Hak-İş Ve Malavili Sendikacılar Eğitimde Buluştu

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türkiye’nin 15 Temmuz’da uluslararası işgal ve darbe girişimi ile karşı karşıya kaldığını söyleyerek, "Tehlike geçmiş değil, Türkiye hala o tehdidin altında. Uluslararası bir proje bu FETÖ projesi. Maalesef pek çok ülkede eğitim adı altında örgütlenmekteler ve o ülkelerin halkını da çocuklarını da zehirlemekteler" dedi.

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş Sendikası ile Malavi Su Çalışanları Sendikası (WETUM) arasında gerçekleştirilen eğitim programının açılışına katıldı.

Burada konuşan Arslan, her alanda iş birliğini önemsediklerini vurgulayarak, "Malavi, küçük bir ülke, bağımsızlığını yakın zamanda kazanmış bir ülke ama gerçekten orada bir sendikal anlayışın var olduğunu görmek mümkün. Hem Malavi’de hem de Zambiya’daki gördüğümüz tablo inanılmaz bir barış toplumu. Gerçekten insanlar farklılıklarla bir arada yaşamayı başarabilmiş ülkelerden iki tanesi. Onun için bizim de Malavi’den öğreneceklerimiz var hem Hak-İş hem Hizmet-İş hem de Türkiye olarak. Biz, bu ilişkilerin karşılıklı saygı ve birbirimizin varlığını kabul eden, birbirimize herhangi bir şey dayatmayan iki saygın, eşit ilişki olarak görüyoruz. Elbette ülkelerimizin ekonomik sıkıntıları, halklarımızın ekonomik sorunları olabilir, bölgede yaşanan gelişmeler bizi olumsuz etkileyebilir. Bütün bunlar bizim birinin diğeri üstünde daha üstünlük sağlamasını gerektirecek hususlar değil. Dilimiz, yaşadığımız coğrafya, derimizin rengi, inançlarımız ne olursa olsun biz her şeyden önce insanız ve insan olduğumuz için de kardeşiz" ifadelerini kullandı.

"Su üzerinde kimse mülkiyet hakkı iddia edemez"

"Dünya Su Forumu’na Türkiye’den katılan tek sendikayız" diyen Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sendika olarak ciddi bir etkinlik gerçekleştirdik. Dünya Su Forumu’nda çeşitli panellere katılarak ülkemizin ve dünya emekçilerinin su konusundaki duyarlılıklarını anlatmaya çalıştık. Sadece Türkiye’de değil dünyada da suyun özelleştirilmesinin gelecekte insanlık için büyük bir tehdit olduğunu unutmayın. Çünkü özel sektörün bir tek amacı var; sudan para kazanmaktır. Daha az maliyetle daha fazla para kazanmak. Dünyanın büyük metropollerinde yapılan özelleştirmeler felaketlerle sonuçlanmıştır. Su, bütün insanlığın ortak malıdır, su üzerinde kimse mülkiyet hakkı iddia edemez. Suyun belli tekellerin eline geçmesi insanlığın bir felakete doğru gitmesi demektir. Dünyanın her yerinden özellikle içme suları konusunda çok daha fazla duyarlılığa ihtiyacımız var. Su, artık petrolden daha önemli bir üründür. Altın olmadan, maden olmadan, petrol olmadan yaşayabiliriz ama su olmadan yaşayamayız. Suyun özelleştirilmesine asla izin vermememiz gerekiyor. Biz, kamu şirketlerinin elinden suyun dağıtılmasını istiyoruz. Bu kamu şirketlerinin de başarılı şirketler olması için çaba sarfediyoruz."

"Tehlike geçmiş değil, Türkiye hala o tehdidin altında"

Arslan, 15 Temmuz darbe girişimine de değinerek, "Maalesef Türkiye 15 Temmuz’da uluslararası Türkiye’yi işgal ve darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. Aslında sadece bir darbe teşebbüsü değildi bu. Emperyalist güçlerin, Amerika Birleşik Devletleri, NATO’nun, Batı’nın ve Avrupa’nın işbirliği ile Türkiye’yi bir işgal girişimiydi aslında. Darbeciler de onların piyonları ve taşeronlarıydı. Dolayısıyla bizim için en büyük tehlike ve tehdit uluslararası müttefikimiz olan ülkelerin Türkiye’yi darbeciler aracılığıyla işgal etme girişimiydi. Bunu çok şükür milletimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Başbakanımızın kararlı tutumu, silahlı kuvvetler içerisinde hiyerarşik bir yapının olmaması ve halkımızın sokaklarda demokrasiye, milli iradeye sahip çıkmasıyla bu darbe teşebbüsü, işgal girişimi akamete uğratıldı. Tabii Türkiye acılar yaşadı, 250 tane vatandaşımızı kaybettik, 2 bin 200’e yakın yaralımız var, gazi olmuş. Sırf darbecilere karşı ellerinde Türk bayraklarıyla direniş gösterdikleri için. Halkımızın elinde silah yoktu, sadece Türk bayrakları ve tanklara, tüfeklere, bombalara, uçaklara, helikopterlere karşı göğsünü siper ederek bu katillere karşı büyük bir direniş destanı yazdılar. Tehlike geçmiş değil, Türkiye hala o tehdidin altında. Uluslararası bir proje bu FETÖ projesi, maalesef pek çok ülkede eğitim adı altında örgütlenmekteler ve o ülkelerin halkını da çocuklarını da zehirlemekteler. Malavi’deki kardeşlerimizi de bu konuda uyarıyoruz, bunlar gerçekten çok tehlikeli bir örgüt. İslamı ve dini kullanarak kendi iktidarlarını inşa etme çabası içindeler. Her türlü yalanı meşru görüyorlar. Bu yalanlar üzerinden bazı projeleri hayata geçirerek insanları etkileme yollarını öğrenmekteler ve gencecik çocukların da zihinlerini bulandırarak o ülkeler için tehdit haline getiriyorlar. O yüzden umarım Malavi’de bunların okulları yoktur, varsa da bu okullardan bir an evvel kurtulmanız gerekiyor. Çünkü biz bunların büyük acısını 15 Temmuz’da gördük ve yaşadık. Türkiye bütün bu olan bitenlere rağmen ayakta çok şükür. Türkiye şehitlerine sahip çıkıyor, bu hafta 15 Temmuz’un yıl dönümü etkinlikleri var, konfederasyonumuz da bu etkinliklerden bazılarını gerçekleştirecek, bazılarını ortaklaşa gerçekleştireceğiz. Bütün Türkiye’de 15 Temmuz’un yıl dönümünde çeşitli etkinlikler de gerçekleştirmiş olacağız" şeklinde konuştu.

Programa WETUM Genel Sekreteri Tonney C. Chiphwanya da katıldı.

Kaynak: İHA