Maliye Bakanı Ağbal Açıklaması (2)

'2016 yılındaki küresel ekonomide kaydedilen bütün olumsuzluklardan sonra 2017, 2018, 2019 yıllarında ekonomide, küresel ekonomide bir toparlanma ve ılımlı bir büyüme trendine girme beklentisi var. Ama işimiz o kadar da kolay değil. Yani bugün hem gelişmiş ülkeler hem gelişmekte olan ülkelere baktığımız zaman, birçok noktadan kırılganlıklar olduğunu da söylemem gerekiyor. Bütün bu süreç boyunca Türkiye ekonomisi büyük bir başarı hikayesi yazdı'

Maliye Bakanı Naci Ağbal, '2016 yılındaki küresel ekonomide kaydedilen bütün olumsuzluklardan sonra 2017, 2018, 2019 yıllarında ekonomide, küresel ekonomide bir toparlanma ve ılımlı bir büyüme trendine girme beklentisi var. Ama işimiz o kadar da kolay değil. Yani bugün hem gelişmiş ülkeler hem gelişmekte olan ülkelere baktığımız zaman, birçok noktadan kırılganlıklar olduğunu da söylemem gerekiyor. Bütün bu süreç boyunca Türkiye ekonomisi büyük bir başarı hikayesi yazdı.' dedi.

Ağbal, bir termal otelde il ve ilçe sektör temsilcileri ile yaptığı yemekli toplantıda, ekonomi cephesine baktıklarında genel olarak söylemek gerekirse 14 yıllık süreçten Türkiye ekonomisinin başarı üstüne başarı hikayeleri yazan bir ekonomik görünüme sahip olduğunu belirtti.

'Bunu bizden daha fazla başka ülkeler, uluslararası kuruluşlar ve bu konunun uzmanı olanlar söylüyor' diyen Ağbal, 'Türkiye son 14 yılda adeta yeni baştan kuruldu. Ekonominin temelleri çok sağlam bir şekilde inşa edildi ve bütün karşılaştığımız şoklara karşı da ekonomi her zaman dayanıklı olduğunu gösterdi.' diye konuştu.

Son 14 yılda dünyada ekonominin çok değiştiğini savunan Ağbal, şunları söyledi:

'2000'li yılların başındaki paranın bol olduğu, o dönemler bitti. 2009'da dünya yepyeni bir döneme girdi. 2009 ekonomik krizi global ekonomik krizi bütün dünya ülkelerini yeniden etkiler. Türkiye'yle ilgili ekonomi konusunda değerlendirmelerde bulunurken mutlaka bu 14 yıllık süreçte global ekonomide meydana gelen gelişmeleri de dikkate almak zorundayız.'

- 'Türkiye ekonomisi büyük bir başarı hikayesi yazdı'

Dünyada ister gelişmiş ülkeler olsun, ister gelişmekte olan ülkeler olsun artık 2000'li yılların başlarındaki o yüksek büyüme oranlarının oluştuğu hızlı küresel ticaretin arttığı dönemlerin geride kaldığını savunan Ağbal, '2009 sonrası dönem küresel ekonomi için yepyeni bir dönemin başlangıcı oldu.' dedi.

Son 7 yılda da gerek gelişmiş ülkeler gerek gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranlarının aşağı geldiğinin görüldüğünü anımsatan Ağbal, şöyle konuştu:

'Küresel ticaret artık eskisi gibi artmıyor. Önümüzdeki döneme ilişkin bir miktar iyimserlik var. Yani 2016 yılındaki küresel ekonomide kaydedilen bütün olumsuzluklardan sonra 2017, 2018, 2019 yıllarında ekonomide küresel ekonomide bir toparlanma ve ılımlı bir büyüme trendine girme beklentisi var. Ama işimiz o kadar da kolay değil. Yani bugün hem gelişmiş ülkeler hem gelişmekte olan ülkelere baktığımız zaman birçok noktadan kırılganlıklar olduğunu da söylemem gerekiyor. Bütün bu süreç boyunca Türkiye ekonomisi büyük bir başarı hikayesi yazdı.'

Ağbal, 'Türkiye olarak ekonomide izlediğimiz doğru politikalar neticesinde hem yüksek büyüme oranlarını yakaladık. Hem de bu dönemde son 6 yılda istihdama kattığımız kişi sayısını 7 milyon artırdık.' dedi.

