Günde 30 Dakikalık Hızlı Yürüyüş Parkinsonun İlerlemesini Yavaşlatıyor

Prof. Dr. Cenk Akbostancı, Parkinson’un erkeklerde biraz daha sık görüldüğünü belirterek, genç hastalarda görülme, maalesef ülkemizde akraba evliliklerinin sık olmasına bağldır. Parkinson’un ilerlemesinin yavaşlatılmasında üç önemli şeye dikkat etmek gerekiyor. Bunlar ; düzenli egzersiz (örneğin her gün 30 dakika hızlı yürüyüş), tansiyon kontrolü ve ilaçları düzgün kullanma” dedi.

Günde 30 Dakikalık Hızlı Yürüyüş Parkinsonun İlerlemesini Yavaşlatıyor
Parkinson genellikle 60 yaşında başlayan ilerleyici bir beyin hastalığı. Beynin özellikle hareketle ilgili merkezlerinde yavaş ve ilerleyici bir dejenerasyon (hasar) sonucu oluşuyor. Birçok hastada tam olarak hastalığın nedeni bilinmiyor. Bununla birlikte, bazı hastalarda genetik nedenler saptanabiliyor. Akraba evlilikleri sonucunda da Parkinson hastalığı sık olarak görülebiliyor.

Belirtileri ise hastada daha farklı olabiliyor. Hastalık önce dikkat çekici bulgular vermeyebiliyor, durgunlaşma, yüz mimiklerinde azalma, koku almada azalma gibi pek dikkat çekmeyen bulgular görülebiliyor. Ancak, daha sonra titreme, yürümede yavaşlama, kaslarda sertleşme, öne doğru eğilerek yürüme gibi şikayet ve bulgularla kendini gösterebiliyor.

“Türkiye’de akraba evliliklerine bağlı genç yaşta Parkinson sık görülüyor”

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Akbostancı, Parkinson’un erkeklerde biraz daha sık görüldüğünü kaydederek, “Hastalarımızın yüzde 10 kadarında belirtiler 40 yaşından önce başlar. Bunlar sıklıkla ailesel Parkinson hastalığıdır. Genç hastalarda görülme, maalesef ülkemizde akraba evliliklerinin sık olmasına bağlıdır. İlerlemeye engel olacak önlemlerin alınması için de erken teşhisin önemi büyüktür” dedi.



“Her gün 30 dakika hızlı yürüyüş Parkinsonun ilerlemesini yavaşlatıyor”

Prof. Dr. Akbostancı, Parkinson hastalığının karmaşık belirtileri ve karmaşık tedavi özellikleri nedeniyle profesyonel yaklaşım gerektirdiğinin altını çizerek, “Öncelikle her titremenin Parkinson’a bağlı olmadığını bilmek gerekir. Bir de hastalar teşhisi ilk duyduklarında muhtaç duruma düşeceklerini düşünüp ciddi moral bozukluğu yaşıyorlar. Oysa hastalığın her aşamasında etkin tedavi yöntemleri var. İlerlemesinin yavaşlatılmasında üç önemli şeye dikkat etmek gerekiyor. Bunlar ; düzenli egzersiz (örneğin her gün 30 dakika hızlı yürüyüş), tansiyon kontrolü ve ilaçları düzgün kullanma” diye konuştu.



“Beyin pili tedavisi ile hastalığın bulguları azaltılabiliyor”

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Ali Savaş, hastalığın zaman içinde ilerleyici nitelikte olduğunu ifade ederek, ‘‘Ancak bu ilerleme hızı her hastada farklılıklar gösterir. Hiçbir tedavi yöntemi hastalığı tam olarak tedavi etmemektedir. Bununla birlikte, gerek ilaç tedavileri gerekse beyin pili gibi cerrahi yöntemler hastalığın bulgularını azaltıp hastaları rahatlatabilmektedir” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Savaş, hastalara öncelikle ilaç tedavisi yapıldığını belirterek, ilaca rağmen şikayetleri azalmayan hastaların beyin pili tedavisi için başvurması gerektiğini vurgulayarak, “Cerrahi tedavi yöntemi olarak genellikle halk arasında beyin pili olarak bilinen “derin beyin stimulasyonu” yöntemi uygulanmaktadır. Sadece tek taraflı titremesi olan hastalarda bazen talamotomi denilen beyin pili dışındaki tedavi yöntemleri de söz konusu olmaktadır. Parkinson hastalığının cerrahi tedavisi ülkemizde 1960’lı yıllarda başlamıştır. Buna karşın, beyin pili uygulamaları ise yaklaşık olarak 20 yıldan beri yapılmaktadır” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Savaş, beyin pili yerleştirilmesinin iki aşamalı yapıldığını kaydederek, İlk aşamada, ameliyat öncesi hastanın başına bir stereotaktik başlık takılır ve bilgisayarlı tomografi veya MRI çekilerek hedef için hesaplama yapılır; hasta sonrasında uyanık olarak lokal anestezi ve sakinleştirici verilerek ameliyata alınır. İki taraflı olarak nörostimulatör elektrodları beyne yerleştirildiğinde ameliyat yaklaşık olarak 4-6 saat sürer; sonrasında başlık çıkartılır. Genellikle ertesi gün yapılan ameliyatın ikinci aşamasında ise, genel anestezi altında elektrodların jeneratörle (pil) bağlantısı yapılır. Jeneratör kısmı göğüs üzerindedir; bağlantı kabloları ise cilt altındadır. Tüm sistem vücudun içindedir; dışarıda herhangi bir tıbbi malzeme kalmaz. Daha sonraki günler ve haftalar içinde stimulatörün ayarlanması telemetrik programlayıcıyla yapılır” dedi.



“Beyin pili konusunda uzman cerrahlara başvurulmalı”

Prof. Dr. Savaş, beyin pili tedavisinin başarı oranlarının yüksek olduğunu vurgulayarak, “Kabaca en iyi sonuçlara bakıldığında, 10 hastanın 8 ila 9’unda uzun süreli belirgin düzelme görülmektedir; bununla birlikte, 10 hastanın 1 ila 2’sinde uzun süreli tatminkar sonuç alınamamaktadır. Bu başarı oranı yüksektir ancak, doğal olarak birçok tedavi yönteminde olduğu gibi yüzde 100 başarı oranı beklemek gerçekçi olmaz. Beyin pili ameliyatı çok geç dönemde yapılırsa etkinliği az olur; yani son çare olarak görülmemelidir. Zamanı gelince, hastalığın orta döneminde, fazla gecikmeden yaptırmakta yarar bulunmaktadır” dedi.

Prof. Dr. Savaş, Parkinson hastalığının cerrahi tedavisi ve beyin pili uygulamalarının her beyin cerrahisi bölümünde yapılmayacağının altını çizerek, “Bu konuda özel olarak uzmanlaşmış beyin cerrahının, deneyimli bir nöroloji ekibinin ve uygun teknolojik alt yapının bulunması gerekir. Bu bütün Dünya’da bu şekildedir. Türkiye’de beyin pili uygulaması gerekenden az sayıda da olsa bir gurup hastada yıllardan beri başarıyla uygulanmaktadır. Genel olarak ameliyata hazırlık süreci ve bu konuda uzman hekimlere yönlenmede sorun bulunmaktadır. Deneyimli merkezler azdır ve beyin pilinin malzeme maliyeti nedeniyle kolayca uygulanamamaktadır” diye konuştu.

Kaynak: İHA