Büyükçekmece 1. Uluslararası Yerel Yönetimler Kongresi

Kongrenin Onursal Başkanı Prof. Dr. Keleş: 'Türkiye'nin, kuruluşundan bu yana üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin çatısı altında yürütülen yerel ve bölgesel demokrasi çalışmalarını yakından izleyen bir ülke kimliğiyle, yerel demokrasisini, ulusal çaptaki demokratik gelişmesine koşut olarak geliştirme şansına sahip ülkelerin başında yer aldığını düşünüyorum' Uluslararası Biyopolitik Vakfı Başkanı Prof. Dr. Arvanitis: 'Çok fazla kirlilik oluşması nedeniyle, şehirlerin geleceği için küresel paradigmaların düşünülmesi gerekir. Yeni bir kavramla yaklaşarak, insanların mutlu olduğu yerlerin sayısını arttırmak lazım. Dolayısıyla şehirler, önümüzdeki yıllarda problemlerin en önemli kaynağı olabilecekken, sıfır kirlilikle karşımıza da çıkabilirler'

Büyükçekmece 1. Uluslararası Yerel Yönetimler Kongresi Onursal Başkanı ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş, 'Türkiye'nin, kuruluşundan bu yana üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin çatısı altında yürütülen yerel ve bölgesel demokrasi çalışmalarını yakından izleyen bir ülke kimliğiyle, yerel demokrasisini, ulusal çaptaki demokratik gelişmesine koşut olarak geliştirme şansına sahip ülkelerin başında yer aldığını düşünüyorum.'

Büyükçekmece Belediyesi ve Marmara Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen 'Belediyeciliğin Geleceği ve Yeni Yaklaşımlar' başlıklı Büyükçekmece 1. Uluslararası Yerel Yönetim Kongresi, TÜYAP Palas Otel’de başladı.

Prof. Dr. Ruşen Keleş, kongrenin açılışında, yakın bir geçmişte sona eren 20. yüzyıl ve içinde bulunulan 21. yüzyılı karakterize eden küreselleşme olgusunun, kaçınılmaz bir şekilde ulusal egemenlik kavramını sarsan etkiler yaptığını söyledi.

Ulus devletlerin, egemenlik haklarından bir bölümünü, giderek artan bir oranda uluslararası kuruluşlar ve yönetim birimleri ile paylaşmak zorunda kaldığını anlatan Keleş, ilk bakışta sorunun kapitalizmin kendisini ayakta tutmasının bir gereği gibi görünüyor olsa da geniş halk yığınlarının, yönetim süreçlerinde söz sahibi olma taleplerinin, demokratik mekanizmaları halka en yakın düzeylerde çalıştırma arzularının da bu gelişmelerde çok önemli payı olduğunu aktardı.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında belediyeciliği, iş bulma örgütleri gibi adlar vererek, kayırmacılıkla özdeşleştirmeye çalışıp, küçümseyen yaklaşımların günümüzde artık değer taşımaz hale geldiğini dile getiren Keleş, 'Ülkemizde de belediyeciliğin demokrasinin gelişmesine, hizmet etme şansı olmadığını ısrarla savunan kimi bilim insanları bile tutarsızlıklarını kısa sürede fark edip, belediye başkanlığı gibi görevleri kendileri için çekici bulmaya başlamışlardır. Bu olumlu gelişmenin, belediyeciliğin demokratik ve katılımcı özünü güçlendirip, yerel kamu hizmetlerini daha etkin sunabilecek kurumlar durumuna getirilmeleri çok büyük önem taşımaktadır.' diye konuştu.

- Yerel yöneticilerin eğitim seviyelerindeki artış

Bundan 55 yıl önce belediye başkanlarının eğitim seviyelerine ilişkin yapılan araştırmaya göre, ilkokul mezunlarının oranının yüzde 45'ten yüzde 22'ye, ortaokul mezunlarının oranının yüzde 38'den yüzde 15'e düşerken, lise mezunlarının oranının yüzde 14'ten yüzde 26'ya, üniversite mezunlarının oranının ise yüzde 8'den yüzde 37'ye yükseldiğini belirten Keleş, aynı olumlu gelişmelerin belediye meclis üyeleri için de söz konusu olduğunu ifade etti.

Yalnız başına diplomanın yeterli bir başarı nedeni olduğunu öne sürmek doğru olmasa da bu değişikliğin hizmet başarımı performansı üzerindeki etkisinin hiç bir şekilde yadsınamayacağını vurgulayan Keleş, 'Aradan geçen yıllar içinde yıllar içinde ne kadar olumlu ilerlemelere tanık olduysak, Türkiye'nin beklediği düzeye gelmiş olduğunu söylemek şansına bugün için sahip olmadığımızı görüyoruz. Bu nedenle, 2012 yılında çıkarılan bir yasayla Türkiye'de bin 500 kadar belediyenin tüzel kişiliği kaldırılırken, 15 bine yakın köyün tüzel kişiliği kaldırılıp onlar mahalle haline getirilirken, o yörelerde yaşayan halka Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı adını taşıyan ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşme gerektirdiği halde danışmak ihtiyacını hissetmemiş olmamızdır.' dedi.

İçinde bulunulan dijital teknoloji çağında, sanayi ve teknolojik ilerlemelerin sağladığı olanaklardan yararlanarak, güvenlik, trafik, ulaşım, vergi toplama, planlama, kısacası kent yönetiminin her alanında zamandan ve kaynaklardan büyük tasarruflar sağlanabildiğini belirten Keleş, bu yüzden akıllı kent kavramının en çok duyulan kavramlar arasına girdiğini ifade etti.

