GRAFİKLİ - Nekbe'nin 69. Yılında Lübnan'daki Filistinli Mülteciler

Lübnan'da resmi rakamlara göre BM'ye kayıtlı 450 bin civarında Filistinli mülteci yaşıyor Lübnan, İsrail'den sonra Filistinli mültecilerin en fazla hak ihlaline maruz kaldığı ülke konumunda Filistinlilerin, 2001 yılından itibaren mülk edinmeleri, sahip oldukları mülkü çocuklarına bırakma hakları, doktorluk, avukatlık, eczacılık gibi 20 mesleği yapmalarına izin verilmiyor Lübnan'da doğan binlerce Filistinli mülteci, hiç görmedikleri vatanlarına bir gün dönmenin hayalini kuruyor Filistinli mülteciler, altyapı ve sosyal imkanların çok kısıtlı olduğu 12 mülteci kampında yaşarken geri kalanlar ise kamp çevresinde ve ülkenin farklı bölgelerinde ikamet ediyor Mülteci kamplarındaki en büyük sorunların başında su ve elektrik sıkıntısı yer alıyor Nüfus artışının hızla devam etmesi, eğitim ve sağlık imkanlarının her geçen gün daha da yetersiz kalmasına neden oluyor.

MUHAMMED ALİ AKMAN - İsrail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi, felaketler zincirinin başlangıcı olurken, topraklarını terk etmek zorunda bırakılan Filistinliler için geri dönüş ümidi de gün geçtikçe azalıyor.

İsrail'in kuruluş sürecinde topraklarından ayrılmak zorunda bırakılan Filistinlilerin sığındığı komşu ülkelerin başında 12 mülteci kampıyla Lübnan geliyor. Filistinli mültecilerin sığındığı ülkelerden Ürdün'de 10, Suriye'de ise 12 mülteci kampı bulunuyor.

Resmi rakamlara göre, Birleşmiş Milletlere (BM) kayıtlı 450 bin civarında Filistinli mülteci Lübnan'da yaşıyor. Lübnan nüfusunun yaklaşık yüzde 10'unu oluşturan bu mültecilerin yarısından fazlası (yüzde 62), altyapı ve sosyal imkanların çok kısıtlı olduğu 12 mülteci kampında yaşarken geri kalanlar ise kamp çevresinde ve ülkenin farklı bölgelerinde ikamet ediyor.

Mültecilerin statüsüne ilişkin 1951 Sözleşmesi ve 1967 Protokolü'ne taraf olmadığı için mültecilerin haklarının korunması konusunda sorumluluk kabul etmeyen Lübnan, İsrail'den sonra Filistinli mültecilerin en fazla hak ihlaline maruz kaldığı ülke konumunda.

Lübnan'ın din ve etnik yapı üzerine kurulu siyasi sistemi, mülteci sorununun çözümünü de olumsuz etkiliyor. Hristiyan ve Şiiler başta olmak üzere diğer mezhep ve milletteki gruplar, çoğunluğu Sünni Müslüman olan Filistinlilerin mültecilik statüsünden çıkıp vatandaş olmasından endişe duyuyor.

- Lübnan'da 12 Filistin mülteci kampı bulunuyor

Lübnan'ın farklı bölgelerinde yer alan El-Biddavi, Burc el-Baracne, Sabra ve Şatilla, Ayn el-Hilve, Nehru'l-Barid, Raşidiyye, Burc eş-Şemali, El-Bas, Vifel, Mie Mie, Dbaye ve Mar İlyas isimli 12 kampta yaşayan Filistinli mülteciler, hayatlarını çok zor şartlar altında sürdürüyor.

Nüfusunun yarısı 25 yaşın altında olan kampların iç güvenliği, farklı Filistinli gruplar tarafından sağlanıyor. Bazı kamplarda bu gruplar tarafından oluşturulan ortak güvenlik birimleri bulunuyor. Kampların girişinde ve etrafında ise Lübnan askerleri görev yapıyor.

