'Tahşiye Kumpasının Arkasında 4 Kritik Müdür Var'

FETÖ/PDY'nin 'Tahşiyecilere kumpas kurduğu' iddiasıyla firari sanık FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile aralarında kapatılan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın da bulunduğu 23'ü tutuklu 33 sanığın yargılandığı davada, esasa ilişkin açıklanan mütalaada bir ihbarcının ifadelerine yer verildi 'aabb' rumuzlu ihbarcının ifadesinden: 'Tahşiye ile alakalı operasyonda o dönem görev almış birisiyim. Ben o dönem devlet için çalıştığımızı düşünüyordum, böyle bir ihanetin olduğunu görmem beni çok rahatsız etti. Bu çalışmaları (Tahşiyeciler grubuna yönelik) bizzat yöneten FETÖ ile iltisaklı oldukları gerekçesiyle meslekten ihraç edilen Recep Güven, Erol Demirhan, Ali Fuat Yılmazer ve Ömer Köse'dir' Mütalaada, sanıklardan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in din adamı kisvesi altında dini konulardan ziyade siyasi, ekonomik ve sosyal konularda da sanki bir otoriteymiş gibi görüş bildirdiği ve bu şekilde örgüt mensuplarını yönlendirdiği vurgulanarak, Gülen'in, 6 Nisan 2009'da Tahşiye grubunu hedef gösteren konuşması akabinde örgüte bağlı basın ve yayın organlarınca kamuoyu algısı oluşturulduktan sonra Tahşiye grubuna yapılan operasyonun emir komuta zinciri şeklinde meydana geldiği anlatıldı

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'Tahşiyecilere kumpas kurduğu' iddiasıyla 23'ü tutuklu 33 sanığın yargılandığı davada sunulan esas hakkındaki mütalaada ifadesine yer verilen bir ihbarcının 'Tahşiye ile alakalı operasyonda o dönem görev almış birisiyim. Ben o dönem devlet için çalıştığımızı düşünüyordum, böyle bir ihanetin olduğunu görmem beni çok rahatsız etti. Bu çalışmaları (Tahşiyeciler grubuna yönelik) bizzat yöneten FETÖ ile iltisaklı oldukları gerekçesiyle meslekten ihraç edilen Recep Güven, Erol Demirhan, Ali Fuat Yılmazer ve Ömer Köse'dir.'' dediği belirtildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yeşilkaya, davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.

FETÖ'nün yapısı ve Tahşiyecilere yönelik usulsüzlüklerin anlatıldığı mütalaada, sanıkların üzerilerine atılı eylemlere yer verildi.

Mütalaada, müştekilere yönelik soruşturma sürecinde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan sanık Tufan Ergüder'in 29 Nisan 2009'da İstihbarat Şube Müdürlüğünden Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne, buradan da 5 Mayıs 2009'da soruşturma izni için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen soruşturmanın başlatılmasına konu yazının bilgisi dahilinde olduğunun değerlendirildiği kaydedildi.

Sanığın konumu göz önüne alındığında, gerek operasyon öncesi ve sonrası gerekse operasyondan sonraki ifade alma sürecinde gelişen işlemlerden bilgisi olmamasının mümkün olmadığı aktarılan mütalaada, Ergüder'in örgütün gizli haberleşme programı 'ByLock' kullanıcısı olduğu belirtildi.

O dönem İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü olarak görev yapan sanık Mutlu Ekizoğlu'nun soruşturmayı başlatılmasına konu yazının Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderdiği tarihte izinli, dönemin Terörle Mücadele Şube Müdür Vekili sanık Ertan Erçıktı imzalı yazı Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiğinde ise kursta olduğu anlatılan mütalaada, aynı yılın temmuz ayında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan Ekizoğlu'nun, tüm iş ve işlemlerin bilgisi ve izni dahilinde yapıldığının değerlendirildiği, soruşturma başladıktan sonra iletişim tespit ve dinleme talep yazılarında birkaç imzası bulunduğu vurgulandı.

- 'Köse'nin şantaj ve tehditte inisiyatifi var'

Sanık Ömer Köse'nin, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde Sağ Örgütlerden (sağ-1 ve sağ-2) Sorumlu Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı, müştekilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden cinsel içerikli görüşmelerin tape haline getirilmesi ve ifade alma aşamasında mağdurlara yönelik şantaj ve tehdit amaçlı kullanılmasında bilgi ve inisiyatifi bulunduğu soruşturma kapsamında alınan birçok adli ve idari kararlarda imzası bulunduğu belirtilen mütalaada, Köse'nin 'ByLock' programı kullandığı aktarıldı.

- 'Yılmazer'in haberinin olmaması mümkün değil'

Dönemin müdür yardımcısı Erol Demirhan'ın 29 Nisan 2009 tarihli 'Radikal Tahşiye Grubu faaliyetleri' konulu yazıyı terörle mücadele şubesine göndermesinde sanıklardan Ali Fuat Yılmazer'in bilgisinin olduğu belirtilen mütalaada, tanık Mustafa Tezcan Alaç'ın soruşturma sürecindeki bütün toplantıların istihbarat şubesinde yapıldığını, soruşturmayı istihbarat şubesinin yürüttüğü şeklindeki beyanı dikkate alındığında, operasyonun yapıldığı dönemde Yılmazer'in istihbarat şube müdürü olarak, 2009 yılı Temmuz ayından sonra istihbarat şube müdürlüğünden sorumlu il emniyet müdür yardımcısı olarak görev yaptığı, dolayısıyla operasyon ve soruşturmadan ve gelişen olaylardan haberi olmamasının mümkün olmadığı kaydedildi.