- 'Kişi başına düşen milli gelirde Türkiye süper lige çıksın'

15 Temmuz darbe girişimi sonrası ekonomide yaşanan daralmayı, tersine çevirmek için maliye politikası üzerinden çok sayıda karar aldıklarını ifade eden Ağbal,vergi indirimleri konusunda önümüzdeki dönemde de ekonomide gerekli değerlendirmeleri yapacaklarını vurguladı.

'Ekonomideki canlanmayı önümüzdeki aylarda, daha da destekleyeceğiz' diyen Ağbal, şunları kaydetti:

'Bu anlamda maliye politikası ekonomiye daha fazla destek veren, büyümeyi daha da destekleyen çerçevede devam edecek. Dünyada kişi başına düşen gelir dolar üzerinden ne ise, o ülke dünya ekonomi liginde kendine bir yer ediniyor. 2002 yılında AK Parti iktidara geldi. 2002 yılında 3 bin 581 dolar olan kişi başına düşen milli gelir, bugün geldiğimiz nokta ise 10 bin 807 dolar olmuş. Kişi başına düşen milli geliri son 14 yılda yaklaşık 3 kat arttırdık. Bütün engellemelere rağmen. Bütün sıkıntılara rağmen, siyasi istikrar ve ekonomide doğru işleri yapma suretiyle bu başarıyı hep beraber elde etmişiz. AK Parti Türkiye'yi son 14 yılda kişi başına düşen milli gelire göre orta- üst gelir gurubuna çıkarmıştır. Şu anda Türkiye bir üst basamağa sıçramanın arifesindedir. 11 bin dolar civarında olan milli geliri, 12 bin 735 doların üzerine çıkarırsak, Türkiye ciddi manada ekonomide süper lige taşınmış olacak. Bunun için geleceğimizi inşa edecek yepyeni bir sıçramanın eşiğindeyiz. Yani Türkiye 2002 yılından 2017 yılına kadar önemli bir aşama kaydetti. Ama diyoruz ki bu elbise bu bedene dar geliyor. Gelin bu elbiseyi büyütelim. Ekonomiyi büyütelim. Refahı büyütelim. Kişi başına düşen milli gelirde Türkiye süper lige çıksın. Yani üst gelir grubu ülkelerden bir tanesi olsun diyoruz.'

Ağbal, Türkiye'yi milli gelir olarak 25 bin dolara çıkarmak gibi bir hedef koyduklarını aktararak, 'Eğer burada kalkınmada yeni bir safhaya geçeceksek eğer, devlet yönetim sisteminde reforma gidelim. Bu yapacağımız reform, demokrasi, adalet, eğitim ve burada gösterdiğim bütün reformların da önünü açacak' dedi.

Neden hükümet sisteminde bir reforma ihtiyaç duyulduğunu anlatan Ağbal, 'Yani bugün 16 Nisan'da sandığa gidiyoruz. Sandıkta yeni bir sistem arayışı içerisindeyiz. Mevcut sistemin ne sıkıntısı vardı, bu sistemden çıkmak istiyoruz. Çünkü bu sistemde çok ciddi anlamda istikrarsızlık riski var. 1990 yılı ile 2002 yılları arasında milli gelir 2 bin 500 dolar ile 3 bin 500 dolar arasında kalmışsa, bunun sebebinde siyasi istikrarsızlık var. Mevcut sistem maalesef, güçsüz hükümetler, kırılgan siyaset ve kısa vadeli hükümet ömürlerini beraberinde getiriyor' diye konuştu.

Mevcut sistemde çok başlılık olduğunu dile getiren Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bugün hem Cumhurbaşkanlığı, hem de başbakanlık karar mekanizmasında yer buluyor. Gelin diyoruz bu iki sistemi birleştirelim, mevcut sistemin sürdürülebilirliği yok. Kuvvetler arasında yetki ve sorumluluklar belirsiz. Yargıda da mutlaka reform yapmamız lazım. Yargı sisteminin bu mevcut yapısıyla Türkiye'yi ileriye taşıması asla mümkün değildir. Bu anaya değişikliği yargı reformuna çok önemli destek verecek, çok önemli değişiklikler olacak. 16 Nisan'da yapılacak anayasa değişikliğinde sadece hükümet sisteminde köklü değişiklikler olmuyor. Yargı, yasama ve yürütmede de çok önemli değişiklikler yapılıyor. Bize göre bu yeni sistemde Türkiye'de demokrasi güçleniyor. Yönetim sisteminde temsili demokrasi güçleniyor. Çünkü yeni sistemde yönetimi doğrudan halk belirliyor.'

(Bitti)
Kaynak: AA