Belediyeciliğin geleceği açısından bu tür gelişmelerin önemli yararlar sağladığını ancak akılı olarak nitelenen bütün bu yeniliklerin, birer araçtan ibaret olduğunun gözden uzak tutulmaması gerektiğini vurgulayan Keleş, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Hatırdan çıkarılmaması gereken çok önemli bir gerçek var. O da şudur; kentleri ve ülkeleri yönetme görevini verdiğimiz kimseler ve onlarla birlikte çalışan karar organları akıllı olmadıkça, kullanılan araçların akıllı olduklarından söz etmenin çok akıllı bir yönü olmayacağı rahatlıkla kabul edilebilir.

Türkiye'nin, kuruluşundan bu yana üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin çatısı altında yürütülen yerel ve bölgesel demokrasi çalışmalarını yakından izleyen bir ülke kimliğiyle, yerel demokrasisini, ulusal çaptaki demokratik gelişmesine koşut olarak geliştirme şansına sahip ülkelerin başında yer aldığını düşünüyorum.'

- 'Farklılıklar, tehdit olarak değil zenginlik olarak görülmeli'

Uluslararası Biyopolitik Vakfı Başkanı Prof. Dr. Vlavianos Arvanitis de dünyanın, insanlar için en büyük hediye olduğunu, buna rağmen insanlar tarafından tehlikeye atıldığını söyledi.

Yıllardır çok yoğun şekilde küresel ısınmanın etkilerini azaltabilmek için çalıştıklarını, bunun pek çok adımı olduğunu ancak yeterli olmadığını dile getiren Arvanitis, küresel ısınmayı anlatacak bir kitap ve ders hazırladıklarını, küresel ısınmanın etkileriyle nasıl yüzleşileceğini anlattıkları bir çalışma yürüttüklerini belirtti.

Eğitimin bir katalizör görevini gördüğünü anlatan Arvatinis, 'İklim değişikliğinin yok edici etkilerini yavaşlatmak için yapılacak çok şey var. Bu toplantıya önem veriyorum çünkü şehirlerden ve belediyelerden bahsediyoruz. Çünkü temel burada. Doğaya ve insana yakın olan, şehirleri gören, vatandaşlara bilgi sağlayan, daha iyi yaşam kalitesi için ilham alan kurumlar... Nereden başlayacağız peki? Bence burada kar kavramını tekrardan göz önünde bulundurmak lazım. Kar dediğimiz zaman ne oluyor? Biyoçeşitlilik, barış, kültürden zevk alma, bütün çeşitlilikleri kucaklama, bu şekilde çeşitliliğin aslında zenginlik olduğunu anlamamızı sağlayacak.' diye konuştu.

Çeşitlilik ve insanlar arasındaki farklılıkların, tehdit olarak değil zenginlik olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Arvatinis, eğitim sayesinde bunun nasıl yapılabileceğini, dünyanın nasıl daha iyi bir hale gelebileceğinin öğretilebilmesinin mümkün olduğunu vurguladı.

Çok fazla kirlilik oluşması nedeniyle, şehirlerin geleceği için küresel paradigmaların düşünülmesi gerektiğini belirten Arvatinis, 'Yeni bir kavramla yaklaşarak, insanların mutlu olduğu yerlerin sayısını arttırmak lazım. Dolayısıyla şehirler, önümüzdeki yıllarda problemlerin en önemli kaynağı olabilecekken, sıfır kirlilikle karşımıza da çıkabilirler.' dedi.

- Büyükçekmece Belediye Başkanı Akgün

Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de 42 yıllık yerel yönetimci olarak, yerel demokrasiyle uğraşmayı meslek edindiği için bu kongrenin Büyükçekmece'de düzenlendiğini anlattı.

Akgün, amaçlarının, Türk yerel demokrasisinin dünü, bugünü ve geleceğini, bilimadamları, konusunda uzman kişiler ve belediye başkanlarıyla tartışmak, Türk ve Avrupa yerel yönetimlerinin sorunlarının farklılıklarını, bilimsel çalışmalarla ortaya koymak olduğunu söyledi.

Kongrenin temasının, 'Belediyeciliğin Geleceği ve Yeni Yaklaşımlar' olarak belirlendiğini aktaran Akgün, '1983'ten bu yana Türkiye'de yerel yönetimler sisteminde çok köklü değişikler olmuştur. Bugün de Türkiye'nin genel yönetiminde büyük değişikliğe giden bir yol başlamıştır. 1983'ten bu yana vuku bulan değişimlerin bir çoğunun içinde kanunların yapılması esnasında bulunan bir kişiyim. Bu değişimlerin, Türk belediyeciliğine getirdiği yeniliklerin ve yarattığı sorunların tartışılacağı bir kongre olarak bu kongreyi görüyorum. Ayrıca bu kongrede, Türkiye'de ve Avrupa'da kapatılan belediyeler ile Türkiye'de tüzel kişiliği kaldırılarak, mahalleye dönüştürülen on binlerce köylerin eski ve yeni statülerinin gündeme getirilmesinin ve tartışılmasının doğru olacağını düşünüyorum.' dedi.

Kongre Bilim ve Hakem Kurul Koordinatörü Mahmut Güler de kongrenin önemi ve hazırlık sürecine ilişkin katılımcılara bilgi verdi.

Büyükçekmece Belediye Başkanı Akgün, kongrenin açılış konuşmalarının ardından katılımcılara plaket takdim etti.
Kaynak: AA