''Fibromiyaljide Ağrı Kader Değildir, Önemli Olan Doğru Uzman Giderek Doğru Tanıyı Almaktır''

Prof. Dr. Deniz Evcik, ’’ Fibromiyaljide ağrı kader değildir. Önemli olan doğru uzman giderek doğru tanıyı almaktır. Hastaların doktor doktor dolandığını görüyoruz. Doğru branşa geldiği zaman fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları olarak hastamıza bu konuda yardım etmeye hazırız’’ dedi.

''Fibromiyaljide Ağrı Kader Değildir, Önemli Olan Doğru Uzman Giderek Doğru Tanıyı Almaktır''


Fibromiyalji sendromu (FMS), yaygın kas ağrıları ve vücudun birçok bölgesinde aşırı hassasiyetle seyreden kronik bir ağrı sendromu. Yaygın ağrı, sabah yorgun uyanma, konsantrasyon problemleri, kendini kötü hissetme, çaresizlik gibi duygularla fibromiyalji, yaşamı birçok romatizmal hastalıktan daha fazla etkiliyor.

Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği, Dünya Fibromiyalji Günü nedeni ile fibromiyalji hastalığı hakkında ülkemizde farkındalık oluşturmak, bu hastaların çaresiz olmadığını, ağrılarının kaderleri olmadığını, aktif bir hayat sürdürebileceklerini gündeme taşımak üzere basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği adına Dernek Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ketenci, Dernek İkinci Başkanı Prof. Dr. Dilşad Sindel ve Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Deniz Evcik konuşmacı olarak katıldı.



Prof. Dr. Deniz Evcik, fibromiyaljide ağrı kader olmadığını belirtti.

Önemli olan doğru uzman giderek doğru tanıyı almak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Evcik, ’’Hastaların doktor doktor dolandığını görüyoruz. Doğru branşa geldiği zaman fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları olarak hastamıza bu konuda yardım etmeye hazırız’’ dedi.



Fibromiyalji hastalığının belirtileri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Deniz Evcik, ’’Fibromiyalji yaygın ağrı ve yorgunlukla giden, kişinin performansını düşüren, beraberinde uykusuzluğun, depresyonun, baş ağrısı gibi diğer bulguların eklendiği kronik bir ağrı hastalığıdır. Kadın olmak, ileri yaşta olmak, daha önceden enfeksiyon geçirmiş olmak, omurgaya ait bir travmanın olması, psikolojik travmaların olması, kişilik özellikleri gibi durumlar risk faktörleri içinde yer alıyor’’ açıklamalarını yaptı.

’’Tanı kriterleri değişti’’

Fibromiyaljide tanı kriterlerinin değiştiğini belirten Prof. Dr. Evcik, ’’Tanı kriterleri 2016 yılı sonunda değişti. Bu tanı kriterleri öncelikli yaygın ağrıyı içeren 19 bölgenin dahil olduğu yaygın ağrı indeksi. Bununla birlikte semptom şiddet indeksi dediğimiz bir indeks daha var. Bunda da depresyonun olması, dinlendirmeyen bir uykunu varlığı, baş ağrısı, karında krampların olması gibi bir takım ek maddeler ile birlikte bazı puanlamalar yapıyoruz. Bu puanlamaların sonunda toplam 31 skorunun elde edebiliyoruz. Bu skor üzerinden 12 ve üzerinde olanlarda fibromiyalji rahatsızlığının olabildiğini düşünüyoruz. Bu hastalığın farklı tedavi yöntemleri var. Hem ilaç tedavisi hem de ilaç dışı tedaviler var. Beslenmenin de çok önemli yer tutuğunu söylemek gerekir. Ağrıyı azaltan ve arttıran beslenme tipi var. Hastanın eğitimine önem veriyoruz. Hastalık hakkında hastayı bilgilendirmek tedavi başında yapmamız gereken bir yaklaşım. İlaç tedavisi dışında egzersiz tedavileri uygulayabiliriz’’ şeklinde konuştu.



’’Her hastaya yönelik olarak egzersiz programı düzenlenmeli’’

Fibromiyaljide egzersizin önemine değinen Prof. Dr. Dilşad Sindel, ’’Fibromiyalji hastalarımız için egzersiz olmazsa olmazımız. Öncelikle hastalarımızı dinliyoruz ve hastalıkları hakkında bilgilendirme yapıyoruz. Muayenelerini yaptıktan sonra hangi egzersizleri yapması gereken konusunda karar veriyoruz. Egzersize başlamadan önce doğru nefes alıp vermeyi ve gevşemeyi nasıl sağlayacakları öğretilmeli. Önerilen egzersiz türleri arasında aerobik egzersizler. Bu egzersizler büyük kas gruplarını çalıştıran yürüme, yüzme, koşu ve bisiklet gibi egzersizler. Bunlardan hangisine uygunsa hastaya bunun nasıl yapılması gerektiği konusunda bilgilendirme yapıyoruz. Yürüyüş için haftada en az 3 gün, yürüyüş hızının üzerindeki bir tempoyla açık havada ya da kötü hava koşullarında koşun bandında veya kapalı AVM’lerde yürüyüş yapabileceğini söylüyoruz. Bu hastalık grubunda kas kısalmaları ortaya çıkabiliyor. Her yaş grubundan hastamız var. Kısalmış kaslar belirlendikten sonra o kaslara yönelik germe egzersizlerini veriyoruz. Mutlaka kişisel ve bireyselleştirilmiş egzersiz önerisinde bulunmamız lazım. Her hastaya yönelik olarak egzersiz programı düzenlenmeli’’ diye konuştu.



’’Özellikle her gün en az 2 litre su içilmesini öneriyoruz’’

Tüm ağrılı hastalıklarda ve fibromiyaljide beslenmenin çok önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ayşegül Ketenci, ’’Yediklerimizle ağrımızı arttırabiliyoruz ya da azaltabiliyoruz. Bu nedenle yediklerimize dikkat etmek lazım. Özellikle her gün en az 2 litre su içilmesini öneriyoruz. Gazlı içeceklerden, fazla kahve içmekten kaçınmak, kızarmış gıdalardan uzak durmayı öneriyoruz. Kuruyemiş, kuru soğan, kuru fasulye, taze sebze ve meyveler ağrıyı kontrol altına almak için son derece önemli. Patlıcan, domates ve biber ilginç; bunlar ağrıyı azaltabiliyor ya da arttırabiliyor. Gıdadan çıkartıp test etmek lazım. Eğer ağrınızı arttırmıyorsa son derece sağlıklı. Beslenme tedavimizin bir parçası ama olmazsa olmazı. Tedavi bir mozaik. Beraberinde egzersizde yapılmalı. Gerekiyorsa ilaçlarda kullanılmalı’’ ifadelerini kullandı.

Fibromiyaljinin çaresiz bir hastalık olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Ketenci, ’’Hastalarımızın büyük bir çoğunluğu doktor doktor dolaşırken, ’Tahlillerin temiz, filmlerinde bir şey çıkmadı. Senin herhalde bir hastalığın yok ya da size koyabileceğimiz bir tanı yok’ diye cevap alıyorlar. Ama bu gerçek bir hastalık. Doğru hekime ulaşıldığında tedavi şansı olan bir hastalık’’ dedi.

Kaynak: İHA