'Kutlu Doğum Haftası' Bilgilendirme Toplantısı

Diyanet İşleri Başkanı Görmez: 'Bu hafta her sene bir bilgi, aydınlanma ve bir irfan ziyafetine dönüşmektedir. Birliğimizi, beraberliğimizi pekiştirmekte, kardeşlik düşüncelerimizi, kardeşlik duygularımızı, Muhammed Mustafa sevgisi etrafında pekiştirmektedir. Hem milletimiz için hem kutlandığı bütün coğrafyalarda Müslüman kardeşlerimiz için manevi bir yenilenme haftasına dönüşmüştür' 'Bu hafta etkinliklerinin sevgili peygamberimizin rahmet mesajlarını toplumun her kesimine ulaştırmaktan başka hiçbir gayesi olmamıştır' 'Kutlu doğumunu idrak ettiğimiz Hz. Peygamber Muhammedül Emin ki düşmanları onu emin olarak adlandırdılar. Emanın kaybolmasının iki sebebi var, inançsızlık ve adaletsizlik'

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kutlu Doğum haftası dolayısıyla 'Bu hafta her sene bir bilgi, aydınlanma ve bir irfan ziyafetine dönüşmektedir. Birliğimizi beraberliğimizi pekiştirmekte, kardeşlik düşüncelerimizi, kardeşlik duygularımızı, Muhammed Mustafa sevgisi etrafında pekiştirmektedir. Hem milletimiz için hem kutlandığı bütün coğrafyalarda Müslüman kardeşlerimiz için manevi bir yenilenme haftasına dönüşmüştür.' dedi.

Bu yıl 'Hz. Peygamber ve Güven Toplumu' teması işlenecek Kutlu Doğum haftası tanıtım ve bilgilendirme toplantısı, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlendi. Şehitler ve gaziler için Kuran'ı Kerim okumasıyla başlayan programda, 'güven' ile ilgili Asya'dan Avrupa'ya uluslararası ülkelerden Müslümanların görüşlerinin yer aldığı sinevizyon gösterildi.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, yeryüzünde vahşetle özdeşleşmiş bir toplumu emin ve güvenilir bir topluma dönüştüren, düşmanları tarafından 'emin' olarak adlandırılan Hz. Peygamber Muhammedül Emin'e salat ve selam ederek konuşmasına başladı. Görmez, Türkiye'de 1989'dan bu yana her yıl 14-20 Nisan arasının 'Kutlu Doğum Haftası' olarak idrak edildiğini hatırlatarak, Hz. Peygamberin dünyaya şereflendirdiği haftanın sıradan bir hafta gibi geçiştirilemeyeceğini belirtti.

'Hz. Peygamberi anmaktan anlamaya' şiarıyla 28 yıldır Kutlu Doğum Haftası'nın idrak edildiğini aktaran Görmez, bunun üç büyük faydası olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

'Birincisi, bu hafta her sene bir bilgi, aydınlanma ve bir irfan ziyafetine dönüşmektedir. İkincisi, birliğimizi beraberliğimizi pekiştirmekte, kardeşlik düşüncelerimizi, kardeşlik duygularımızı, Muhammed Mustafa sevgisi etrafında pekiştirmektedir. Üçüncüsü bu hafta hem milletimiz için hem kutlandığı bütün coğrafyalarda Müslüman kardeşlerimiz için manevi bir yenilenme haftasına dönüşmüştür. Bu hafta etkinliklerinin sevgili Peygamberimizin rahmet mesajlarını toplumun her kesimine ulaştırmaktan başka hiç bir gayesi olmamıştır. Zaman zaman Kutlu Doğum Haftası eleştirilere maruz kalmış, 28 Şubat süreçlerinde eleştirilmiş, 27 Nisan bildirilerine konu olmuş, bazıları da farklı din görüntüsü adı altındaki mülahazalarla eleştiriler yöneltmiştir. Bu eleştirilerin hiçbiri yerinde eleştiriler değildir.'

- 'Hz. Peygamber ve Güven Toplumu'

Görmez, Kutlu Doğum Haftası'nın Mevlit Kandili'nin alternatifi olmadığını ifade ederek, 'Bu hafta Mevlit Kandili'nin mütemmimidir. Mevlit Kandili Resulü Ekrem'i anma, ona olan sevgimizi ifade etme zaman dilimi olarak kutlanmaya devam ediyor. Kutlu Doğum Haftası ise sevgili Peygamberimizi doğru anlamak, onun sünnetini bugüne taşımak, onun hayatını, hayat tarzını, çocuklarımızla, gençlerimizle toplumun bütün kesimleriyle paylaşmak, doğru bilgiye dayanarak sevgili Peygamberimizi anlatmak için ortaya çıkmış ilmi bir haftadır.' diye konuştu.

