Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Açıklaması (4)

'(Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'da vatandaşlarla buluşma planı) Referandum sürecinde yaşanan tatsız hadiselerin tekrar edilmemesi için Alman makamlarının belirli bir sorumluluk ve olgunluk içerisinde hareket etmesi gerekir. Güvenliğin sağlanması, salonlar... Şimdi biz tabii ona bakıyoruz. Böyle bir uygun ortam oluşursa böyle bir toplantı yapılabilir' 'Hamburg'da yapılmayacak çünkü orada G20 var. Onun kendine göre bir güvenlik ağı var. Vatandaşlarımızın orada bir sıkıntıya girmemesi için ama bir başka şehirde olabilir. Daha kesin karar verilmiş değil. Şu anda hala o opsiyonları değerlendiriyoruz' 'Ama umarım Alman makamları şu referandum sürecinde yaşadıklarımızdan dersler çıkartır ve daha yapıcı bir tutum içerisinde olurlar. Şu anda direkt bizim temas edip, 'Şu salonda konuşalım' dediğimiz bir şey yok. Ama yerelde bazıları araştırmak, sormak için girişim yapmışsa onu bilemem' 'Muhtemelen İdlib bölgesinde ağırlıklı olarak bizler ve Ruslar, Şam etrafında ağırlıklı olarak Rusyaİran, güneyde Deraa bölgesinde Ürdün'ün ve Amerikalıların içinde yer alacağı bir mekanizma üzerinde çalışılıyor. Hatta Rusların bir önerisi var; Belki Kırgızlar, Kazaklar belirli sayılarda güç gönderebilirler'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'da vatandaşlarla bir araya gelmesi planına ilişkin 'Referandum sürecinde yaşanan tatsız hadiselerin tekrar edilmemesi için Alman makamlarının belirli bir sorumluluk ve olgunluk içerisinde hareket etmesi gerekir. Güvenliğin sağlanması, salonlar... Şimdi biz tabii ona bakıyoruz. Böyle bir uygun ortam oluşursa böyle bir toplantı yapılabilir.' dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde cumhurbaşkanlığı muhabirleriyle bir araya geldiği sohbet toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları yanıtladı.

Askeri, ekonomik ve stratejik iş birliği konularında geri adım atmamak gerektiğine dikkati çeken Kalın, ilerleyen dönemde daha da güçlenmesi gerektiğini söyledi.

Kalın, 'Biz nasıl Avrupa'yla, Balkanlar'la, Amerika'yla çok güçlü stratejik ilişkilere sahipsek aynı şeyi neden Arap, Körfez ülkeleriyle yapmayalım? Dış politika, sıfır toplamlı bir oyun değil.' ifadelerini kullandı.

Başka ülkeler bunu yaptığında kimsenin bunu eleştirmediğini ancak Türkiye böyle bir açılım yaptığında, buralara dönük birtakım politikalar geliştirdiğinde eski ve bayatlamış argümanların gündeme getirildiğini vurgulayan Kalın, 'Halbuki 360 derece perspektifle bir denge politikası izleyelim.' görüşünü savunduklarını kaydetti.

Kalın, çatışmasızlık bölgeleriyle ilgili Türkiye, Rusya ve İran arasında bir mekanizma kurulduğunu, bir çalışma grubunun bulunduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Geçen hafta (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'in Suriye Özel Temsilcisi (Aleksandır) Lavrentiev buradaydı. Biz de onunla oturduk detaylı bir şekilde konuştuk. Şimdi teknik heyetler bu çatışmasızlık bölgelerinin lojistiğini tartışıyorlar. 'Tampon bölge' tabiri teknik olarak doğru olmaz. Ama rejim güçleriyle muhalif güçlerin arasında konuşlandırılacak güçlerin kimlerden oluşacağı, sayısının ne olacağı, mekanizmalarının ne olacağı konusunda şu anda o heyetler çalışmalarını sürdürüyor.

Temmuz başında yapılacak Astana toplantısında da bunun belirli bir noktaya gelmesini bekliyoruz. Muhtemelen İdlib bölgesinde ağırlıklı olarak bizler ve Ruslar, Şam etrafında ağırlıklı olarak Rusya-İran, güneyde Deraa bölgesinde Ürdün'ün ve Amerikalıların içinde yer alacağı bir mekanizma üzerinde çalışılıyor. Hatta Rusların bir önerisi var; Belki Kırgızlar, Kazaklar belirli sayılarda güç gönderebilirler. Bu görev gücü içerisinde onlar da yer alabilir.'

Bu mekanizmanın birinci amacının, ateşkesi daha yapısal hale getirmek olduğunu dile getiren Kalın, bu güçler oralarda bulunduğu zaman çatışma ihtimalini minimize etme imkanının olacağını söyledi.

