Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması

'Bizim müttefikimiz, 1952'den beri NATO çerçevesinde işbirliği içinde olduğumuz, lafa geldiği zaman 'Türkiye, NATO'nun güney sınırındaki ülkedir, müttefikimizdir' diyenlerin, Türkiye'nin düşmanı olan silahlı gruplara silah vermesini asla kabul etmemiz mümkün değildir. Bu çerçevede bu Türkiye'nin kabul edeceği bir durum olmadığı gibi bölge barışına da hizmet edecek bir durum değildir. Yani diyelim ki Rakka'dan DEAŞ'ı attınız, çıkardınız, yüzde 100'ü Arap olan Rakka'da etnik temizlik yapmak üzere hazır bekleyen bir PYD'yi o Rakka'ya sürerseniz, orada ortaya çıkacak insani sorunları ve büyük kargaşaları nasıl önleyeceksiniz ve bunun vebalini nasıl vereceksiniz?' 'Nasıl Suriye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğünü savunuyorsak, Suriye ve Irak'taki bütün terör örgütlerinin tasfiye edilmesini de savunuyoruz. Bu anlamda bizim için DEAŞ ne kadar tehlikeli bir terör örgütüyse, PKK'nın ve PYD'nin de aynı şekilde tehlikeli bir terör örgütü olduğunun altını çiziyoruz. Eğer Amerika Birleşik Devletleri ve diğer müttefiklerimiz bu bölgede bir barış arayışı içindelerse, sağdan say 35 bin kişi, soldan say 35 bin kişilik bir terör örgütüyle iş birliği yapmak değil, bölgenin tek ekonomik ve siyasi istikrar sahibi ülkesi olan Türkiye ile iş birliği yapmanın kendi milli menfaatleri bakımından da en akılcı olduğunu ifade ediyoruz'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 'Bizim müttefikimiz, 1952'den beri NATO çerçevesinde işbirliği içinde olduğumuz, lafa geldiği zaman 'Türkiye, NATO'nun güney sınırındaki ülkedir, müttefikimizdir' diyenlerin, Türkiye'nin düşmanı olan silahlı gruplara silah vermesini asla kabul etmemiz mümkün değildir. Bu çerçevede bu Türkiye'nin kabul edeceği bir durum olmadığı gibi bölge barışına da hizmet edecek bir durum değildir. Yani diyelim ki Rakka'dan DEAŞ'ı attınız, çıkardınız, yüzde 100'ü Arap olan Rakka'da etnik temizlik yapmak üzere hazır bekleyen bir PYD'yi o Rakka'ya sürerseniz, orada ortaya çıkacak insani sorunları ve büyük kargaşaları nasıl önleyeceksiniz ve bunun vebalini nasıl vereceksiniz?' dedi.

Kurtulmuş, İstanbul Üniversitesi tarafından İstanbul Kongre Merkezi'nde 'Entelektüel Ekonomi ve Yenilikçi Girişimcilik İçin Reformlar' başlığıyla düzenlenen '2. Dünya Teknoloji, İnovasyon ve Girişimcilik Konferansı'ndaki konuşmasının ardından TRT'nin standını ziyaret etti.

Burada soruları yanıtlayan Kurtulmuş, kamu yayıncılığı yapan TRT'nin Türkiye'nin yüz akı bir yayıncı kuruluşu olduğunu ve gelişen teknolojilere ayak uydurduğunu dile getirerek, stantta kendisine 4K teknolojisi ile yapılan yayının gösterildiğini anlattı.

Kurtulmuş, TRT'nin farklı dillerde ve bölgelerde yaptığı yayınların, Türkiye'nin fikirlerini, görüşlerini dünyadaki Türk diasporasına ve Türkiye dostlarına yayma olanağı sağladığını belirterek, 'Bu anlamda TRT içeride olan biteni kamuoyuyla paylaşmak, bunları haberleştirmek, içeride aynı zamanda kültürel yayıncılık yapmak, Türkiye'nin değerlerini, tarihini milletimize hatırlatmak, öğretmek gibi bir sorumluk sahibi, diğer taraftan Türkiye'nin görüşlerini bütün dünyada, Türkiye'nin gönül coğrafyasında yaymak ve oradaki dostlarımızla buluşturmak sorumluluğu altında. Bu sorumluluk bilinciyle hareket eden TRT'ye teşekkür ediyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde çok daha güçlü bir şekilde yayınlarını sürdürecek ve dünyada önemli televizyonlardan birisi olacaktır. Yeni bir teknolojiyi de bu kadar seri bir şekilde kullandıkları için ayrıca teşekkür ediyorum.' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyareti ve ABD'nin YPG'ye silah yardımı kararına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, dünyada küresel siyaset anlamında yeni bir döneme girildiğini, dünyadaki bütün dengelerin, özellikle soğuk savaşın sona ermesinin ardından değiştiğini, ancak henüz dünyada bir denge kurulamadığını söyledi.