Bu vesileyle 28 yıllık bir birikim ve literatür oluştuğunu anlatan Görmez, ülkenin ve dünyanın içinden geçtiği süreçleri dikkate alarak, seçilen temalarla bu haftanın kutlandığını, bu senekinin de 'Hz. Peygamber ve Güven Toplumu' olarak belirlendiğini söyledi. Görmez, şu değerlendirmede bulundu:

'İnsanlık olarak küresel ölçekte bir güven bunalımı yaşıyoruz, insanlık ailesi olarak hep birlikte bir güven bunalımı yaşıyoruz. İnsan, insana güvenmiyor, dost dosta, kardeş kardeşe, komşu komşuya güvenini kaybetti. İnsanlık bu güven ihtiyacını karşılamak için olağanüstü yollara başvurmaya başladı. Teknolojinin bütün imkanları seferber edilmeye başladı, güvenlik sorununu çözmek için. Korkunç silahlar üretiliyor güvenlik adına. Ülkeler sınırlarına güvenlik duvarları örüyor.'

Sokakların, caddelerin, alışveriş merkezlerinin kameralarla gözetildiğini ancak bütün bunlara rağmen itimadın sağlanamadığını dile getiren Görmez, dünyanın güven kaybına uğramasının bu temayı seçmelerinde ilk neden olduğunu vurguladı.

Görmez, dünyada çevre ve tabiat güvenliğinin de kaybolmaya başladığını ifade ederek, insanlığın ortak yurdu doğanın tehlike altında olmasını, insanlığın güvensizliğinden bitkilerin ve canlıların da zarara uğramasını tema seçimi için ikinci sebep olarak anlattı.

Görmez, 'İslam coğrafyasında güven kaybı, İslam beldelerinin selamı, barışı kaybetmesi, müminlerin itimatı kaybetmesi, güvenen ve güvenilen olması gereken müminler diyarının dahi güven kaybına uğraması'nın da tema seçiminin üçüncü nedeni olduğunu belirtti.

- 'Düşmanları onu emin olarak adlandırdılar'

15 Temmuz darbe teşebbüsünün toplumsal ve din güvenliğini tehdit ettiğine işaret eden Görmez, şöyle dedi:

'Dine güven yara almıştır, bütün güvenlerin, emanın emniyeti kaynağı olan din güvenliğinin zedelenmesi en büyük güvensizliği de beraberinde getirmiştir. Bir taraftan coğrafyada DEAŞ, Boko Haram, El-Kaide, Eş Şebab gibi terör şebekeleri, cinayet şebekeleri İslamı terör ve şiddetle özdeşleştirerek, din güvenliğini tehdit ederken, bir taraftan da FETÖ gibi dini istismar ederek, toplumu Allah ile aldatarak, değerlerimizi çalarak din güvenliğini tehdit ettiklerine hep birlikte şahit olduk.'

Ülkede yara alan güvenin nasıl tesis edebileceğini amaç edindiklerini vurgulayan Görmez, itimat konusu insanın kalbinde, nefsinde tesis edilemediğinde, iman ile eman arasındaki ilişki kurulamadığında güveni sağlamanın mümkün olamayacağını söyledi.

Korkuları gidermenin, gerçek emanı kalbe yerleştirmenin yolunun gerçek bir iman olduğunu vurgulayan Görmez, Yunus Peygamberin balığın karnında, Yusuf Peygamberin kuyuda, İbrahim Peygamberin ateşe atılırken ve ateşin içinde, Nuh Peygamberin denizin dalgalarında, Musa Peygamberin Firavun'un sarayında, İsa Peygamberin beşikte annesinin kucağında güvenli olduğunu anlattı.

Görmez, 'Nihayet kutlu doğumunu idrak ettiğimiz Hz. Peygamber Muhammedül Emin ki, düşmanları onu emin olarak adlandırdılar. Emanın kaybolmasının iki sebebi var, inançsızlık ve adaletsizlik. İnanca zulüm karıştırmak güveni de ortadan kaldırıyor.' sözlerine yer verdi.

Hz. Peygamberin 'Emanete riayet etmeyen kamil imana sahip olamaz, ahde vefa göstermeyen kamil manada dindar olamaz' buyurduğunu hatırlatan Görmez, 'Güven nimetine şükür üç amelle gerçekleşir, emanete riayet, ahde vefa, hukuka saygı.' dedi.

Görmez, 18 Nisan Salı günü Ankara'da bütün vatandaşların katılımıyla devlet ile millet kaynaşması ve bütünleşmesi çerçevesinde büyük açılış toplantısını yapacaklarını belirterek, her din görevlisine bu hafta büyük görevler düştüğünü, gerekirse kapı kapı dolaşarak herkese imanla beraber emanı taşımanın gayreti içinde olmaları gerektiğini söyledi.
Kaynak: AA