Başbakan Yıldırım Canlı Yayında (3)

'CHP zaten bu son bu referandum sürecinde kuzu taktiği uyguluyor. Yani sakin, sinirlenmiyor, cevap vermiyor. Yani gören de bilmeyen de zanneder ki CHP değişti. CHP değişmedi' 'Bu referanduma yönelik şunu diyor; 'Biz başbakanı koruyoruz'. Sana mı düştü başbakanı korumak? Başbakan alnının akıyla bu memlekette yıllardır hizmet ediyor' '(Abdullah Gül'ün halk oylamasında olası oyu) Benim başkasının oyu hakkında hüküm vermem çok büyük nezaketsizlik olur. Ben kimseye oyunun rengini sormadım'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, 'CHP zaten bu son bu referandum sürecinde kuzu taktiği uyguluyor. Yani sakin, sinirlenmiyor, cevap vermiyor. Yani gören de, bilmeyen de zanneder ki CHP değişti. CHP değişmedi.' dedi.

Başbakan Yıldırım, CNN Türk - Kanal D ortak yayınında, 'Halk oylamasından 'evet' sonucu çıkarsa Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı olarak görev yapacaksınız. Bu nasıl bir duygu? Bir taraftan da CHP ve bu sistemin devam etmesinden yana olanlar 'biz başbakanlığı korumak istiyoruz' gibi şeyler söylüyorlar. Kötü bir şey mi sizce korumak istemeleri? Nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:

'CHP'ye bak, yani bugüne kadar neredelermiş? Acımasız bir şekilde bize her türlü şeyi söylüyorlardı. CHP zaten bu son bu referandum sürecinde kuzu taktiği uyguluyor. Yani sakin, sinirlenmiyor, cevap vermiyor. Yani gören de bilmeyen de zanneder ki CHP değişti. CHP değişmedi. CHP şimdi böyle vatandaşa mağdur, masum rolü oynayarak... Bu bir strateji, bu akıl. Bu referanduma yönelik şunu diyor; 'Biz başbakanı koruyoruz'. Sana mı düştü başbakanı korumak? Başbakan alnının akıyla bu memlekette yıllardır hizmet ediyor. Bölünmüş yollar, dünyanın en büyük eserlerini memleketimize kazandırdık. Çalışıyoruz, çabalıyoruz. Beni koruyacağına kardeşim çalış da yeni sistemde sen de iktidar olmanın yoluna bak. Bizi koruyan millet. Millet koruduktan sonra başkasına ihtiyacımız yok. İkincisi biz yaradana sığınmışız. Milletimizin verdiği sorumluluğu yapmanın gayreti içerisindeyiz. Bakın çok açık söylüyorum; Ben hararetle bu değişikliği istiyorsam, demek ki bu ülkem, milletim için çok faydalı bir şey ve doğru bir şey. Ben şahsımın ihtirasını, koltuğu bırakmak istiyorsam, öyle bir karara rıza gösteriyorsam, bunu zevkle yapıyorsam, istekle yapıyorsam bu ülkemin geleceği için önemli bir şeydir. Gençlerimiz için, çocuklarımız için önemli bir şeydir. Yani şunu söylüyorum, daha önce de söyledim. 'Bu memleket için bir Ali değil bin Ali feda olsun' diyorum. O kadar açık konuşuyorum. Ülkem kazanacak, bir kişinin kaybetmesinin ne önemi var. Bu bir kayıp değil bu bir şeref benim için.'

Bu değişikliğin yapılmasının ülkede darbe riskini ortadan kaldırdığını vurgulayan Yıldırım, 'Darbeleri hatırlayın. 80 darbesi yapıldı, sonuç aldı. 15 Temmuz sonuç alamadı. Niye alamadı? Güçlü iktidar vardı, o iktidara güvenen millet vardı ve 15 Temmuz'da darbeciler, darbeyi yedi. Herkesin çağrısıyla millet meydanlara iniyor mu? Güvendiği lider olursa meydanlara iner. Recep Tayyip Erdoğan'a bu milletin güvendiği için gerekli desteği verdiği için meydanlara indi, tanklara, toplara, bombalara göğsünü siper etti, bayrağı indirmedi, ezanları dindirmedi, darbecilere de dersini verdi. Peki 80’de niye olmadı? 28 Şubat'ta niye olmadı? 1971 12 Mart muhtırasında niye olmadı? Zayıf iktidarlar olunca, maalesef bu tip demokrasi dışı girişimlere karşı konulamıyor. Bunu tecrübelerimizle yaşadık' diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, 'Bu sisteme ne lüzum var. Niye getiriyorsunuz?' şeklindeki söylemlere ilişkin, Türkiye ile Güney Kore'nin büyüme açısından grafikli karşılaştırmasını göstererek, şunları anlattı:

