Diyabetli Bir Çocuk Yılda En Az 4 Bin 750 Kez İğneye Maruz Kalıyor

Tip 1 Diyabetli Çocuklar ve Aileleri Derneği üyesi Oğuz Emre Sarıca, tip 1 diyabetli bir kişinin günde 9 kez ölçüm yapmak zorunda olduğunu belirterek, "Bunda da sürekli parmaklarını delmek zorunda. 4 defada minimum insülin yapmak zorunda. Günde 13 defa vücutta delik açılıyor. Bu da yılda en az 4 bin 745 delik demek. Bu yüzden hem acıyı azaltmak hemde delik sayısını düşürmek için devletimizin sensörlü pompa ve libre cihazını ücretsiz karşılamasını istiyoruz" dedi.

Diyabetli Bir Çocuk Yılda En Az 4 Bin 750 Kez İğneye Maruz Kalıyor
’Mavi Kalpler Tanışıyor’ etkinliği kapsamında Tip 1 Diyabetli Çocuklar ve Aileleri Derneği üyesi aileler ve çocuklar, İçel’de kahvaltıda bir araya geldi. Selda Özyar Kaya ev sahipliğinde gerçekleşen kahvaltıda tip 1 diyabetli çocuklar birbirleriyle sohbet edip eğlenirken, ailelerde yaşadıkları sorunlar, yapmaları gerekenlerle ilgili fikir alışverişinde bulundu. Burada üyeler adına açıklama yapan Oğuz Emre Sarıca, 3,5 yaşında tip 1 diyabetli çocuğunun olduğunu belirterek, "9 aydır çocuğumuzun durumundan haberimiz var. Geleneksel olarak yaptığımız pazar buluşmalarında bugünde Selda Hanımın misafiri olduk. Sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Tip 1 diyabetli bir kişi günde 9 kez ölçüm yapmak zorunda. Bunda da sürekli parmaklarını delmek zorunda. 4 defada minimum insülin yapmak zorunda. Toplamda 13 defa günlük vücudumuza delik açıyoruz. Yılda 4 bin 700 delik demek bu. Empati kurarak karşıdaki bir toplu iğneyi getirip kendi parmağına batırsa ne kadar acı duyduğunu hisseder. Bunu 3 yaşında 5 yaşında 9 yaşında çocuklar yapıyor" şeklinde konuştu.

Devletin birçok konuda destek verdiğini vurgulayan Sarıca, "Ama tip 1 unutulmuş durumda. Türkiye’de de bildiğimiz kadar 400 bin civarında diyabetli var. Bunlar için özellikle sensörlü pompanın devlet tarafından karşılanmasını istiyoruz. Bunun dışında yurt dışından getirilen libre cihazı var. Bir firma bunu Türkiye’ye getireceğini söylüyor. Devletimizde bu cihazı karşılarsa çocuklarda özellikle okullarda diğer öğrenciler tarafından dışlanmadan, psikolojik etki altında kalmadan hayatlarını devam ettirebilirler hemde canları yanmaz diye düşünüyoruz. Bu çocuk başına 480 lira gibi bir maliyet. Zaten parmaklarını deldikleri striplerin maliyeti de devlete aşağı yukarı aynıya geliyor. Devletimiz bunun yerine bize libreyi, pompa sensörünü karşılasa daha efektif olur diye düşünüyoruz. Birde 18 yaşından sonra tip 1 diyabet sanki geçiyormuş gibi bir algı da var. 18 yaşından sonra birçok yardım kesiliyor. Ancak tip 1 diyabet 18 yaşından sonra iyileşmiyor. Ömür boyu devam ettiği için bunun yaş sınırlandırılmasının da kaldırılmasını istiyoruz" diye konuştu.

Şeker hastası çocukların bakımı konusunda da bilgi veren Sarıcı, şöyle devam etti:

"Anneler şeker hastası çocuklarıyla birebir yanında olmak zorunda. Her dakikalarını ona ayırmak zorundalar. Bu da ailelerde iş gücü kaybı, gelir kaybına neden oluyor. Bununla ilgili de bir çalışma yapılsa iyi olur. Çünkü bu anneler hiçbir şekilde istihdama katılamıyorlar. Evde sonuçta bir hasta bakıyorlar. Tabi aileler de çocuklarını sürekli kontrol etmeli. Bizim çocuğumuzda olmaz demesinler. Sık idrara çıkma, sık susama ve kilo kayıpları olduğu zaman mutlaka çocuklarımızı doktora götürmemiz gerekiyor. Beslenmeye illa diyabetli olması gerekmiyor. Çocuklarda beslenmeye dikkat etmek gerekiyor. Özellikle ambalajlı, doğal olmayan ürünlerden kaçınmak gerekir. Tip 1 ile tip 2 diyabetin arasındaki farkın farkında olunması gerekiyor. Tip 2 diyabette vücut insülin üretiyor ama bozuk ürettiği için şeker yüksek seyrediyor. Tip 1 diyabette pankreas hiçbir şekilde insülin üretmiyor, o yüzden sürekli insülin kullanmak zorundayız. Ancak tip 2 diyabette yüksek seyrettiği için bitkisel ilaçlarla, başka yollarla düşürülüyor. Bizde hem şeker düşümü hem şeker yükselimi riskleri taşıdığımız için bize ayrı bakılması gerekiyor."
Kaynak: İHA