AB Bakanı Ve Başmüzakereci Ömer Çelik Açıklaması

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AGİT’in son referandumla ilgili açıklamalarını anlamakta güçlük çektiklerini belirterek "Referandumun ardından yapılan açıklamaların sınırları aştığını ve Türk seçmeninin egemenliğini ifade hakkına saygı duymadığını gösteren bazı alanlara girdiğini ifade ediyoruz” dedi.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, bakanlıkta yaptığı basın toplantısında, referanduma ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Avrupa’daki bazı siyasilerin Türkiye’de çıkan referandum sonucunu, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin sonu anlamına gelir şeklinde bir ifadeyle karşılamaları demek onların demokrasi kültüründen ne kadar yoksun olduklarını ifade eden bir yaklaşım olur” diyen Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

Avrupa Birliği kurumlarının bazılarının sözcülerinin bu söylediklerinin siyasi, hukuki hiçbir gerekçesi olamaz. Dolayısıyla bu ikisi arasında bağlantı kurmak kötü niyetli bir yorum olmaktan daha öteye gitmez. Çok daha üzücü şeyler de var, aşırı sağ ve popülist bazı akımların temsilcileri, güçlü bir şekilde evet oyu çıkan ülkelerdeki vatandaşlarımızın oradan sürülmesinden, pasaportlarının iptal edilmesinden, vatandaşlık haklarının iptal edilmesinden bahsediyorlar. Bu öteden beri söylediğimiz Avrupa değerlerinin, Avrupa’nın içindeki bazı siyasi partiler tarafından nasıl tehdit edildiğini açık ve net bir şekilde gösteren, 2. Dünya Savaşı öncesindeki bazı acı olayları hatırlatan bir yaklaşımdır. Avrupa’nın bütün demokratlarını, özgürlükçülerini, ilerici siyasetçilerini bu ırkçı ve gerici akımlara karşı duyarlılık üretmeye davet ediyoruz. Özellikle Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker’in, Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Mogherini’nin ve Genişlemeden Sorumlu Komiseri Hahn’ın yaptığı açıklamasını son derece yadırgadığımızı ifade etmek isterim. Referandum sonucuna ilişkin olarak basın açıklamasında Avrupa Birliği’nin değerlendirmesinin AGİT gözlemci heyet raporuna göre olacağının ifade edilmesi anlaşılmaz bir tutumdur ve bunu açık bir şekilde yadırgadığımızı ifade ediyorum.”

“AGİT’in son referandumla ilgili açıklamalarını anlamakta güçlük çekiyoruz”

Türkiye’de net bir süreç yaşandığına vurgu yapan Bakan Çelik, “Türk halkının bu demokratik olgunluk sebebiyle tebrik edilmesi gerekirken böyle flu alanda açıklamalar yapılması, Türkiye’deki demokratik olgunluğa gösterilmesi gereken saygıdan uzak bir yaklaşım olarak ele alınır. Özellikle bazı yetkililerin kendi görev alanına girmeyen bir şekilde henüz değişiklikler uygulamaya koyulmadan açıklamalar yapması da doğru değildir. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ile şimdiye kadar hep verimli bir iş birliğimiz oldu ve kendilerini her seçimde, her referandumda partide, başka yerlerde kabul ettik. Bütün bunları, bu süreçleri konuştuk, açık ve şeffaf bir süreç yürüttük. Bu son referandumla ilgili açıklamalarını anlamakta güçlük çekiyoruz, bu iddiaların, açıklamaların mesnetsiz iddialar olduğunu ve herhangi bir temele yaslanmadığını, objektiflikten uzak olduğunu özellikle vurgulamak isterim. AGİT gözlemcileri açıkladıkları sonuçta ülkemizdeki hukuki alt yapının gerçek bir demokratik sürecin gerçekleştirilmesi için yetersiz olduğunu iddia ediyorlar, Türkiye’nin seçimlere ve referandumlara ilişkin hukuki alt yapısı bellidir ve bu çok güçlüdür” şeklinde konuştu.



“Avrupa’daki pek çok ülkeden daha şeffaf ve daha güçlü bir alt yapımız vardır"

