Tanıkların İfadeleri 'Suikast Timini' Yalanladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin Muğla'da görülen davanın ikinci duruşmasında 18 tanık dinlendi Mahkeme heyetince dinlenen tanıkların bazı ifadelerinin, sanıkların daha önce anlattıklarının aksi yönde olması dikkati çekti.

LEVENT KİŞİ/DURMUŞ GENÇ - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit olduğu saldırıya ilişkin 3'ü firari, 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasında mahkeme heyetince dinlenen tanıkların bazı ifadelerinin, sanıkların daha önce anlattıklarının aksi yönde olması dikkati çekti.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince adliyedeki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda görülen davanın ikinci duruşmasında 4 gün geride kaldı. Dinlenen 18 tanıktan birçoğu, sanıkların daha önceki ifadelerini yalanladı.

Daha önceden belirlenen tanıkların tamamına yakınının dinlendiği duruşmada, sanıkların yönelttiği sorular müşteki avukatlarının tepkisini çekti. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ da sanık avukatlarını sık sık uyararak, tanıklara dava dosyası dışında sorular yöneltmemeleri uyarısında bulundu.

Çiğli 2. Ana Jet Üssü'nde 15 Temmuz 2016 gecesi helikoptere bilerek arıza yaptıran ve suikast girişimine katılmayan Pilot Yarbay Bahattin Akgül'ün anlattıkları, Marmaris'e suikast timini götüren pilotlar eski 3. Kara Havacılık Alay Komutanı Albay Murat Dağlı ve Pilot Albay Zeki Göçmen'in teşebbüsten haberdar olmadıkları yönündeki iddialarının yalan olduğunu gösterdi.

Akgül, ifadesinde, Göçmen'in girişim gecesi, 'Biz yarın ya kahraman olacağız ya da vatan haini.', Dağlı'nın ise 'Şu anda tarihe tanıklık ediyorsunuz hatta tarihin içindesiniz.' dediğini aktardı.

Çiğli'de personel naklini gerçekleştirecek helikopterler havalanmak üzereyken telefonundan gördüğü haberlerden darbe girişimini öğrenip uçmayı reddeden Pilot Üsteğmen Serkan Çoban ise telsizden yaptığı anonsla teşebbüse ilişkin bilgi verdiğine dikkati çekti.

Çoban, ifadesinde, 'Telsizden ülkede darbe olduğunu, uçmayacağımı ve helikopterimle de kimsenin uçamayacağını söyledim. Benim uçmak istemediğimi ve söylediklerimi kulaklık takan bütün pilotlar ve teknisyenler duydu.' dedi.

- Helikoptere yakıt verilmesi

Duruşmada ifadesine başvurulan, olay tarihinde Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında Harekat Komutanı Vekili olarak görev yapan Yarbay Emin Keskin, Marmaris'teki saldırıyı gerçekleştiren helikopterlere, sanıklar arasında bulunan eski Deniz Hava Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma'nın telefonla arayıp emir vermesi üzerine yakıt ikmalini gerçekleştirdiklerini söyledi.

Keskin, konuşmasına şöyle devam etti:

'Odaya girdiğimde odada bulunan telefon çalıyordu ve arayan Deniz Hava Komutanı Tezcan Kızılelma'lıydı. Bana Üs Komutanı Albay Cenk Bahadır Avcı'yı sordu. Kendisinin piste olduğunu söyledim. Tezcan Kızılelma bana, 'O helikopterlere yakıt verilebilir.' dedi. Emri tekrar ettirdim ve yine 'Verilebilir.' ifadesini kullandı. Bunun üzerine telsizden Bahadır Albay'a emri telsizle ilettim. Daha sonra Bahadır Albay'ın yanına giderek Tezcan Kızılelma'nın aradığını ve helikoptere yakıt verilmesi emrini yeniden aktardım. Bahadır Albay telefon görüşmeleri yaptı. Kiminle konuştuğunu bilmiyorum ama verilen emri teyit ettirebilmek için konuştuğunu tahmin ediyorum.'

Sanıklardan eski üs komutanı Cenk Bahadır Avcı, daha önceki ifadesinde helikoptere yakıtı, Kızılelma'nın emriyle verdiklerine dikkati çekmişti.

Muğla Valisi Amir Çiçek ise ifadesinde telefonla yaptığı ikaza rağmen Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığına iniş yapan helikoptere yakıt verildiğini belirtti.

