atmış olsaydı, Rusya Federasyonu dağılmış olacaktı. Fakat Tataristan’ın ilk cumhurbaşkanı Mintemir Şaymiyev bağımsızlık yerine özel bir federatif anlaşma imzaladı. Emil Pain Şaymiyev’in akıllı davrandığını ve çok iyi bir pazarlık yaparak Tataristan’ın ekonomik ve sosyal gelişimi için alt yapı hazırladığını söylüyor. Pain aynı federatif anlaşmanın teklif edildiği Çeçenistan lideri Dudayev’in ise şartsız bağımsızlık direnişiyle bu cumhuriyetin ağır bedeller ödemesine sebep olduğunu iddia ediyor. Fakat Pain’e göre Tataristan’ın 1994’te Moskova’da geniş haklar elde etmesi de Çeçenlerin direnişiyle bağlantılı. Moskova aynı sorunu Rusya’nın göbeğinde yaşamamak için Tataristan’ın dayattığı anlaşmaya ‘evet’ demiş oldu. Fakat Çeçenistan direnişinin sona ermesinin ve Çeçenlerin Rusya Federasyonu’na ‘fazlasıyla’ katılmasından sonra, 2007 yılında yenilen anlaşmayla 1994’te verilen hakların çoğu Tataristan’ın elinden alınmış oldu.

Moskova ile Kazan arasında imzalanan bu ikinci anlaşmanın Emil Pain’e göre sosyo-sembolik bir önemi vardı: Tatarlar büyük Rusya coğrafyasında, tarihsel olarak Ortodoks Hristiyanların ve Müslümanların bir arada yaşamasında büyük rol oynadılar. Türk ve Rus dünyası arasında köprü oluşturan Kazan tatarları Avrasya’nın kalbini teşkil ediyorlar. Pain Rusya’da İslamofobinin Batı’da olduğu kadar güçlü olmamasını da Tatarlara bağlıyor.

Anlaşma Kazan’a vergi ayrıcalığı, dış ilişkilerde üçüncü devletlerde kültürel ve ekonomik temsilcilikler açma hakkı, iki devlet dili hakkı gibi ayrıcalıklar tanımıştı. 1994 anlaşmasıyla kazandığı geniş hakların bir çoğunu 2007 anlaşmasıyla kaybetmiş olsa da Tataristan, federasyonda ‘cumhurbaşkanı’ unvanı taşıyan devlet başkanına sahip tek cumhuriyet. Kimliklerinde Tatarca ek var ve yoğun Rus bir nüfusu barındırmasına rağmen, devlet memurlarının Tatarca ve Rusça bilmesi zorunlu. Bu hakların ve ayrıcalıkların anlaşma bu yıl yenilenmezse kaybedileceğini hem Emil Pain hem de diğer uzmanlar dile getiriyor.

‘Anlaşmanın yenilenmemesi, bugünkü Rusya’da yeni ayrılıkçı bir hareketi tetikleyebilir mi’ sorusuna cevap veren Emil Pain, böyle bir tehlikenin şu anda olmadığını söylüyor. Pain’e göre Kazan ile Moskova arasındaki anlaşmanın yenilenmemesi, Putin’in itibarının bir kaç puan yükselmesini sağlayabilir. Fakat aynı zamanda uzun vadeli bazı sorunların yaşanmasına da sebep olabilir. Emil Pain, sembolik de olsa ellerinden alınan haklarını Tatarların küskünlükle yarına saklayacaklarını, bu durumun ileride ayrılıkçı Tatar milliyetçiliğinin güçlenmesine sebep olacağını düşünüyor. “Tataristan’ın elinde Moskova’yı zorlayacak bir enstrüman yok” diyor Emil Pain “ama Tataristan bu duruma sessiz kalacak gibi de görünmüyor”.

11 Temmuz’da Tataristan Milli Meclisi tarafından Moskova’ya yeni anlaşma çağrısı yapıldı. Milli mecliste hazırlanan yazılı çağrı Nikolay Rıbuşkin tarafından okunarak kabul edildi. Vladimir Putin’e hitap edilen çağrıda Rusya Federasyonu’nun federatif bir devlet olduğu vurgulanıyor. Rusya’nın uluslararası sahadaki imajında önemli bir rol oynayan bu anlaşmanın, Tataristan vatandaşlarının çoğunluğu tarafından desteklendiğini söyleniyor. Anlaşmanın sosyal ve ekonomik avantajlarının altının çizildiği çağrıda, gerek Rusya’nın içinde gerekse dışında yaşayan Tatar halkı için anlaşmanın manevi bir önem taşıdığı anlatılıyor. Tataristan Milli Meclisi Moskova’ya alttan alta “dünya Tatarlarıyla ve Türk dünyasıyla kötü olmadan anlaşmamızı uzatalım” mesajını veriyor. “Rusya karşıtı uluslararası yaptırımların ardı arkası kesilmezken, zor kazanılan Türkiye ve Türk dünyası dostluğuna zarar vermeyin” mesajı verilmiş gibi görünüyor.

