FETÖ'nün Medya Ayağına 'Darbe Teşebbüsü' Davası Başladı

Aralarında Atilla Taş ve Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun da bulunduğu 12'si tutuklu 13 sanığın yargılanmasına başlandı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) medya yapılanmasına ilişkin aralarında Atilla Taş ve Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun da bulunduğu 12'si tutuklu 13 sanığın 'darbeye teşebbüs' suçundan yargılanmasına başlandı.

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, tutuklu sanıklar Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Atilla Taş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan, Seyit Kılıç ve Yetkin Yıldız, tutuksuz sanık Ali Akkuş ile tarafların avukatları katıldı.

Duruşma, sanıkların kimlik tespiti ve yoklamanın yapılmasıyla başladı.

Kimlik tespiti sırasında söz alan tutuklu sanık Atilla Taş'ın, adresinin değiştiğini söyleyip, 'Hani tahliye olursam yerim belli olsun.' demesi salonda gülüşmelere neden oldu.

Duruşma, tutuklu sanıklardan Cihan Acar'ın savunmasıyla sürüyor.

- İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan tarafından hazırlanan 314 sayfalık iddianamede, 'silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılama sırasında serbest bırakılmalarına karar verilen sanıkların, elde edilen ve çözümlemesi yapılan ek deliller uyarınca, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçlarından gözaltına alındığı ve Ali Akkuş'un haricindekilerin tutuklandığı anımsatılıyor.

İddianamede, örgütün basın-yayın yapılanmasının, halk içerisinde taban kazanmak ve algı operasyonu yapmak amacıyla kullanılan en önemli araçları arasında yer aldığı belirtilerek, basın mensubu ya da STK temsilcisi sıfatıyla sağlanan ifade özgürlüğü ve kısmi dokunulmazlık imkanı ile legal yapının illegalite için hem maske görev sağlayarak gizlenme imkanı yarattığı hem de koruma zırhı sağladığı kaydediliyor.

Basın-yayın medya organları vasıtasıyla örgütün kamuoyu nazarında insanlara hizmet etmekten başka bir gayesi olmayan bir yapı olarak gösterilmeye çalışıldığı anlatılan iddianamede, örgütün üst kanadından gelen haberlerin bütün hücrelere ve örgütün kadrolarına tebliğ edilmesinde örgüte bağlı kitlenin harekete geçirilmesi, moral ve motivasyonun yükseltilmesi, bağlılığın artırılması ve örgütün manevra ve hareketlerinin duyurulmasında kullanıldığı belirtiliyor.

Örgütün kendisinden olmayanı itibarsızlaştırmaya, tasfiye etmeye, suçlu göstermeye yönelik haberlerle toplumun algısını şekillendirdiği ifade edilen iddianamede, iktidarla TSK'yı, TSK ile halkı ya da halk ile iktidarı karşı karşıya getirmeye yönelik her türlü faaliyeti destekleyerek bizzat organize ettiği anlatılıyor.

İddianamede, FETÖ'nün Türkiye'yi Avrupa ülkeleri nazarında suçlu durumunda gösterip Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye baskı uygulaması amacıyla Belçika'da faaliyet gösteren Paris ve Londra'da ofisi ve 20 Avrupa ülkesinde temsilcilikleri bulunan ''AB ulusal politikalar ve medya alanında siyasi danışmanlık, kriz yönetimi, siyasi gelişmeler, AB eğitim programları, uzlaşı, siyasi analizler, medya ilişkileri'' konularında hizmet veren ''G + (Europe)'' isimli etkili danışmanlık/lobi şirketi ile 2014 yılı içerisinde anlaşma yaptığının tespit edildiği kaydediliyor.

- Murat Aksoy'un irtibatları

Sanıklara ilişkin suçlamaların tek tek sıralandığı iddianamede, sanık Murat Aksoy'un, Taraf, Millet ve Yeni Hayat gazetelerinde çalıştığı, söz konusu bu gazetelerin FETÖ'nün basın-yayın yapılanmasında yer aldığı ve OHAL kapsamında çıkan KHK ile kapatıldığı anımsatılıyor.

Söz konusu bu gazetelerin bazılarında Balyoz davasıyla ilgili sahte belgeler yayınlandığı, yayınlanan sahte belgelerle emniyet ve yargıdaki FETÖ mensubu kamu görevlilerince kumpas olduğu tespit edilen davaların açılmasına, dolayısıyla TSK'nın tasfiye edilmesine, akabinde TSK'da boşalan kadrolarına FETÖ mensubu askeri personelin atanması olaylarında rol alındığı vurgulanıyor.

İddianamede, sanık Murat Aksoy'un kendi kullandığı telefonundan, 2008-2011 yılları arasında örgütün basın-yayın yapılanması ve tüm medya faaliyetlerinden sorumlu olduğu ve hakkında birden çok yakalama kararı bulunan Önder Aytaç ile 36 kez görüştüğüne vurgu yapılarak, Aksoy'un ''Fuatavni'' isimli hesabın kurucusu olduğu belirtilen Said Sefa ve yine ByLock kullanıcısı olan ve FETÖ soruşturmasında adı geçen 7 şüpheli ile irtibatlı olduğu anlatılıyor.