Kurtulmuş, bugün yaşanan pek çok karışıklığın temel sebebini dünya siyasetindeki dengesizliğin devam etmesi diye açıklayarak, dengesizlikten en fazla nasibini alan bölgenin, başta Ortadoğu olmak üzere Türkiye'nin yakın coğrafyası olduğunu belirtti.

Bir süre daha Türkiye'nin yakın coğrafyasında denge arayışlarının süreceğinin görüldüğünü ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:

'Suriye krizi ve Irak'taki parçalanma da aslında dünya siyasetindeki bu parçalanmanın sadece birer göstergesidir. Özellikle Suriye'de 6 yıldır devam eden, ilk 3 yılı iç savaş, ikinci 3 yılı ise vekalet savaşları şeklinde devam eden savaşın, dünya siyasetindeki bütün dengeleri bozucu, dünyada barışın sağlanmasını engelleyici, son derece tehlikeli bir pozisyona geldiğini bir kere daha ifade etmek isterim. Aynı şekilde Irak'ın hem toprak bütünlüğünün bölünmeye başlaması hem Irak'ta farklı unsurların güç mücadelesinin Irak'ın geleceğine ilişkin kaygıları ortaya çıkardığı bir dönemde de Irak konusundaki siyasette de herkesin uyanık olması gerektiğini ifade etmek istiyorum.'

- 'Hiç olmazsa sorun önceden ortaya çıktı'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin görüşünün açık ve net olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

'Biz hem Irak'ın hem Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Biz hem Suriye'de hem Irak'ta bütün terör örgütlerinin tasfiye edilmesi, Suriye halkının kendi demokratik yönetimini kurması, Irak'ın da kendi iç bütünlüğünü koruyarak yeni bir Irak oluşturması ve demokratik bir katılımla toplumsal kesimlerin hepsinin işin içerisinde olduğu bir sistemin kurulmasından yanayız. Şu anda vekalet savaşları devam ediyor ama hiçbir ülkenin Suriye'deki sorunu tek başına çözme gücü yok, hiçbir ülkenin bu vekalet savaşını kazanma gücü ve imkanı yok. Dolayısıyla burada ABD'nin, Rusya'nın, diğer bütün güçlerin, hepimizin ortak çalışma alanımız 'Nasıl olur da Suriye'de adil ve kalıcı bir barışı kurarız? Nasıl olur da terör örgütlerin tamamını bu bölgeden tasfiye ederiz?' olmalıdır. Terör örgütlerinden bir tanesini örneğin DEAŞ'ı tasfiye ederken, bu bölgede halkların başına başka terör örgütlerine bela etmek akıllıca bir iş değildir, bölge barışına hizmet etmez, dünya barışının kurulmasına da hizmet etmez. Dolayısıyla bizim tavrımız burada da açık. Nasıl Suriye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğünü savunuyorsak, Suriye ve Irak'taki bütün terör örgütlerinin tasfiye edilmesini de savunuyoruz. Bu anlamda bizim için DEAŞ ne kadar tehlikeli bir terör örgütüyse, PKK'nın ve PYD'nin de aynı şekilde tehlikeli bir terör örgütü olduğunun altını çiziyoruz. Eğer Amerika Birleşik Devletleri ve diğer müttefiklerimiz bu bölgede bir barış arayışı içindelerse, sağdan say 3-5 bin kişi, soldan say 3-5 bin kişilik bir terör örgütüyle iş birliği yapmak değil, bölgenin tek ekonomik ve siyasi istikrar sahibi ülkesi olan Türkiye ile iş birliği yapmanın kendi milli menfaatleri bakımından da en akılcı olduğunu ifade ediyoruz.'