- Adli tıp uzmanı iddiaları çürüttü

Duruşmada, sanıklar ve avukatlarının sıklıkla dile getirdikleri suikast girişimi sırasında şehit olan polis memuru Nedip Cengiz Eker'in darbeci askerlerin tüfeğinden çıkan mermiyle değil de kesici alet yarası nedeniyle hayatını kaybettiği iddiaları, Eker'in otopsisini gerçekleştiren Muğla Adli Tıp Şube Müdürü olan adli tıp uzmanı Mustafa Bülent Savran'ın ifadesiyle çürütülmüş oldu.

Eker'in göğsündeki yaranın kenarlarında 'vurma halkası' bulunduğuna işaret eden Savran, bu nedenle ölüm nedeninin ateşli silahtan kaynaklandığı tespitinde bulunduğunu kaydetti.

Vurulmanın, yüksek kinetik enerjili ateşli silahla gerçekleştirildiğini dile getiren Savran, 'Atış mesafesi olarak da uzak atış olduğunu raporumda belirttim. Mermi çekirdeği vücudu terk etmeden sırt kısmında kalmıştı. Rapora yazmıyoruz ama uzun namlulu bir silaha ait bir mermi çekirdeği olduğu belliydi. Uzun namlulu bir harp silahından atıldığı belliydi ve geniş yara izi bundan kaynaklanıyor. Yaranın geniş olması merminin düz gelmediğini gösteriyor.' şeklindeki bilgileri paylaştı.

Savran, adli tıp uzmanı olmayan bir hekimin söz konusu yarayı kesici alet izi olarak tanımlamasının mümkün olduğuna dikkati çekti.

Duruşmada dinlenen Eker'e ilk müdahalede bulunan ve ön otopsisine katılan pratisyen hekimler de Savran'ı doğrular nitelikte beyanlarda bulunarak, 'Göğüs üstünde yaklaşık 5 santimetrelik bir kesi bulunması ve mermi çıkış deliği görmedikleri için rapora 'kesici alet yaralanması' diye yazdıklarını, daha sonra ölüm muayenesi yapılacağı için vücut içinde mermi çekirdeği olup olmadığını tespit amacıyla röntgen çekmediklerini' bildirdi.

- 'Sönmezateş'i villada gördüm'

FETÖ'nün darbe girişimi soruşturmasında 'Şapka' kod adıyla gizli tanıklık yapan ancak mahkeme sürecinde kimliğini açıklayan eski Foça Jandarma Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Kurmay Başkanvekili Albay Hakan Bıyık, tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS aracılığıyla verdiği ifadesinde, teşebbüsü yönettiği tespit edilen sanık eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'i yalanladı.

Bıyık, darbe girişiminin planlandığı Ankara'daki villada Sönmezateşi gördüğünü dile getirerek, 'Adil Öksüz ile Sönmezateş villanın mutfağındaki oturma grubunda sohbet ettiler.' şeklinde bilgi verdi.

- 'Helikopterlerden ateş açtılar, Cumhurbaşkanına hakaret ettiler'

Suikast girişiminde saldırıya uğrayan Marmaris Grand Yazıcı Club Turban Otelde stajyer güvenlik görevlisi olarak çalışan müşteki Sefa Toskar da duruşmada verdiği ifadede, saat 02.00'yi geçtikten sonra bir helikopter tarafından üzerilerine ateş açılmaya başlandığını belirtti.

Yanlarına düşen mermilerin sesini duyduğunu anlatan Toskay, 'Helikopterin ateş açmasının ardından çatışma başladı, koruma polislerinden birisi beni otelde bir odaya götürdü. Ben içerideyken dışarıda çatışma yaşanıyordu. Gelen sesleri duyuyordum. Gelen kişiler dışarıdaki polislere Cumhurbaşkanımızın yerini soruyorlardı. Toplantı odasının bulunduğu yere birden ateş açtılar. Benim bulunduğum yer burasıydı. 'Çık dışarı' diye bağırdılar. Birkaç defa daha tekrarladılar. Kapıyı kırarak içeri girdiler. Kapının kırılmasıyla ellerimi kaldırıp çıktım.' ifadelerini kullandı.

İçeri giren kişinin kendisine yumruk atarak yere yatırdığını ve plastik kelepçe taktığını vurgulayan Toskar, bu kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve kendisine hakaret içeren sözler sarf ederek başına silah dayadığını söyledi. Toskar, yarım saat sonra 3 helikopter daha geldiğini ve helikopterlerin hepsinden bulundukları yere sürekli ateş açıldığını, sabah 05.00'e kadar bu çatışmanın sürdüğünü kaydetti.

Sanıklar ise mahkemede verdikleri ifadelerinde helikopterlerden ateş açılmadığını, kimseyi darp ve tehdit etmediklerini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakarette bulunmadıklarını savunmuştu.

Kaynak: AA