Cumhurbaşkanı Erdoğan Açıklaması 'OHAL Süresi Dolarsa Yine Uzatılır'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “OHAL süresi dolarsa yine uzatılır. Bu noktada mani bir hal yok. Fransa uzatıyor da kimse kıyamet koparıyor mu? Bizim buna ihtiyacımız olduğuna göre, yasal olarak uzatma yetkisi kimde? MGK teklif eder, Bakanlar Kurulu bununla ilgili kararını alır, yola devam ederiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TGRT Haber televizyonu ile birlikte TGRT EU, TGRT Belgesel televizyonları ve TGRT FM ile İhlas Haber Ajansının hizmet sunduğu yurt içi ve yurt dışındaki 120 TV kanalında yayınlanan “Referanduma Doğru Özel” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Erdoğan, gündeme ve Pazar günü yapılacak halk oylamasına dair önemli açıklamalarda bulundu.

“Ölenler sadece kimyasal silahlardan ölmüyor ki”

Suriye’de Türkiye, Rusya ve ABD arasında mutabakat sağlanması için çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, sadece kimyasal silahlara karşı değil, konvansiyonel silahlara karşı da mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ölen insanların sadece kimyasal silahlarla ölmediğine dikkat çeken Erdoğan, “Ben sadece kimyasal silahlarla mücadeleden yana değilim. Ölenler sadece kimyasal silahlardan ölmüyor ki. Onunla ilgili bir yasak maddesi var diye ona karşı olalım. Peki kimyasal silahla bugün Suriye’de kaç kişi öldü, konvansiyonel silahlarla kaç kişi öldü? Diyelim ki kimyasal silahlarla bin 500, 2 bin kişi öldüyse, konvansiyonel silahlarla yüz binlerce kişi öldü. Niye onu konuşmuyoruz? Yani konvansiyonel silahlarla öldürülse ne olur ama kimyasal olursa olmaz. Onun da üzerine gideceğiz” diye konuştu.



“İş Münbiç’le bitmiyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD ve YPG’nin de DEAŞ gibi terör örgütü olduğunu dile getirdi. Erdoğan, Rakka ve Münbiç ekseninde Suriye’deki son durumun sorulması üzerine, “Rakka’dan önce Münbiç var. Bu arada insani yardım noktasında Münbiç’te Rusya’nın da bir hareketlenmesi var. Aynı şekilde Amerika’nın koalisyon güçleriyle yani PYD, YPG onlarla beraber hala ortak noktada çalışması var. Rejim de bu işin içinde. Orada Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile beraber biz de varız. Biz de bu süreci devam ettireceğiz. Münbiç’le iş bitmiyor. DEAŞ’ı oradan sildin attın, tamam. Asıl önemli olan DEAŞ’ın merkezi durumunda olan yer Rakka. Rakka’daki mücadelede bizim şu andaki kararlılığımız şudur: Biz diyoruz ki ’gelin hedef DEAŞ mıdır, birleşelim beraber mücadele verelim.’ Ama ey Amerika; sen YPG, PYD ile beraber bu işi yapacağım dersen, orada biz yokuz. DEAŞ ne kadar terörist örgütse, PYD ve YPG de en az o kadar terörist örgüttür. Bir terörist örgütü bir başka terörist örgüt ile terbiye edemezsin. Bunların iyisi kötüsü olmaz, hepsi kötüdür. Aynı şeyi biz Rusya ile de paylaştık. Temenni ederim ki bu konuda bir fikir birliği olur. Astana sürecini biz Rusya ile başlatmıştık, buna İran da katılmıştı. Yeniden bu Astana sürecini diri tutabiliriz, bu süreci devam ettirebiliriz" açıklamalarında bulundu.

