Türkiye'de 2 Milyon Kadında Çikolata Kisti Var

Halk arasında ’çikolata kisti’ olarak bilinen endometriozisden Türkiye’de 2 milyon kadının etkilendiğini belirten Doç. Dr. Ercan Baştu, "Endometriozis, yumurtalık kapasitesini olumsuz etkileyeceği için, endometrizoisi olan kadınların gebeliği çok ertelememeleri, hatta bazı durumlarda yumurta dondurmaları da önerilebilir" dedi.

Türkiye'de 2 Milyon Kadında Çikolata Kisti Var
Doğurganlık çağında kadınların en sık yaşadığı problemleri arasında endometriozis, yani halk arasında bilinen adıyla çikolata kistleri yer alıyor. 25-35 yaş arasında sık görülen çikolata kistleri kısırlığa da neden olabiliyor. Endometriozis, yumurtalıklarda yerleştiği takdirde, her ay ortaya çıkan kanama ve biriken kan ’çikolata kisti’ oluşumuna yol açıyor. Bu şekilde adlandırılmasının nedeni biriken kanın koyulaşarak erimiş çikolata şeklinde bir kıvam ve görüntü almasından kaynaklanıyor.

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Reproduktif Endokrinoloji ve İnfertilite Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ercan Baştu, gebe kalamayan kadınlarda çikolata kistlerinin görülme sıklığının yüzde 50’lere ulaştığını vurgulayarak, "Üreme çağındaki kadınlarda endometriozis görülme sıklığı yüzde 5-10 civarındadır. Annesinde veya kız kardeşinde endometriozis olan kadınlarda risk 6-7 kat daha artmaktadır. Endometriozisin kısırlıkla ilişkisi bilindiğinden, gebe kalamayan kadınlarda endometriozis görülme sıklığı yüzde 50’lere kadar ulaşmaktadır. Tüm dünyada 176 milyon, ülkemizde de 2 milyona yakın kadın endometriozisden etkilenmektedir" ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Baştu endometriozisin, rahim içinde yer alan endometrium tabakasının, rahim dışında yerleşerek bir takım problemlere yol açması olarak tanımlanabileceğini kaydederek, "Normalde adet döneminde kanla birlikte dışarıya atılıp, her ay yenilenen bu doku, bazen kan yoluyla, bazen de tüplerden geçerek karın boşluğuna ulaşır. Ulaştığı yerde tutunma şansı bulursa da ’endometriozis’ hastalığı ortaya çıkar. Başta yumurtalıklar olmak üzere, karın iç zarı, tüpler, idrar torbası, bazen de akciğerler, beyin gibi uzak organlarda yerleşme söz konusu olabilir. Adet döneminde rahim içini döşeyen endometrium gibi, diğer organlara yerleşen doku da kanamaya ve bunun sonucunda ağrıya neden olur. Yumurtalıklarda yerleştiği takdirde, her ay ortaya çıkan kanama ve biriken kan ’çikolata kisti’ oluşumuna yol açar" dedi.



"Meyve ve sebzeleri yeterince tüketmemek çikolata kistini büyütebilir"

Doç. Dr. Ercan Baştu, çikolata kistinin beslenme tarzı ile tamamen ortadan kaldırabilecek bir problem olmamakla birlikte bu anlamda bazı noktalara dikkat etmek gerektiğini ifade ederek, "Nasıl grip olduğumuzda savunma hücrelerimizin tükettiği antioksidan enzimlerimize destek vermek için A ve C vitamini tüketiyorsak; aynı mantıkla yine vitamin desteği sağlamak, antioksidan içerikli koyu yeşil-mor yapraklı sebzeleri tüketmek yararlı olabilir. Ayrıca bu hücrelerimizi harekete geçirecek, vücutta yabancı olarak algılanacak besinlerden de uzak durmakta yarar vardır. Bunlar genellikle asitli içeceklerde ve fastfood besinlerde, işlenmiş buğday ürünlerinde bulunur. O nedenle tam buğday ürünlerini tüketmek daha sağlıklıdır. Ayrıca zamansız üretilen sebze ve meyvelerde ve fastfood besinlerde kullanılan katkı maddeleri fito östrojen içermektedir. Bu da vücutta östrojene dönüşerek endometriozis dokusunda büyütücü etki yapmaktadır" diye konuştu.



"Çikolata kistinin en önemli belirtisi ağrı"

Doç Dr. Baştu, diğer önemli şikayetin ise gebe kalamama olduğunu ifade ederek, "Belirtiler, hastalığın yerleşmiş olduğu bölge ve yayılma durumuna göre farklılık gösterir. Bazı hastalarda ise herhangi bir belirti vermeksizin jinekolojik muayene esnasında saptanabilir. Kadında endometriozis düşündüren önemli şikayetler adet esnasında ağrı (dismenore), cinsel ilişki esnasında ağrıdır (disparoni). Ayrıca, büyük abdest sırasında ağrı, idrarda kan görülmesi, kanlı dışkılama, bağırsak alışkanlıklarında değişmeler (kabızlık-ishal), idrar yaparken ağrı olabilmektedir" dedi.

Doç.Dr. Baştu, çikolata kisti tanısının o bölgeden alınan parçanın incelenmesi ile konulduğunu ifade ederek, "Jinekolojik muayene esnasında ağrı, yumurtalıklarda kitle saptanması veya makata doğru yayılan bir ağrı hissedilmesi endometriozis olabileceğini düşündürür. Ultrasonografi tanı için büyük ölçüde yardımcıdır, ancak kesin tanı ancak laparoskopi ile görüp, buradan örnek alıp sonrasında mikroskop altında dokunun incelenmesi ile konulmaktadır" dedi.