'1987'de Güney Kore bizim bugünkü yaptığımız gibi bir hükümet değişikliğine gitti. O günden bu güne Güney Kore'de 6 tane başkan görev yapmış. Bizde ise 20 hükümet, 11 tane başbakan... Yani bir başbakanın süresi bir seneden biraz fazla. 1987’de anayasa değişikliği yapıyor halk oylamasıyla birlikte parlamenter sistemi terk ediyor ve başkanlık sistemine geçiyor Güney Kore. O sene Türkiye'nin kişi başı milli geliri bin 703 dolar. Kore'nin 3 bin 627 dolar. Farklı, yani bizimkinin neredeyse iki katına yakın. 10 sene sonra 1997’de, biz bin 700'den 3 bin 143’e çıkıyoruz. Kore 3 bin 600'den 12 bin 196'ya çıkıyor. Bir 10 sene sonra daha 2007'ye geliyoruz. Biz 3 binden, 9 bine çıkıyoruz. Unutmayalım burası AK Parti dönemi. Yine farkı görüyorsunuz 3 kat. Ona rağmen Kore 23 bin 101 dolara gidiyor. 2007'den 2015 geliyoruz. Kore 27 bin 221'e geliyor, biz 9 bin 125’teyiz.'

- '2002'den bugüne ne kadar bir Türkiye'yi üç Türkiye yaptık'

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin bu hızla gideceğini ifade ederek, 'Bakın biz AK Parti iktidarında 2002'den bugüne kadar bir Türkiye'yi 3 Türkiye yaptık. Kişi milli gelir 3 kat arttı, genel milli gelirimiz de 3 kat arttı. Eğer 1992’den itibaren Türkiye'de tek başına iktidar olsaydı bu 3 kat olmayacaktı, 5 kat olacaktı. Yani şu anda 20 bin dolar olacaktı. Avrupa Birliği ortalamalarına yaklaşmıştık. Şu anda yüzde 52-53'ündeyiz. Öbür türlü yüzde 80'ini bulacaktık, yüzde 90'ına yaklaşacaktık. Yazık değil mi bu ülkeye? İstikrar olsa, kuvvetli iktidar olsa Türkiye zaman kaybetmese, bürokrasiden zaman kaybetmese, kısır çekişmelerden zaman kaybetmese, yoluna devam etse, ülkemizde refah artsa, terör belasından kurtulsak, bundan kim ne kaybedecek?' değerlendirmesini yaptı.

- 'Kimseye oyunun rengini sormadım'

Binali Yıldırım, 'Siz eski yol arkadaşlarınızla da bir araya geldiniz son dönemde, zaman zaman zaman temas kuruyorsunuz. Mesela Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu. Bülent Arınç önemli isimler. Önemli görevlerde bulunmuş kişiler. Ne oy kullanacaklarına dair bir bilginiz var mı? Size bir şey söylediler mi? Ne tahmin ediyorsunuz bu referandumda? şeklindeki soru üzerine de, şunları söyledi:

'Benim başkasının oyu hakkında hüküm vermem çok büyük nezaketsizlik olur. Ben kimseye oyunun rengini sormadım. Biz sadece 'evet' vermenin ülkenin geleceği açısından önemli olduğunu, evetin ne anlama geldiğini, ülkemize neler kazandıracağını, gençlerimize, torunlarımıza emanet edeceğimiz bu ülkeyi gelecek kuşaklara ne fayda sağlayacağını anlatıyoruz. Ama mesela Ahmet Bey (Davutoğlu), anayasa görüşmelerinde, komisyonda, Mecliste destekledi. Biz yol arkadaşıyız, biz beraber yola çıktık. Abdullah Bey (Gül) bu partinin kurucularındandır. Ahmet Bey sonradan dahil olmuştur. Ben partinin kurucularındanım. Bizim yol arkadaşlığımız belirli bir süreye göre değildir. Bu yol arkadaşlığı ahirete kadar gider, ahirette de biz yine yol arkadaşıyız. Zaman zaman hepimizin hataları olur, yanlışları olur ama hiç bir arkadaşımız bu yol arkadaşlığına, bu davaya bilerek ihanet etmemiştir, etmez de... AK Parti'nin farkı da bu... Eski, yeni yok AK Parti'de. Bu yola beraber çıkmışsak, her zaman beraber yürümeye gayret ediyoruz. Mesele memleket meselesi olunca gerisi teferruattır.'

- ' 'Evet' çıkacağından tereddüdüm yok'

'Referandumda hayır çıkarsa' şeklindeki soru üzerine Binali Yıldırım, 'Yani 'evet'in suyu mu çıktı? 'Evet' çıkacağından benim zerre kadar tereddüdüm yok. Milletime çok güveniyorum. Ben 'hayır' grubunun yaptığı gibi korku, kaos, endişe pompalamak istemiyorum. Vatandaş gidecek, 'hayır' da verecek, 'evet' de verecek. 'Evet' de veren hayır da veren bizim vatandaşımızın kararları başımız gözümüz üstüne.' dedi.

