Kitap Kokusuyla Geçen Bir Ömür

Konya'da 36 yılda binlerce kitap ciltleyen Fatih Bekmezci, 15 yaşında başladığı mesleğini 10 metrekarelik dükkanında tüm zorluklara rağmen sürdürüyor Cilt ustası Bekmezci: 'Eskiden ciltler deriden yapılırdı ve yapımı 12 ay sürerdi. Artık o sanat pek kalmadı. Yani ne o işi yapacak ne de bu cilde parayı verecek kişi kaldı. Şimdi ciltleri kağıttan yapıyorlar. Bizim uzun süre uğraşıp yaptığımız ciltlemeyi matbaalar, kitabevleri teknolojiyle çok daha hızlı yapıyor. Günümüz kitaplarında kullanılan ciltlerin ucuz olması bizi olumsuz etkiliyor'

ENGİN ÖZEKİNCİ - Konya'da 36 yılda binlerce kitap ciltleyen Fatih Bekmezci, 15 yaşında başladığı mesleğini 10 metrekarelik dükkanında tüm zorluklara ve sağlık sorunlarına rağmen sürdürüyor.

Maddi zorluklar ve rahatsızlığı nedeniyle kısa bir süre ara verse de kitap kokusundan ayrı kalamayan Bekmezci, sanatını para için değil kitap aşkı için devam ettiriyor.

Bekmezci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kitap ciltleme işine 15 yaşında bir matbaada başladığını söyledi.

Bazı sıkıntılar nedeniyle bir süre mesleğine ara verip çay ocağı işletmeye başladığını ancak kitaplardan uzak kalamadığını anlatan Bekmezci, 'Kitaplardan ayrılamıyorum. Kokusunu alamadan duramıyorum. Bu sanat para için yapılmaz. Bugüne kadar binlerce kitap ciltledim. Bugünlerde çok fazla iş olmuyor. Bazen birkaç gün cilt yapamadığım zamanlar oluyor. Tamir için getirilen eski kitaplar, Kur'an-ı Kerimler ya da fotokopi ile çoğaltılmış eserleri ciltliyorum.' diye konuştu.

Yaptığı işi devam ettiren çok fazla kişi kalmadığına dikkati çeken Bekmezci, şöyle devam etti:

'Cilt kelimesi Arapça deri demek. Eskiden ciltler deriden yapılırdı ve yapımı 1-2 ay sürerdi. Artık o sanat pek kalmadı. Yani ne o işi yapacak ne de bu cilde parayı verecek kişi kaldı. Şimdi ciltleri kağıttan yapıyorlar. Bizim uzun süre uğraşıp yaptığımız ciltlemeyi matbaalar, kitabevleri teknolojiyle çok daha hızlı yapıyor. Günümüz kitaplarında kullanılan ciltlerin ucuz olması bizi olumsuz etkiliyor.'

Bekmezci, işini severek yaptığına işaret ederek, şunları kaydetti:

'Ciltlenecek kitabı önce diker, ardından tutkallarım. Daha sonra tıraş alıp, mukavvasını keserek kapağını yaparım. Ayrıca kapak üzerinde yazı varsa yazısını da basarım. Yazıyı 'hurufat', yani harflerin kabartması olan kurşunları birleştirerek yazıyorum. Bastığımız yazının çıkması için ateş üzerinde 80 dereceye gelene kadar ısıtıyoruz. Fazla ısınırsa erir, az olursa yazı iyi çıkmaz.'

- Arapça ve Farsça eserleri de ciltliyor

Kendisine getirilen Arapça ve Farsça eserleri ciltleyebilmek için bu dilleri kendi çabasıyla öğrenmeye çalıştığını aktaran Bekmezci, 'Fazla zarar görmüş eserlerde sayfa numaraları karışıyordu. Bunları okuyup doğru şekilde sıralamam gerekiyordu. Bunun için elimden geldiğince Arapça öğrenmeye çalıştım. Şu anda Arapça eserleri zorlanmadan ciltleyebiliyorum. Farsçayı da öğrenmeye çalışıyorum.' ifadelerini kullandı.

Sık sık eski kitap satan mekanları gezdiğini ve ilginç eserler bulduğunda satın alarak tamirini yaptığını dile getiren Bekmezci, birkaç gün önce bir eskicide Atatürk'ün eseri Nutuk'un Osmanlıca basımını bulduğunu, tamirini yaptıktan sonra kitaplığındaki yerini alacağını vurguladı.
Kaynak: AA