"Çikolata kisti olan kadınlar gebeliği ertelememeli"

Doç. Dr. Baştu, endometriozisi olan kadınların yaklaşık üçte biri ile yarısının gebe kalmakta zorlandığını kaydederek, "Gebeliğin sağlanması için yumurtanın yumurtalıktan salınması, yumurtalıkla rahim arasında bulunan tüplere doğru ilerlemesi, burada bir sperm tarafından döllenmesi ve daha sonra rahim içine yerleşmesi gerekmektedir. Endometriozis tüple yumurtalık ve rahim ilişkisini bozarak, yumurta kalitesini etkileyerek ve karın içinde kimyasal bir takım değişiklikler yaparak gebe kalmayı zorlaştırmaktadır. Bu endometriozisli kadınların gebe kalamayacağı anlamına gelmez, ancak gebe kalma şansını azaltır. Endometriozis, yumurtalık kapasitesini olumsuz etkileyeceği için, endometrizoisi olan kadınların gebeliği çok ertelememeleri, hatta bazı durumlarda yumurta dondurmaları da önerilebilir" ifadelerini kaydetti.

Doç. Dr. Baştu, endometriozisde hastanın şikayetine ve durumuna göre ilaçla tedavi veya ameliyat önerilebildiğini ifade ederek, "Ağrı ilaçlarla tedavi edilebilirken; kısırlık için ilaç tedavisinin yararı yoktur ve cerrahi gerekir. Ağrısı olanlarda doğum kontrol hapları, progesteron hormonu içeren ilaçlar, ağrı kesiciler ve hormonlu spiral tercih edilebilir. Ağrı kesicilere yanıt alınamayanlarda veya çocuk isteği olup gebe kalamayanlarda cerrahi tedavi tercih edilir. Cerrahi esnasında mümkün olduğunca yumurtalıklar korunmalıdır. Ameliyat sonrasında ilk 6 ayda gebe kalma oranı en yüksektir. Hastanın yaşı ve erkek faktörü de göz önüne alınarak gebe kalmaya yönelik girişimler bir an önce başlatılmalıdır. Cerrahi tedavi sonrası gebelik olmayan olgularda eğer tüplerde ve spermde ciddi bir sorun yok ise aşılama yöntemi tercih edilebilir. Daha ileri yaşta, ciddi sperm problemi olanlarda, uzun süredir gebe kalamayanlarda ise doğrudan tüp bebek tedavisi daha uygun olacaktır" şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Baştu, hem ilaçla tedavide hem cerrahi tedavi sonrası hastalık ve ağrının sık olarak tekrarlayabileceğini ifade ederek, "Her yıl tedavi edilen kadınların yüzde 10-20’sinde şikayetler tekrarlar. Hastalığın ağırlığı arttıkça tekrarlama olasılığı de artmaktadır. Eğer ağrı çok şiddetliyse ve tedavi sonrasında azalma göstermezse rahim ve yumurtalıkların alınması son çare olabilir. Bu durumda hastalığın tekrarlama riski ortadan kalkar. Eğer yumurtalıklar alınmazsa, karın içindeki tüm endometriozis odaklarının temizlenmesi hastalığın tekrar etme olasılığını azaltacaktır. Rahim ve yumurtalıkların alınması durumunda bile ağrının az da olsa geri gelme olasılığı vardır. Bunun nedeni görünür olmayan endometriozis veya ameliyat sırasında çıkarılamayan dokular olabilir" dedi.



"Adet esnasında ağrının doğal karşılanması tanıda gecikmeye yol açıyor"

Doç. Dr. Ercan Baştu endometriozisin bazı hastalarda bulgu vermemesi veya adet esnasında ağrının doğal karşılanmasının tanıda gecikmeye yol açtığını belirterek, "Ağrısı olan bir kadının ilk doktora başvurmasından endometriozis tanısı almasına kadar geçen süre bazen 7-8 yılı bulmaktadır. Bu nedenle tanı sırasında mutlaka akılda bulundurulması gerekir. Şu anda her ne kadar nedeni ve tedavisi kesinleşmemiş olsa da, hayat kalitesini bozan bulguların ortadan kaldırılması tamamen doktor-hasta iletişiminin verimli bir şekilde sağlanması ile mümkün olmaktadır. O nedenle hasta ile doktor iletişim halinde olmalı ve her sorunun çözümünü beraber planlamalıdır" diye konuştu.

Doç. Dr. Ercan Baştu, açık veya kapalı olarak uygulanması en zor olan ameliyatın, bağırsaklara, idrar yollarına yayılmış ileri evrelerdeki endometriozisin tedavisi olduğunu kaydederek, "Burada sadece yumurtalıklarda yerleşmiş olan kistlerin çıkartılması yeterli olmaz, özellikle rahim ile kalın bağırsaklar arasındaki sert nodüller tam olarak çıkartılmalıdır. Bu esnada bazen bağırsaktan bir bölümün çıkartılması bile gerekebilir. İleri evre endometriozis cerrahisi bu konuda uzmanlaşmış merkezler tarafından yapılmalıdır. Ameliyat ile tedavi edilen vakalarda iki yıl süresince yüzde 50 ila yüzde 60 arasında gebelik oranlarına ulaşılabilir. Ağrı açısından da uygun cerrahi uygulandığı takdirde tekrarlama riski daha az olacaktır" açıklamasında bulundu.
Kaynak: İHA