15 Temmuz'un İki Kahraman Yusuf'u

FETÖ'nün darbe girişimini engellemek için canları pahasına Genelkurmay Başkanlığının önüne koşan Yusuf Çelik ismindeki iki vatandaşın isim ve soyisimleri gibi kaderleri de aynı oldu Biri tankların önüne yatarak, diğeri ise tankların üzerine çıkarak darbeyi engellemeye çalışan Yusuf Çelikler, birbirlerinden habersiz, darbecilere karşı kahramanca mücadele vererek şehadete yürüdü Şehit Çelik'in eşi Hülya Çelik: 'Bir eş, bir kanadınız. Biz bir senedir kanatsız, hayata bir kenarından tutunmaya çalışıyoruz. Kalbimde sevgisi var, acısı daha ağır basıyor. Boğazımda düğüm, burnumun direğinde sızı. Özeti bu bir senenin' Şehit Çelik'in kardeşi Hatice Aygan: 'Allah bunu yapanları perişan etsin. 15 Temmuz geliyor, sanki içimden bir şey kopar gibi. Sanki dünyam yıkılmış gibi. Abim sanki çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum. İyi ki annem, babam bunları görmedi. Kardeş acısı bambaşkaymış. Allah kimseye yaşatmasın. O darbeyi yapmaya çalışanları da Allah perişan etsin'

BURCU ÇALIK- Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini engellemek için Genelkurmay Başkanlığı önünde kahramanca mücadele verirken şehit düşen, Yusuf Çelik adını taşıyan iki şehidin aileleri, 15 Temmuz'un birinci yılında suçlulara en ağır cezanın verilmesi çağrısında bulundu.

FETÖ'nün darbe girişiminin yaşandığı gece, canları pahasına sokağa çıkan vatandaşlar arasında bulunan, ad ve soyadları gibi kaderleri de aynı yolda kesişen iki kişi bulunuyordu.

Darbeci askerlerin Türkiye'yi ele geçirmeye çalıştığı esnada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine, biri 46 diğeri 65 yaşındaki Yusuf Çelik isimli vatandaşlar, birbirlerinden habersiz, o gece Genelkurmay Başkanlığının önüne koştu. Her ikisi de darbecilere karşı kahramanca mücadele verdi ve gözlerini kırpmadan ölüme yürüdü.

Telefon malzemeleri satan 46 yaşındaki Yusuf Çelik, darbecileri durdurabilmek için tankların önüne yatarken, Almanya'dan işçi emeklisi olan ve sadece 10 günlüğüne Ankara'da bulunan diğer Yusuf Çelik ise tankların üzerine çıktı. Her ikisi de korkusuzca tanklara karşı mücadele verdiği esnada, darbecilerin açtığı ateşle şehadete yürüdü.

Biri geride gözü yaşlı eşini ve 3 kızını, diğeri ise Almanya'da yaşayan üç evladı ile kardeşlerini bıraktı.

- 'Boğazımda düğüm, burnumun direğinde sızı'

Şehit Yusuf Çelik'lerin aileleri, 15 Temmuz'un birinci yılı yaklaşırken, yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

El sanatları öğretmenliği yapan ve en küçüğü 6, en büyüğü 21 yaşında olan 3 kızıyla hayata tutunmaya çalışan 46 yaşındaki Çelik'in eşi Hülya Çelik (41), eşinin darbe girişimi haberini duyar duymaz üzerini değiştirip sokağa çıktığını ve Ankara'nın Sincan ilçesindeki AK Parti teşkilatına gittiğini söyledi.

Çelik, eşini eve geri dönmesi için aradığında kendisine, 'Şimdi çıkmayacaksam ne zaman çıkacağım?' yanıtını verdiğini belirterek, en son kendisiyle geceyarısı konuştuklarını ve sonrasında da bir daha ulaşamadığını anlattı.

Eşinin Genelkurmay Başkanlığı önünde saat 01.20'de şehit olduğunu öğrendiklerini aktaran Çelik, eşini 2 gün aradıklarını ve en son Adli Tıp'ta bulduklarını ifade etti.

Çelik, şehit oluşunun hikayesini Anadolu Ajansı foto muhabiri Ahmet İzgi'nin çektiği fotoğraflardan öğrendiği eşinin, arkasındaki kalabalığı durdurup tankların önüne yattığını ve açılan ateş sonucu yaşamını yitirdiğini kaydetti. Çelik, 'Foto muhabiri Ahmet Bey orada olmasa ve çekmeseydi bu fotoğrafları belki de ona ne olduğunu belki de hiç bilemeyecektik. Ondan da tekrar Allah razı olsun.' dedi.

Kendi eşini ararken, diğer Yusuf Çelik'i Numune Hastanesi'nde bulduklarını ve aileyle ilk kez yollarının bu şekilde kesiştiğini belirten Çelik, eşi olmadan geçen bir yıllarını ise 'Bir eş, bir kanadınız. Biz bir senedir kanatsız, hayata bir kenarından tutunmaya çalışıyoruz. Birbirine gerçekten saygılı bir aileydik, evin içinde ses yükselmezdi. Şimdi her şey omuzlarıma bindi. Kalbimde sevgisi var, acısı daha ağır basıyor. Boğazımda düğüm, burnumun direğinde sızı. Özeti bu bir senenin.' sözleri ile anlattı.

