İftar Ve Sahurda Beslenme Önerileri

Ramazan ayının günlük beslenme şeklini değişikliğe uğratmasıyla birlikte özellikle bu ayda mide, tansiyon ve inme gibi pek çok rahatsızlığın bilinçsiz bir şekilde beslenmeden kaynaklandığını belirten Koru Ankara Hastanesi Diyetisyeni Huma Karabulut, sahurun önemine vurgu yaptı.

Yaklaşık 17 saat süren açlık ve susuzluk durumundan sonra yanlış beslenme uygulamaları ile kilo artışı, sindirim sistemi rahatsızlıkları, uyku düzensizliği, yorgunluk, vitamin-mineral eksikliği gibi birçok sağlık problemleri gözlenmesinin kaçınılmaz olduğunu belirten Diyetisyen Huma Karabulut, normal beslenme düzenini bozmadan iftar ve sahuru mutlaka yaparak, aralarda da az ve sık yiyerek beslenildiğinde Ramazan’ın sorunsuz atlatılabileceğini söyledi.

Yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az üç öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerektiğini ifade eden Karabulut, “Böylece gün içerisinde erken saatlerde kan şekerinizin düşmesini ve günün verimsiz geçmesini engellemiş olursunuz. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riskini arttırmış olursunuz. Bu nedenle sahur öğünü mutlaka atlanmamalı ve bu öğünde süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi tok tutucu ve kan şekerini düzenleyici besinlerden oluşan bir kahvaltı yapılmalıdır” dedi.

Ramazan ayında da sıvı ihtiyacının mutlaka karşılanması gerektiğinin altını çizen Karabulut, sahur ve iftarda yeterli sıvı alımına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

Günlük su tüketiminin 2,5 litreye tamamlanması gerektiğini ifade eden Karabulut, “İftardan sahura kadar olan süreçte sık aralıklarla su tüketmeli, mide ve sindirim sistemini rahatlatacak bitki/meyve çayları, süt, kefir, ayran gibi içecekler içmeye dikkat edilmelidir” diye konuştu.

Ramazan’da yapılan en büyük hatalardan birinin de iftarda kontrolsüz ve aşırı yeme davranışı olduğunun altını çizen Huma Karabulut, “Kan şekeri çok düşük olduğu için fazla yeme isteği doğabilir. Beyin doyma emrini yemekten 15-20 dakika sonra verir. Çok hızlı yemek yendiğinde bu süre zarfında yüksek miktarda, enerjisi yüksek besinler yenilebilir ve bu durum kilo alımlarına da sebep olabilir” şeklinde konuştu.

“Önden hurma gibi bir meyve ve su ile orucunuzu açıp; üzerine doyurucu bir çorbayla devam ederseniz kan şekeriniz düzene girmeye başlayacaktır” diyen Karabulut, 15 dakika bekledikten sonra ana yemeğe devam edilirse daha rahat ve bilinçli yemek yeyip porsiyon kontrolü yapılabileceğini vurguladı. İftar ve sahurda kızartma, kavurma gibi sindirim sistemini rahatsız edecek pişirme yöntemlerini kullanmaktan kaçınmak gerektiğini anlatan Karabulut, “Şerbetli, hamur işi tatlılar gibi yüksek kalorili tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilerek de kilo kontrolü sağlanmaya çalışılmalıdır. İftardan 1-1,5 saat sonra da süt grubu ve meyve gibi bir ara öğün yapılarak öğün sayısı minimum 3 öğüne tamamlanmalıdır. Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir” diye konuştu.

Karabulut, “Oruç tutmanın sağlıklı insanların metabolik dengesinde çok önemli değişiklikler yapmadığı, ancak bazı hastalıklarda (şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği vb.) veya özel durumlarda (hamilelik ve emziklilik) olumsuz sonuçlar doğurabileceği göz ardı edilmemelidir. Kronik hastalığı olan kişilerin ilgili uzman hekime danışmadan oruç tutmamaları önemlidir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA