Başbakan Yıldırım Medya Temsilcileriyle Bir Araya Geldi

Yıldırım: (1) '(15 Temmuz afişlerine yönelik söylemler) Emekli olmuş eski Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, küçük bir grubun köpürtmeye çalıştığı bir konudur. Burada hiçbir zaman Türk Silahlı Kuvvetlerini kimsenin hedef alma düşüncesi yoktur' 'ABD veya kimi Avrupa ülkelerinde 15 Temmuz'un anılmasına yönelik çeşitli etkinliklerde takınılan tavrı hiçbir şekilde kabul etmemiz mümkün değil' '(FETÖ sanığının, 'kahraman' anlamına gelen İngilizce 'hero' yazılı tişörtle duruşmaya gelmesi) Bu, bir anlamıyla suçun itirafıdır, bir anlamıyla meydan okumadır. Neresinden bakarsanız bakın bu, sadece müşteki olanların değil milletin tamamının öfkesini kabartan bir tutumdur. Bunun özellikle yapıldığı kanaatindeyim. Maalesef yine o akıl, yeni bir arayış içinde, bu davaları tartışılır hale getirmek ve bu şekilde bu canileri kurtarabilmeyi ümit etmektedir. O bakımdan Adalet Bakanı'na gerekli talimatı verdim, bütün detaylarıyla konu araştırılacak ve bunun failleri ortaya çıkarılacaktır'

Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz'u anma etkinlikleri kapsamında hazırlanan afişlerle ilgili tartışmalara ilişkin, 'Emekli olmuş eski Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, küçük bir grubun köpürtmeye çalıştığı bir konudur. Burada hiçbir zaman Türk Silahlı Kuvvetlerini kimsenin hedef alma düşüncesi yoktur.' dedi.

Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde medya temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Başbakan Yıldırım, bir gazetecinin '15 Temmuz için hazırlanan bazı afişler nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıpratıldığı'na yönelik iddiaları hatırlatması üzerine, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) hain darbe girişiminin bertarafının birinci yılı dolayısıyla kapsamlı anma etkinlikleri düzenlendiğini anımsattı.

Etkinliklerin, tüm şehitlerin kabirlerinin ziyaret edilmesiyle başladığını ve yurt genelinde devam ettiğini belirten Yıldırım, etkinlik programına ilişkin bilgi verdi. Bu kapsamda 15 Temmuz'un anılmasına yönelik afişlerin de hazırlandığını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:

'Burada kimsenin rahatsız olacağı bir şey yok. Bizim ilk günden dediğimiz şey bellidir; 'Asker kılığına girmiş teröristler. Bunlar Türk Silahlı Kuvvetlerini temsil etmiyor, bunlar Türk Silahlı Kuvvetlerinin, askerin tankını, topunu, helikopterini, uçağını çalan ve bunlarla millet üzerine bombalar, mermiler yağdıran, akıllarını kiraya vermiş katillerdir.' bu kadar basit. Onun için alınganlık gösterecek bir şey yok. Kaldı ki çok belirli, emekli olmuş eski Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, küçük bir grubun köpürtmeye çalıştığı bir konudur. Burada hiçbir zaman Türk Silahlı Kuvvetlerini kimsenin hedef alma düşüncesi yoktur. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, askerimiz, milletimizin gözbebeğidir, Peygamber ocağıdır, yanlış yapanların bu yanlışlarını asırlık bu kuruluşa fatura etmeye kimsenin hakkı yoktur. Orada tutumumuz çok nettir.'

- 'O kahramanlık destanını gölgeleyemezler'

Yıldırım, 15 Temmuz gecesi milletin 'yeni bir Çanakkale', 'yeni bir istiklal destanı' yazdığını belirterek, 'Ne yaparsa yapsınlar o kahramanlık destanını gölgeleyemezler.' diye konuştu.

Bu destanın yediden yetmişe herkesin hafızasında sürekli canlı tutulmasının önemine işaret eden Yıldırım, yapmaya çalıştıklarının da bu olduğunu bildirdi.

'O gece o anlar yaşanmadı mı? İlk defa mı o fotoğraflar görülüyor?' diye soran Başbakan Yıldırım, 'Daha vahimlerini bu millet görmedi mi televizyonlarda, gazetelerde? Bunun çok dikkate alınacak tarafı yok, zorlama bir şeydir. Bunlarla hiç kimse askerimizin, vatansever polisimizin, jandarmamızın fedakarca, kahramanca yaptığı vatan savunmasına karşı bir zafiyet oluşturmaya çalışmasın.' ifadelerini kullandı.