- 'İdam istiyoruz'

Hülya Çelik, FETÖ ile ilgili yargılamalara yönelik de, 'Hak ettiklerini bulsunlar istiyorum. Bu dünyada onlara ne ceza verilirse verilsin, nefesleri bittiği an buradaki de bitecek ama Allah'ın adaleti çok daha büyük. Ben bazı haklarımı oraya sakladım.' diye konuştu.

İdam cezasını istediklerini vurgulayan Çelik, 'Ben üç çocuğumun hakkını, haklarımı ahirete bıraktım. Allah'ın takdiri, bu bir imtihan, bu bizim sınavımız.' dedi.

Maddi açıdan devletin desteğiyle eskiden olduğu gibi yaşamlarını sürdürdüklerini ve şehit ailelerine tanınan bazı haklarını henüz kullanmadıklarını belirten Çelik, 'Böyle bir durumdan kendinize yarar şeyler istemek inanın çok zor. Zoruma gidiyor. Ben hala bir ev alamadım. Şu anda ev sahibim beni çıkartmak üzere olduğu halde bir ev alamadım. Belki biraz duygusal düşünüyorum. Belki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı veya kaymakamlıktan 'Benim şöyle bir hakkım var, bunu kullanmak istiyorum' demek çok zor. Biz kimseden hiçbir şey isteyen bir aile değildik.' ifadelerini kullandı.

Çelik, acısının çok taze olduğunu, belki ileride çocukları için taleplerde bulunabileceğini kaydetti. Eşinin daha önce Filistin halkına yardıma gitmek isteğini de dile getiren Çelik, en büyük tesellilerinin şehit olarak yaşamını yitirmesi olduğunu aktardı. Son günlerde yine provokatörlerin ortalığı karıştırmaya çalıştığını söyleyen Çelik, tüm vatandaşların bu tür kışkırtmalara karşı uyanık olmaları gerektiğini dile getirdi.

- 65 yaşında tankların üzerine çıkan Yusuf amcanın eşi 20 gün önce vefat etti

Üzerine çıktığı tankları durdurmaya çalışırken şehit olan 65 yaşındaki işçi emeklisi Yusuf Çelik'in Ankara'nın Aksaray ilçesine bağlı Sarıyahşi köyünde yaşayan kız kardeşi Hatice Aygan (57) ise 'Abim bizim hem anamız hem babamızdı.' dedi.

Çelik'in Almanya'dan Türkiye'ye tatile geldiği esnada darbe girişiminin yaşandığını anlatan Aygan, 'Darbe olduğu sırada da Şevval ayının orucunu tutuyordu. Orucunu açmış, evde oturuyormuş. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine kendisini sokağa atmış.' diye konuştu.

Aygan abisini 2 gün aradıktan sonra hastanede bulduklarını ve bu esnada Yusuf Çelik isminde bir şehidin daha olduğunu öğrendiklerini ifade etti. Aygan, 'Genelkurmay'ın önünde tankın üstünde mücadele ediyormuş. Askerlere 'Yapmayın' diye bağırıyormuş. 65 yaşındasın, nasıl oraya çıktın? Vatanını çok severdi. Onun şehadetinin ardından 6 ay sonra da eşi, yengem Ayşe Çelik beyin kanaması geçirip bitkisel hayata girdi. 15-20 gün önce de onu kaybettik. Birbirlerini sevip evlenmişlerdi. Dayanamadı. Orada buluşsunlar inşallah. 3 oğlu, iki de kızı var. Hepsi Almanya'da.' dedi.

- Şehidin engelli kardeşi için 'istihdam' çağrısı

Aygan, Şehit Çelik'in görme engelli kardeşinin şu anki iş yerinde zor şartlarda çalıştığını belirterek, 'Kardeşimiz İbiş Çelik, görme engelli. Yüzde 70 oranında raporu var. Asgari ücretle bir firmada çalışıyor. Patronu da 200 lirasını geri alıp, 'İster çalış, ister çalışma' diyormuş. Başka bir iş bulamadı. Karısı evlere temizliğe gidiyor. Çocuklarından biri de zihinsel engelli. Cumhurbaşkanımıza yalvarıyorum, bu kardeşimiz de işe alınırsa bizim acımız bir nebze hafifleşir. Onun durumu çok kötü. Asgari ücret bile vermiyor, vicdansızlar. Tek ricamız onun işe alınması.' şeklinde konuştu.

FETÖ'cülerin yargılanmasıyla ilgili de Aygan, 'Allah bunu yapanları perişan etsin. 15 Temmuz geliyor. Sanki içimden bir şey kopar gibi. Sanki dünyam yıkılmış gibi. Abim sanki çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum. İyi ki annem, babam bunları görmedi. Kardeş acısı bambaşkaymış. Allah kimseye yaşatmasın. O darbeyi yapmaya çalışanları da Allah perişan etsin.' ifadelerini kullandı.

Çelik'in kayınbiraderi Ahmet Aygan da suçluların ceza almasını istediklerini vurguladı.

Kaynak: AA