'Sivillere Ateş Edin' Emri Veren Darbeciden 'Kontrollü Darbe' Savunması

FETÖ’nün darbe girişimi sırasında “sivillere ateş edin” emri verdiği ve darbenin İstanbul ayağını yönettiği iddia edilen eski Kurmay Albay Muzaffer Düzenli, darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin açılan davada savunma yaptı. Darbe girişiminden önceden haberdar olunduğunu, “kontrollü darbe”ye müsaade edildiğini öne süren Düzenli’nin Akıncı Üssü’ne bir iş yemeği çağrısı üzerine gittiğini söylemesi dikkat çekti.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 sanık hakkında açılan davanın 14. celsesi başladı.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülen davaya sanıklar, taraf avukatları, müştekiler ve sanık yakınları katıldı.

Duruşma, “sivillere ateş edin” emri verdiği iddia edilen eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal Dönüşüm Şube Müdürü Kurmay Albay Muzaffer Düzenli’nin savunmasıyla başladı.

Darbe girişiminin İstanbul ayağını yönettiği ve darbe girişiminin öne çekildiği emrini vererek İstanbul’daki darbecileri harekete geçirdiği öne sürülen Düzenli, savunmasını yaptı.

“Keşke duruşmalar televizyondan canlı yayınlansa”

Halkın ve milletvekillerinin davaya ilgisinin az olduğunu öne süren Düzenli, böyle bir davaya ilginin cılız kalmasının milletin nazarında bu davaya itibar edilmediğinin kanıtı olduğunu savundu. “Çatı dava” olması sebebiyle darbe teşebbüsünün karanlıkta kalan bütün ayrıntılarının gün yüzüne çıkmasını istediğini söyleyen Düzenli, “Keşke imkan olsa da, mevzuat elverse de duruşmalar televizyondan canlı yayınlansa” diye konuştu.

Düzenli, şahsının büyük bir komplo ve tezgahın içine çekildiğini savunarak, hiçbir terör örgütünün yöneticisi veya üyesi olmadığını, aksine hayatının terör örgütlerine karşı mücadeleyle geçtiğini kaydetti.



Mahkeme salonu karıştı

Savunmasında 15 Temmuz öncesi tüm mesaisini terörle mücadeleyle geçirdiğini anlatan Düzenli, bir kesimin bu mücadele sırasında kendilerine sürekli engel olmaya çalıştığını söyleyerek, “Ne zaman memleket hayrına bir şeyler yapmaya çalışsak bu güçleri karşımızda bulduk” dedi.

Düzenli’nin bu sözlerine müşteki sıralarında oturan vatandaşlardan tepki geldi. Bir vatandaş, “Özel Harekattaki 57 cana nasıl kıydın hain” diyerek bağırdı. Müştekilere doğru dönen Düzenli, “Dinlerseniz anlayacaksınız beni. Bence dinleyin herkes için faydalı şeyler söylüyorum” diye yanıt verdi. Bazı müştekiler de, “Yalan söyleme, hesabını vereceksin” diyerek tepkisini gösterdi. Düzenli, “İnşallah herkesle öbür tarafta hesaplaşacağım” karşılığını verdi. Düzenli’nin ifadeleri üzerine bir vatandaş ağır sözler sarf etti. Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, vatandaşın salondan çıkarılmasını istedi. Düzenli, sarf edilen ağır sözler üzerine, “Bana herkes her şeyi söyleyebilir, ‘vatan haini’ diyebilir. Anneme söylenen sözleri aynen iade ediyorum. Bu işlere analar, eşler, çocuklar lütfen karıştırılmasın” ifadelerini kullandı.

“Gülen’den korkmuyorum”

Kısa süreli yaşanan tartışmanın ardından Düzenli’nin savunmasına devam edildi. Yurtta Sulh Konseyi üyesi olmadığını, örgütün gizli haberleşme ağı olan ByLock’u kullanmadığını öne süren Düzenli, iddianamenin çelişkilerle dolu olduğunu savundu. Düzenli, “Şimdi bana Fetullah Gülen’den korkup korkmadığımı soracak olursanız hayır korkmuyorum. Sadece Allah’tan korkuyorum” dedi.



