Orgeneral Başoğlu'nun Kaçırılmasına İlişkin Dava

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı olan Orgeneral Başoğlu'nun kaçırılmasına ilişkin davanın ilk celsesi sanık savunmalarıyla sürüyor.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı (EDOK) olan Orgeneral Kamil Başoğlu'nun kaçırılmasına ilişkin davanın ilk celsesi sanık savunmalarıyla devam ediyor.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına, tutuklu sanıklar Muhsin Kutsi Barış, Abdullah Yılmaz, Adem Parlak, Atahan Tatar, Eyyüp Baloğlu, Tuna Han Ata, Selami Darcan, Tekin Gökbaş ve Uğur Fidan ile avukatları ve sanık yakınları katıldı.

Üzerine atılı suçları kabul etmeyen sanık Abdullah Yılmaz, '15 Temmuz gecesi yaşanan, EDOK Komutanının kaçırılması olayıyla bir alakam yok. 13 Temmuz günü, 15 Temmuz'da Manisa'daki düğünümüz için izin almak amacıyla alay komutanımız Kutsi Barış'ın yanına gittim. Komutan, tatbikat olacağını ve 16 Temmuz sabahı izne çıkmamı söyledi. 14 Temmuz’da mesai bitiminde alay komutanım yanına çağırdı, tatbikattaki görevimle ilgili konuştuk.' dedi.

Darbe girişiminin yaşandığı akşam saatlerinde evde uyuduğunu ve telefonla aranması üzerine uyandığını ileri süren Yılmaz, 'Cevapsız çağrıları gördüm. Tatbikatın öne alındığını öğrendim, geç kaldığım için mahcubiyetle hemen alaya gittim. Görev yerime gittiğimde, Albay Uğur Karaca, ambulansı sordu. Ben gitmeden önce çağrılan ambulans geldiğinde, kim olduğunu sonradan öğrendiğim EDOK Komutanı Kamil Başoğlu'nun konutuna gittik.' diye konuştu.

Albay Karaca'nın, Başoğlu'na 'Genelkurmay emriyle geldik. Ciddi bir güvenlik tehdidi var, bizimle geleceksiniz' dediğini belirten Yılmaz, 'O sırada herhangi bir zorlama ya da şiddet olmadı, komutana 'Müsaadenizle' deyip ellerini arkadan bantladılar. Komutan, Yavuz Binbaşı'ya dönerek, 'Gözlüğümü aldınız mı?' dedi. Bu konuşmadan sonra birbirlerini tanıyorlar diye düşündüm. Uğur Albay, ambulanstan inerek sessizce 'Fanila ile gözlerini kapatın, nereye gittiğimizi görmesin' dedi. Yavuz Binbaşı'ya 'Komutanım ne yapıyoruz biz?' diye sorduğumda beni tersleyerek 'İşine bak' dedi.' ifadelerini kullandı.

Sanık Yılmaz, EDOK Komutanı Başoğlu’nu ambulansla Akıncı'ya götürüp orada bekleyen kişilere teslim ederek döndüklerini ve yolda telefonuyla oynarken darbe girişimini öğrendiğini savundu.

Eskişehir yolu istikametinden Milli Kütüphane önüne geldiklerinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına gitmeye çalıştıklarını bildiren Yılmaz, şunları kaydetti:

'Yolda polis barikatını görünce, geri dönerek başka bir nizamiye kapısının önünde durduk. Albay ve Binbaşı burada indiler, Albay, 'Nerede bu binbaşı?' diye bağırdı. Bu sırada binbaşı arka kapıyı açtı ve bana 'Sen ambulansı al ve git' dedi, şaşırmış bir şekilde nereye gideceğimi sorduğumda 'Alayına dön' dedi. Alaya doğru yola çıktık fakat şoförün de kafası karışık olduğu için çıkmaz sokağa girdik, tekrar geri geri giderek müsait bir yerden alaya doğru gitmeye başladık. Yanımdaki askerlerin de hayatını tehlikeye atmamak için Genelkurmayın önünden değil de alternatif ara yollardan alaya gitmeye çalıştık.'

Hayatının hiçbir döneminde FETÖ ile bir bağının olmadığını öne süren Yılmaz, 'ByLock denilen uygulamayı gazetelerden öğrendim. Darbe girişimini öğrendiğimde de emir komuta durumuna itaat etmek zorunda kaldım. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum ve beraatımı talep ediyorum.' dedi.

- 'Ambulansla gelen sivil Başyaverin odasına geçti'

Sanık Atahan Tatar da hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, '13 Temmuz Çarşamba günü, Çankaya Cumhurbaşkanlığı Başyaverliğindeki çalışma odamda otururken akşam üzeri Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış, büro telefonundan aradı ve yanına çağırdı. Akşam saat 21.30 sıralarında Başyaver Albay Ali Yazıcı'nın misafirinin geleceğini, Başyaverlik binasını göstereceğini ve binayı açmamı istedi.' diye konuştu.