Kalın, bunun çok detaylı bir çalışma gerektirdiğini, haritalara bakıldığını, kimin nereden gireceğini, kaç askerin nerede olacağının konuşulduğunu anlatarak, 'Yani 300 asker mi, 500 asker mi lazım mesela? İdlib'in şu anda bir milyondan fazla nüfusu var. Buraya ne kadarlık bir güç konuşlandırılması gerekeceğini şu anda askerler müzakere ediyor. Temmuzdaki Astana toplantısına kadar bunun daha somut bir şekil almasını bekliyoruz.' dedi.

- 'Bu bugün Kilis olur, yarın başka bir yer olur'

Sınıra yığınak konusuyla ilgili olarak da 'Spesifik olarak Türkiye şuraya giriyor, onun için şöyle bir yığınak yapıyor' yaklaşımının genelde spekülatif kaldığına dikkati çeken Kalın, şöyle devam etti:

'Sınırda şu bölgede bir ağırlık oluyor, hemen başlanıyor; 'Karşıda ne var? Karşıda Tel Abyad var, Kobani var, şu var... Demek ki oraya hareket düzenlenecek' deniyor. Öyle olmadığını görüyoruz. Burada da aslında farklı değil. Türkiye, PKK ve DEAŞ ile aynı anda bu sınır bölgelerinde mücadele ediyor. Dolayısıyla onun gerektirdiği güvenlik tedbirleri neyse bunlar alınıyor. Bu bugün Kilis olur, yarın başka bir yer olur. Orada ihtiyaç neyse ona göre gerekli tedbirler alınır. Bunda çok olağanüstülük aramamak lazım.

Biz özellikle Afrin bölgesinde, Tel Rıfat bölgesinde Hür Suriye Ordusu'nun ve diğer muhaliflerin elinde olan bölgelere PYD'nin sızma-sarkma harekatı yapmasına baştan beri itiraz ettik. Hatta geçen sene bazı bölgeleri bombaladık. Çünkü PYD'nin oradaki amacı DEAŞ ile mücadele etmek değil. Şu anda o bölgede bir DEAŞ tehdidi, mevcudiyeti yok. Tamamen bir alan kapma mücadelesi var.'

Kalın, PYD-YPG'nin yeri geldiğinde rejimle, Ruslarla, Amerikalılarla iş birliği yaparak kendi alanını genişletmeye çalıştığını vurguladı. Bunun, meşru kabul edilen, beraber çalıştıkları muhaliflerin alanını daraltan, hatta bunları hedef alan operasyonlar haline gelebildiğine işaret eden Kalın, 'Dolayısıyla orada biz yine ulusal çıkarlarımız çerçevesinde ve Suriye muhalefetiyle yürüttüğümüz çalışmalar çerçevesinde her zaman gerekli adımları atabiliriz.' dedi.

- 'Uygun ortam oluşursa böyle bir toplantı yapılabilir'

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'da düzenlenecek etkinliklere katılımına ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:

'Almanya ziyaretimizin öncelikli konusu G20 zirvesidir. Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel geldiğinde bu konuyu da konuştuk. Referandum sürecinde yaşanan tatsız hadiselerin tekrar edilmemesi için Alman makamlarının belirli bir sorumluluk ve olgunluk içerisinde hareket etmesi gerekir. Güvenliğin sağlanması, salonlar... Şimdi biz tabii ona bakıyoruz. Böyle bir uygun ortam oluşursa böyle bir toplantı yapılabilir. Tabii Hamburg'da yapılmayacak çünkü orada G20 var. Onun kendine göre bir güvenlik ağı var.

Vatandaşlarımızın orada bir sıkıntıya girmemesi için ama bir başka şehirde olabilir. Daha kesin kararı verilmiş değil. Cumhurbaşkanımızın programına bağlı olarak çünkü iki gün yoğun bir G20 programı olacak, olmayabilir de. Şu anda hala o opsiyonları değerlendiriyoruz. Ama umarım Alman makamları şu referandum sürecinde yaşadıklarımızdan dersler çıkartır ve daha yapıcı bir tutum içerisinde olurlar. Şu anda direkt bizim temas edip, 'Şu salonda konuşalım' dediğimiz bir şey yok. Ama yerelde bazıları araştırmak, sormak için girişim yapmışsa onu bilemem.'

- 'Ne böyle bir konuşma geçti, ne böyle bir gündem oldu'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki olarak başlattığı yürüyüş ve CHP yönetiminin iddialarına dair soruya ise Kalın, 'Sayın Kılıçdaroğlu bugüne kadar böyle birçok iddia ortaya attı. Hangilerini ispat etti, ona bir bakmak lazım. Bir muhalefet liderinin ciddiyetiyle bağdaşmayacak iddialar bunlar. Bunu ispatlasınlar, neredeymiş bu servet, bu para?' yanıtını verdi.