“Fransa’da seçim var, adayların hepsi beni konuşuyor”

Pazar günü referandumdan çıkacak sonucun sadece Türkiye’yi ilgilendirmediğini ifade eden Erdoğan, “Pazar günü halkımın vereceği cevap sadece ulusal değildir, aynı zamanda uluslararasıdır. Bir de dışarısı var. Şu anda Almanya’da, Fransa’da yapılanlar ortada. Fransa’da seçim var, adayların hepsi bu kardeşinizi konuşuyor. Ben orada aday değilim ki beni niye konuşuyorsunuz. Bugünkü dergilerde hepsinde kapak ben yani böyle ücretsiz reklamımızın yapılacağını bilmiyordum, bu güzel bir şey” şeklinde konuştu.



Avrupa dilimizi öğrendi, bu da güzel bir şey”

Erdoğan, Avrupa ülkelerinin bazılarında gazete ve dergilerin manşetlerinin Türkçe çıktığının hatırlatılması üzerine, şunları ifade etti:

“Öğrendiler, bu da güzel bir şey. Zaten siyasetin mantığında ve hedefleri arasında dilinizi öğretmek de yok mu? Var. Bunu da öğreniyorlar bu şekilde, bu da güzel bir şey. Bunlar tarihe nottur aslında. Ama bir de şu olacak bundan sonra; ‘evet’ çok çok yüksek tonda çıktığı anda Avrupa Birliği vesaire onlarla da oturacağız masaya. ‘Hadi bakalım ne diyorsunuz? Var mısınız, yok musunuz? Bize kalkıp da hala afra tafra yapmayın. Varsanız ne ala, 54 sene bekledik, bundan sonra böyle bekleyecek zamanımız yok. Oturun, kararınızı verin. Vermediğiniz taktirde biz kendi kararımızı vereceğiz’ diyeceğiz. Benim halkım şu anda ’biz artık beklemeye tahammülü olmayan bir ülkeyiz’ diyor. Dışişleri bakanımız vizeyle ilgili bir şey açıkladı.

Bunlar tabi benim ihtimal dışı gördüğüm şeyler. Hep yalan söylüyor bunlar. 3 milyon muhacirimiz var, bakıyor muyuz? Dediler ki ’biz hemen size 2016’nın Temmuzunda 3 milyar Euro vereceğiz.’ Verdiler mi? Vermediler. 725 milyon Euro gönderdiler. Bunu bize göndermiyorlar. Bunu UNESCO üzerinden Kızılay’a gönderiyorlar. Aynı şekilde BM Mülteciler Konseyi, 6 sene geçti gelen para 525 milyon dolar. Kimle dalga geçiyorsunuz? Şu anda harcanan para 25 milyar Dolar. Bu devletin kasasından ve STK’larımızın yaptığı harcama. Türkiye bunu sizden bize destek gelecek diye yapmadı. Bu mültecileri biz bir yerlerde barındıralım, Akdeniz’de, Ege’de boğulmaları azaltalım diye yaptı. Bunlar insanlıktan nasibini almamış. Öyle de olsa, böyle de olsa biz yolumuza bu şekilde devam edeceğiz, o insanları bu şekilde yalnız bırakmayacağız. Pazar günü aynı zamanda bunun da bir cevabıdır. Bana göre milletim, benim güzel vatandaşım, halkım, inşallah pazar günü vereceği ’evet’ oyunun oralara da bir cevap olacağını bilmesi lazım.”

“Onlar ne tür muamele yaparlarsa aynı muameleyi bizden görecekler”