Akşam evine gittiğini ve saat 21.30 sıralarında tekrar Başyaverlik binasına gelerek kapıları açtığını öne süren Tatar, şunları kaydetti:

'Muhsin Kutsi Barış, arayarak misafirin gelip gelmediğini sordu. Aradan 15 dakika geçtikten sonra Başyaverlik binasının önüne Muhafız Alayının ambulansı geldi, ambulans kapısını ismini bilmediğim bir asker açtı. İçerisinden sivil giyimli alay komutanı Muhsin Kutsi Barış, yanında yine sivil giyimli ismini bilmediği orta boylu, 40 yaşlarında, esmer tenli, gömlekli bir kişi ile alayın revirinde görevli soyadını bilmediği doktor kıyafetli Adem Binbaşı indi. Adem Binbaşı ambulansın yanında kaldı, Muhsin Kutsi Barış ile sivil giyimli şahsın beraber Başyaverin odasına geçtiler.

Yaklaşık 5 dakika sonra Muhsin Kutsi Barış, beni çağırdı ve 'başyaverin evi nerede' diye sordu. Bende, elimle işaret ederek 'şu istikamette' dedim. Muhsin Kutsi Barış bana dönerek, 'Hadi beraber yürüyelim bakalım sen bize göster' dedi. Alay Komutanı, sivil giyimli şahıs ve ben Atatürk Müze Köşkü ve Pembe Köşkün önünden geçerek başyaver Ali Yazıcı'nın ve diğer yaverlerin ikametine gittik. Ali Yazıcı'nın evini gösterdim.'

- '15 Temmuz'da tatbikat olacak'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski Başyaveri Ali Yazıcı'nın 14 Temmuz 2016'da mesaiye geldiğinde bağlı bulunduğu Albay Ali Yazıcı Muhafız Alayının sosyal tesislerine giderken kendisine günlük işlerle ilgili sorular sorduğunu anlatan Tatar, 'Bende 13 Temmuz'da yaşananları aktardım, kendisi de 'Tamam, haberim var' dedi. Öğleden sonra Başyaver Ali Yazıcı, Muhafız Alayına doğru giderken Selami Başçavuşu çağırdı, birlikte yürümeye başladık. Bende bir süre sonra arkalarından gittim, o sırada Ali Yazıcı beni çağırarak, telefonunu verdi Başyaverliğe koymamı ve geri arkalarından yetişmemi söyledi.' dedi.

Telefonları Başyaverliğe bırakarak yanlarına tekrar gittiğini belirten Tatar, şunları bildirdi:

'Yanlarına gittiğimde Alay Komutanlığının yanındaki kamelyada Ali Yazıcı ile Selami Başçavuş otururken yanlarına Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış geldi. Kamelyada otururken Muhsin Kutsi Barış, 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık personelinin olası bir terör saldırısı karşısında reaksiyon durumlarını ölçmek için tatbikat yapılacağını söyledi ancak saatini belirtmedi. Personelin gerçek durumunu görmek için tatbikat olacağını kimseye söylememiz konusunda beni uyardı. Bu sırada Selami Başçavuş, 'Başbakanlık personeli ile iletişime geçecek miyiz, iletişime geçeceğimiz birisi var mı, bizim görevimiz tam olarak ne?' diye soru sordu. Muhsin Kutsi Barış da bize dönerek 'sizin göreviniz yok siz sadece gelip başyaverlik binasını açacaksınız' dedi. Bende 'Komutanım diğer yaverlerimizin bilgisi var mı?' diye sordum. Başyaver Yazıcı da 'biz onlarla görüşeceğiz, sizin bilmeniz gereken bunlar.' dedi.'

Tatar, 15 Temmuz sabah saatlerinde Çankaya Köşkündeki Cumhurbaşkanlığı Başyaverliğine gidip rutin görevine devam ettiğini ileri sürerek, 'Akşam 21.30 sıralarında tatbikat için Selami Başçavuşun yanına gittim. Bu sırada Selami Başçavuşu Yarbay Mete Semercioğlu aradı ve 'Uçaklar uçuyor, bir sıkıntı mı var? Gel bir görüşelim' dedi. Birlikte Başyaverliğe gittik, 5 nolu nizamiyeden Başyaverliğe girecektik ama burada bir yoğunluk olduğu için 3 nolu nizamiyeden içeriye girdik. Bu sırada silah ve uçak sesleri duyduk, Selami Başçavuş ile alay karargah binasına sığındık, burada bir süre bekledik.' ifadelerini kullandı.

Yarbay Semercioğlu'nun kendilerine bulundukları yerden ayrılmamalarını söylediğini öne süren Tatar, savunmasına şöyle devam etti:

'Cep telefonumdan darbe yapıldığını öğrenince kendi aramızda karar verdik. 3 nolu nizamiyeye gittiğimiz sırada silahlar patladı. Nizamiyelerden alay komutanının emri gereği giriş ve çıkışların yasak olduğunu söylediler, tekrar alay binasına döndük. Selami Başçavuşla bir plan yaptık. Selami'nin üzerini çıkararak arabanın arkasına yatırdım. Saat 22.15 sıralarında 3 nolu nizamiyeye geldik, nizamiye görevlilerine 'Hasta var hasta' dedim. Kapı açıldı ve en kısa yer olan Selami'nin ikameti olduğu için oraya gittik. Selami Başçavuş'un eşi ve misafirleri vardı, burada sabaha kadar bekledik. Durumu Mete Yarbay'a bildirdik, 'Benden habersiz bir yere ayrılmayın orada bekleyin' dedi. İsnat edilen suçu kesinlikle kabul etmiyorum. Bugüne kadar vatanıma milletime bağlı sadık bir asker olarak görev yaptım, görev verilmeye devam edilirse aynı şekilde yapmaya da devam edeceğim.'

Savunmaların ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Kaynak: AA