- FETÖ yöneticilerin çoğuyla irtibatlı

Sanıklardan Mustafa Erkan Acar'ın ise kapatılan Zaman, Bugün ve Özgür Düşünce gazetelerinde çalıştığı, bu gazetelerin örgütün basın-yayın yapılanmasında yer aldığı belirtilen iddianamede, Acar'ın Ufuk yayınlarından çıkan ''Kod Adı Köroğlu: Kaşif Kozinoğlu'' ve Timaş yayınlarından çıkan ''Karanlık Oda'' isimli iki kitabının bulunduğu belirtiliyor. Acar'ın FETÖ'ye iltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatılan PAK Medya İşçileri Sendikası ile Medya Etik Konseyi Derneğine üye olduğu, Bank Asya'daki hesabında 2013-2016 yılları arasında toplam 1 milyon 743 bin lira para girişi ve 1 milyon 758 bin 388 lira para çıkışı yapıldığı kaydediliyor. İddianamede, Acar'ın, örgütün sözde üst düzey yöneticileriyle irtibatlı olduğu belirtiliyor.

- Fuat Avni ile irtibatlı

İddianamede, sanık Acar'ın ayrıca ByLock kullanıcısı bir kısmı firari 84 kişi ile irtibatının bulunduğu anlatılarak, Acar'ın örgüte yönelik 25 Aralık 2013'den sonra düzenlenen tüm operasyonlarda adliye çevresinden telefonunun baz istasyonundan sinyal verdiği belirtiliyor. Sanıklardan Seyyid Kılıç'ın ise kapatılan Samanyolu TV ile TRT Haber'de çalıştığı, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından meslekten ihraç edildiği anlatılan iddianamede, Kılıç'ın 2013-2015 yılları arasında Bank Asya'daki hesabında para artışı olduğuna yer veriliyor.

İddianamede, Bylock kullanıcısı olduğu belirlenen Kılıç'ın örgüt elebaşı Gülen'in onursal başkanlığını yaptığı Gazeteci Yazarlar Vakfı Başkanı Cemal Uşak ile irtibatının bulunduğu, yine ByLock kullanıcısı olduğu tespit edilen 11 şahısla irtibatlı olduğu anlatılıyor.

Sanık Oğuz Usluer'in ise 15 Temmuz Darbe girişiminin firari sanığı Adil Öksüz 'ün kaçışına yardımcı olduğu gerekçesiyle tutuklanan Erdal Şen adına kayıtlı telefon ile irtibatlı olduğu vurgulanan iddianamede, hem Usluer'in hem de eşinin ByLock kullanıcısı olduğu, Fuat Avni isimli Twitter hesabının kullanıcısı olduğu değerlendirilen ve ABD'de ikamet eden Aydoğan Vatandaş ile irtibatlı olduğu belirtiliyor.

Sanıklardan Atilla Taş'ın, FETÖ'den aranan firari Ekrem Dumanlı, 15 Temmuz Darbe girişiminin firari sanığı Adil Öksüz'ün kaçışına yardımcı olduğu gerekçesiyle tutuklanan Erdal Şen, 'fuatavni' hesabının kurucusu olduğu değerlendirilen Said Sefa ile irtibatlı olduğu, ayrıca medya yapılanması davasında yargılanan ve Bylock kullanıcısı olduğu tespit edilen birçok sanık ile de iletişim halinde bulunduğu vurgulandı.

- Çulhaoğlu ''solcu görünümlü FETÖ'cü''

İddianamede, Ulusal Parti Genel Başkanı ve Türk Solu gazetesinin yazarı Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun örgüte yönelik operasyonlardan sonra Çağlayan'daki adliye önündeki eylemlere katıldığı anlatılarak, Çulhaoğlu'nun örgüt lehine sosyal medyadaki tüm paylaşımlarına yer veriliyor. İddianamede, Çulhaoğlu'nun FETÖ soruşturmalarının firarisi Ekrem Dumanlı ile beraber hareket ettiği vurgulanarak, Çulhaoğlu hakkında ''Sosyalist / solcu görünümlü FETÖ/PDY tetikçisi'' ifadesine yer veriliyor.

İddianamede, tüm sanıkların ''Selam Tevhid'de kumpas, yasa dışı dinleme, 25 Aralık darbeye teşebbüs ve Tahşiyecilere kumpas'' operasyonlarına karşı örgüt tarafından yapılan tüm eylemlere katıldıkları, yine bir kısım sanığın da Zaman gazetesine kayyum atanması, kamuoyunda ''korsan tahliye'' olarak bilinen süreçlere ilişkin yine örgüt tarafından yapılan tüm çağrılara iştirak ettiklerinin tespit edildiği vurgulanıyor.

İddianamede, tüm sanıkların 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçlarından ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor.
Kaynak: AA