'Islak İmza'da Kumpas Davasında İki Tahliye

FETÖ'nün, CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'e, Ergenekon davasında delil kabul edilen 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' belgesinde ıslak imzası bulunduğunu öne sürerek 'kumpas' kurduğu gerekçesiyle o dönemde Adli Tıp Kurumu, polis ve jandarma kriminal laboratuvarlarında görevli 5'i tutuklu 18 sanığın yargılanmasına devam edildi İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Adli Tıp Kurumu Başkanı Cengiz Haluk İnce ile Salih Sala'nın tahliye edilmesine karar verdi Telefonunda FETÖ'nün şifreli haberleşme programı 'ByLock' tespit edildiği belirtilen tutuklu sanıklardan Eyüp Kandemir'in eşiyle ilgili suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi Tanık Çınar: 'Dava konusu belgeyi incelediğimde, hükümete çok ciddi suçlamalar olduğunu gördüm. Birisinin bu suçlayıcı belgeye imzasını atmış olabileceğine şaşırdım. 'Birisi Türkiye Cumhuriyeti devleti ile dalga geçiyor' diye düşündüm ve düşüncemi, o dönem söyledim'

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'e, Ergenekon davasında delil kabul edilen 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' belgesinde ıslak imzası bulunduğu öne sürerek 'kumpas' kurduğu gerekçesiyle 5'i tutuklu 18 sanığın yargılandığı davada, eski Adli Tıp Kurumu Başkanı Cengiz Haluk İnce ile jandarma kriminal yöneticisi Salih Sala'nın tahliyesine karar verildi.

İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, eski Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce'nin de aralarında bulunduğu 5'i tutuklu 18 sanık katıldı. Davanın müdahillerinden CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'in de hazır bulunduğu duruşmada, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u ise avukatı İlkay Sezer temsil etti.

Duruşmada sanıkların çapraz sorgularının ardından, tanık beyanlarının alınmasına geçildi.

Tanık olarak dinlenilen eski İstanbul Adli Tıp Kurumu Müdür Vekili Tuncay Çınar, dava konusu belge kuruma ilk geldiğinde lup (mercek) cihazıyla incelediğini belirterek, 'Belgeyi incelediğimde, hükümete çok ciddi suçlamalar olduğunu gördüm. Birisinin bu suçlayıcı belgeye imzasını atmış olabileceğine şaşırdım. 'Birisi Türkiye Cumhuriyeti devleti ile dalga geçiyor' diye düşündüm ve düşüncemi, o dönem söyledim. Çünkü garip geldi bana. Mukayeseler farklı imzalar da içeriyordu. Kolay taklit edilebilecek bir imzaydı. 'İmzanın Dursun Çiçek'in el ürünü olduğu ya da olmadığıyla ilgili bir tespite gidilemeyeceği' yönünde rapor verdik.' dedi.

Kendisiyle birlikte muhalif kalan bilişim uzmanlarına, bu raporları nedeniyle, belgeyi kuruma yollayan askeri savcılığın 'acele etmeyin, ek belgeler de gelecek' şeklinde ifadeleri olduğunu dile getiren Çınar, kanaatini sürdürdüğünü, şube müdürlüğü vekilliği görevinin o süreçte görülen lüzum üzerine kaldırıldığını ve paylaştığı görüş nedeniyle hakkında soruşturmalar açıldığını savundu.

- '(Sizin yerinizde olsak burada durmayız) dediler'

Kanaatini belirttikten sonra talep üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının hakkında, dava konusu belge genişletilmiş kurulda incelenmeden soruşturma başlattığını ve yeni görevlendirmelerle dairede bazı kişilerin atandığını anlatan Çınar, 'Genişletilmiş kurulda, ıslak imzalı olduğu iddia edilen belgede inceleme yaptık. Benim burada da kanaatim değişmedi. Taklidi kolay ve kalın tersipli bir imza olduğunu belirterek, 'İmzanın Dursun Çiçek'in el ürünü olduğu ya da olmadığıyla ilgili bir tespite gidilemeyeceği' yönünde rapor tanzim ettik. Devlet Denetleme Kurulu müfettişleri çağrıldı. Onlar muhalif rapor hazırlayan bizlere, 'sizin yerinizde olsak burada durmayız' dediler. Sonraki süreçte, dilekçe verdim ve görev yerimi değiştirdiler.' ifadelerini kullandı.