Oradaki görüntülerin herkesin içini paraladığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:

'Bizim müttefikimiz, 1952'den beri NATO çerçevesinde iş birliği içerisinde olduğumuz, lafı geldiği zaman 'Türkiye NATO'nun güney sınırındaki ülkedir, müttefikimizdir' diyenlerin Türkiye'nin düşmanı olan silahlı gruplara silah vermesini asla kabul etmemiz mümkün değildir. Bu çerçevede bu Türkiye'nin kabul edeceği bir durum olmadığı gibi bölge barışına da hizmet edecek bir durum değildir. Yani diyelim ki Rakka'dan DEAŞ'ı attınız çıkardınız, yüzde 100'ü Arap olan bir Rakka'da etnik temizlik yapmak üzere hazır bekleyen bir PYD'yi o Rakka'ya sürerseniz, orada ortaya çıkacak olan insani sorunları ve orada ortaya çıkacak olan büyük kargaşaları nasıl önleyeceksiniz, bunun vebalini nasıl vereceksiniz. Dolayısıyla burada PYD ve YPG güçleriyle ya da adına başka bir şey dedikleri SDG güçleriyle Amerikalıların yan yana resimlerinin bulunması son derece rencide edicidir. Son derece Türkiye'ye zarar veren bir görüntüdür. Aynı şekilde Amerika'ya da zarar veren bir görüntüdür. Onunda altını çizmek isterim.'

Kurtulmuş, bütün bunların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump'la yapacağı görüşmeler öncesinde ortaya çıkmasını, 'Hiç olmazsa sorun önceden ortaya çıktı' şeklinde değerlendirdiği ve daha yararlı bulduğunu dile getirerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bütün bilgileri ve belgeleri, Türkiye'nin bu perspektifini detaylı bir şekilde şehirler üzerinde konuşarak Trump'la paylaşacağını kaydetti.

Erdoğan'ın 'Eğer dostsak, müttefiksek bunları yapmayın' uyarısında bulunacağını ifade eden Kurtulmuş, PYD ile sıkı iş birliğinin Türkiye'deki 80 milyonu ne kadar rahatsız ettiğini, Türkiye-Amerikan ilişkilerine ne kadar zarar verdiğini Trump'la paylaşacağını düşündüğünü anlattı.

- 'Rusların da PYD, YPG güçlerine destek vermemesi gerekir'

Görüşmelerde ve sonunda da ortaya çıkan bu yanlış görüntülerin düzeltileceğini, Suriye bağlamında Amerika Birleşik Devletlerinin ittifak içerisinde olduğu, en azından destek verdiği bu terör gruplarıyla olan ilişkilerini gözden geçireceğini ümit ettiklerini belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:

'Aynı şeyleri Suriye'nin batı bölgelerinde Rusya için söyleyebiliriz, Afrin bölgesinde. Rusya'ya da aramızda bir gerilim oldu. Çok şükür bu gerilim Astana süreciyle birlikte artık yerini karşılıklı bir ittifaka ve anlayışa bırakmış oldu. Bu yeni dönemin gereği Rusların da Suriye'nin kuzeyindeki başka bölgelerde PYD, YPG güçlerine destek vermemesi, oradaki sorunların çözümü için Türkiye ile işbirliğini sürdürmesi, özellikle Suriye barışının, ilan edilen çatışmasızlık bölgeleri çerçevesinde korunabilmesi için koordinatör ülke olarak Türkiye, İran ve Rusya'nın iş birliği içerisinde bu süreci takip etmesinin Rusya'nın milli menfaatleri bakımından da en akılcı yol olduğunu ifade etmek isterim. Bugün herhangi bir şekilde 'elimiz kuvvetlensin, elimize ilave bazı kartlar olsun' diyerek bu terör gruplarına bir takım 3-5 tane silah verilebilir. Bunlarla sırtlarını sıvazlayabilirler ama bunların Türkiye'ye zarar verdiğinden çok daha büyük zararı Amerika'ya ve diğer ülkelere verir, diye düşünüyorum. Herkesin ciddi bir şekilde bu meseleleri değerlendireceği bir döneme gireceğiz. Yanlışlıklardan geri dönülecektir ve Türkiye inşallah güney sınırını koruyacak, ulusal güvenliğini temin edecek her türlü kararlığı, gücü de ortaya koyacaktır.'
Kaynak: AA