'Dünden Bugüne Türkiye Ekonomisi Ve Karşılaşılan Engeller' Konferansı

Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Müdürü Arıcan: '16 Nisan'dan sonra inşallah bankacılık sektöründen diğer reel sektörlere kadar herkes iğneyi, çuvaldızı kendine batırmak zorunda. Bizim geç kalmadan genç arkadaşlarımıza iş imkanı yaratmamız gerekiyor'

Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erişah Arıcan, Anayasa değişikliği halk oylamasının yapılacağı 16 Nisan'dan sonra inşallah bankacılık sektöründen diğer reel sektörlere kadar herkesin iğneyi, çuvaldızı kendine batırmak zorunda olduğunu belirterek, 'Bizim geç kalmadan genç arkadaşlarımıza iş imkanı yaratmamız gerekiyor.' dedi.

Arıcan, Birlik Vakfı İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen 'Dünden Bugüne Türkiye Ekonomisi ve Karşılaşılan Engeller' konulu konferansta yaptığı konuşmada, dünya üzerinde gelişmiş ülkelerin ve sömürge ekonomilerinin asla bir kriz dönemi olmadığını belirterek, bu ülkelerin büyük markalarının varlığını sürdürdüğünü kaydetti.

Bir ülkenin tarihini incelerken ekonomisine bakmak gerektiğini ifade eden Arıcan, 'Türkiye'de katma değerimiz, sanayimiz nerede?' diye sormamız lazım. 16 Nisan'dan sonra inşallah bankacılık sektöründen diğer reel sektörlere kadar herkes iğneyi, çuvaldızı kendine batırmak zorunda. Bizim geç kalmadan genç arkadaşlarımıza iş imkanı yaratmamız gerekiyor. Önümüze çıkarılan engeller hep bu dinamizmin durması üzerineydi.' diye konuştu.

Arıcan, 2002'den bu yana Türkiye'de bir iktidarın bulunduğunu anlatarak, şunları söyledi:

'Türkiye'yi bu hale, üstünde uğraşılması gereken bir ülke haline getirdiler. Çünkü 2002'ye kadar zaten onların elinde bir oyuncaktı. Onun için bir plan yapmasına gerek yoktu. Ekonomik bir katma değerin varsa ülkeler senin için politika üretirler ama eğer yoksa niye uğraşsınlar? 1950'lerde biri 'Ben baş kaldırayım' dedi. 1960'ta ihtilal geldi. 1960 ila 2002 yılları arasında zaten Türkiye, onların ellerindeki bir ekonomiydi. Bakıyorsunuz detarjan bile yabancı marka, yok mu bunu üretecek bir Türk? O kadar ham maddelerimiz, bitkilerimiz var. Biz niye yapmıyoruz, üretmiyoruz? Niye ithal ediyoruz. Biz zannediyoruz ki Türkiye'nin ithal kalemleri sadece enerji, petrol, doğalgaz… Hayır. Biz bulaşık deterjanını bile ithal ediyoruz.'

Arıcan, Türkiye'nin 2002 yılından sonra uyanmaya başladığını anlatarak, 'Yeni neslin aynı vizyona, hırsa sahip olması ve ekonomiyi yüksetmesi gerekiyor. Çünkü biz sömürge bakiyesi bir ülke değiliz.' dedi.

Sömürge ülkelerinin çok dinli ve çok dilli olduğuna dikkati çeken Arıcan, 'Ortak dilleri ise İngilizce'dir. 25 milyon kilometrekarede ortak dil Türkçe olamadı maalesef. Hak ve özgürlüklerden bahseden gelişmiş toplumların örnek alacağı imparatorluk bizim Osmanlı İmparatorluğu'dur. Eğer yapsaydık bugün dünyanın her yerinde Türkçe konuşuluyor olması lazımdı.' değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Arıcan, Türkiye'nin bor, uranyum ve toryum rezervleri ve önemi hakkında da bilgi verdi.

Kaynak: AA