Mahkeme heyeti başkanı Hulusi Pur'un, 'Rapordan sonra size mobbing uygulandı mı?' diye sorduğu Çınar, 'Görevden alındım. Tarafıma çok sayıda dosya verilmesiyle de sıkıntı yaşadım. Diğer çalışanların dosyalarının daha az olduğunu görebiliyordum.' dedi. Çınar, hazırladıkları raporun onaya çıkmadan basında yer alması, imza atanların isimlerinin konuşulmasının kendilerini ürküttüğünü de belirtti.

Tanık anlatımlarının ardından duruşmada sanık ve sanık avukatlarının da talepleri alındı. Tutuklu sanıklar ve avukatları, tahliye talebinde bulundu.

- Sanığın eşinde de 'ByLock' tespit edildi

Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, eski İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanı Cengiz Haluk İnce ile jandarma kriminal yöneticisi Salih Sala'nın, üzerlerine atılı suçların mahiyeti, mevcut delil durumu, tutuklu kaldıkları süre ve adli kontrol tedbirlerinin yeterli olacağını dikkate alarak, bu sanıkların adli kontrolle tahliyelerine karar verdi.

Heyet, diğer tutuklu sanıklar Eyüp Kandemir, Gürol Berber ve Mehmet Akın'ın, dosyadaki mevcut delil durumu ve kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunması gerekçesiyle bu hallerinin devamına hükmetti.

Telefonunda FETÖ'nün şifreli haberleşme programı 'ByLock' tespit edildiği belirtilen sanıklardan Eyüp Kandemir'in eşi Fatma Kandemir'de de aynı programın tespit edildiğine dikkati çeken heyet, bu kişi hakkında gereğinin yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasını da kararlaştırdı.

Mahkeme heyeti, duruşmayı 14 Temmuz 2017'ye erteledi.

- İddianameden

Hazırlanan 144 sayfalık iddianamede, Ergenekon davasının sanıkları İlker Başbuğ, Dursun Çiçek ve Serdar Öztürk 'müşteki' sıfatı, Ergenekon davasının bazı sanıkları ile Genelkurmay Başkanlığı da 'suç duyurusunda bulunan' olarak yer alıyor.

Ergenekon davası ve bu davanın sanığı müştekilere atfedilen eylemlerin sıralandığı iddianamede, 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı' isimli belge üzerinde, müşteki Dursun Çiçek tarafından atıldığı iddia edilen imzayla ilgili rapor düzenleyen Adli Tıp Kurumu, Polis ve Jandarma kriminal laboratuvarlarında görevli 18 sanığın eylemleri sıralanıyor.

'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' belgesinin Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine müteakip, mevzuata uygun olmayan şekilde ele alındığı ve görev taksimatının yapıldığı, istenilen yönde rapor tanziminin sağlanması için şartları uymayan adli tıp uzmanlarının görevlendirildiği, belgeyle ilgili kararın kuruma geldiği gün oy çokluğuyla çıkarıldığı, muhalif kalan üyelerin kurumdan uzaklaştırıldığı belirtilen iddianamede, Ergenekon soruşturması kapsamında, 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' isimli belgeye ayrı bir önem atfedildiği, belgeyle ilgili imza incelemelerinin de bu soruşturma makamları ve ilgili adli kolluk personeli tarafından yaptırıldığına dikkat çekiliyor.

İddianamede tüm sanıkların ''gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma'' ve ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçlarından 8,5 yıldan 18 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Kaynak: AA