CHP'nin 2. Bölge Muhtarlar Buluşması

Genel Başkan Kılıçdaroğlu: 'Bir vatandaş bana 'Bu anayasa değişikliği bizim hangi derdimizi çözecek, bana anlatır mısın?' diye sordu. Vatandaş haklı. 'Niye bu soruyu soruyorsun?' dedim. 'Biz geçim derdindeyiz, birileri seçim derdinde. Bizim sorunumuzu çözüyor mu?' dedi. Hangi sorunu çözüyor? İşsizlik sorunu var mı? Resmi rakamlara göre 6,5 milyon işsiz var. Sorunu çözüyor mu? Hayır. Ekonomide, dövizde istikrar var mı? Yok. Bunlarda istikrarı sağlayacak bir madde var mı? O da yok. Dış politikada Türkiye'nin itibarını artıracak bir düzenleme var mı? O da yok' 'Meclis başkanı, seçimle gelmiştir, milletvekilidir, meclis başkanlığına meclis tarafından seçilmiştir ve bütün parti gruplarına karşı tarafsızdır. Cumhurbaşkanının Türkiye'de olmadığı veya ayrıldığı dönemde ona TBMM başkanı vekalet eder. Yeni modelde TBMM başkanının vekalet etmesi söz konusu değildir. Kim vekalet edecek? Seçimle gelmeyen bir başkan yardımcısı vekalet edecek. Seçimle gelmeyen birisi milli iradeyi temsil edebilir mi?'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir vatandaşın kendisine 'Bu anayasa değişikliği bizim hangi derdimizi çözecek, bana anlatır mısın?' dediğini belirterek, 'Vatandaş haklı. 'Niye bu soruyu soruyorsun?' dedim. 'Biz geçim derdindeyiz, birileri seçim derdinde. Bizim sorunumuzu çözüyor mu?' dedi. Hangi sorunu çözüyor? İşsizlik sorunu var mı? Resmi rakamlara göre 6,5 milyon işsiz var. Sorunu çözüyor mu? Hayır. Ekonomide, dövizde istikrar var mı? Yok. Bunlarda istikrarı sağlayacak bir madde var mı? O da yok. Dış politikada Türkiye'nin itibarını artıracak bir düzenleme var mı? O da yok.' dedi.

Kılıçdaroğlu, '2. Bölge Muhtarlar Buluşması'ndaki konuşmasında, 16 Nisan'daki referandumda 80 milyonu ilgilendiren 18 maddelik anayasa değişikliğinin oylanacağını dile getirdi.

Mevcut Anayasa'da değişmesi gereken çok madde bulunduğunu ve 2 yasama dönemi öncesinde 4 siyasi partinin temel haklarla ilgili olarak 60 madde üzerinde uzlaştığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, 'Demek ki 4 siyasi parti bir araya gelip Anayasa'nın değişmesi gereken 60 maddesi üzerinde uzlaşma sağladı. Demek ki uzlaşma kültürümüz var.' diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Eylül darbe hukukunun da değişmesi gerektiğine işaret ederek, darbe hukukundan neyi kast ettiğini, 'Mevcut Anayasa'da 'Basın hürdür, sansür edilemez' hükmü var. Yeni bir anayasa yazsak, aynı şeyi yazacağız. Basın Türkiye'de gerçekten hür mü yoksa basın üzerinde baskılar var mı? Eğer basın üzerinde baskılar varsa, 150'den fazla gazeteci hala hapisteyse, bu gazetecilerin önemli bir kısmı hakkında aylardır tutuklu olmalarına rağmen iddianame dahi yazılmıyorsa, neden içerideler, savcı hangi gerekçeyle onları içeriye attı ve hangi gerekçelerle onların mahkum olması lazım? Bir iddianame hazırlanmıyorsa orada basın hür değildir. O nedenle biz darbe hukukunun değişmesini istiyoruz. Anayasa ve anayasayla beraber 12 Eylül sonrası çıkarılan anayasaya aykırı düzenlemelerin de değişmesini istiyoruz. Yüzde 10 seçim barajının da kaldırılmasını istiyoruz.' şeklinde açıkladı.

Dün yaşadığı bir diyaloğa değinen Kılıçdaroğlu, şunları anlattı:

'Bir vatandaş bana 'Bu Anayasa değişikliği bizim hangi derdimizi çözecek, bana anlatır mısın?' diye sordu. Vatandaş haklı. 'Niye bu soruyu soruyorsun?' dedim. 'Biz geçim derdindeyiz, birileri seçim derdinde. Bizim sorunumuzu çözüyor mu?' dedi. Hangi sorunu çözüyor? Muhtarların sorunları var mı? Var. Muhtarların sorunlarıyla ilgili çözüm öneren bir madde var mı? Yok. İşsizlik sorunu var mı? Resmi rakamlara göre 6,5 milyon işsiz var. Sorunu çözüyor mu? Hayır. Ekonomide, dövizde istikrar var mı? Yok. Bunlarda istikrarı sağlayacak bir madde var mı? O da yok. Dış politikada Türkiye'nin itibarını artıracak bir düzenleme var mı? O da yok. Yargının gerçek anlamda bağımsızlığını sağlayacak bir düzenleme var mı? O da yok. '