Aynı gazetecinin, 15 Temmuz ile ilgili hazırlanan afişlerin ABD'deki metrolara asılmasına yönelik talebin müttefik ABD'de olumsuz karşılandığını hatırlatması üzerine de Yıldırım, 'ABD veya kimi Avrupa ülkelerinde 15 Temmuz'un anılmasına yönelik çeşitli etkinliklerde takınılan tavrı hiçbir şekilde kabul etmemiz mümkün değil. Bir yandan 'Özgürlükler ülkesi' diyeceksiniz, bir yandan Türkiye'ye insan hakları, özgürlükler konusunda sürekli eleştirilerde bulunacaksınız, diğer taraftan da bir ülkenin geleceğini yok etmeye çalışan alçak bir kalkışmanın, darbenin arkasında olanları eleştiren, bunu uluslararası kamuoyunda bilinir hale getirmeyi hedefleyen bu çalışmaları engellemeye çalışacaksınız. Bu, tamamıyla bir samimiyetsizliktir. Kim yaptıysa, kim ettiyse hangi düzeyde yapılırsa yapılsın hiçbir şekilde kabul edeceğimiz bir şey değil.' değerlendirmesinde bulundu.

- 'Milletin tamamının öfkesini kabartan bir tutumdur'

Başbakan Yıldırım, 'Darbe girişiminden sonra yargılamalarda dün, kendi giydikleri tişört üzerine İngilizce 'kahraman' ifadeleri yazarak hala yapmış oldukları şeylerin arkasında duranları görüyoruz. Bu tarz suçluların şov yapmasının önüne geçmeyle ilgili bir adım atılması söz konusu mu?' şeklindeki soruya karşılık olarak da 'Ben de sabah gördüm, bu bir anlamıyla suçun itirafıdır, bir anlamıyla meydan okumadır. Neresinden bakarsanız bakın, bu sadece müşteki olanların değil, milletin tamamının öfkesini kabartan bir tutumdur.' dedi.

Bunun özellikle yapıldığı kanaatinde olduğunu belirten Yıldırım, 'Maalesef yine o akıl, yeni bir arayış içinde. Bu davaları tartışılır hale getirmek ve bu şekilde bu canileri kurtarabilmeyi ümit etmektedir. Mutlaka bu bakımdan Adalet Bakanı'na gerekli talimatı verdim, bütün detaylarıyla konu araştırılacak ve bunun failleri ortaya çıkarılacaktır.' diye konuştu.

'Tek tip kıyafet giydirme meselesine gelince, tabii gönlümüz arzu etmez, biz yargılamanın doğal bir şekilde cereyan etmesini bekleriz.' ifadesini kullanan Yıldırım, savunma hakkının kutsal olduğunu, savunmaların hiçbir kısıtlamaya tabi olmadan sonuna kadar, yapılmasını istediklerini söyledi.

- 'Bu görüntülere meydan vermeyeceğiz'

Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Bu şu demek değildir, bu kadar şehit yakınının, gazi yakınının gözünün içine bakarak, onlara aklıyla alay ederek sonuç almaya çalışmak, onlara yapılabilecek en büyük hakaret, küstahlık olmanın yanı sıra hukuk sistemini de yok saymak demektir. Ne yaparsa yapsınlar, benim şehit yakınlarından, gazilerimizden, vatandaşlarımızdan özellikle talebim, sabırlı olacağız. Onların bu küstahlıklarına, bu şımarıklıklarına, bu aymazlıklarına karşı sabırlı davranacağız ki, yarın bir gün bunu bunlar zaten yerli değil, milli değil bütün ümitlerini uluslararası destekçilerine de bağlamış vaziyetteler. Oralara gidince hemen 'biz işte savunma hakkımızı kullanamadık, adil yargılanmadık, Türkiye'de hukuk yok' gibi tırnak içinde birtakım itirazla sonuç almayı hedefliyorlar.'