Yıldırım, 'evet' çıkması halinde Türkiye ne kazanacak onu anlattıklarını ifade ederek, 'Onlar ne anlatıyor? 'Evet' çıkmasın, 'hayır' çıksın. 'Evet' çıkarsa muhtarlıklar kapanacak, minibüs hatları iptal olacak, iş adamlarının fabrikaları ellerinden alınacak...' diye konuştu.

Halk oylamasında 'hayır' çıkması halinde yabancı yatırımcının gelmeyeceği yönünde şeyler de söylendiğinin sorulması üzerine Yıldırım, 'Yabancı yatırımcı öngörülebilirliğe bakar. Yabancı yatırımcı ne zaman gelir? Eğer ülkede istikrar varsa, ülkede güçlü iktidar varsa yabancı yatırımcı gelir. Büyüme keza, güçlü iktidarlar döneminde olur. Düşük enflasyon, düşük faiz güçlü iktidarlar döneminde olur.' dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, son 14 yıla bakıldığında, bu süre içerisinde 164 milyar dolar yabancı yatırım olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Daha önceki dönemlerde yılda 1 milyar dolardı. Ne kadar fark var? 14 yılda 14 milyar dolar. Bir önceki 14 yılda. Son 14 yılda AK Parti döneminde 164 milyar dolar. Yani 16 milyar doların üzerinde. Yatırımcısınız siz, yarın bu ülkede ne olacak? İktidar devam edecek mi? Bir belirsizlik olacak mı, olmayacak mı? Yatırımcı buna bakar. Kimin iş başında olduğuna bakmaz. Ülkede güçlü yönetim var mı? Bugün bakın İtalya, bu zayıf iktidarlardan çok çekti yıllarca. En sonunda 2015'te oturdular bir değişiklik yaptılar yasalarında. Yüzde 40'ın altında oy alamayan iktidar olamayacak diye. Peki bu diktatörlük mü? Bunu yaptılar. Şimdi yüzde 40 üstünü alınca tek başına iktidar oluyor. Bir tanım getirdiler. Biz onu da demiyoruz. Biz 50'nin üzerinde alırsan iktidar olacaksın. İtalya'dan daha yüksek tuttuk çıtayı.'

Bütün bunları izah eden bir diyagram olduğunu belirten Yıldırım, bu diyagram üzerinden Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılından bu yana büyüme rakamlarını anlattı.

Yıldırım, 1923-1938 yılları arasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde büyüme rakamının yüzde 7,8 olduğunu, 1938-1950 arasında İnönü döneminde ise büyüme oranının yüzde 1,9 olduğunu belirterek, şunları anlattı:

'Çok düşük tabii Atatürk dönemine göre. Bunun izahı olabilir. İkinci Dünya Savaşı, yokluk yılları vesaire. Ben bunu bir olumsuzluk olarak almıyorum. Bu gerçekleşen bir dönemin şartları. Bakın 1950-1960 arasına bakıyoruz. Dünya büyümesi yüzde 2,8, Türkiye'de yüzde 6,4 Menderes dönemi. Orada ne var? Tek başına iktidar var. Tek başına güçlü iktidarda bak 2-3'e katlamış, 1960-1980 arası kısa dönemli Demirel hükümeti var. Daha sonra koalisyon hükümetleri var. Büyüme dünya ortalamasıyla hemen hemen aynı gitmiş. Yani düşük seyretmiş. 1980'li yıllardan 1992'ye kadar geliyoruz. Özal iktidarda. Yine güçlü tek başına iktidar. Dünya ortalaması yüzde 2,9, Türkiye 6,1. Farkı görüyorsunuz. Niye? Tek başına güçlü iktidar var. Geliyoruz 1992-2001 arası küt diye hemen 2,2'ye düşmüş, dünya ortalamasının da altında. Dünya ortalaması 3,6. Niye? Zayıf iktidarlar var. Ne oldu 80'li yıllarda kazandığımızı 90'lı yıllarda kaybettik. 50'li yıllarda kazandığımızı, 60-70'li yıllarda kaybettik.'

AK Parti döneminin olduğu 2002-2016 yılları arasında dünya ortalamasının yüzde 2,9, Türkiye'nin ise yüzde 5,95 olduğunu kaydeden Yıldırım, 'Yani iki katı. Görüyorsunuz. Bundan sonra ne olacak. Ya böyle gideceğiz, ya böyle gideceğiz.' dedi.

Binali Yıldırım, halk oylamasında 'hayır' çıkması durumunda bu büyüme oranlarının yüzde 3'lere düşeceğini, 'evet' çıkması halinde ise bundan sonraki büyüme oranlarının yüzde 7'nin üzerine çıkacağını dile getirdi.

(Sürecek)
Kaynak: AA