Altyapısı olmayan kamplarda, en büyük sorunların başında su ve elektrik sıkıntısı yer alıyor. Nüfus artışının hızla devam etmesi, eğitim ve sağlık imkanlarının her geçen gün daha da yetersiz kalmasına neden oluyor.

- Lübnan'daki Filistinli mültecilerin başlıca sorunları

Lübnan'daki Filistinli mülteciler, bu ülkeye geldikleri ilk yıllardan günümüze kadar birçok temel insani haktan yoksun olarak yaşıyorlar.

Ülkede, 2001 yılında çıkarılan kanunlar ile bu hak ihlalleri daha da artarak resmileşti. Filistinlilerin, 2001 yılından itibaren mülk edinmeleri, sahip oldukları mülkü çocuklarına bırakma hakları, doktorluk, avukatlık, eczacılık başta olmak üzere yaklaşık 20 mesleği yapmalarına izin verilmiyor.

Resmi bir devletin vatandaşı olmadıkları için Filistinli mülteciler, Lübnan'da yaşayan ve çalışan diğer yabancılarla aynı hakları talep edemiyorlar.

Filistinli mültecilerin bir diğer önemli sorunu da işsizlik. Lübnan kanunlarıyla birçok işi yapmaları yasaklanan Filistinliler, iş bulmak konusunda da büyük zorluklar yaşıyor.

Kamplardaki yaşamın sıkıntılarını bir nebze de olsa hafifleten 'insani yardımlar' son yıllarda önemli ölçüde azalmış durumda. Lübnan makamlarının verdiği bilgiye göre 1,5 milyonun üzerinde Suriyeli mülteci, Lübnan'da yaşıyor. Birçok yardım kuruluşu ve devletin yardımlarını öncelik olarak Suriyeli mültecilere yönlendirmesi, Lübnan'daki insani yardıma muhtaç Filistinli mültecilerin mağdur olmasına neden oluyor.

Başta Filistinliler olmak üzere birçok uluslararası kurum ve sivil toplum örgütü, sık sık Lübnan hükümetine seslenerek, Filistinli mültecilere haklarının verilmesini talep ediyor.

Hamas ve İslami Cihad Hareketi, Ocak 2017'de yaptıkları ortak yazılı açıklamada, Lübnan'da yaşayan Filistinli mültecilerin sorunlarını çözmek amacıyla Lübnan ile Filistin arasında iş birliği yapılması, meclisten mültecilerin 'insani ve medeni haklarının' tanınması için yasa tasarıları çıkarılması gerektiğini vurguladı.

Son olarak Lübnan Müslüman Alimler Birliği, 7 Mayıs'ta yayımladığı bildiride, uzun yıllardır Lübnan'da yaşayan Filistinli mültecilerin insani ve sosyal haklardan yoksun olduğu ve devletin bir an önce Filistinli mültecilere bu haklarını vermesi çağrısında bulundu.

- Filistin mülteci kamplarında yaşanan silahlı çatışmalar

Filistinli mülteci kamplarında, farklı gruplar arasında sık sık silahlı çatışmalar yaşanıyor. Kayıt dışı olanlarla birlikte yaklaşık 100 bin civarında nüfusuyla Lübnan'daki en büyük Filistinli mülteci kampı Ayn el-Hilve, en fazla çatışmanın yaşandığı kamp olarak biliniyor.

Ülkenin güneyindeki Sayda şehrinde yer alan Ayn el-Hilve Kampı'nda nisan ayında yaşanan ve 5 gün süren çatışmalarda 6 kişi ölmüş, 40'tan fazla kişi yaralanmıştı. Şehir genelinde tüm okullar çatışmalar nedeniyle tatil edilmiş ve Lübnan ordusu kamp etrafında geniş güvenlik önlemleri almıştı.

Lübnan'da yaşadıkları kötü koşullar, yıllardır süren çözümsüzlük mültecilerde umutsuzluğa yol açıyor. Giderek umudunu kaybeden ve Filistin'e dönme hayallerini yitiren mülteciler radikalleşiyor ve silahlanıyor.

