FETÖ'nün Şirketlerindeki 'Ortaklık Oyunu'

Kayseri'de haklarında 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan dava açılan FETÖ'ye ait şirketlerin ortak ve yöneticilerinin yargılanmalarına başlandı Tutuksuz sanık M.C: 'Bizler gibi tanınan ailelerin çocuklarını bu tür şirketlere ortak edip gizli işler çevirmişler. Bizim gibi yönetimdeki kişilerin en büyük aptallığı bu şirketlerin işleyişini bilmememiz. İmamlar ortaklık belgelerini hazırlıyorlar, biz notere gidip imza atıyorduk. Bir süre sonra o şirketteki hisseleri başkasına devredip, bizi başka bir şirkete ortak ediyorlardı' Tutuklu sanık İ.Ş: 'Kimin hissesini devraldım, hissemi kime devrettim bilmiyorum. Ortak olurken para vermediğim gibi ayrılırken de para ve kar payı almadım. Şirketin yerini bile bilmiyorum. 'Öğrenci yetiştireceğiz, Allah rızası için ortak ol.' dediler, ortak oldum'

Kayseri'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan dava açılan, örgüte ait Zambak AŞ, Atlantik AŞ ve Pınar AŞ'nin ortak ve yöneticisi 10 kişinin yargılanmalarına başlandı.

Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, haklarında ayrı ayrı dava açılan Zambak AŞ'nin ortağı C.D, Atlantik AŞ ortakları H.H, M.C ve K.K, şirkete ait öğrenci yurdunun müdürü H.K, Pınar AŞ ortakları İ.Ş, Y.T. ve M.A, şirkete ait yurdun müdürü G.G. ile avukatları katıldı. Bazı sanıklar da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya iştirak etti.

Tutuksuz sanık C.D, savunmasında, babasına ait 4 optik mağazası ile inşaat şirketleri olduğunu söyledi. 2010'da ekonomik krize girdiklerini, 2011'de de iflas ettiklerini belirten C.D, 'Bu tarihte cemaatten ayrıldım. Zaten ekonomik krize girince benimle ilişkilerini kesmişlerdi. Eğer cemaatle hala ilişkim olsaydı ekonomik krize girdiğimde beni kurtarırlardı. O dönem sadece devlete 450-500 bin lira borcum vardı. 1 milyon liranın üzerinde zarar ettim.' dedi.

C.D, 2011 öncesi örgütün oturmalarına katıldığını ancak himmet vermediğini, sadece ramazan ayında iaşe paketi yardımında bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

'Zambak AŞ'ye para verip ortak olmadım. O dönem büyüklerimizi 'Burada vatana millete hizmet ediliyor, Allah rızası için ortak ol, bu işin esnaf arkadaşlarının sırtında gitmesi lazım, bu bir bayrak yarışı.' dediler. Ben de bu telkinler üzerine ortak oldum. 2011'e kadar da yönetim kurulu üyeliği yaptım, imza yetkim vardı ama hisseyi kimden aldım, kime devrettim bilmiyorum. Evrakları hazırlamışlar, sadece notere gidip imza attım. Kar payı da almadım.'

Atlantik AŞ'ye ait öğrenci yurdunun müdürü olan tutuklu sanık H.K. de üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulamadığı için inşaatlarda çalıştığını kaydetti.

Öğrenci yurdunun eleman aradığını öğrenince başvuru yaptığını anlatan H.K, 'Müdür olacağım diye başvurmadım, ne iş verseler yapacaktım ama 'Müdür askere gitti, 3 aylığına müdür lazım.' dediler. Üniversite mezunu olduğum için şartlarım da uygundu, kabul ettim. 1 ay çalıştıktan sonra kayyum atandı. Yurt, devlete geçtiği ve kayyum da 'Sizle çalışmaya devam edeceğiz.' dediği için ayrılma gereği duymadım. Kapatılınca işsiz kaldım ve arandığımı öğrenince gelip teslim oldum.' ifadelerini kullandı.

- 'Kendimizi bunlara kullandırtmışız'

Şirket ortaklarından tutuklu sanık H.H. de şirketi, ticaret yapmak için 1997'de K.K. ile kurduklarını ancak zarar edince H.Y'nin yönetim kurulu başkanı olduğu şirkete devrettiklerini bildirdi.

H.Y'nin, ortak sayısı az olduğu için bir yıl daha şirkette kalmasını teklif ettiğini öne süren H.H, 'Genel kurula gelemeyeceğimi, imza atamayacağımı söyledim, 'Sorun olmaz.' dedi. İyi niyetim istismar edildi. H.Y, yurt dışına kaçtı, ben buradayım. Ben şirkete ortak olurken de ayrılırken de para vermedim, kar payı almadım. Anonim şirket için gerekli olan 5 ortak sayısını tutturamadıkları için tekliflerini kabul ettim. 2012'de de şirketle ilişiğimi kestim.' diye konuştu.