Kalın, aynı şekilde 'yargıya müdahale' iddiasının da ispatlanması gerektiğini belirterek, 'Hangi yazıyla, hangi kararnameyle, hangi dosyayla ilgili, hangi davayla ilgili böyle bir müdahale yapılmış? Buyursunlar bunları ispatlasınlar.' dedi.

Bir başka CHP Genel Başkan Yardımcısının da bir iddia ortaya attığına değinen Kalın, 'Geçen hafta İstanbul'da yapılan medya iftarında güya Cumhurbaşkanımız talimatlar vermiş. 'Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşünü görmezden gelin' diye. Yine aynı şekilde buyursunlar ispat etsinler. Nerede söylenmiş bu? Ne zaman söylenmiş? Ben başından sonuna kadar oradaydım. Ne böyle bir konuşma geçti ne böyle bir gündem oldu. Kendileri gündem olamıyorsa bu onların sorunu. Faturayı yine nasıl Cumhurbaşkanımıza çıkarttıklarını anlamakta zorlanıyorum. Türkiye'de adalet noktasında bir arayış içindeysek burada hangi tehditlerle karşı karşıya olduğumuzu doğru tespit ederek bu mücadeleyi vermemiz lazım.' diye konuştu.

Kalın, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bu ülkeye, bu ülkenin başına açtığı işlerinin ortada olduğunun, geçmişte adaleti, yargı sistemini, hukuku nasıl manipüle ve istismar ettiklerinin herkesçe bilindiğinin, bütün bunlardan ders çıkartarak bir adalet arayışı üzerine konuşulması gerektiğinin altını çizdi.

- 'Şimdi de FETÖ elemanlarına kapılarını açıyorlar'

15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybedenlerle ilgili anma programları ve firari FETÖ üyelerine ilişkin bir soruya ise Kalın, 'Almanya'ya 'FETÖ üyelerinin iadesi amacıyla resmi talepte bulunulmadığı' iddiası doğru değil. Adalet Bakanlığı üzerinden bir süreç yürütülüyor. Başvurular yapılıyor, dosyalar iletiliyor.' dedi.

Kalın, bundan bağımsız olarak Türkiye'de darbe girişimine karıştığı açıkça belli olan asker veya sivillerin iltica başvurusunda bulunduğunda Türkiye ile iyi ilişkileri olan, darbe girişiminin nelere mal olduğunu görmüş ülkelerin vermesi gereken tepkiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

'Böyle bir şeyi neden üzerinize alırsınız? Bunun Türkiye ile Almanya arasında sorun teşkil edeceğini görmez misiniz?' ifadelerini kullanan Kalın, şöyle devam etti:

'Sanki bunlar yokmuş gibi bu adamlara kapılar açılıyor. Avrupa'ya, Amerika'ya, başka yerlere kaçarak rahat bir şekilde orada operasyonlarını yapmaya devam ediyorlar. Bunun tersi olsaydı, Almanya'da darbe girişiminde bulunmuş bir örgütün üyeleri Türkiye'ye kaçsaydı ve biz onlara kapılarımızı açıp, şu veya bu gerekçeyle bu kişilerin burada rahatlıkla Almanya karşıtı kampanyalar yapmasına göz yumsaydık Almanya'nın tepkisi ne olurdu? Veya Amerika'nın veya bir başka ülkenin tepkisi ne olurdu?

Şimdi biz aynı tepkiyi gösteriyoruz. Bu tepkiyi gösterince 'Türkiye çok agresif tepki veriyor' diyorlar. Bakın burada bu ülkenin demokrasisine, hukuk sistemine kasteden bir darbe girişimi yapıldı. Bunu bu adamlar yaptı. Niye kaçtıkları belli. Nasıl PKK hücrelerine kapılarını açtılarsa şimdi de FETÖ elemanlarına kapılarını açıyorlar.'

Kalın, terörle mücadeledeki çifte standartlar ve ikiyüzlülük meselesinin buralarda karşılarına çıktığını söyledi.

Ne kadar Türkiye karşıtı grup, örgüt varsa Almanya'da devletin imkanlarıyla, Türkiye aleyhinde faaliyetlerde bulunduğuna dikkati çeken Kalın, buna Türkiye'nin tepki göstermesinin doğal olduğunu belirtti.

Kalın, 'O konudaki taleplerimiz son derece meşru ve bu mücadelemiz her platformda devam edecek. Görünen o ki bir yandan bazı Avrupalı liderler 'Biz 15 Temmuz'un gerçek boyutlarını kavrayamadık' derken, diğer yandan bunun tam tersi bir hareket tarzı içerisinde olduklarını görüyoruz. Gerçekten Türkiye'de demokrasiden, hukukun üstünlüğünden yana olsalardı bir kere darbe konusunda daha farklı bir tavır sergilerlerdi. Ayrıca darbeciler ya da darbe zanlılarıyla herhalde bu kadar içli dışlı olmazlardı.' değerlendirmesinde bulundu.

(Bitti)

Kaynak: AA