Buna fırsat verilmemesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

'Ama şunu da bundan sonra beklemesinler, Cumhurbaşkanı'nı kasten öldürmeye giden bir alçağın, göğsüne meydan okurcasına 'kahraman' yazan bir kıyafetle çıkmasını da bundan sonra kimse beklemez. Cezaevleri idari yetkilerini kullanarak gerekli tedbirleri alacaktır. Milletin vicdanını, milletin hissiyatını infiale dönüştüren bu ve buna benzer davranışlara, görüntülere meydan vermeyeceğiz. Onun için de her türlü tedbiri alacağız. Bunu asla adil yargılamayla ilgili bir konu olarak da değerlendirmiyoruz.'

- 'Adalet Bakanlığımıza gerekli talimatları verdik'

Yıldırım, 'Tek tip kıyafetin yargılamanın adil olmadığı kanaatine mi yol açacağını düşünüyorsunuz' şeklindeki soruya, 'Bu yönde tenkitler var. Geçmiş yargılamalardan uluslararası, evrensel hukuk düzeyinde bu yönde eleştiriler var ama bu şu demek değildir; 'Ben nasıl olsa mahkum olacağım her şeyi yaparım' tarzında bir layüsellik anlamına gelmez. Mutlaka cezaevi yönetiminin idari anlamda alabilecekleri tedbirler var. Bundan sonra bu tedbirler daha fazla titizlikle uygulanacak. Bu konuda Adalet Bakanlığımıza gerekli talimatları verdik. Cumhurbaşkanının canına kastediyor onun aslında göğsünde 'kahraman' değil alnında 'hain' yazıyor. ' yanıtını verdi.

Bunun herkesin bildiği bir mesele olduğunu kaydeden Yıldırım, o sanığın söz konusu davranışıyla 'Ben bir katilim, alçağım.' diye kendini ifade ettiğini, bunun başka türlü izahının olamayacağını söyledi.

'Örgütün saydam olmayan yapısı ve karmaşık ilişkilerini düşündüğümüzde hepimizi şaşırtan farklı gelişmeler yaşanabilir.' sözleri hatırlatılarak, 'Korkalım mı?' sorusuna Yıldırım şöyle cevap verdi:

'Yok, korkacak bir şey yok. İşte görüyorsunuz her gün yeni bir şey çıkıyor. Hem o geceye hem ondan sonra yaşanan yargılama süreçlerine ilişkin. Orada dikkat çekmek istediğim nokta çok açık ve net. Diyorum ki, 'Bu örgüt, ilişkileri, yapısı şeffaf olan bir örgüt değil. Karmaşık ilişkileri var, kapalı kutu. Dolayısıyla yarın bir gün yargılamalar, süreçler ilerledikçe hepimizi şaşırtan şeyler çıkabilir.' Dediğim bu. Bu, o geceye ait de olabilir, o geceyle bağlantılı yargılama sürecinde sanıkların, suçluların, zanlıların ifadeleriyle de ortaya çıkan konular olabilir.'

Yıldırım, yargılama sürecinde bir çözülme beklenip beklenmediğine ilişkin soru üzerine, o anlamda söylemediğini belirterek, 'Yargılamanın gelişmesine göre, ister çözülsünler ister kördüğüm olsunlar bunları takip edeceğiz. Hukuk içinde alabilecekleri en ağır cezayı alacaklar. Kesin hüküm olarak söylemiyorum, yaşadıklarımızı dikkate alarak bunu söylüyorum.' ifadesini kullandı.

- 'Hollanda ve Avusturya iç siyaset malzemesi olarak kullanıyor'

Başbakan Yıldırım, yurt dışında 15 Temmuz anma etkinliklerinin düzenlenmesine izin verilmediği şeklindeki haberlerin hatırlatılması üzerine de yurt dışında yerleşik sivil toplum kuruluşlarının buna benzer etkinlikler düşündüklerini ve yerel makamlara bu taleplerini ilettiklerini, buna karşılık Hollanda'da, Avusturya'da bunun iç siyaset malzemesi olarak, abartılarak kullanıldığını söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak resmi kanallardan etkinlik yapılacağı ve bir bakanın gönderileceği şeklinde bir talebin söz konusu olmadığını bildiren Yıldırım, 'Esas itibariyle bu etkinlikleri ağırlıklı olarak Türkiye'de yapmayı kararlaştırdık. Yurt dışından gelmek isteyenlere de 'Sadece yurt içinde yapacağız, böyle bir programımız yok.' diye cevap verdik. O bakımından gerek Hollanda gerek Avusturya konusu biraz iç siyaset amacıyla vaktinden önce söylenmiş sözler olarak görüyoruz.' değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)
Kaynak: AA