'Depremin Enkazından Yeni Bir Gölcük Doğdu'

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin merkez üssü Gölcük, yeni yaşam alanları, spor tesisleri, parkları ve insanların yoğun ilgi gösterdiği sahiliyle 18 yılın ardından facianın acı izlerinden uzak modern bir kent görünümüne kavuştu Gölcük Belediye Başkanı Ellibeş: 'Biz bu felakete hazırlıksız yakalandık. Gölcük olarak bu hazırlıksız yakalanmanın bedelini ağır bir şekilde ödedik' 'Gölcük halkı bir karar verdi, deprem şehitlerini kalbine, yüreğine gömdü ve Gölcük'ün yeniden yapılandırılması sürecini hızlı bir şekilde başlattı'

METİN GİRGİN - Asrın felaketi olarak adlandırılan, binlerce ev ve iş yerinin yıkıldığı 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin merkez üssü Gölcük, yeni yaşam alanları, spor tesisleri, parkları ve insanların akın ettiği sahilleriyle 18 yılın ardından facianın acı izlerinden uzak modern bir kent halini aldı.

Depremde büyük bir yıkım yaşayan ve yaklaşık 6 bin kişinin hayatını kaybettiği 'Donanma kenti Gölcük', büyük göç verdiği felaketin ardından bugüne dek geçen süreçte oluşturulan modern yaşam alanları ve yapılan depreme dayanıklı konutlarıyla nüfusu hızla artan yaşanabilir bir şehir görüntüsü aldı.

Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 'asrın felaketi' olarak nitelendirilen 17 Ağustos 1999'da yaşadıkları depremde yaklaşık 6 bin kişinin hayatını kaybettiğini, kentteki 13 bin 500 bina ile 3 binin üzerinde iş yerinin yıkıldığını anımsattı.

Gölcük'ün, tamamen yıkılmış, alt ve üst yapısıyla harabeye dönmüş bir şehir haline geldiğini hatırlatan Ellibeş, 'Bu maddi kayıplarımızın ötesinde daha da önemlisi 6 bin civarında insanımız deprem şehidi oldu. Bir o kadar yaralısı, engellisi var. Bu haliyle 'Acaba günlük yaşama dönebilir mi?' sorusunun çok net olarak sorulduğu bir Gölcük vardı. Biz bu felakete hazırlıksız yakalandık. Gölcük olarak bu hazırlıksız yakalanmanın bedelini ağır bir şekilde ödedik.' diye konuştu.

O dönemde Gölcük Belediyesinde başkan yardımcısı olduğunu anlatan Ellibeş, depremin en önemli sonuçlarından birinin zeminin 2 metreye yakın çökerek, binaların denizin içinde kalması olduğunu vurguladı.

Ellibeş, 'Zeminin çökmesiyle deniz suları karaya doğru geldi. Depremden hemen sonra aşağıya indim ama suyun içine indim. Deniz evimizin önüne kadar gelmiş. Bu şekliyle birçok insanımız denizin içinde kaldı ve boğularak hayatlarını kaybetti. En yakınlarım, rahmetli dayım ve yengem bu felaketi yakından yaşadık.' dedi.

- Gölcük hızlı bir göç verdi

O günkü fotoğraf ve görüntülere bakıldığında olayın vahametinin ne kadar büyük olduğunu çok net şekilde bir kez daha hatırlanacağını dile getiren Ellibeş, şöyle devam etti:

'Gölcük halkı bir karar verdi, deprem şehitlerini kalbine, yüreğine gömdü ve Gölcük'ün yeniden yapılandırılması sürecini hızlı bir şekilde başlattı. El ele, kol kola, gönül gönüle verdi. Yurt içinden ve yurt dışından gelen yardım ve desteklerle birlikte yaşama yeniden sımsıkı sarılarak, Gölcük'ün yeniden imarını, inşasını ve yapılandırılmasına başladı. Depremin enkazından adeta filiz gibi yeni bir Gölcük doğdu. Çok kolay olmadı.'

Ellibeş, Gölcük'ün depremden sonra çok hızlı bir göç verdiğini, depremin olduğu gün ilçe merkezinin 76 bin, beldeleriyle ve köyleriyle 130 bin nüfusu olduğunu ancak bir anda nüfusun 55 bine düştüğünü anımsatarak, alt yapıların, eğitim ve sağlık başta olmak üzere diğer maddi kayıpların kazanılmasıyla önceleri yavaş yavaş, daha sonra hızla bir geri dönüşün başladığını, bugün Gölcük'ün 160 bin nüfusa ulaştığını bildirdi.

Dünya Bankası kredileriyle Gölcük'te ilk etapla 4 bin 500 konut yapıldığını, esnaf ve vatandaşların depremde yıkılan 3 bin civarında iş yerinin yeniden yapılarak hak sahiplerine teslim edildiğini kaydeden Ellibeş, 'TOKİ ilk etapta 865 konutluk proje gerçekleştirdi. Bugün itibarıyla konut atağı hızla devam ediyor. Kentsel dönüşüm süreci kapsamında TOKİ tarafından 541 konutluk ihale yapıldı ve inşaatı başladı.' şeklinde konuştu.

Ellibeş, sözlerini şöyle tamamladı:

'Şu an önemli olan sorun depremden önceki binalar. Yeni yapılan konutlara dışarıdan gelenler ilgi gösteriyor. Depremden önceki konutlarda oturanlar mutsuz, huzursuz. Özellikle deprem öncesi yapılan binalarda oturanlar, depreme dayanıklılık testi analizini yaptırmalı. Buradan çıkacak sonuca göre önlemlerimizi alalım. Analizde ağır hasarlı çıkıyorsa zaten binanın tahliyesi, yıkılması süreciyle vatandaşımız yeni konut alana kadar kira yardımı yapılıyor. Yeni konut yapacaksa faizi devlet tarafından karşılanmak üzere kredi temin ediliyor. Zaten binalarda zorunlu deprem sigortası DASK mevcut. Sigorta tazminat ödeyecek. Bu şekliyle vatandaşlarımızın bu oluşuma destek vermesi gerekiyor. İnsanlarımız bu konuda biraz daha istekli olmalı.'

Kaynak: AA