Filistinli sivil toplum örgütleri, mültecilere insani haklarının verilmesi durumunda, kamplardaki çatışmaların sona ereceğini savunuyor.

- UNRWA'nın kamplardaki faaliyetleri

Filistinli mülteci krizinin ortaya çıkmasının ardından BM tarafından Aralık 1949'da BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) kuruldu.

Ülkelerin gönüllü katkılarıyla finanse edilen ve BM'den belli bir bütçe alan UNRWA, Lübnan, Ürdün, Suriye, Filistin'de Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerinde Filistinli mültecilere yardım faaliyetleri yürütüyor.

UNRWA'dan Ocak 2017'de yapılan yazılı açıklamada, Filistin, Doğu Kudüs toprakları ve Suriye'deki savaştan zarar görenler ile Ürdün ve Lübnan'a göç eden Filistinlilerin acil ihtiyaçlarını karşılamak için 813 milyon dolarlık finansmana ihtiyaç olduğu belirtilmişti.

UNRWA tarafından son yıllarda yapılan açıklamada, ülkelerden gelen bağışların, mültecilerin artan ihtiyaçları karşısında yeterli olmadığını ifade ediliyor.

- Lübnan iç savaşı ve Filistinli mülteciler

Beyrut'taki Aziz Maruni Kilisesi önünde 13 Nisan 1975'te Filistinli mültecileri Tel ez-Zater Kampı'na taşıyan otobüse, Hristiyan Falanjist milisler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda kadınlar ve çocukların da aralarında bulunduğu 27 Filistinlinin hayatını kaybetmesi, iç savaşın başlangıcı olarak kabul ediliyor.

Mart 2017'de, Maruni Kilisesi Patriği Beşara Rai'nin katıldığı bir televizyon programında, iç savaşa Filistinli grupların neden olduğunu söylemesi üzerine, Filistinli gruplar yayımladıkları ortak bir bildiriyle bu iddiaya tepki göstermişti.

- Filistinlilerin geri dönüş hakkı

Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki mülteci kamplarının yanı sıra başta Suriye, Lübnan ve Ürdün olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde vatanlarından uzakta hayat süren Filistinliler, yüzlerinin hala 'çalınan cennet' olarak tanımladıkları Filistin'e dönük olduğunu her fırsatta dile getiriyor.

BM'nin 'evlerine geri dönmeyi ve komşularıyla huzur içinde yaşamayı arzulayan mültecilerin, mümkün olan en yakın zamanda bu arzularını gerçekleştirmelerine izin verilmeli ve geri dönmemeye karar verenlerin arazileri için tazminat ödenmeli' şeklindeki 194 sayılı kararını ise İsrail uygulamayı reddediyor.

- Zorunlu göçün 69. yılı

Onlarca yıldır sürgün hayatı yaşayan milyonlarca Filistinli için 'Nekbe' (Büyük Felaket), tam 69 yıldır zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olmaya devam ediyor.

Lübnan'da doğan binlerce Filistinli mülteci, hiç görmedikleri vatanlarına bir gün dönmenin hayalini kuruyor.

Her yıl çeşitli etkinliklerle anılan Nekbe günü İsrailliler için bir devletin kuruluşunu, Filistinliler için ise nüfuslarının yüzde 67'sine tekabül eden 957 bin kişinin yurtlarından zorla çıkarılması, kültürel ve sosyal dokunun yok edilmesiyle başlayan ve günümüze kadar devam eden felaketler silsilesi anlamına geliyor.

O tarihten bu yana nüfus artışıyla birlikte Filistinli mültecilerin sayısı dünya genelinde 5,9 milyona ulaştı.

Filistinli mültecilerin yaklaşık 5,3 milyonunun UNRWA'ya kayıtlı olduğu biliniyor.

Filistinliler, İsrail'in, 14 Mayıs 1948'de işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi ve Filistinlilerin zorunlu göçe tabi tutulması nedeniyle 15 Mayıs'ı Nekbe (Büyük Felaket) olarak anıyor.

Kaynak: AA