Teröristleri ülkelerinde barındıran Almanya’nın, günü geldiğinde aynı muameleyi Türkiye’den göreceğini belirten Erdoğan, Almanya konsolosluğuna sığınan Die Welt muhabiri Deniz Yücel ile ilgili olarak, “Onlar ne tür muamele yaparlarsa aynı muameleyi bizden görecekler. Herhangi bir onlardan birisi bizim elimize düşerse, aynı muameleyi görürler. Ben bu görevde, bu makamda olduğum sürece asla. Bir tane geldi; bunu bizzat kendisi istedi. O ara Almanya’nın konsolosluğunda yatıyormuş meğer, denize nazır. 1 ay orada ağırladılar. Dedim ki ’Sayın Merkel, önce çıksın yargılansın. Herhangi bir şey yoksa bizim mahkemelerimiz, sizin mahkemelerinizden daha adildir’ dedim. Bir şey diyemedi o gün. Daha sonra geldi mahkemeye çıktı ve mahkeme tutukladı. Şu anda içerde. Elimizde görüntüler, her şey var. Bu tam bir ajan terörist. Gazetecilerin hepsi pirüpak değil ki. Bunlar böyle gazetecileri pirüpak göstermeye çalışıyorlar. Kime yutturacaksınız bunları. Biz kimlerin ne yaptığını görüyoruz. Fikriyle, kalemiyle, düşüncesiyle hakikaten toplumlara gerçekten yön veren insanlar başımız gözümüz üstüne. Kalkıp da benim ülkemi, Kandil’den tehdit edecek, bölecek, buradan ajanlık yapan kimselere de gereği neyse yasaların emrettiği çerçevede bunu da yaparız” ifadelerini kullandı.

“Gerek FETÖ’yle ilgili, gerek Rıza Sarraf’la ilgili atılan adımları şuanda adil yaklaşım tarzları olarak görmüyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’nün ABD’den iadesiyle ilgili soru üzerine, bazı olumlu adımların atıldığını kaydetti.

Preet Bharara isimli savcının görevden alınmış olmasının olumlu adımlardan biri olduğunu dile getiren Erdoğan, “Tabi Bharara’nın altı tamamen onun kendi ekibi. Biz bunları da bekliyoruz aslında. Orada gerek FETÖ’yle ilgili, gerek Rıza Sarraf’la ilgili atılan adımları şu anda adil yaklaşım tarzları olarak görmüyoruz. Adaletin bir an önce tecellisi çok önemli. Son zamanda Halk Bankası Genel Müdürü Muavinimize yönelik yapılan işi de bizler adil görmüyoruz. 7 kez ABD’ye giriş çıkış yapmış olan Halk Bankası Genel Müdür Muavininin böyle bir şeye muhatap kalmış olması üzücüdür” değerlendirmelerinde bulundu.

“Bu adamlar bu kararı nasıl veriyor”

FETÖ’nün medya yapılanmasıyla ilgili davada tahliye kararı veren hakim ve savcılar hakkında Adalet Bakanlığı ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) doğru adımlar attığını belirten Erdoğan, “Özellikle Adalet Bakanlığımızın böyle durum karşısında takındığı tavır, HSYK’nın takındığı tavır çok çok olumlu olmuştur. Böyle bir şeyin olması mümkün mü? Sen kalkacaksın bu ülkenin cumhurbaşkanını çıkardığın dergide ipe götüreceksin, ölüm diyeceksin, halat şöyledir, böyledir diyeceksin, bu adamlar çıkıp meydanda dolaşacaklar. Bunu neyle izah edeceksin? Bu adamlar bu kararı nasıl veriyor? Ben şu anda bir Cumhurbaşkanı olarak ben muhatap olursam böyle bir şeye, normal vatandaşa neler yapılmaz. Sana adalet nasıl teslim edilir? Burada HSYK önemli bir adım attı. Adalet Bakanlığı bu süreci yakın takip etti. Temenni ediyorum ki bundan sonra buna benzer, böyle yanlış adımlar atılmaz. Bunlar halkın adalete olan güvenini de zedeliyor. Halkın adalet mekanizmasına güvenmesi lazım. Pazar günü aynı zamanda bununla ilgili de imkan sağlayacak. Bununla ilgili de bazı adımların atılmasını sağlayacak” diye konuştu.

Yeni sistemde 3 unsur: Adalet, istişare ve liyakat

Cumhurbaşkanlığı sisteminde 3 unsuru çok önemli bulduğunu söyleyen Erdoğan, bunların adalet, istişare ve liyakate göre yapılacak atamalar olduğunu vurguladı. Erdoğan, bu 3 unsurun başarıldığı anda, her şeyin raylı rayına oturacağını dile getirdi.