Kılıçdaroğlu, mevcut Anayasa'da 'Yargı bağımsızdır' denildiğini, değişiklikle 'tarafsızdır' ibaresinin eklendiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Peki bu anayasa değişikliği ile gerçekten yargı bağımsız ve tarafsız oluyor mu? Olmuyor. Çünkü bir siyasi partinin genel başkanı hakim tayin ediyor, yeni gelecek anayasa değişikliğine göre. Bir siyasi partinin genel başkanı hakim tayin ederse, Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12'sini tayin ederse, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 12 üyesinden 6'sını tayin ederse, orada adalet olur mu? O yargı bağımsız olur mu? Diyelim ki bana böyle bir yetki verdi millet, Anayasa Mahkemesine de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna da üyeler atadım. Yarın benimle ilgili bir sorun çıktı, benim tayin ettiğim mahkemeye düştüm veya bir başka siyasi partinin milletvekili, il başkanı veya ilçe başkanının işi benim tayin ettiğim mahkemeye düştü. O kişi ne diyecek, 'Bu mahkemede adalet olmaz çünkü bu hakimi Kılıçdaroğlu atadı, ben de Adalet ve Kalkınma Partisindenim. Bu hakim tarafsız davranamaz' diyecek. Doğru mu düşünüyor? Evet, doğru düşünüyor. Bir siyasi partinin genel başkanı mahkemeye hakim tayin etmemeli. Yeni anayasa değişikliğinde cumhurbaşkanı hem cumhurbaşkanı hem de siyasi partinin genel başkanı olacak. Cumhurbaşkanı bağımsız ve tarafsız olduğu zaman hakim tayin edebilir, bütün siyasi partilere eşit mesafededir, 80 milyonu temsil ediyor.'

- '80 milyonu temsil eden biri hata yaparsa faturayı 80 milyon öder'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, değişiklikle 'güçlü meclis' olacağının savunulduğuna değinerek, 'Bir meclisin yetkileri alındığı zaman güçlü olur mu? Elinden yetkileri alıyorsun, bilboardlara 'güçlü meclis' yazıyor. Yetkilerini aldın, nasıl güçlü olacak? Bir kişiye yetki veriyoruz, arzu ettiği zaman TBMM'yi feshedip, kendisiyle beraber seçime götürebiliyor. Bu nasıl güçlü meclis ki milli iradeyi bir kişi sahipleniyor ve o bir kişi milli iradeyi feshedebiliyor, seçime götürebiliyor. Bu Anayasa'da da fesih var. Seçim yapılır, seçim yapıldıktan sonra 45 gün içinde yeni hükümet kurulmazsa, cumhurbaşkanı arzu ediyorsa, meclisi fesheder ve seçime götürür. Nedeni, Türkiye uzun süre hükümetsiz kalmasın. Yeni modelde hiçbir gerekçe yok, her zaman yapabilir.' değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde cumhurbaşkanı yardımcısı, bakanlık sayısının belli olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, mevcut modelde bakanlık sayısının TBMM tarafından belirlendiğini, her bakanlığın ayrı kanunu bulunduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

'Afganistan'da başkan var, 2 tane de başkan yardımcısı var. Beraber seçime giderler, üçüncüsü olmaz. Afganistan Anayasası'nda yazılı. Bizde tamamen keyfi. Yeni modelde devlette görev alacak bütün kadroların niteliklerini ve atanmalarını cumhurbaşkanı belirleyecek. Devlette müsteşar olmak için hangi kriterlere sahip olmak gerektiğini bugünkü modelde TBMM belirliyor. Hükümet o niteliklere uyan kişiyi tayin eder. Yeni modelde kimin hangi niteliklere sahip olacağını TBMM değil, başkan belirleyecek. Mesela ortaokul mezunu dayısının oğlu vardır, bir kararnameyle 'Müsteşar olmak için ortaokul mezunu olmak yeterlidir' diyebilir, herhangi bir yere müsteşar, genel müdür, büyükelçi olarak tayin edebilir. Engel yok, çünkü meclis yetkili değil. Bu kadar fazla yetkiyi bir kişiye vermek yazık, günah değil midir? Hata insana aittir. Ailede bireylerden biri hata yaparsa, faturayı aile öder. 80 milyonu temsil eden biri hata yaparsa faturayı 80 milyon öder. O nedenle devlet yönetimlerinde bütün yetkiler bir kişiye verilmez, yetkiler paylaştırılır ki birisi hata yaptığı zaman o hatayı telafi edecek mekanizma devreye girsin.'