Son 10 yılda Türkiye’de üçüncü kez referandum düzenlendiğini hatırlatan Bakan Çelik, “Yıllardır bu hukuki alt yapı temelinde seçimleri ve referandumları sorunsuz bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Açık ve net bir şekilde iddia ediyorum, isteyen ve istediği mukayeseyi de yapmaya da hazırız. Avrupa’daki pek çok ülkeden daha şeffaf ve daha güçlü bir alt yapımız vardır ve bunları sorunsuz bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Birleşmiş Milletlerin 2005 yılında imzaladığı bildirgeye göre demokratik seçimler o ülkenin halkına ait olan bir egemenliği ifade hakkıdır. Bu bildirge özellikle gözlemciler için imzalanmıştır. Dolayısıyla egemenliğin ifade hakkına yapılan vurgunun altını çiziyoruz, referandumun ardından yapılan açıklamaların sınırları aştığını ve Türk seçmeninin egemenliği ifade hakkına saygı duymadığını gösteren bazı alanlara girdiğini ifade ediyoruz. Bu şekildeki yaklaşımlar, yapılan bütün yorumları mesnetsiz bırakır ve onların hiçbir şekilde saygın olarak ifade edilmesini mümkün kılmaz. Başka çelişkiler de var, örneğin Avrupa ülkelerinde evet yanlısı kampanya yapılamamıştır. Çeşitli Avrupa ülkeleri demokratik toplanma hakkına aykırı biçimde evet yanlısı kampanyayı engellemişlerdir. Bunun dikkate alınması gerekirdi ancak AGİT bildirgesinde bu gerçekliğe dair herhangi bir atıfta bulunulmaması, söz konusu misyonun tarafsızlığına gölge düşürmektedir” değerlendirmelerinde bulundu.

“OHAL uygulaması bu referandum sürecine dönük hiçbir negatif etki oluşturmamıştır”

Bakan Çelik, referandum sürecinde tüm tarafların özgür biçimde toplantı ve miting yaptığını kaydederek, “Burada OHAL uygulamasına dönük olarak, bazı ifadeler dikkat çekiyor. Bakın OHAL uygulaması bu referandum sürecine dönük hiçbir negatif etki oluşturmamıştır. Tam tersine terör örgütlerinin çeşitli yerlerde kurdukları baskıların, sandıklarda kurdukları baskıların halkımızı belli bir yönde oy kullanmaya sevk etme şeklindeki baskıların önlenmesi bakımından halkın iradesinin net bir şekilde orya çıkmasını sağlamıştır. Bu devlet düzeni için ilan edilmiş bir OHAL’dir. Vatandaşı olumsuz etkileyen bir tarafı yoktur. Biz sahadayız çeşitli seçimlerde bunu görüyoruz. Çeşitli mahalle ve bölgelerde terör örgütü ya da onun adına hareket edenlerin nasıl vatandaşlar üzerinde sandıklarda okullarda baskı kurduğunu çeşitli şekilde gözlemledik. Bu sefer ise bu baskı kuranların, yönlendirenlere hiçbir şekilde müsaade edilmediğini gördük. Bu demokratik iradenin meydana çıkması bakımından ve terörün baskısının engellenmesi bakımından önemli bir imkan ve kazanım sunmuştur” dedi.



“Beklediğimiz tarafsız, hakkaniyetli ve objektif bir yaklaşımdır”

Bakan Çelik, OHAL uygulamasında güçlü içeriğe sahip toplantıların gerçekleştirildiğini belirterek, “Avrupa ülkelerinde toplantı yapılmasının engellenmesi hususunu AGİT gözlemcilerinin dikkate alması gerekirdi. Bu konuya bir atıf yapması gerekirdi. Biz AGİT ya da başka kurumlarla her zaman açık ilişki içinde olduk. Beklediğimiz şey şudur, tarafsız, hakkaniyetli ve objektif bir yaklaşımdır. Türkiye’deki seçimin yürütülme biçimine karşı herhangi bir şekilde spekülasyon üreterek teknik incelemenin dışına çıkarak, siyasi yorumlar yapmaya yönelen açıklamaların bir saygınlığı bir karşılığı olmayacağını ifade etmek isterim. Bu o kurumların sözünün gücüne de leke düşürür” diye konuştu.



“AGİT’in yaklaşımı yanlıştır”

YSK’nın mühürsüz pusulalar konusuna değinen Çelik, “YSK’nın açıklamasına dönük AGİT’in yaklaşımı da yanlıştır. YSK’nın bu yaptığı yorum, ilk seferde ortaya çıkmış bir içtihat değildir. YSK Başkanı da açıkladı.

Daha önceki uygulamaların bir devamıdır. Burada esas gözetilen dışarıdan bir zarf, oy geldiğinin ispatlanamadığı bir durumda burada vatandaşların iradesinin zayi olmaması için alınan demokratik bir tedbirdir. Demokratik bir karardır. Esas olan vatandaşın iradesinin sandıkta tecelli etmesidir” ifadelerine yer verdi.

Çelik, söz konusu kararın sonuçların sisteme yansımadan önce alındığını sözlerine ekleyerek, kararın süreci yönlendirici etkisinin bulunmadığını söyledi.



Seçim günü sürecin tüm parti temsilcileri tarafından şeffaf bir şekilde gözlemlendiğine vurgu yapan Çelik, “AGİT’in bunu meşruiyete dönük bir eksiklik olarak anlaması şeklindeki yaklaşımı doğru değildir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA