Referandumun Ekonomiye Yansımaları Ve AB İle İlişkilerin Geleceği

AK Parti Genel Merkez MKYK Üyesi ve TBMM Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi olan Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Emine Nur Günay, 16 Nisan tarihindeki referandumda çıkacak ‘Evet’ sonucunun ekonomiye olumlu yansımaları olacağını belirterek, “Ekonomi istikrarı sever” dedi.

Referandumun Ekonomiye Yansımaları Ve AB İle İlişkilerin Geleceği
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Divan Kurul Üyesi de olan Milletvekili Emine Nur Günay, İhlas Haber Ajansı Eskişehir Bölge Müdürlüğü ziyaretinde, referandum sonuçlarının ekonomiye etkisi ve Avrupa Birliği ilişkileriyle ilgili soruları cevaplandırdı. Milletvekili Günay, ekonominin beklenti yönetimi olduğunu ve istikrarı sevdiğini belirtti.

Umut kaybolduğunda ekonomide bir çöküş başlayacağını anlatan Günay, “Bu tabii ki ekonomiye, istikrara, ihracata bizim şu anda en önem verdiğimiz konulardan bir tanesi yansır. Şimdi 2014 de iki seçim, 2015’te iki seçim ve bir de 7 Haziran-1 Kasım arası belirsizlik dönemi diyelim. Arkadan güçlü bir hükümet, ilk 100 günde bütün seçim vaatlerini hayata geçirmiş bir hükümet. Tam bunlar oldu derken, bir 15 Temmuz hain darbe girişimi ile karşılaştı ülke. Yine ekonomik açıdan baktığımızda biz gerçekten biz 2016’nın üçüncü çeyreğinde birçok verinin çok farklı yöne doğru ivme yapacağını tahmin ediyorduk. Ona göre planlamıştık. Ama tam tersi 15 Temmuz sonrası biz üçüncü çeyreği kaybettik ve dördüncü çeyreğe de büyük bir yansıması oldu. Şimdi ekonomik büyüme verilerine baktığımızda bu darbenin etkisini görebiliyoruz. Sadece çeyrek olarak size örnek vereyim. Şimdi 2016’nın üçüncü çeyreğinde eksi 1,3 ekonomi küçüldü, dördüncü çeyrekte 3,5 büyüme geldi bu muhteşem bir şey ve biz yılı 2,9 ile kapattık. Şimdi bu tablo, bu veri bize şunu gösteriyor. Ekonomi gerçekten konjonktürel gelişmelere çok hassas, ama Türkiye’nin de çık hızlı bir toparlama kapasitesi potansiyeli var” dedi.



"İstihdamda yaşananlar müthiş bir şey"

Günay, ekonomi dünyası ile iç içe olduklarını belirterek, “İş insanlarımızla ile iş adamları ile toplantılar yapıyoruz, onların sorunlarını dinliyoruz. Esnafla, KOBİ’ler ile iç içeyiz. Bunu biliyoruz. Ekonomi danışma kurulunda bunlar çok detaylı ele alınıyor. Artıları eksileri konuşuluyor ve bir dizi paketler sunmaya başladık. Üretim paketi ya da seferberliği diyelim. İhracat seferberliği istihdam seferberliği Şubat başında başladı.

Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde. Bunların hiç biri tesadüf değil. Bütün bu paketler üçüncü çeyreğin çok negatif geleceğini bildiğimiz için hemen tedbir alındı. Açıkçası dördüncü çeyrekte bu kadar hızlı bir toparlanmayı beklemiyorduk. Bunun yansımaları devam ediyor. Gelelim 17 Nisan’a. Zaten bizim bu paketlerin etkileri çok önemli. Sadece şunu söyleyeyim, üretim var, ihracat var ama istihdam çok önemli. Çünkü yine çift haneli rakamlara çıktık işsizlikte ve biz bunu çok yakından takip ediyoruz. Genç işsizlerimizin oranını düşürmek adına. İstihdam seferberliğinde hedef, Sayın Cumhurbaşkanımız dedi ki, ‘Bütün TOBB üyelerinden bir kişiyi istihdam etmelerini istiyorum.’ Bu yaklaşık 1 buçuk milyon mevcutları çıkarmadan tabi. Artı bir de 500 bin genç işsizlere yönelik istihdam kanalı açıldı. Bunar iş başı programları, mesleki eğitimler, toplumun yararına çalışma programı gibi toplam 2 milyon. Yani biz dedik ki 2017’de minimum 2 milyon yeni istihdam oluşturacağız ve biz bunun meyvelerini gördük. İnanın tahmin ettiğimiz şekilde hızla ilerliyor. İşsizlik şuanda yaklaşık 3 ayda 560 bin daha bu sabahki rakam, yeni istihdam oluşturuldu. Bu muhteşem bir şey” şeklinde konuştu.



"İş gücüne katılım fazla ama istihdam oluşturma kapasitemiz onun altında"

2016’yı değerlendirirken istihdamda Türkiye’nin yapısal bir sorunu olduğunu gördüklerini anlatan Emine Nur Günay, şunları söyledi:

“Bu nedir, iş gücüne katılım istihdam oranının üzerinde. Çünkü alttan genç nesil geliyor. Okuyorlar, mezun oluyorlar ve iş istiyorlar ve oran çok yüksek. İş gücüne katılım fazla ama biz ülke olarak istihdam oluşturma kapasitemiz onun altında. Şimdi böyle olunca onun altında bir makas var zaten hep. Bir de böyle konjonktürel, bu 15 Temmuzdu, küresel krizdi, bir sürü konjonktürel daralma gelince bu makas iyice açılıyor. Yani bizim yaklaşık 2016 da 387 bin artı bir işsizimiz oldu. Şimdi bakın 2017’nin daha ilk üç ayında bu ara kapanmış oldu ve makas içindeki işsizlerde istihdama doğru yöneliyorlar.”