- 'Tahşiye operasyonu emir-komuta şeklinde meydana geldi'

Sanıklardan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in halen ABD'de ikamet ettiği, din adamı kisvesi altında bulunmasına rağmen dini konulardan ziyade siyasi, ekonomik ve sosyal konularda da sanki bir otoriteymiş gibi görüş bildirdiği ve bu şekilde örgüt mensuplarını yönlendirdiği vurgulanan mütalaada, sanık Gülen'in 6 Nisan 2009'da Tahşiye grubunu hedef gösteren konuşması akabinde örgüte bağlı basın ve yayın organlarınca kamuoyu algısı oluşturulduktan sonra Tahşiye grubuna yapılan operasyonun emir komuta zinciri şeklinde meydana geldiği anlatıldı.

Mütalaada, sanık Gülen'in asıl amacının 15 Temmuz darbe girişiminde de açıkça anlaşıldığı vurgulayarak, Gülen'in yöneticisi olduğu örgüt ile Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek ve gerek finansal gerek siyasal bakımdan büyük bir güç haline gelmek olduğu aktarıldı.

- 'Medya imamı' Hidayet Karaca

Sanıklardan Hidayet Karaca'nın FETÖ/PDY terör örgütünün yayıncı kuruluşu Samanyolu Medya'nın başkanlığını yaptığı anlatılan mütalaada, 'Örgüt yöneticisi Gülen'in 6 Nisan 2009'da Tahşiye grubunu hedef gösteren konuşmasını müteakip yapılacak operasyonun haklılığını kanıtlamak, kamuoyunda Tahşiye grubunu terör örgütü olarak göstermek, bu şekilde algı oluşturmak amacıyla Şefkat Tepe dizisinde karanlık karar kurulu sahnelerinin yayınlamasının bilgisi dahilinde olmamasının mümkün olamayacağı değerlendirilmiştir.' denildi.

Mütalaada, ayrıca Karaca'nın, FETÖ/PDY örgütünün medya kısmında yönetici konumunda olduğunun değerlendirildiği kaydedildi.

- İhbarcı

Mütalaada, 23 Ocak 2015 günü saat 17.25 itibarıyla 'aabb' rumuzlu kullanıcı tarafından elektronikposta yoluyla 'Tahşiyeciler' konulu bir ihbarın yapıldığı vurgulandı.

Mütalaada, ihbarcının ifadeleri şu şekilde yer aldı:

''Tahşiye ile alakalı operasyonda odönem görev almış birisiyim, amirlerimizin talimatıyla o gece her zaman yaptığımız gibihedef şahıslara yönelik adres civarında bekliyordum, ayrıca diğer adreslerde arkadaşlarınbeklediğini de düşünüyorum, o dönem ki komiserimiz Tolga Güzeltaş'tı, fakat sonrasındahaberlerde ve büroda duyduğum kadarıyla bizim beklediğimiz adreslerde bombalar çıkmıştı,ayrıca o dönem memur olan sonrasında komiser olmuş birisi daha vardı. Oraya giden bombacıSerkan Çinici'ydi. Terörden gece Şerif abi vardı, terörden başka arkadaşlar varsa dabilmiyorum, fakat o gece yeni çalıştığım birimin teknik ekibi de o adres civarındaydı. Adresegirilene kadar adres çevresinde karakol kurduk, bekledik. Ayrıca bölge ekiplerinin de bizimyapacağımız çalışmalarla alakalı o civardan çekildiğini biliyorum. Ayrıca bu çalışmaları bizzatyöneten Recep Güven, Erol Demirhan, Ali Fuat Yılmazer ve Ömer Köse'dir. Ayrıca bana ulaşırsanız daha detaylı bilgiler de verebilirim, ben o dönem devlet içinçalıştığımızı düşünüyordum, böyle bir ihanetin olduğunu görmem beni çok rahatsız etti,vicdanım çok rahatsız olduğu için bunları yazıyorum, her kimin suçu varsa cezasını çekmesiniistiyorum.'

Mütalaada, ihbarcıya ulaşmak için çalışmalar yapıldığı anlatılarak, ihbarın yapıldığı internet kafenin kamera sistemi çalışmadığı için ihbarcının kimliğinin tespit edilemediği belirtildi.

İhbarcının ifadesinde yer alan 4 eski emniyet müdürü, FETÖ'ye iltisakı sebebiyle meslekten ihraç edildi ve haklarında FETÖ'ye yönelik açılan birden çok davada sanık olarak yargılanıyor. Bunlardan Recep Güven ve bazı eski emniyet görevlileri, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde emniyet istihbarata eski emniyet müdürleriyle gelip orayı teslim almak istemişti. Bazı eski emniyet görevlileri yakalanırken Güven olay yerinden kaçmıştı. Güven halen darbe teşebbüsü dahil birçok soruşturmada firari olarak aranıyor.
Kaynak: AA