Ay Yıldızlı 'Salaların Şahit Olduğu Direniş, 15 Temmuz' Hutbesi

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan “Salaların şahit olduğu direniş, 15 Temmuz” konulu Cuma hutbesi ülke genlinde olduğu gibi Tekirdağ’daki camilerde de minbere asılan ay yıldızlı bayrak önünde okundu.

Ay Yıldızlı 'Salaların Şahit Olduğu Direniş, 15 Temmuz' Hutbesi
Tekirdağ merkez Süleymanpaşa ilçesindeki Osmanlı döneminden kalma tarihi Orta Camisinde minbere asılan ay yıldızlı bayrak önünde okunan hutbede, “Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de Allah, onların ellerini sizden çekmişti. Allah’a karşı gelmekten sakının. Müminler yalnızca Allah’a güvenip tevekkül etsinler” ayet-i kerimesiyle başlayan Cuma hutbesinde; ‘Aslında bu âyet, Hendek Savaşı’nda Yüce Allah’ın, İslam ordusunu melekleriyle nasıl teyit ettiğini, nasıl desteklediğini bildirmek için nazil olan bir ayettir. Ancak Allah’ın bu vaadi, tarihin nice dönüm noktalarında tahakkuk etmeye devam etmiştir. Allah’ın bu vaadi Malazgirt’te, Çanakkale’de gerçekleşmiştir. Sakarya’da, Dumlupınar’da tahakkuk etmiştir. Ve biz millet olarak bundan bir yıl önce 15 Temmuz’da Allah’ın bu vaadinin gerçekleştiğine yeniden şahit olduk. O gece ülke ve millet olarak büyük bir ihanet ve işgal teşebbüsüne maruz kaldık. Bu karanlık gecede Allah’ın lütuf ve rahmetini, yardım ve inayetini bizlerden esirgemediğini bir kez daha müşahede ettik. Bunun için 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde millet olarak bize düşen en önemli vazife, Allah’ın lütuf ve inayetini, rahmet ve nusretini asla unutmamaktır. Bu büyük badireyi omuz omuza atlatmış müminler olarak üzerimize düşen, Yüce Rabbimize olan hamdımızı, senamızı, şükrümüzü, secdemizi hiçbir zaman eksik etmemektir” denildi.

“Tüm Müslümanlar Türkiye için dua etti”

Dünyadaki tüm Müslümanların 15 Temmuz gecesi Türkiye için dua ettiği anlatılan hutbede, “Hiçbir zaman unutmamamız gereken bir gerçek de yeryüzünde bize umut bağlamış mazlum, mahrum ve mağdur kardeşlerimizin o gece gözyaşları ile yaptıkları dua ve yakarışlarıdır. O gece hepimiz şahit olduk ki Gazze’den Saraybosna’ya, Kerkük’ten Somali’ye, Sudan’dan Pakistan’a, Asya’nın steplerinden Afrika’nın uçlarına kadar dünyanın bütün mazlumları, mağdurları, mahrumları, muhacirleri, göçmenleri milletimize dua ettiler. ‘İslam ümmetinin son kalesi düşmesin’ diye secdeye kapanarak gözyaşı döktüler. O gece Sevgili Peygamberimizin ‘Müminler, bir binanın yapı taşları gibidir. Onlar, birbirlerinin hayata tutunmasını temin ederler’ hadisi şerifinin anlamını hep birlikte yaşadık. Zihinlerimizden asla çıkartmamamız gereken diğer bir husus da, o gece maruz kaldığımız ihanet ve işgal teşebbüsünün din kisvesi altında yapılmasıdır. 15 Temmuz gecesinde şahit olduk ki suret-i haktan görünerek 40 yıl boyunca bu milletin dinini, imanını, değerlerini, duygularını, zekat, sadaka ve yardımlarını istismar eden bir ihanet şebekesi, milletimizin varlığına kast etti. Milletin çocuklarını çalarak birkaç nesli heba eden bir nifak hareketi, müstevlilerin emelleri doğrultusunda ülkemizin bekasını hedef aldı. Bu ihanet girişimi bir kez daha gösterdi ki, bizlere düşen vazife, yüce dinimizi sahih kaynaklardan öğrenmektir. İslam dinini, Kur’an-ı Kerim ve sünnetin rehberliğinde en güzel şekilde yaşamaktır. Tarih boyunca medeniyetler kuran ana yoldan sapmamaktır. Din gibi yüce bir hakikati şahıslar üzerine bina etmemektir. Bu tür ihanet ve kötülüklere bir daha maruz kalmamak, maslahat rengine bürünmüş mefsedet hareketlerine boyun eğmemek için bilgi ve hikmet yolundan ayrılmamaktadır” ifadelerine yer verildi.

Kaynak: İHA