Şirket ortağı tutuksuz sanık M.C. de FETÖ'nün kendileri gibi tanınan ailelerin çocuklarını bu tür şirketlere ortak edip gizli işler çevirdiklerini iddia ederek, şu bilgileri paylaştı:

'Bizim gibi yönetimdeki kişilerin en büyük aptallığı, bu şirketlerin işleyişini bilmememiz. İmamlar ortaklık belgelerini hazırlıyorlar, biz notere gidip imza atıyorduk. Bir süre sonra o şirketteki hisseleri başkasına devredip, bizi başka bir şirkete ortak ediyorlardı. Hatamız, aşırı güven. Çocuklarımızı bunların okullarına gönderdik, oturmalarına katıldık. Bizler sermaye sahipleriyiz. Devlet giderse biz de gideriz. Devlete karşı bir girişimimiz olamaz. Kendimizi bunlara kullandırtmışız.'

Şirket ortağı tutuksuz sanık K.K. ise şirketi 1997'de kurduklarında 10 ortağın 5'er bin ABD doları sermaye koyduğunu vurguladı.

Şirketi ticaret yapmak amacıyla kurduklarını, bu kapsamda Senegal'de market açtıklarını ancak zarar ettiklerine dikkati çeken K.K, şunları anlattı:

'Zarar ettik, sermayemiz gitti. Şirketi feshetme kararı aldık. Bazı arkadaşlar 2000'de 'Eğitime yönelelim.' dedi. Rafet Cingil Erkek Öğrenci Yurdunun işletmesini aldık. 6-7 yıl bu yurdu işlettik ama başka şirketlerim de olduğu için ayrılmak istedim. Ertuğrul Topçuhasanoğlu (Başka bir davanın sanığı) her seferinde erteledi. Şu an 4 kişi kaçak, biz 3 kişi burada yargılanıyoruz. H.Y'ye hissemi devrettiğime dair dilekçe verdim ama yönetim kurulu kabul etmemiş.'

Pınar AŞ'nin ortaklarından tutuklu sanık İ.Ş. de sanayici olduğunu, şirkete başka bir davanın firari sanıklarından A.İ. tarafından ortak edildiğini savundu.

Şirkete gelir elde etmek amacıyla ortak olmadığını ileri süren İ.Ş, şöyle devam etti:

'Kimin hissesini devraldım, hissemi kime devrettim bilmiyorum. Ortak olurken para vermediğim gibi ayrılırken de para ve kar payı almadım. Şirketin yerini bile bilmiyorum. 'Öğrenci yetiştireceğiz, Allah rızası için ortak ol.' dediler, ortak oldum. Diğer ortakları noterde gördüm. Kayseri'nin tanınmış esnaf ve iş adamları da vardı.'

- Şirketin para trafiği yurt müdürünün hesabından yürütülmüş

Şirkete ait Ahmet Bakırdöğen Öğrenci Yurdu müdürü tutuklu sanık G.G. ise aylık bin 500 lira maaşla çalıştığını ifade etti.

Bank Asyaya yatırılan paraların sadece 7 bin lirasının kendisine ait olduğuna işaret eden G.G, yöneticilerin şirketin mali işlerini kendisinin banka hesabı üzerinden yürüttüklerini iddia etti.

Ortaklardan tutuksuz sanık M.A. da aralarında iş ilişkisi bulunan ve yıllardır tanıdığı C.G'nin kendisini arayarak ortaklık teklif ettiğini söyledi.

İlk teklifi geri çevirdiğini kaydeden M.A, şu savunmayı yaptı:

'Üç gün sonra tekrar aradı. O dönem anonim şirket kurulması için 5 ortak olması gerekiyordu, 'Bir kişi eksiğimiz kaldı.' dedi. 'Bir kişi yüzünden şirketi kuramadık.' demesinler diye kabul ettim ama daha sonra pişman olup ayrılmak için her yolu denedim. Sürekli atlattılar beni. Sanırım yerime ortak olacak birini de bulamadılar. Zaten şirket olarak görmedim, hayır işi diye kabul ettim. Şirketin yeri neresi, ne iş yapar onu bile bilmiyorum. Ortak olurken de para vermedim, ayrılırken de almadım.'

Ortaklardan tutuksuz sanık Y.T. ise mali müşavir olduğunu, şirketin muhasebesini tutan meslektaşı A.K'nin ısrarı üzerine şirkete ortak olduğunu anlattı.

O dönem anonim şirket kurulması için 5 ortağa ihtiyaç olduğunu bildiren Y.T, 'Mesleğe yeni başlamıştım. Bu kişi bana 'Mesleki tecrübe olur, çevre edinirsin, para da istenmeyecek.' dediği için kabul ettim. Kendisi ortak değildi. Sorumluluk ve yetki almayacağımı, sadece beşinci kişiyi tamamlamak için kabul ettiğimi söyledim. Türk Ticaret Kanunu değişince anonim şirket kurmak için 5 ortak şartı kalktı. 2013 başlarında ayrılmak istediğimi A.K'ye söyledim. 'Yönetimle görüşeyim.' dedi ama sonra oyalamaya başladı. Israrım üzerine 3 Ağustos 2015'te hissemi kendi buldukları birine devrettim. Devri ortaklık pay defterine de işlediler.' şeklindeki değerlendirmelerde bulundu.

Y.T, 2010'da arkadaşı O.C'nin daveti üzerine cemaat oturmalarına 4-5 kez katıldığını ancak 15-16 kişinin katıldığı bu toplantılarda konuşulan konular ağır geldiği ve anlamadığı için ayrıldığını belirtti.

Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksiklerin tamamlanması için duruşmaları erteledi.
Kaynak: AA