Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu, 'Bunlar PKK Ve PYD Sempatizanı'
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, “Türkiye, hiçbir zaman Kerkük’ün oldu bittiye getirilmesine müsaade etmeyecektir” dedi.
Türkiye’nin Irak Merkezi Hükümeti’nin almış olduğu bu kararı desteklediğini sözlerine ekleyen Topçu, “BM, zaten Kerkük İl Meclisinin 26 üyesinin, PKK ve PYD sevici valinin almış olduğu kararı tasvip etmemiş ve bir karar almıştı. Türkiye de bu kararı tasvip etmedi. Dışişleri Bakanlığımız da bu konuda gerekli tepkiyi gösterdi. Gelişmeler karşısında uluslararası hukuk da harekete geçti ve bu çerçevede Merkezi Irak Hükümeti, oradaki Kürt, Türkmen ve Arap halklarının Kerkük’ün asıl sahiplerinin güvenliğini, özgürlüğünü, refahını tehlikeye atacak bu terörist valinin kararını iptal etti” diye konuştu.
“Bunlar PKK ve PYD sempatizanı”
Kerkük’te yaşayan Kürt, Türkmen ve Arapların kardeş olduğunu vurgulayan Topçu, hükümet yetkililerinin PKK ve PYD sempatizanı olduğunun artık apaçık gün yüzüne çıktığını söyledi.
Topçu, “PKK’nın ve PYD’nin yönetim kadrosuna kucak açan ve onların direktifiyle hareket eden vali ve meclis üyeleri hakkında hangi işlemi yapılacağını dikkatle takip ediyoruz. Ben biliyorum ki BM’nin ilgilileri ve Irak Merkezi Hükümeti de bunu yakından takip ediyor" ifadelerini kullandı.
“Kerkük’te fitili ateşlediler”
"Bakalım Kuzey Irak Hükümeti Kerkük’te neredeyse bir barutu ateşlemeye niyetli olan ve bunun adımını atan PKK sevici vali ve etrafındaki kişiler hakkında hangi işleme başvuracaklar" diyen Topçu, “Bir kere daha şunu söylemekte fayda görüyorum, Kerkük, Irak Anayasası’nın 140. maddesinde özel bir statüyle belirtilmiştir. O statünün gereği Kerkük’ün gerçek sahipleri yerine döndükten sonra harekete geçilmelidir” diye konuştu.
Her şey işgalle başladı
ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra bazı güçlerin Amerika’nın desteğini de alarak Kerkük’ün demokratik yapısını bozmak için ellerinden gelen her türlü işgalde bulunduğunu sözlerine ekleyen Topçu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dünyanın gözü önünde mezarlıktaki taşlar çalındı ve kırıldı. Tapu ve nüfus daireleri basıldı ve yakıldı. Orada netice itibariyle terör örgütü destekli yapıların emrinde olmayan insanlar yurtlarından, yuvalarından edildi. Şimdi Kerkük’ten 2003-2005 yılları arasında sürülüp çıkartılanlar BM nezaretinde yuvasına geri dönmeli. Ondan sonra da Irak hükümetinin anayasasında belirtilen işler ne ise o yapılmalı. Kerkük için oldu bitti hazırlığında olanların hevesleri kursaklarında düğümlenecektir. Türkiye, hiçbir zaman Kerkük’ün oldu bittiye getirilmesine müsaade etmeyecektir. Kerkük’te oldu bitti yapmayı düşünenler bilmelidir ki orada Kürt’ün, Arap’ın, Türkmen’in hakkı hukuku ve gelecek garantisi olacak işler netice verir. Onun için inşallah merkezi hükümetin takındığı tavrı yerel yönetim de takınacak ve Kerkük’e ateş düşürmeyi hedef edinmiş vali ve il meclis üyeleriyle ilgili gerekli takibat ve soruşturma başlayacaktır.”
Kerkük’te neler olmuştu
14 Mart tarihinde Kerkük Valisinin yayınladığı bir genelgeyle kamu kurumlarda ve resmi yazışmalarda Arapça ve Kürtçe’yi birlikte kullanmayı zorunlu hale getirmesi bugün yaşanan bayrak krizinin de ilk fitilini ateşlemiş oldu. Aynı genelge ile Kerkük’teki kamu kurumlarının tamamında Irak bayrağının yanı sıra KIBY bayrağının çekilmesine de karar verilmişti. Daha sonra gelen tepkiler üzerine Vali, bu kararı Vilayet Meclisine bırakmış ve 28 Mart günü Kerkük Vilayet Meclisinin tek taraflı kararıyla KIBY bayrağının kamu kurumlarına Irak bayrağının yanına da çekilmesi zorunlu hale getirilmişti. Yaşanan bu olaylar karşısında Kerkük’te bulunan Türkmenler, KIBY bayrağının tek taraflı onayla kentteki kamu binalarına asılması kararına tepki amacıyla gösteri düzenlemişti.