Bu mesajın bir diğer destekçisi ise Dünya Tatarlar Konseyi oldu. 3 Ağustos’ta Kazan’da yapılan IV. Dünya Tatarlar Kongresi’nde, Kazan ile Moskova arasında yapılan federatif anlaşma, Tataristan’ın ilk cumhurbaşkanı Mintemir Şaymiyev tarafından anıldı. Şaymiyev bu anlaşma sayesinde Tataristan’ın bir çok ekonomik sorununun çözüldüğünün ve Tataristan’ın Rusya’nın öncü eyaleti olduğunun altını çizdi. Dünya Tatarlar Kongresi delegeleri, Tatarlara kendi özerklerini koruma, kültürlerini, dillerini ve eğitimlerini yaşatma ve geliştirme çağrısı yaptı. Tataristan Cumhurbaşkanı ise Kongre’ye ‘Milli Şura’ oluşturma çağrısında bulundu. Kongrede ‘Milli Şura’ oluşturuldu. 75 beş üyeye sahip olacak Milli Şura’nın başkanlığına ise Tataristan Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Vasil Şeyhraziyev seçildi.

Milli Şura’nın dünya Tatarlarının katılımıyla oluşturulması, “Kazan Moskova’ya karşı küresel bir hamle yapmaya mı hazırlanıyor” sorusunu akıllara getiriyor. Moskova Kırım’ın ilhakı döneminde başarılı olarak kullandığı Tatar kartını kaybedebilir, hatta Kırım Tatarlarının muhalefetinin yanı sıra küresel Tatar hareketiyle karşı karşıya kalabilir.

RBC’nin sızdırdığı haber dışında Kazan ile Moskova arasında yapılması öngörülen anlaşma hakkında Kremlin tarafından yapılmış bir açıklama olmaması, Kremlin’in ‘havayı kokladığı” şeklinde yorumlanıyor. Tataristan Milli Meclisi’nin resmi çağrısına cevap vermeyerek Kremlin’in bilinçli olarak Tataristan’ı kışkırttığı ve Tatarların elindeki tüm kozların ortaya dökülmesini beklediği söylenebilir. Kremlin uçak krizinde Tataristan’ın Türkiye ile ilişkilerini askıya almamasından da hayli rahatsız olmuştu. Kremlin’e yakın siyaset uzmanları, Tataristan’ı ağır ifadelerle topa tutmuştu. Tataristan yönetimi Neo-Turancılıkla suçlanmış, hatta Kremlin’in federasyon anlaşmasını yenilemeyeceği daha o zamanlar konuşulmuştu.

Rusya Federasyonu bugün yeni bir döneme giriyor. Dışarıdan artan yaptırım baskısı ve içerden yükselen halk memnuniyetsizliğinin gölgesinde 2018 başkanlık seçimlerine hazırlanan Kremlin, her gerginlikte Putin’in itibarını artırma çabasına girmiş görünüyor. “İyi Putin/kötü idare” senaryosunu hakkıyla uygulayan Kremlin’in, Tataristan gibi her alanda örnek bir federasyon üyesiyle kavga edeceğine inanmak çok zor. Kremlin Tataristan’ın sinir uçlarıyla oynayarak, kendisine azami şekilde itaat etmesini sağlamaya çalışıyor gibi görünüyor. Tataristan yönetimi de bu pazarlıkta, kendisinin sadece ülke içinde değil, dünyada da etki yaratabilen bir aktör olduğunu ispatlamaya çalışıyor. İç kargaşanın ve ayrılıkçı çatışmaların pek de mümkün görünmediği günümüz Rusya’sında, masaya farklı kozlar ve imkanlar yatırılıyor. Moskova ile Kazan arasındaki bu pazarlık sürerken masaya sürülen en büyük değer, Rusya’nın bir federasyon mu, yoksa üniter bir devlet mi olacağı. Çünkü Rusya Federasyonu’nun temelini oluşturan, sanıldığı gibi büyük Rusya değil, Rusya içinde güçlü ve bağımsız olan Tataristan’dır. Tataristan bu savaşı kaybederse, Rusya Federasyonu’nun federatifliği sadece isminde kalacak.

[Grozni ve İstanbul'da yaşayan araştırmacı gazeteci Saslanbek İsaev, Rusya, Kafkasya ve Türkiye ilişkileri alanında uzmanlaşmıştır]

Kaynak: AA