"Türkiye, ‘kimse beni kontrol edemez’ diyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın referandum sonrası Avrupa Birliği ile oturup ilişkileri konuşacakları yönündeki açıklamalarıyla ilgili soruya karşılık Günay, “Avrupa Birliği’nin değerleri, normları, biz oraları aştık artık. Avrupa Birliği uyum sürecinde 2005’ten beri Türkiye gerçekten üzerine düşeni yaptı. Ben mesela ekonomik kriterlerden Maastricht kriterleri vardır bunların çoğunu yerine getirmiş durumda Türkiye ve kendileri şuanda Almanya Fransa dahil, o kriterleri yeni üye ülkeler için koydukları kriterleri kendileri karşılayamaz durumda. Siyasi kriterlerde de gerçekten o normlara uygun adımları Türkiye attı. Ama şimdi ikircikli bir tavır var Avrupa Birliği’nde. Kendileri yaptığında hiçbir şey olmuyor ama Türkiye’ye gelince herkes ahkam kesiyor. Şu anda tamamen yaşadığımız tamamen bu. En önemlisi de bu bölgede istikrarlı bir Türkiye, hem Avrupa hem Batı hem Ortadoğu ülkeleri ve bütün bölge için önemli. Öyle bir Türkiye istiyorlar ki gerektiğinde yönetebilirler. Şimdi burada uzun süredir ben ekonomik ve siyasi gücümü kazandım, bunun kalıcı olmasını istiyorum ve uzlaşmaya açığım, ama kimse beni kontrol edemez diyor. Bütün olay burada ve nereye gidiyoruz. Bütün Avrupa konseyinde ve parlamenterler meclisinde çok büyük bir mücadele veriyoruz tam bir yıldır. 24 Nisanda yine yapılacak olan toplantıda, Türkiye aleyhine bir rapor gelecek ki 2017’nin sonuna adar o raporun süresinin olmasına rağmen. Büyük bir ihtimalle bizi izleme sonrası dönemden bir önceye düşürecek bir rapor bu monitoringe geri düşürecek ve Avrupa konseyinin tarihine olmamış bir şey. Bunun bir yıldır mücadelesini veriyoruz. Her toplantıda acil bir tartışma maddesi olarak aldırmaya çalıyorlar. Bu ne demek Türkiye stratejisini ona göre belirleyecek. Ama bu konsey tarihinde hiç olmamış bir şey. İki burada Türkiye Avrupa Birliği değil, Avrupa konseyi dolayısıyla Türkiye burada kurucu üyelerinde. Yani altı ülkeden biri. Farklı bir durumu var konseyde. Avrupa Birliği Parlamenterler Konseyinde. Kurucu üyelerden beri ve 2016 Ocak ayından itibaren Türkçe çalışma dili oldu. Bunlar çok güzel gelişmelerdi. Bütün bu kazanımlar için geri adım olacak demektir. Türkiye içi mi? Hayır. Sadece Türkiye için değil, çünkü Türkiye artık çok net. Belli bir gücü var çok şükür. 16 Nisandaki sonuç bunun için çok önemli bizim için. Bence oturup Türkiye bakacak” ifadelerini kullandı.

Brexit sürecinin negatif etkilerini Avrupa Birliği dalga dalga görecek

Kişisel olarak köprülerin Türkiye tarafından atılması taraftarı olmadığını söyleyen Günay, “Çünkü zaten onlar kendi içlerinde nereye gittiği belli olmayan bir yapıya dönüştüler. Biz bekleyelim. Ki zaten Türkiye üzerine düşeni yaptı. Üzerine düşeni yapmayan Avrupa tarafıdır, Avrupa birliğidir. Ve şimdi bir Brexit yaşadık. Şimdi onların negatif etkilerini Avrupa Birliği dalga dalga görecek. Ekonomik anlamda simülasyon çalışmaları yapıldı ve çok negatif etkiliyor Avrupa Birliği’ni büyüme oranları olarak. Ki zaten krizden henüz çıkmış durumda değiller. Çok kötü durumda olan bir bankacılık sektörleri var. Dolayısıyla Avrupa zaten ekonomik krizi atlatmış değil. Bir de Brexit negatif etkisi gelecek. Şimdi Fransa’da seçimler yapılıyor. Bir görelim Le Pen başa gelirse zaten Frexit diyoruz. Büyük bir ihtimalle öyle bir şey olacak. Eğer Frexit olursa arkadan hangi ülkelerin onu izleyeceği tahmin ediliyor. Dolayısıyla ben burada Türkiye her zaman yaptığı gibi dış siyasette de sakin izleyici durumda olsun. Mücadeleler her platforma veriliyor ama bir görelim bakalım Avrupa Birliği ne olacak. Bence konuşulması gerekiyor. Bu yaşanan normal bir süreç değil Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında. Avrupa Birliği adayı olan ve birtakım yerlere gelmiş bir ülke için siyasi, ekonomik, diplomatik bu tutum kabul edilebilir bir şey değil. Ekonomik saldırılar devam ediyor” diye belirtti.

Kaynak: İHA