Türkiye'nin tehlikeli bir sürecin içine sokulduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, 'Eğer bir kişiyi ikna ederseniz, satın alırsanız veya kandırırsanız en geç 24 saat içinde Türkiye Cumhuriyeti Devletini ele geçirirsiniz. Buna itiraz etmiyorlar. Bütün müsteşarlar, emniyet müdürleri, komutanlar, genel müdürler, müftüler, daire başkanlarını 24 saat içinde bir kararnameyle değiştirebilir. 'FETÖ 30-35 yılda devletin içine sızdı' deniliyor ya, 30-35 yıla gerek yok, bir kişiyi ikna edeceksiniz, satın alacaksınız veya kandıracaksınız, kararname listesini önüne koyacaksınız, imzalayacak ve yayımlayacak. Bitti.' diye konuştu.

- 'Meclisin yetkilerini artırmamız gerekirken, Meclisin yetkilerini alıyoruz bir kişiye veriyoruz'

Kemal Kılıçdaroğlu, değişiklikle TBMM'nin yetkilerinin alındığını dile getirerek, '23 Nisan 1920'de kuruldu, milli Kurtuluş Savaşı'nı yönetti. O nedenle ünvanı 'Gazi Meclis.' Kıbrıs Barış Harekatı'nı yönetti. 15 Temmuz darbe girişimini püskürttü. Bu Meclisin yetkilerini artırmamız gerekirken, Meclisin yetkilerini alıyoruz, bir kişiye veriyoruz.' dedi.

Cumhurbaşkanına TBMM Başkanının vekalet ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

'Meclis başkanı, seçimle gelmiştir, milletvekilidir, meclis başkanlığına meclis tarafından seçilmiştir ve bütün parti gruplarına karşı tarafsızdır. Cumhurbaşkanının Türkiye'de olmadığı veya ayrıldığı dönemde ona TBMM başkanı vekalet eder. Yeni modelde TBMM başkanının vekalet etmesi söz konusu değildir. Kim vekalet edecek? Seçimle gelmeyen bir başkan yardımcısı vekalet edecek. Seçimle gelmeyen birisi milli iradeyi temsil edebilir mi? Seçimle gelmeyen biri seçimle gelen cumhurbaşkanını temsil edebilir mi? Seçimle gelmeyenler Türkiye'yi ne zaman temsil etmişlerdir? Darbe dönemlerinde. Kenan Evren seçimle mi geldi? 'Türkiye'yi temsil ediyorum' dedi. Peki bu anayasa değişikliği ile Türkiye farklı bir darbe sürecinin içine mi giriyor? Evet, farklı bir darbe sürecinin içine giriyor. Çünkü TBMM yani milli irade saraya bağlanmış oluyor.'

Kılıçdaroğlu, 1982 anayasa referandumunda da 2010 anayasa değişikliği referandumunda da 'Hayır' oyu verdiğini belirterek, '2010 Anayasa değişikliği Türkiye'yi 15 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya bıraktı. Sadece Yargıtay'a 160 militan atandı, sadece Yargıtay'a. Nasıl oldu? O anayasa referandumuyla oldu. 'Yargı bağımsızlığı sağlayacak' diyorlar. Nasıl bir yargı bağımsızlığıdır ki bu, Yargıtay'a 160 militan atıyorsun? Büyük bir kısmı hala hapiste. Peki atayanlar nerede? Atayanlar, 'Bize yeni haklar verin. 12 Eylül anayasasından çok daha geniş haklar verin, üstelik bir kişiye verin. Ben istediğim gibi yöneteyim.' diyor.' ifadelerini kullandı.

- 'Hiçbir yabancı gelip burada yatırım yapmaz'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğinin geçmesi halinde yabancı sermayenin Türkiye'den kaçacağını savunarak, 'Hiçbir yabancı gelip burada yatırım yapmaz. Hukuk yok ki niye gelsinler. Mal güvenliği, can güvenliği yok. İş adamları yurt dışına kaçmak istiyorlar, oralardan ev satın alıyorlar, iş yerlerini oraya taşıyorlar. Fabrikaları taşıyacaklar, Romanya'ya, Bulgaristan'a, hep beraber göreceğiz.' diye konuştu.

Kendisinin yalan söylediğinin iddia edildiğini ancak yanlış cümlesinin söylenmediğini aktaran Kılıçdaroğlu, 'Televizyonda tartışalım diyorum, gelmiyorlar çünkü onlar da biliyorlar ki ben doğruları söylüyorum. Devletin forsunu kullanıyorlar, devletin arabalarını kullanıyorlar, devletin uçaklarını kullanıyorlar, devletin televizyonlarını kullanıyorlar, devletin paralarını kullanıyorlar, buna rağmen vatandaşa neden 'evet' demesi gerektiğini bir türlü anlatamıyorlar.' dedi.

Toplantıya, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, milletvekilleri, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de katıldı.
Kaynak: AA