Kemal Kılıçdaroğlu'nun Hakaret Davası

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'a 'basın yoluyla alenen hakaret' iddiasıyla yargılandığı davada, mahkeme dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine karar verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'a 'basın yoluyla alenen hakaret' iddiasıyla yargılandığı davada, mahkeme dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine karar verdi.

Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, Necmeddin Bilal Erdoğan'ın avukatı Ferah Yıldız katıldı.

Mahkeme, dosyadaki suçun uzlaşmaya tabi suçlardan olduğundan 2 Aralık 2016 tarihinde yürürlüğe giren yasa gereğince dosyanın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaşma Bürosuna gönderilmesine karar verdi.

Bu kapsamında savcılık, davanın taraflarına, uzlaşmak isteyip istemediklerini soracak ve tarafların uzlaşması halinde yargılama son bulacak.

Tarafların uzlaşmaması halinde ise mahkeme yargılamaya devam edecek.

- İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Kadir Yılmaz tarafından hazırlanan iddianamede, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun 5 Ağustos 2014'te Atatürk Havalimanı çıkışında basın mensuplarının sorusu üzerine yaptığı açıklamada, Bilal Erdoğan hakkında ifadelerinin bulunduğu ve bu açıklama üzerine hakkında soruşturma başlatıldığı hatırlatıldı.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun 21 Haziran 2016'da Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında dokunulmazlığının kaldırıldığı aktarılan iddianamede, Kılıçdaroğlu'nun avukatınca, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla soruşturma dosyasına gönderilen yazılı beyanda, eleştirilerin tamamının haklı ve yerinde olduğu, açıklamanın ifade özgürlüğü kapsamında görülmesi zorunlu olduğundan müvekkili hakkında takipsizlik kararı verilmesini talep ettiği belirtildi.

İddianamede, şu ifadelere yer verildi:

'Hakkında soruşturma yapılan, bir milletvekili ve aynı zamanda ana muhalefet partisi genel başkanıdır. Günlük siyasi konularda görüş açıklaması mutlaka yapabilmeli ve bu husustaki kabul edilebilir ifade özgürlüğü sınırları geniş tutulmalıdır. Yine siyasetçilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği gibi, kabul edilebilir eleştiri sınırları hususunda, sıradan bir kimse ile karşılaştırıldığında bu sınırların geniş olduğu kabul edilmelidir. Ancak bu özgürlük, Anayasamızın 17. maddesi kapsamında herkesin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı da gözetilerek yorumlanmalıdır. Devlet bireyin manevi varlığının bir parçası olan kişisel şeref ve itibara keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle yükümlüdür. Kaldı ki müşteki siyasetçi de değildir.'

Kemal Kılıçdaroğlu'nun avukatının yazılı savunmasında, kullanılan ifadelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10/2 maddesi ve Anayasası'nın 26. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirttiği anlatılan iddianamede, AİHM'in 22 Şubat 2005 tarihli Pokdemirli/Türkiye davasındaki kararı örnek gösterilerek, AİHM'in söylenmesinde zorunluluk bulunmayan küçük düşürücü, incitici ifadelerin kullanılmasının ifade özgürlüğü kapsamında görmediği tespitinde bulundu.

İddianamede, şüpheli Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'basın yoluyla alenen hakaret' suçundan 4 aydan 2 yıl 8 aya kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Kaynak: AA