“15 Temmuz çok kompleks, çok karanlık, çok boyutlu bir eylemdir”

Düzenli’nin FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine ağız birliği yaptıkları gözlemlenen diğer darbe sanıkları gibi “kontrollü darbe” ifadesi kullanması dikkat çekti. Düzenli, şunları kaydetti:

“Gizlilik, gerçekliğin üstünü kapatmak, gerçekleri saptırmak gibi yaklaşımlar, bugünlerde medyada gözlemlediğimiz gibi kamuoyu nezdinde her geçen gün soru işaretlerinin daha da artmasına, şüpheler oluşmasına, bazı kritik şahıslar ve devlet kurumları hakkında şaibeler oluşturularak yıpratılmasına, darbe teşebbüsünün kontrollü darbe olduğu algısının daha da pekişmesine yol açmaktadır. Şu ana kadar devletin resmi birimleri ve devlet büyüklerinin yaptığı her açıklama akıllardaki soru işaretlerini ortadan kaldırmak yerine belirttiğim algının kuvvetlenmesine hizmet etmiştir. 15 Temmuz gecesi yaşananlardan, yazılan kitaplardan, yapılan savunmalardan, iddianamelerde yer alan hususlardan şu çıkarımlar yapılabilir; 15 Temmuz çok kompleks, çok karanlık, çok boyutlu bir eylemdir. Diğer bir ihtimal olarak şu söylenebilir; TSK emir komuta bütünlüğü içinde planlanan ancak olayın deşifre olmasıyla faaliyet bir ifadeyle kontrollü darbeye evrilmiş, üst komuta heyetinin girişimin dışında olduğu izlenimi verilmiştir. Başka bir ihtimal olarak, üst komuta heyeti faaliyetten önce eylemden haberdar olmalarına rağmen aktif ve etkin tedbirler almamışlardır. Başka bir ihtimal aynı şekilde devletin farklı birimleri de önceden bilgileri olmasına rağmen kalkışmanın olmasını beklemiş, tabiri caizse kontrollü darbeye müsaade edilmiştir. Bir diğer ihtimal olarak da TSK içinde mevcut olan birtakım kliklerle birlikte bazı yabancı uyruklu istihbarat servisleri de 15 Temmuz kalkışmasının içinde yer almıştır.”

Darbe girişiminin arkasında “Gülen var” diyemedi

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik’in darbe girişimini hangi örgütün yaptığını sorması üzerine Düzenli, “Sayın iddia makamı Fetullah Gülen hakkındaki yakalama kararını 2017’nin Ocak ayında vermiş. Demek ki onca ay o bile karar verememiş” diyerek kaçamak cevap verdi.

“Bir tasfiye harekatına ihtiyaç vardı”

Düzenli, kalkışmayı planlayan grubun içinde yer alanların bir yerlerden beslendiğini, yönlendirildiğini söyledi.

“Evet, bir darbe kalkışması yaptıralım, buna müsaade edelim ancak bu kalkışma bizim yönlendirmemize uygun olarak başarısızlığa mahkum edilmiş bir istikamette planlansın. Yani bizim kontrolümüzde, bizim güdümümüzde bir darbe kalkışması cereyan etsin” denildiğini savunan Düzenli, “Peki neden böyle bir motivasyon içine girilmiş olabilir? Özellikle son 25 yıllık dönemde mili değerlerine bağlı, iyi yetişmiş, donanımlı, Türkiye’nin uluslararası arenada etkili bir konumda olmasını hedef edinen dürüst ve çalışkan insanlar bürokrasi ve diğer yerlerde artık etkili yerlere gelmeye başlamış, bulundukları kurum ve kuruluşları ileri taşımaya yönelik ciddi bir gayretin içinde olmaya başlamıştır. Tabii ki bu da kabul edilebilir bir şey değildir. Çünkü bu kendi menfaatlerini bozuyordu. Buna engel olunmalıydı, bir tasfiye harekatına ihtiyaç vardı. Peki kimler tasfiye edilecekti? Sadece cemaatçiler değil, yukarıda sıraladığım bu ülkenin insanları. Bunu neye dayanarak söylüyorum? Burada bulunan insanlara dayanarak söylüyorum. Kalkışmaya yönelik planlamalar devam ederken, kalkışmayı başarısızlığa mahkum edip tasfiye harekatına evirmeyi amaç edinmiş birileri kalkışmayı önlemek maksadıyla ilgili makamlara ve birimlere haber verip kalkışmayı başlamadan engellemek yerine sınırlı ve kontrollü bir kalkışmaya müsaade etmişlerdir” iddiasında bulundu.

Akıncı Üssü’ne iş yemeği için gitmiş

Düzenli’nin savunmasının tamamlanmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi. Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, sanık Düzenli’ye 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’nde neden olduğunu sordu. Düzenli, “Akıncı Üssü’ne iş yemeği vesilesiyle gittim. Ahmet adına bir binbaşı tarafından çağrıldım. Detaylarını Akıncı Üssü davasında anlatacağım” cevabını verdi.

Duruşmaya verilen öğle arasının ardından devam edilecek.
Kaynak: İHA