“OHAL süresi dolarsa yine uzatılır”

Erdoğan, Olağanüstü Hal (OHAL) süresinin 19 Nisan’da dolacağının hatırlatılması üzerine, “Dolarsa yine uzatılır. Bu noktada mani bir hal yok. Fransa uzatıyor da kimse kıyamet koparıyor mu? Bizim buna ihtiyacımız olduğuna göre, yasal olarak uzatma yetkisi kimde; MGK teklif eder, Bakanlar Kurulu bununla ilgili kararını alır, yola devam ederiz” şeklinde konuştu.



“Dokunulmazlığımızı kaldırın diyenler şimdi niye kaçıyor?”

Çözüm süreci benzeri bir projenin mevcut durumda mümkün olmadığına işaret eden Erdoğan, İspanya’daki ETA örneğini verdi. Elinde silah olan kimseyle masaya oturulmayacağını kaydeden Erdoğan, “Geçmişte bu malum Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, Çözüm Süreci, bütün bunlarda ilgili arkadaşlarımız bu tür adamların temsilcileriyle de görüşmeler yapıyordu. Artık o devir kapandı. Bundan sonra bize ’oturalım, konuşalım’ gibi bazı haberler geliyor, bir daha bunları geçin, artık böyle bir şey yok. Bazıları yargının verdiği kararla toplandı, içerde. Bundan sonraki süreçte de belki içeri girenler olacak. ’Bizim dokunulmazlığımızı kaldırın’ diyen terör örgütünün arkasında olduğu siyasi partinin mensupları niye şimdi kaçıyor? Bazıları yurt dışında. Bunlar ’bizim arkamızda PKK var, PYD var, YPG var’ demiyor muydu? Şimdi ne oldu size? Buyur yargı. Yargı burada gerekli karar neyse onu verecektir. ETA nasıl silahları gömdüyse, siz de silahları gömersiniz, adresleriyle, koordinatlarıyla beraber gömersiniz, ondan sonra atılması gereken adımlar atılır. Ama elde silah ’konuşalım’ yok öyle bir şey. Kararlılığımızı görüyorsunuz, 20 ayda 10 bini aşkın terörist etkisiz hale getirildi” ifadelerini kullandı.

“Balkon konuşması başbakanın hakkı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet çıkarsa balkon konuşması yapacak mısınız” sorusuna şu cevabı verdi:

“Balkon konuşması birinci derecede Sayın Başbakanın hakkı. Sayın Başbakan inşallah bu konuşmasını yapar, daha sonra bir değerlendirme yaparız, bu değerlendirmeye göre de bizim de yapmamız gerekirse yaparız. Şart da değil zaten. Burada sizlerle konuşuyoruz, aynı şekilde Külliye’de konuşmamızı yapıyoruz, ‘yok yine bir yapalım’ dersek, inşallah Külliye’nin önünde halkımızla bir araya geliriz.”

“Herkes milli iradeye razı olacak”

Seçimlere hile karıştırılmasını engellemek için İçişleri Bakanlığının çok ciddi tedbirler aldığını ifade eden Erdoğan, “Bu artık bundan önceki seçimler gibi olacak bir seçim değil. Tehditlerle, yanlışlarla bu yola başvuracak olanlar bedelini ağır öder. Herkes milli iradeye razı olacak. Güneydoğu Anadolu’da, Doğu Anadolu’da, buralarda bu tür yollara başvuranlar bedelini çok ağır öderler. Orada yakın markaj; vatandaş gelecek huzur içinde oyunu kullanacak ve milli iradenin tecellisini göreceğiz” dedi.

Erdoğan, referandumdan sonra kurulacak ilk kabinede MHP’li isimlerin olup olmayacağı yönündeki soruya, “Şu anda gündemde böyle bir şey söz konusu değil. Şu anda gerek şahsımın, gerek AK Parti’nin, gerek MHP’nin kilitlendiği tek şey, pazar günü sandıktan ne çıkacağı” diye cevap verdi.
Kaynak: İHA